Alishan Karsan
Serpil Demir
R. Bagciyan
M. Tornêşeyali
Seyit Olgun
M. Hayaloğlu
İsmail Kiliç
Şerafettin Yurdakul
Armen
Sengul Savas
Adil Duran
Pascale
Özcan Yıldız
Mehmet Yıldız
Home

Forum

Action
Links
Arşiv
 
Land

THE TURKISH ARMY OFFICER AND GOVERNER ARE NOT ABOVE THE LAW


Dersim carte

Alman Parlementosununun Ermeni Süryani/Asur Soykirimini taniyan tarihi karari

Dersim Forum

Özcan SOYSAL

Alman Parlementosununun Ermeni Süryani/Asur Soykirimini taniyan tarihi karari üzerine

Ikinci Dünya savasi sonrasi Sovyetler Birligi ve ABD nin basini cektigi ,birbirine düsman iki süper gücün , Gorbacov ile baslayan yenilenme süreci akabinde düsmanligi ortadan kaldirmalari dünya güc dengelerinin yeniden yapilandigi bir dönemin de basladigina isaret ediyordu.Elbette bu SSCB`nin lideriligi ve nufuzunun etkili oldugu cografyalarda yasayan yüzmilyonlarca insanin gelismesinin dayattigi bir sürecti ve SSCB yönetimi buradan gelen yenilenme taleplerinin önünde direnecek gücü de kalmamisti.Gorbacov dünyada ve kendi ülkesinde bu devasa degisikligi farketmis ve bu yeni dünya sartlarina uyumu hedefleyen bir programla tarih sahnesine cikmisti.Glastnost ve perestroika politikalari Varsova Pakti ülkelerinde devasa degisikliklere yol acti.Sovyetlerin nufuzu altindaki cografyada yüzmilyonlarca insanin yenilenme taleplerini agirdan alan, degisiklikler ve yenilenmede yavas davranan, radikallikte yetersiz kalan Gorbacov`u , yine kendi deyimi ile “Tarih gec kalani cezalandirir” kurali cercevesinde yenilenmeye karsi direnen gerici Sovyet askeri burokrasine yenik düstü ve onlar tarafindan tutuklandi.Ancak Yeltsin ve Swardnaze öncülügünde yenilenmeci güclerin cesur atilimlari ile bu derme catma gerici güc dagildi ve yenilenmeye giden yol acildi.
Bu yeni sürecte dünyada var olan oyun kurallari da sorgulanmaya alinmasina vesile oldu.
Ikinci dünya savasi yüzmilyondan fazla insanin kaybina yol acmis ve dünyanin önemli bir kismini maddi yikima ugratmis bir cok sehri adeta haritadan silmisti.
SSCB ve ABD Ingilter,Fransa gibi galip devletler bu devasa yikimin gelecekte bir daha tekerrür etmemesini garanti altina alma gayesi ile bütün dünyada gecerli olacak bir prensipler dizisi gelistirme calismalari yürüttüler ve savas sonrasi Tahran´da ortak bir karari hayata gecirdiler.
Konumuzla ilgili en onemli karar ,ortaya cikan sinirlarin dokunulmazligi ve sinirlarin degistirilemezligi idi.Bunu garanti altina alma gayesi ile ,buna bagli olrak devletlerin ic islerine karismama ilkesi benimsendi.Gerekce olarak Ikinci Dünya Savasi cikmasina neden olan devletlerin diger devletlerin sinirlarini kabullenmemesi ve ic islerine mudahale etme girisimleri savasi getirmesi idi.
Tahran anlasmasi bu hali ile Devletlerarasi büyük ölcüde yeni savslarin cikmasini önlemede rol alsa da, diktatörlüklerin kendi halklarini soykirima,katliama ugratma ,ezme , insan olmalarindan kaynaklanan,insan haklarini hice sayma, iskence dagil uygulamalar karsisinda da elini kolunu baglamaktaydi.
Tahran Anlasmasi yürürlükte iken SSCB nin dagilmasi sonrasi ilk sinir degisikligi Cekoslavakya da gerceklersti.Bu ülkede yasayan Cekler ve Slovaklar barisci ve adil yöntemlerle ortak devleti kaldirma ve iki ayri bagimsiz devlet olma karari aldi.Tahran anlasmasi fiilen ortadan kalkti.
Birlesmis milletler araciligi ile dünyanin cok cesitli ülkelerinin ic iisleri ile ilgili meselelerde bir cok kararlar cikti ve bu kararlardan kimileri ülkelerin ic islerine belirli sartlarda ortak müdahale edilmesime onay verdi.ABD`nin son Irak müdehalesi bu cercevede misal gösterilebilir.
Tahran Anlasmasinin fiilen ortadan kalkmasi ve ortaya cikan boslugun da yeni kurallarla doldurumlasi ihtiyacini ortaya cikardi.
ABD nin fiilen belirleyici rol oynadigi Birlesmis Milletler Örgütü kararlarinin bu boslugu doldurmasi gündeme gelirken , ayni zamanda Birlesmis milletler Örgütünün esitligi ve katilimdaki adaletsizliginin de tartisildigi bir döneme girildi.Avrupa Birligi Paris Sarti, Helsinki Sözlesmesi gibi önerileri ile cok genis bir yelpazede , yani ideolojik, Politik, sosyal, ekomomik, ekolojik,insan haklari gibi bir cok alanda yeni uluslararasi normlar gelistirdi ve uygulamaya soktu…
Ücüncü dünyanin pespaye diktatörlüklerinin onlarca yil ayakta kalmasinin en önemli destegi olan Tahran anlasmasinin sinirlari her ne pahasina olursa olsun koruyan, ic islerinde halklarina ne ölcüde zulum yarasa yapsin karismama ilkesinin getirdigi destegi kaybettikleri bir sürec baslamisti.
Artik bu pespaya diktatörlükler ABD nin basini cektigi cepheye karsi SSCB yi destekleme , ve ya tersi bir süper gücü destekleme karsiliginda insanlik disi rejimlerini sürdürme konusunda bir mesruiyet kazandiklari dönem de bitiyordu.
Bati ve onun basini ceken ABD bu paspaye diktatörlüklerden Yuguslavya diktatörlügünü, elestirilmesi gereken bir yöntemle de olsa , zor kullanarak, tasfiye ediyordu.SSCB ve Yugoslavya`nin TC ile ayni zamanda ve ayni dünya sartlarinda kurulmustu.Ve Ikisi tasfiye oldu.Sira pespaye kemalist diktatörlükte..
Tahran anlasmasinin oyun kurallarinin gecerli oldugu dönem soguk savas dönemi olarak ta adlandiriliyor.Bu dönemde vahset rejimi olan kemalist rejim, dünya ölceginde olusan güc dengelerini iyi gözetlemis ve 20. yüzyilin ilk ve en büyük soykirimi olan ermeni ve Süryani/Asur soykirimini unutturma ve yok sayma politikasini tüm dünyaya kabul ettirirken, hem ABD hem SCSB nin destegini almanin yaninda , ayni zamanda Cin Halk Cumhuriyetinin de susmasini saglamisti.Bütün dünya devletleri bu soykirimi karsisinda susmayi , inkari ve ye görmezlikten gelmeyi devletlerinin ana politikasi haline getirdiler ve soykirima ugrayan halklardan arta kalanlarin bugüne degin cehennem hayati yasamalarina sorumluluk payi sahibi olmalarini , o dönemde kendilerince rasyonal olan politikalarina uygun buldular..
Gorbacov`dan beri istisnasiz bütün dünya devletlerinin böyle bir pespaye vahset rejimi olan kemalist TC yi desteklemelerinin rasyonel hic bir gerekcesi kalmamistir.
Yine bir vahset rejimi olan Osmanli Devletinin kalintilari üzerine , onun yasal devami olarak dünyaca kabul gören kemalist rejimin sahipleri olan askeri bürokrasi 80 yildir kurdugu sözde parlementolari, sözde yasal ve yasa disi partileri, mesela devrimci örgütleri, araciligi ile hükmetti ve hükmetmeye devam etmektedir.Hic bir hukuka ve insan haklari prensibine bugüne kadar uyma ihtiyaci duymayan bir vahset rejimi, uluslararasi topyekün destegi , yine topyekün kaybetmekle karsi karsiya iken, kurtulusu ayni Berlin Anlasmasi sonrasi Osmanli vahset rejimi lehine esecek yeni bir uluslararasi degisim umuduna baglamaktadir ve bugünün dünyasina uyum saglama konusunda red politikasini sürdürmektedir.
Ancak uluslararasi camianin da elestirel destegi ile , yine bu vahset rejimimin dogurup palazlandirdigi, soykirima ugratilan halklarin mallari, mülkleri ve fabrikalarini gaps ederek kurulus kapitali olsturan ve sürec icinde milyar dolarlarla ifade eden degerlerini bulan firmalarin olusturdugu TUSIAD , dünyada bu devasa degisiklige karsi direnmenin hem rasyonel cikarlari ve hem de tersi bir politikanin uygunamasinin sartlarinin olmadigini görerek vahset rejiminin tek muhalif sesi durumuna geldi.
Hükmettigi basin yayin kuruluslari ve oradaki köse yazarlari yaninda, sahibi oldugu özel üniversiteler öncülügünde dünyayla uyum politikalarina güc veren bir harekete öncülük etmek zorunda kaldi.Zira siyasi arenada kendisini ifade edecek bir partiyi kurmalari icin Asker bürokrasiinin lideri genelkurmay yol vermemektedir.
Dünya da bugün 15 ülkenin Prlementosu soykirimi tanimisti.
Ancak 1915 yilinda gerceklesen devasa boyuttaki Ermeni, Süryani/Asur soykiriminin gerceklestigi aylarda cerayan eden 1. Dünya savasinin taraflarindan birisinin lideri olan, Osmanli Imparatorlugunun birinci müttefiki ve soykirimda sorumlulugu olan Almanya degil, tersine bu cepheye karsi savasan devletlerin parlementolarindir sözü edilen.
Almanya parlementosunun soykirimi taniyan karari o yüzden vahset rijimininn 90 yildir bekciligini fiilen yapan Genelkurmaya sen de mi Brütus dedirtecek bir karardir ve vahset jejiminin bitisinin baslagini isaret etmektedir.
Bu karar ayni zamanda bütün dünyanin TC vahset rejimine olan desteginin bitirilmesi yaninda, muhalefetininin de bir ifadesi olmasi sebebi ile T.C acisindan tarihi bir karardir.
Generaller bu durumda ayni 1839 da batili ülkelerin reform talepleri karsisinda direnisinin sopa zoru ile kirilmasi ve hatti humayun kararlari dönemi gibi bir dönemde Osmanlinin izledigi poloitikalara sarilmaktadir ve yine umutla dünya da yeni olusan güc dengelerinin doguracagi düsmanlasan kamplarin hayali ile yasamakta, muhtemel gördügü savas ortaminda yine vahsetini gizleme karsiliginda bir süper güc ortaya cikmasini beklemektedir.Mesela Rusya, Hindistan Cin`in ABD ve Avrupa birligine düsmaniliga gidecek bir süreci hayal etmekte, beklemektedir.”Kötü” günlerin geride kalacagi bir dönemi hayal ederek günü kurtarma politikalarina sarilmaktadirlar..
Türki devletler Birligi projesine sarildilar ve battilar.. Tahran ve Sam`la birlikte Irak `in Saddamin yenilen ordusunun kalitilari ile girisilecek bir ittifakla rezil hayatini sürdürme hayalleri ile yasamaktadir.
Halbuki bu direnme “Türk” halkini dünyanin tartisma gündemine tasimakta ve soykirim tartisildikca bu “halkin” itibari süratle sifir noktasina gitmektedir.
Vezirlik dönemi sadece Kemalist vahset rejimin sahibi generaller icin bitmemis, ona soykirim ve vahset politikalarinda elestirel bakmayan halklar icin de bitiyor.Rezillik dönemi bütün boyutlari ile gün be gün kendini gösteriyor..
Tarih gec kalani cezalandirir..Sadece gec kalan generaleri degil, ona elestirel yaklasmayan T.C halklarini da.
Özcan SOYSAL

 

Hosted by www.Geocities.ws

1