M. Tornêğeyali
Din değiştirme konusunda sorduğum soruya farklı yanıtlar geldi.
Her kes kendi açısından yorumlamaya girişmiş. Benim sorum, aslında
kaynağını belirttiğim yazıda geçen Dersime yönelilk abartma
değerlendermeden ötürüydü. Şunları söleyebilrim:
1. Dersim ve çevre bölgelerinden olup da, aslen Ermeni kökenli
insanların sonradan veya bugün kendi atalarının inancına dönmeleri
kadar doğal bir şey olamaz. Bir çok Ermeni, Dersim ve çevresinde
veya Alevilerin yaşadığı diğer alanlarda kırımdan kurtulmak üzere
din değiştirmiş ve Aleviliği benimseyerek geçmiş olabilir. Veya bazı
aileler, Ermeni çocuklarını yanlarına almış, bu çocuklar Aleviliği
benimsemiş olabilirler. Zamanla kökenlerinin Ermeniliğe dayandığını
öğrenen bu insanların veya onların soyundan gelen evlatlarının
tekrar Ermenilerin dini olan Hıristiyanlığı ve hatta Ermeni etnik
kimliğini benimsemeleri çok doğaldır. Bunlar sadece Dersimliler ve
Aleviler içinde değil, Sünni kökenli diğer halklar içinde de
mevcutturlar. Bunların İslamı terk etmeleri de mümkün ve doğaldır.
Sunnilerin içine yerleşmiş Ermeni aileler tanıyorum. Bunlar
görünürde sadece dinlerini değil, isimlerini değiştirmiş ve
çocuklarına özellikle Ömer, Osman gibi seçkin Sünni isimlerini
vermişlerdir. Bu alanda bağlantılarım var ve gerekirse bunların
örneklerini ve hikayelerini verebilirim. Aynı şekilde Dersimde ve
çevresinde bir çok Ermeni kökenlinin yaşadığı sır değildir. Orhan
Bakırın yaşamı ve gittiği köylerde karşılaştığı Ermeni kökenli
insanların yaklaşımları bilinmektedir. (Murat Kahraman ÇIĞLIK adlı
kitapta yaşananları romanlaştırarak yazmıştır).
Ben genel anlamda Dersimlilerin özel olarak da Dersimli
Kırmanc/Zazaların din değiştirererek, öteki dinlere yoğun bir
katılım ve yönelim gösterecekleri kanısında değilim. Bunlar istisnai
olarak kalacaktır. Ama asıl tehlike "Alevilik-Bektaşilik" adı
altında yürütülen inanç boyutu da olan asimilasyon, erime ve
eritmedir. Dersimli olup da "Bektaşilik" bayrağını sallayanlar,
asimilasyonun bulunmaz maşalarıdır. Ayrıca Türkiye'de 'Ehlibeyt'
yandaşlığı şeklinde örgütlenen Şiilik de, Dersimliler için bir
tehlikedir. Yolunu şaşırmış tiplerin, ne yazık ki bu cereyana
kapılanları var.
Din, Dersimlilerin kültürel ve inançsal kimliklerinin sadece bir
parçasıdır. Asimilasyon ve erimeye, eritmeye karşı top yekün
projelerle çıkmak gerekir. Bugün Dersim ve çevresindekiler de dahil
cem evleri, Türk dilinin hegemonyası altındadır ve Türkçe
dayatılmaktadır. Burada inancın istismar edildiği kesindir. Bir an
önce Dersimlilerin konuya el atmaları ve dualar dahil, inancın
bütün teorik materyallerinin Zazaca (Kırmanciki) dilinde üretilmesi
gerekmektedir.
2. İsa filminin Zazacaya çevrilmesinin arkasındaki gizli amacı
bilemeyeceğim. Bu konuda rol oynamış arkadaşlar daha net şeyler
söyleyebilirler. Ama bence İsa filminin Zazacaya çevrilmiş
olmasından korkmamak gerekir. Böyle bir amacı olsa bile, bunun
abartılacak bir şey olduğu kanısında değilim. Her şeyden önce, film
Zazaca olup dilin kullanılmasını teşvik etmekte ve gelişimine hizmet
etmektedir. Dilimizin gelimişimine gönüllü olarak hizmet etmiş
dostlarımızın zan altında kalmasına gönlüm razı olmamaktadır. Ama
sağ duyulu ve gerçekçi bir biçimde bu faaliyetlerin
değerlendirilmesinde yarar olabilir. Ayrıca Kırmanciki (Zazaki)
bilen Amerikalı veya başka yabancı uluslardan insanların
faaliyetleri ve amacı pekala değerlendirilebilir. Ancak bunu
yaparken, İslami ve milliyetçi-ırkçı akımların tuzağına da düşmemek
gerekir. Bence Dersimlilerin yabancılardan korkacakları hiç bir
şeyleri yoktur. Tersine yabancılarla kurulacak dostluk ve dayanışma
ilişkileri, Dersimlilerin dillerini, kültürlerini yaşatmada,
varlıklarını sürdürmede önemli bir destek ve koz olabilir. Fakat
öncelikle bizim, kendi dilimiz ve kimliğimizle buna hazır olmazmız
gerekmektedir.