katrancalı'nın web sayfası

Son güncelleme:
07 Şubat 2004 Cumartesi

çeviri ve ingilizce öyküler

 

Berberin Kardeşine Dair Öyküsü

 

 

 

Çeviri: Ata

 

 

EY, İMANIN YÜCE PRENSİ [ 1 ], kulakları kesilen dördüncü kardeşim Elnaşır çok yoksuldu. Geceleri dilendiği sadakalarla gündüzleri geçinirdi. Babamız çok yaşlıydı ve bir gün hastalanıp öldü. Ardında bizim için yedi yüz gümüş sikke bıraktı, böylece her birimizin yüzer gümüşü oldu.

Beşinci kardeşim payını alınca ne yapacağını bilemediğinden şaşırıp kaldı. Ancak bu durumdayken aklına bir fikir geliverdi; her çeşit cam eşya satın almak, onları satmak ve kar yapmak. Böylece, yüz gümüşüyle cam eşyalar alıp onları geniş bir tepsiye koydu ve satmak için yüksekçe bir yere oturup, sırtını bir duvara yasladı.

Orada otururken düşüncelere daldı ve kendi kendine konuştu: "İşte bütün sermayem bu cam eşyalar. Onları iki yüz gümüşe satacağım ve o iki yüz gümüşle başka cam eşyalar alacağım, onları da dört yüze satacağım ve böylece, büyük bir servet edininceye dek alıp satacağım. O zaman, bununla her türlü mal, koku, mücevherler alacağım ve böylece sonsuz bir kazanç elde edeceğim. Ondan sonra, güzel bir ev, köleler, atlar ve yaldızlı eyerler alacağım; yiyip içeceğim, keyfime bakacağım, ve evime getirip şarkılarını dinlemediğim bir tek şarkıcı bırakmayacağım kentte."

Bütün bunları önünde duran cam tepsisine bakarak hesaplıyordu. "Sonra," dedi, "kralların ve vezirlerin kızlarına evlenmek için haber salacağım, ve Baş Vezir’in kızını eşim olarak isteyeceğim. Duyduğuma göre, kusursuz bir güzelliğe ve yürek ısıtan bir sevimliliğe sahipmiş. Ona çeyiz olarak bin altın vereceğim. Babası razı olursa mesele yok demektir; yok, olmazsa o zaman zorla alacağım kızını ondan.

"Sonra, kralların ve sultanların kıyafetlerinden alacağım, ve mücevherlerle bezenmiş altından bir eyer yapılacak benim için. Ondan sonra, arkamda ve önümde kölelerimle her gün atla gezeceğim; sokaklardan, pazarlardan geçeceğim ve çevredeki insanlar beni selamlayıp, benim için dua edecekler.

"Sonra ardımda, sağımda ve solumda kölelerimle gelinin babası olan Vezir’i ziyaret edeceğim. Beni gördüğünde alçakgönüllülükle ayağa kalkacak ve beni kendi yerine oturtacak; damadı olduğum için kendisi benden aşağıda oturacak. O zaman, hizmetçilerden birine, içinde çeyiz altınları olan bir keseyi getirmesini emredeceğim ve Vezir’in önüne koyacak onu. Benim insancıl ruhumu, ölçüsüz cömertliğimi ve dünyanın gözümde değersiz olduğunu bilsin diye, bir kese daha ekleyeceğim. O bana on sözcükle hitap ettiğinde, ben onu iki sözcükle yanıtlayacağım.

"Ve evime döneceğim. Vezir’in evinden birisi bana geldiği zaman ona pahalı bir elbise giydireceğim; ama her kim bana bir hediye getirirse onu geri çevireceğim; hediyeyi kesinlikle kabul etmeyeceğim. Sonra, düğün günü, en şahane giysilerimi giyecek ve ipek kaplı bir yatağa oturacağım. Az sonra, karım göz kamaştırıcı takıları ve elbiseleriyle bir dolunay gibi bana geldiği zaman, önümde ayakta durmasını emredeceğim ona; tıpkı ürkek ve aşağılanmış biri gibi durmasını. Ruhumun yüceliğinden ve bilgeliğimin gururundan ötürü bakmayacağım ona.

"O zaman, hizmetçiler şöyle diyecekler: ‘Bu sizin karınız, sizin hizmetçiniz; sizin bir selamınızı bekliyor, ve önünüzde duruyor. Öyleyse, bir bakışınızı lütfedin ona; bu şekilde durmak ona acı veriyor çünkü.’ Bunun üzerine, başımı kaldıracağım ve tek bir göz atışla bakacağım ona, ve yine aşağı çevireceğim başımı.

"Sonra, gözümün ucuyla bakacağım ona ve önümde aynı şekilde durmayı sürdürmesini emredeceğim; aşağılanmanın tadını alsın ve benim Çağların Sultanı olduğumu bilsin diye. O zaman, anası gelecek ve bana şunu söyleyecek: ‘Oh, efendim, kızım hizmetçinizdir! Ona şefkat gösterin ve ona iyi davranın.’ Ardından o, kızına bir kupaya şarap doldurmasını ve şarabı ağzıma dökmesini emredecek. Ve kızı şöyle diyecek: ‘Oh, efendim, gerçekten de sizin kölenizim, ve kölenizin sunduğu bu kupayı reddetmemeniz için size yalvarıyorum.’ Ama ona cevap vermeyeceğim ve o içmem için beni zorlayıp, ‘içmelisiniz,’ diyecek ve sıvıyı ağzıma dökecek. Bunun üzerine, yanağına bir tokat atacak ve hakaret edip ayağımla itekleyeceğim onu, aynen şöyle."

Tam söylediği şekilde tekmeledi önündeki tepsiyi. Yüksekçe bir yerde duran cam eşyalarla dolu tepsi havalandı ve gürültüyle yere düştü. İçindeki her şey kırıldı, sağlam hiçbir şey kalmadı. O, feryatlar içinde kalarak: "Hep gururum yüzünden" diye bağırdı. Yüzüne tokatlar vurdu, elbiselerini parçaladı; yoldan geçenler ona bakıyorlardı. Ağlıyor ve dövünüyordu: "Ah, of, yine mi keder!"


[ 1 ] Öykünün anlatıldığı, Bağdat Halifesi Harun el Reşit.

 

 

"Binbir Gece Masalları"ndan.

 

   Ana Sayfa
   Çeviri ve
    İngilizce Öyküler
 The Last Fight Of
     Roland and Oliver
 Roland ve Oliver'in
     Son Savaşı
 How Troy Was Taken
 Tahta At
 The Barber's Story
     of His Brother
 Berber ve Kardeşi
 The Victorious Death
     of Beowulf
 The Bed of
     Procrustes
   
Üstkatrancalı 2004
Hosted by www.Geocities.ws

1