Alman Parlementosununun Ermeni Süryani/Asur Soykirimini
taniyan tarihi karari
Özcan SOYSAL
Alman Parlementosununun Ermeni Süryani/Asur
Soykirimini taniyan tarihi karari üzerine
Ikinci Dünya savasi sonrasi Sovyetler Birligi ve ABD nin basini cektigi ,birbirine
düsman iki süper gücün , Gorbacov ile baslayan yenilenme süreci akabinde
düsmanligi ortadan kaldirmalari dünya güc dengelerinin yeniden yapilandigi bir
dönemin de basladigina isaret ediyordu.Elbette bu SSCB`nin lideriligi ve
nufuzunun etkili oldugu cografyalarda yasayan yüzmilyonlarca insanin
gelismesinin dayattigi bir sürecti ve SSCB yönetimi buradan gelen yenilenme
taleplerinin önünde direnecek gücü de kalmamisti.Gorbacov dünyada ve kendi
ülkesinde bu devasa degisikligi farketmis ve bu yeni dünya sartlarina uyumu
hedefleyen bir programla tarih sahnesine cikmisti.Glastnost ve perestroika
politikalari Varsova Pakti ülkelerinde devasa degisikliklere yol
acti.Sovyetlerin nufuzu altindaki cografyada yüzmilyonlarca insanin yenilenme
taleplerini agirdan alan, degisiklikler ve yenilenmede yavas davranan,
radikallikte yetersiz kalan Gorbacov`u , yine kendi deyimi ile Tarih gec kalani
cezalandirir kurali cercevesinde yenilenmeye karsi direnen gerici Sovyet askeri
burokrasine yenik düstü ve onlar tarafindan tutuklandi.Ancak Yeltsin ve
Swardnaze öncülügünde yenilenmeci güclerin cesur atilimlari ile bu derme catma
gerici güc dagildi ve yenilenmeye giden yol acildi.
Bu yeni sürecte dünyada var olan oyun kurallari da sorgulanmaya alinmasina
vesile oldu.
Ikinci dünya savasi yüzmilyondan fazla insanin kaybina yol acmis ve dünyanin
önemli bir kismini maddi yikima ugratmis bir cok sehri adeta haritadan silmisti.
SSCB ve ABD Ingilter,Fransa gibi galip devletler bu devasa yikimin gelecekte bir
daha tekerrür etmemesini garanti altina alma gayesi ile bütün dünyada gecerli
olacak bir prensipler dizisi gelistirme calismalari yürüttüler ve savas sonrasi
Tahran´da ortak bir karari hayata gecirdiler.
Konumuzla ilgili en onemli karar ,ortaya cikan sinirlarin dokunulmazligi ve
sinirlarin degistirilemezligi idi.Bunu garanti altina alma gayesi ile ,buna
bagli olrak devletlerin ic islerine karismama ilkesi benimsendi.Gerekce olarak
Ikinci Dünya Savasi cikmasina neden olan devletlerin diger devletlerin
sinirlarini kabullenmemesi ve ic islerine mudahale etme girisimleri savasi
getirmesi idi.
Tahran anlasmasi bu hali ile Devletlerarasi büyük ölcüde yeni savslarin
cikmasini önlemede rol alsa da, diktatörlüklerin kendi halklarini
soykirima,katliama ugratma ,ezme , insan olmalarindan kaynaklanan,insan
haklarini hice sayma, iskence dagil uygulamalar karsisinda da elini kolunu
baglamaktaydi.
Tahran Anlasmasi yürürlükte iken SSCB nin dagilmasi sonrasi ilk sinir
degisikligi Cekoslavakya da gerceklersti.Bu ülkede yasayan Cekler ve Slovaklar
barisci ve adil yöntemlerle ortak devleti kaldirma ve iki ayri bagimsiz devlet
olma karari aldi.Tahran anlasmasi fiilen ortadan kalkti.
Birlesmis milletler araciligi ile dünyanin cok cesitli ülkelerinin ic iisleri
ile ilgili meselelerde bir cok kararlar cikti ve bu kararlardan kimileri
ülkelerin ic islerine belirli sartlarda ortak müdahale edilmesime onay
verdi.ABD`nin son Irak müdehalesi bu cercevede misal gösterilebilir.
Tahran Anlasmasinin fiilen ortadan kalkmasi ve ortaya cikan boslugun da yeni
kurallarla doldurumlasi ihtiyacini ortaya cikardi.
ABD nin fiilen belirleyici rol oynadigi Birlesmis Milletler Örgütü kararlarinin
bu boslugu doldurmasi gündeme gelirken , ayni zamanda Birlesmis milletler
Örgütünün esitligi ve katilimdaki adaletsizliginin de tartisildigi bir döneme
girildi.Avrupa Birligi Paris Sarti, Helsinki Sözlesmesi gibi önerileri ile cok
genis bir yelpazede , yani ideolojik, Politik, sosyal, ekomomik, ekolojik,insan
haklari gibi bir cok alanda yeni uluslararasi normlar gelistirdi ve uygulamaya
soktu
Ücüncü dünyanin pespaye diktatörlüklerinin onlarca yil ayakta kalmasinin en
önemli destegi olan Tahran anlasmasinin sinirlari her ne pahasina olursa olsun
koruyan, ic islerinde halklarina ne ölcüde zulum yarasa yapsin karismama
ilkesinin getirdigi destegi kaybettikleri bir sürec baslamisti.
Artik bu pespaya diktatörlükler ABD nin basini cektigi cepheye karsi SSCB yi
destekleme , ve ya tersi bir süper gücü destekleme karsiliginda insanlik disi
rejimlerini sürdürme konusunda bir mesruiyet kazandiklari dönem de bitiyordu.
Bati ve onun basini ceken ABD bu paspaye diktatörlüklerden Yuguslavya
diktatörlügünü, elestirilmesi gereken bir yöntemle de olsa , zor kullanarak,
tasfiye ediyordu.SSCB ve Yugoslavya`nin TC ile ayni zamanda ve ayni dünya
sartlarinda kurulmustu.Ve Ikisi tasfiye oldu.Sira pespaye kemalist diktatörlükte..
Tahran anlasmasinin oyun kurallarinin gecerli oldugu dönem soguk savas dönemi
olarak ta adlandiriliyor.Bu dönemde vahset rejimi olan kemalist rejim, dünya
ölceginde olusan güc dengelerini iyi gözetlemis ve 20. yüzyilin ilk ve en büyük
soykirimi olan ermeni ve Süryani/Asur soykirimini unutturma ve yok sayma
politikasini tüm dünyaya kabul ettirirken, hem ABD hem SCSB nin destegini
almanin yaninda , ayni zamanda Cin Halk Cumhuriyetinin de susmasini
saglamisti.Bütün dünya devletleri bu soykirimi karsisinda susmayi , inkari ve ye
görmezlikten gelmeyi devletlerinin ana politikasi haline getirdiler ve soykirima
ugrayan halklardan arta kalanlarin bugüne degin cehennem hayati yasamalarina
sorumluluk payi sahibi olmalarini , o dönemde kendilerince rasyonal olan
politikalarina uygun buldular..
Gorbacov`dan beri istisnasiz bütün dünya devletlerinin böyle bir pespaye vahset
rejimi olan kemalist TC yi desteklemelerinin rasyonel hic bir gerekcesi
kalmamistir.
Yine bir vahset rejimi olan Osmanli Devletinin kalintilari üzerine , onun yasal
devami olarak dünyaca kabul gören kemalist rejimin sahipleri olan askeri
bürokrasi 80 yildir kurdugu sözde parlementolari, sözde yasal ve yasa disi
partileri, mesela devrimci örgütleri, araciligi ile hükmetti ve hükmetmeye devam
etmektedir.Hic bir hukuka ve insan haklari prensibine bugüne kadar uyma ihtiyaci
duymayan bir vahset rejimi, uluslararasi topyekün destegi , yine topyekün
kaybetmekle karsi karsiya iken, kurtulusu ayni Berlin Anlasmasi sonrasi Osmanli
vahset rejimi lehine esecek yeni bir uluslararasi degisim umuduna baglamaktadir
ve bugünün dünyasina uyum saglama konusunda red politikasini sürdürmektedir.
Ancak uluslararasi camianin da elestirel destegi ile , yine bu vahset rejimimin
dogurup palazlandirdigi, soykirima ugratilan halklarin mallari, mülkleri ve
fabrikalarini gaps ederek kurulus kapitali olsturan ve sürec icinde milyar
dolarlarla ifade eden degerlerini bulan firmalarin olusturdugu TUSIAD , dünyada
bu devasa degisiklige karsi direnmenin hem rasyonel cikarlari ve hem de tersi
bir politikanin uygunamasinin sartlarinin olmadigini görerek vahset rejiminin
tek muhalif sesi durumuna geldi.
Hükmettigi basin yayin kuruluslari ve oradaki köse yazarlari yaninda, sahibi
oldugu özel üniversiteler öncülügünde dünyayla uyum politikalarina güc veren bir
harekete öncülük etmek zorunda kaldi.Zira siyasi arenada kendisini ifade edecek
bir partiyi kurmalari icin Asker bürokrasiinin lideri genelkurmay yol
vermemektedir.
Dünya da bugün 15 ülkenin Prlementosu soykirimi tanimisti.
Ancak 1915 yilinda gerceklesen devasa boyuttaki Ermeni, Süryani/Asur
soykiriminin gerceklestigi aylarda cerayan eden 1. Dünya savasinin taraflarindan
birisinin lideri olan, Osmanli Imparatorlugunun birinci müttefiki ve soykirimda
sorumlulugu olan Almanya degil, tersine bu cepheye karsi savasan devletlerin
parlementolarindir sözü edilen.
Almanya parlementosunun soykirimi taniyan karari o yüzden vahset rijimininn 90
yildir bekciligini fiilen yapan Genelkurmaya sen de mi Brütus dedirtecek bir
karardir ve vahset jejiminin bitisinin baslagini isaret etmektedir.
Bu karar ayni zamanda bütün dünyanin TC vahset rejimine olan desteginin
bitirilmesi yaninda, muhalefetininin de bir ifadesi olmasi sebebi ile T.C
acisindan tarihi bir karardir.
Generaller bu durumda ayni 1839 da batili ülkelerin reform talepleri karsisinda
direnisinin sopa zoru ile kirilmasi ve hatti humayun kararlari dönemi gibi bir
dönemde Osmanlinin izledigi poloitikalara sarilmaktadir ve yine umutla dünya da
yeni olusan güc dengelerinin doguracagi düsmanlasan kamplarin hayali ile
yasamakta, muhtemel gördügü savas ortaminda yine vahsetini gizleme karsiliginda
bir süper güc ortaya cikmasini beklemektedir.Mesela Rusya, Hindistan Cin`in ABD
ve Avrupa birligine düsmaniliga gidecek bir süreci hayal etmekte,
beklemektedir.Kötü günlerin geride kalacagi bir dönemi hayal ederek günü
kurtarma politikalarina sarilmaktadirlar..
Türki devletler Birligi projesine sarildilar ve battilar.. Tahran ve Sam`la
birlikte Irak `in Saddamin yenilen ordusunun kalitilari ile girisilecek bir
ittifakla rezil hayatini sürdürme hayalleri ile yasamaktadir.
Halbuki bu direnme Türk halkini dünyanin tartisma gündemine tasimakta ve
soykirim tartisildikca bu halkin itibari süratle sifir noktasina gitmektedir.
Vezirlik dönemi sadece Kemalist vahset rejimin sahibi generaller icin bitmemis,
ona soykirim ve vahset politikalarinda elestirel bakmayan halklar icin de
bitiyor.Rezillik dönemi bütün boyutlari ile gün be gün kendini gösteriyor..
Tarih gec kalani cezalandirir..Sadece gec kalan generaleri degil, ona elestirel
yaklasmayan T.C halklarini da.
Özcan SOYSAL