Temel tarikata girmek icin basvurmus. Seyhin karsisina
cikarmislar. Temel:
- Seyhim tarikata girmek istiyorum demis.Seyh de :
- Olur, ama 3 hafta karinla yatmayacaksin. demis.Neyse
aradan uc hafta gecmis ve temel Seyhin onune tekrar
gelmis. Seyh sormus :
- Temel tamam mi ? Sabredebildin mi ? Temel :
- Valla, ilk hafta hic problem yoktu. Ikinci hafta
sabrim cok zorlandi. Ama dayandim. Ucuncu hafta bir gun
Migros'a gitmistik. Benim kari ust raflardan bir iki
paket almaya calisiyordu. Hatunun bacaklari gozukunce
icim gitti. Daha sonra paketler yere dustu. Benim kari
da paketleri almak icin egilince dayanamadim daldim
demis. Seyh de:
- Aaaa olmadi. Simdi biz seni tarikata alamayiz.
deyince, Temel :
- Siktiret tarikati bizi artik Migros'a bile
almiyolar.
Öğretmen din dersindeydi.Çocuklara
sordu.
-Kim cennete gitmek ister?
Herkes parmağını kaldırdı.
-Peki kim cehenneme gitmek ister?
Bu sefer kimse parmak kaldırmadı.
Öğretmen Temelin ikisinede parmak
kaldırmadığını gördü ve
-Sen niye paarmak kaldırmadın?
temel:annem okuldan çıkınca hemen eve gel dedi
öğretmenim...
At arabacısı arabasını kenara çekmiş dinlenmekte at da
malı sallamış
o esnada bir kadın çocugu ile geçerken çocuk merakla
atın malı göstererek,
-anne bu ne der
-kadın "hiç yavrum hiç" der.
çocuk tekrar sorar. kadın gene hiç yavrum hiç der.
Arabacı dayanamaz Abla Abla sen bunada hiç diyorsan
Gözünü toprak doyursun der.
Zamanin birinde buyuk bir pasa varmis. Bu pasanin da
hareminde cok sevdigi bir hatun varmis. her gece onunla
bir posta cikarmadan uyuyamazmis. Ancak gel zaman git
zaman pasa yaslanmis ve postalarda haftada bire dusmus.
ama zaman acimasiz, bir sure sonra pasa hatunun yanina
ayda bir ugrar olmus. bizim pasa biraz daha yaslanmis.
bir gece yine aylik hesabi almak icin hatunu odasina
cagirtmis. baslamislar is tutmaya ancak on dakika yirmi
dakika, otuz dakika pasa bir turlu aleti dogrultamamis.
"Herhalde karanlik oldugundan olmuyor" diye dusunmus ve
kahyayi cagirtmis. Kahya apar topar elinde bir gaz
lambasiyla gelmis. Pasa Kahyaya yatagin yaninda
durmasini soyleyip tekrar yorganin altina dalmis. Bes
dakika, on dakika yok ki yok. Sinirlenmis, "Ulan dogru
tut su isigi!" diye bagirmis kahyaya. Tekrar donmus
yorganin altina bes dakika on dakika, yine olmamis.
Bagira cagira cikmis yataktan, almis lambayi kahyanin
elinden demis "soyun", kahya demis "aman pasam, cart
curt". Pasa zorla soyundurmus bunu, "gir yataga" demis.
Kahya utana sikila girmis yataga ama hatun da genc
kahyanin dimdik aleti gormus bu arada ici icine
sigmiyor. Pasa demis "Yap bakalim". Kahya hik mik etmis
ama dayanamamis baslamis hatunu yemeye. Hatunda zaten
ariyor, bikmis pasanin bamyadan. Inleye ohlaya
sevismisler. Kahya cikmis yataktan, tam ustunu basini
duzeltirken pasa bunun ensesine bir tane saplak
yapistirip, soylenmis: "Gordun mu kerata lamba nasil
tutulur!"
Karli bir kis gunu genc bir adam dagda mahsur kalmis
soguktan ve acliktan olmek uzereyken bir isik gormus,
isik bir evden geliyormus. Neyse adam evin kapisini
calmis, kapiyi yaslica bir kadin acmis adami iceri
almis, adam acim susuzum filan derken neyse adamin
karnini doyurmus yatarken yasli kadin iki kizini
cagirmis, adama tanitmis, bak demis bu buyuk kizim gecen
yil dul kaldi, bu kucuk kizim halen bekar. Biz bu evde
ucumuz yasariz... adam bir bakmis hepsi birbirinden
guzel ama yani ayip olacak neyse aksam olunca yatmaya
karar vermisler, ama kadin fazla yatagimiz ve odamiz yok
demis biz kizlarla beraber yatariz sende yerde yatasin
demis adama.... adam kabul etmis ve hepsi ayni odada
yatmislar.... biraz zaman gecince adamin aklina tabi
malum aktivite gelmis ama nasil olur hepsi beraber
uyuyorlar diye sesini cikaramamis.... biraz daha zaman
gecince, dul kiz baslamis sayiklamaya:
- dula gel, dula gel diye adam dayanamamis tabi hemen
cikmis yataga dula sokulmus,biraz takildiktan sonra
bekar kiz baslamis konusmaya:
- bolu birak dara gel, bolu birak dara gel... adam
mutlu bir sekilde kiza yonelmis ama arada anne
yatmakta.... adam tam gecerken kadinin ustunden kadin
baslamis sayiklamaya:
- bok yeme siradan gel, bok yeme siradan gel..
Kasabanin birisinde Çapkinliklariyla unlu imam ve
bekci varmis.
O kadar zampara imislerki, ucan disi sinegi bile
goturuyorlarmis.
Bir gun kasabaya, mesleginin baharinda genc, idealist
bir doktor bey atanmis.Genc doktor, hem yakisikli hemde
cok parlak kiz gibi birseymis.
Doktoru goren bekci ile imam, birbiriyle iddiaya
girmisler.
Doktora once kim atlarsa iddiayi o kazanacakmis.
Gunlerden birgun, aksam uzeri kasabanin bekcisi
doktorun
muayenehanesine gitmis. Doktora rahatsizlandigini
soylemis. Doktor, bekcinin uzerini Çikartip,
sedyeye uzanmasini soylemis. Bekciyi muayene etmeye
baslamis. Elini bekcinin sirtina ve gogsune surerken
bekci doktorun elini nazikce tutmus:
BEKCI: "Doktor bey sana birsey soylemek istiyorum"
DOKTOR:"Soyle bakalim"
BEKCI:"Ben senden hoslaniyorum. Mumkunse seni birkere
yapmak
istiyorum"
DOKTOR:"Hay hay neden olmasin. Biz hastalarimizin her
turlu
ihtiyacini karsilamak icin gorev yapiyoruz."
DOKTOR:"Yalniz, simdi aksam uzeridir, insanlar isten
Çikmistir, muayenehaneme
ugrayabilirler, sen su pencereden bir bak bakayim
sokak sakinmi,
yakalanmayalim." der.
Pencereler yukariya dogru acilip altan mandallanan
Pencerelerdenmis.
Bekci pencereyi yukariya dogru kaldirip basini disari
cikartip
sokaga bakmaya baslamis. Tam bu sirada doktor
pencerenin mandalini cevirerek pencereyi kapatmis ve
bekcinin basi disarida kalacak sekilde bekci sıkışmış
Doktor bekcinin arkasina gecip pantolonunu indirmis ve
baslamis gidip gelmeye.Doktor gidip geldikce bekcinin
agzindaki duduk "duuurt duuurt" diye otuyormus.
Tam bu sirada sokaktan gecmekte olan imam efendi;
IMAM:"Hayirdir bekci efendi, o pencerede ne isin var"
BEKCI:"Bakiyorum asayis berkemalmi"
IMAM:"Sen onu benim kulahima anlat. Ben dungece sabaha
kadar o
pencerede ezan okudum" demis.
Temel ile Dursun Sultanahmette
gezinirken bir turist gelip kendilerine bir adres
sorar.Turist
ingilizce,almanca,fransızca sorar
fakat bizimkiler anlamaz...
-Ula dursun bir yabancı dil öğrenemedik gitti, der
Dursun:
-Ula neye yarayacakki bak adam üç
dil biliyor yine derdini anlatamıyo
Temel ile İdris
kahvede oturmuş pişti oynuyorlar.İddada var ortada kim
yenerse diğerinin ağzına yarım kilo mıçıyor.Gel zaman
git zaman Temel durmadan İdris'i yeniyor ve idda
gereklerini yerine getirerek İdris'in ağzına mıçıyo o
srada kahvede oturan bir yabancı pardon bende
oynayabilirmiyim diyor.Temel İdris'e kalk da biraz da
arkadaşla oynayalım diyor ve idda koşullarını
anlatıyor.Kim yenerse diğerinin ağzına yarım kilo
mıçıyor der ve oyun başlar.Neyse Temel yabancıyıda yener
ve aç bakalım ağzını der.Temel pantolunu sıvar ve başlar
ıkınmaya nasıl ıkınmasın o sırada yabancının canı
sıkılır başlar Temel'in hayaları ile oynamaya osırada
Temel koyverir adamın azından taşar adam hiddetlenir
hani yarım kilo yapacaktın der.Temelde aşağıda terazinin
ayarı ile oynarsan olacağı budur der.
BELEDİYEYE ŞOFÖR
ALINACAKMIŞ, HİÇ KARADENİZLİ ALMAMIŞLAR. SEBEBİ
SORULUNCA:
-BİZİM OTOBÜSLER KALABALIK OLUR , "SIKIŞIN" DİYE
BAĞIRMAK GEREKİR.
DOĞRU SÖYLEYEBİLEN BİR KARADENİZLİ BULAMADIK.
Temel, seyahate
çıkmış. Uzun zaman evinden ayrı kalmış. Bir akşam bir
kente gelip küçük bir otele inmiş. Odasına yerleştikten
sonra, aşağıya telefon etmiş. Telefonu otelin sahibi
açmış.
Temel, ne istediğini söylemiş:
"Bana bir fahişe bulup gönderin."
Bunu söyledikten sonra telefonu kapatmış. Otelin
sahibi şaşırmış. Yanında duran karısına dönmüş:
"Demin gelen müşteri kadın istiyor..."
Otelin sahibinin karısı öfkeden deliye dönmüş:
"Terbiyesiz adam, ne zannediyor bizim otelimizi. Hemen
git o müşteriye ağzının payını ver..."
Otel sahibi, müşteriye ağzının payını verme fikrini
pek tutmamış:
"Adama ne söyleyeceğim karıcım, bir terbiyesizlik
eder, başım derde girer..."
Kadın çok sinirliymiş:
"Sen gitmezsen, ben gider söylerim..."
Ve, hışımla merdivenleri çıkıp Temel'in ağzının payını
vermeye gitmiş. Kocası da aşağıda bekliyormuş. Yukardan
gürültüler gelmeye başlamış.
Onbeş yirmi dakika sonra Temel aşağıya inmiş. Üstü
başı yırtılmış, yüzü tırmıklanmış...
Otelcinin yanına gidip bir güzel çıkışmış:
"Ne biçim kadın göndermişsin be. İstemem diye
tutturdu. Becerene kadar anam ağladı."
Temelle dursun
bir gün sinemaya giderler filmde bir at yarışı sahnesi
vardır ve temel dursuna sorar
-iddaya varmisun ben diyrum 1.at kazanur.
dursun; -oldi benda 2. ata oynayrum
iddayı temel kazanır ve temel dursunun 5 milyonunu
alır ertesi gun temel dursunu arar
-dünkü film faridiya ben oni bidaa seyretmiştum
vicdanum rahat etmedi onun içun aradum
dursun; benda seyretum
temel; o zaman niye 2. ata oynadun
dursun; süpriz oynadum olum
Temel ile dursun
15 sene sonra ilk kez görüşmüşler. Dursun Temel'i evine
davet etmiş. Dursun un iki karısı varmış (biri imam
nikahlı diğeri ise resmi). Dursun Temel'i yedirmiş
içirmiş. Akşam Temel Dursunlar da kalmış. Gece Dursun un
imam nikahlı karısı Dursun un yanına gelmiş ve şöyle
demiş:
"Dursun çok azdım benimle beraber ol!"
Dursun: "olmaz evde misafir var"
Karısı ısrar etmiş. Dursun karısına "git buzdolabının
kapağını aç ışığından bak Temel uyuyorsa gel"demiş.
Kadın bakmış, Temel uyuyor numarası yapmış. Dursun ile
karısı işi bitirmişler. Derken öbür karısı gelmiş.
Aralarında aynı konuşmalar geçmiş. Dursun bu karısıyla
da işi bitirmiş. Sabah olmuş. Dursun Temel e sormuş:
"rahat uyudun mu?". Temel:
"evet ama gece çok susadım" demiş. Dursun sormuş:
"peki niye içmedin?". Temel yanıtlamış:
"nasıl içerim buzdolabının kapağını her açanı
hallediyorsun!"
Temel
evlenemiş.Kızın babasının evine ziyarete gitmişler.Gece
Fadime sevişmek istememiş.
-Neden kaçaysun, diye sormuş Temel.
-Ha pura pabamın evii, demiş Fadime.
-Purası pabanın evi de, pizim ev çerhane midur
Dursun,köyünden
ayrılıp,çalışmak için İstanbul'a gider.. Aradan uzunca
bir süre geçer, ama,Dursun'dan haber alınamaz.. Köyde
sevilen bir kişi olan Dursun'un akibetini araştırmak
üzere arkadaşı Temel!i İstanbul'a gönderirler..
Onbeş-yirmi gün sonra Temel döner..Kahvede toplanan
köylüler merakla Temel'e sorarlar:
-Ula Temel,Dursun'i buldun mi.?...
- Hee..bulmuşim oni...
-Peçii nasildir?..İyi mudir..köti mi.?..
- açan,hem iyudurr..he mi de kötii..
- Ula o nasıl oluyii..hem iyi,hem kötii..
-Kötüdir,Çünkü Dursun ibne olmuştirr..
- uyy..Haçan bunun iyiliği nerde dür.?..
- Valla ben kendisini düzdüm..Muamelesi çok iyi daa..
Midesi ağrıyan
Temel, doktora gider. Tanıdık olan doktor, Temel ile
biraz dalga geçmek için, kısa bir muayeneden sonra hemen
teşhisi koyar:
- Temel, sen hamilesin.
Temel, kendi kendine söylenir:
- Ne? Yaktın beni Fadime, sana kaç kere "Sevişirken
üste çıkma" demiştim.
Temel ile Fadime
yatakta sevişirken Fadime sürekli olarak Temel'e " Temel
bu iş böyle olmuyor önce uyarılmam lazım" diye itiraz
etmekteymiş. Temeli'in canına tak etmiş. Bir sabah işe
giderken;
- "Bak Fadime seni uyarıyorum akşama seni halledeceğum
ona gore. Sonra uyarmadı deme.
Temel, 55 yaşına
kadar canını dişine takmış çalışmıştı..Pastacı çıraklığı
ile alışdığı hayata, pastane sahibi olarak devam etmiş,
yetenekleri ve becerisi sayesinde Türkiye'nin en ünlü
pastanesinin sahibi olmuş, milyarlar kazanmıştı.. Bir
gün karısına "Paraları mezara götürecek halimiz yok.
Kendimize yeni ve rahat bir hayat seçtim" dedi.."Bizim
oradaki hemşerilerle konuştum... Herseyi iyice öğrendim.
Kaliforniya'ya gideceğiz. Kazandığım para bize ömrümüzün
sonuna kadar yeter.. Çocuklar da güzel üniversitelerde
okurlar..."Temel, neyi var, neyin yok sattı. Paralarını
dolara çevirdi. Bir milyon doları olmuştu. Karısını
yanına aldı. Uçağa bindi.. Los Angeles'e uçtular
birgün... Uçsuz bucaksız Nevada çölleri üzerinde
uçarken, motorda bir arıza belirdi. Las Vegasa zorunlu
iniş yapmak zorunda kaldılar. Uçak şirketi görevlileri"
Buranın en lüks otelinde, şirketimizin konuğu olarak
kalacaksınız. Yalnız bu kentin Las Vegas olduğunu
unutmayın. Kumar oynarsanız eğer, kendi hesabınıza.."
derler.. "Kumar mı" dedi, Temel, karısına.."Kumardan
kazanmayı düsünen kafayı yemiş olmalı... Allah
göstermesin.." Ama bir kez şansını denemek için, rulete
500 dolarlık bir fiş atmaktan da kendini alamadı. Arkası
çorap söküğü gibi geldi.Temel herşeyini rulet masasında
biraktı. Rulet başında nefes almadan geçirdiği saatler
sırasında fena halde de sıkıştığını hissetti. Hızla
tuvalete koştu. Tuvalet kapıları otomatikti. 25 sentlik
bozuk para atılınca açılıyordu. Oysa Temel'de metelik
kalmamıştı. Sıkıntı içinde dolanırken, oradan geçen
biri, avucuna bi 25 sentlik sıkıştırdı.. Bu konularda
deneyimliydi. Temelin başına gelenleri anlamıştı.
Temel"çok iyi bir insansınız. Bu iyiliğinizi hayat
boyu unutmayacağım. Bana lütfen kartınızı verin. Bu
borcumu da size ödeyeceğim" dedi. Kartı aldı, cebine
attı.. Tuvalete döndüğünde kapıyı açık buldu. İçeri
girdi, rahatladı..Çıktı..Elinde kalan 25 sentle yürürken
karşısına, Tek Kollu Canavar çıktı.Parayı deliğe attı,
kolu çekti ve bir şangırtı ...Alet boşaldı adeta.. Temel
bir kova dolusu 25 sent kazanmıştı. Bunlari fişe
çevirdi, rulet masasına döndü..Gerisi peri masalı.. İki
saat içinde tam 2 milyon dolari olmuştu. İki ay sonra
yeni Kalifornıyalı Temel, boş oturmanın kendisine göre
bir iş olmadığını farketti. Elinden gelen tek iş
pastacılıktı.Parası da vardı. Bir pastane açtı.
Pastaları öylesine tutuldu ki, önce Los Angele'e, sonra
Kaliforniya'ya, sonrada tüm Amerika'ya yayıldı,Temel
Pastaneleri... Bir kaç yıl sonra, Temel, Amerika'nın en
zengin adamları arasına girdi. Temel Pastaneleri'nin
onuncu yılı dolayısı ile büyük bir gece düzenlendi.
Şirketin en gözde elemanları ile, ünlü konuklar bir
araya geldiler. Temel yemeğin sonunda konusma yapmak
için kürsüye çıktı.. Tüm başına gelenleri anlattı..
"Bütün bu başarıyı ve bu serveti bir tek kişiye
borçluyum. O kişiyi bulana kadar, işte size söz
veriyorum, gerekirse Amerika'daki her taşın altına
bakacağım.." Şirketin genel müdürü sordu: "Ama Temel
bey, size 25 sent borç veren adamın kartını aldığınızı
söylemiştiniz... Adı, adresi sizde olmalı zaten.." "Bana
25 sent veren umurumda değil" dedi temel..
"Ben,tuvaletin kapısını açık bırakan adamı arıyorum!.."
Temelin bir
kedisi varmış ve hergün düzenli olarak gezmeye
çıkartırmış.Birgün yolda karşılaştığı bir arkadaşı:
-Ula senun paşka işin yok midur pikmaymusun herkün bu
kediyi gezdirmekten? diye sorunca Temel:
-KPende piktum ama ne yapayum ha pu kedi pakiredir
istemayrum pi de yavrulasın korkayrum salamayrum! demiş.
Bunun üzerine arkadaşı:
-Ula usağum ha punun kolayi fardur... Penzine pula sal
oni yanuna gelmez kedi medi..
Temelin kafasına yatmış bu yöntem bir deneme yapmış
bakmış gerçekten yanına kedi falan yanaşmıyor hergün
sabahtan salarmış kediyi benzine bulayıp... aksam hava
kararınca kedi de eve dönermiş rahat etmiş Temel, taaa
ki bir akş am kedi hava kararıpta hala eve dönmeyinceye
kadar...
Bir telaş bir telaş oraya bak buraya sor yok yok gitti
bizim kedi diye düşünürken rastladığı mahallenin çocuğu
-ha pen kördum senun kediyi şu ileriki ranpada penzini
bitmiş öbür kediler dayanaydu...
Temel ile fadime
birbirlerini çok istiyorlarmış. Fakat utangaçlıklarından
birbirlerine açılmak ne kelime konuşmaları bile çık
zormuş. Tesadüfen yalnız kaldıkları bir günde artık
canına tak demiş olan temel fadimeye; habu
findukluklardan yukarı bir çikalummi der. Fadime de he
temel çikalum der. Biraz yürürler. Temel konuşacak
kelime bulamaz, fadime durumu anlar bari bir soru
sorayımda temel açilsun diye düşünür.
-"Uy temel habu findukluklar kimundur" der.
Temel hemen atılır
-Emicemundur bi tane koparanun a...na koyarum ",
Fadime hemen bir fındık koparır. Temel fırsatı
kaçırmaz hemen sarılır fadimeye fındıklıkların altında
işlerini bitiriler.
Sonra kalkıp tekrar yürümeye başlarlar ikiside
mutludur. Biraz sonra fadimenin canı çeker temele tekrar
sorar,
-"Temel, habu findukluklar kimundur.
Temel" dayimundur, bitane koparanun a.. na koyarum
der.
Fadime hemen birtane koparır. Temel tekrar sarılır
fadimeye uzun uzadıya fındıkların arasında işlerini
görürler.
Tekrar kalkarlar yürüler. Biraz sonra fadimenin canı
tekrar ister temelde aynı işi yapar. Bu böyle birkaç
defa daha devam eder fakat Temelin pili bitmiştir, ama
fadime doymak bilmez tekrar sorar
"Uy temel ha bu findukluklar kimundur da",
temel "ha bilmeyirum galiba fiskobirluğunduler.
|