Anasayfa      Yazilar       Forum       Arşiv  

 

 

 

 

 

Tartışmaya dair kısa notlar!

Dersim Forum

Auteur - yazari: M. Tornêğeyali Tarih, gün ve saat : 11. Ocak 2006 01:11:54:

Tartışmaya dair kısa notlar!

“DERSİM İNANCI’NDA HIZIR ve HIZIR ORUCU” adlı makaleme, soru düzeyinde de olsa itiraz gelmesi, beni sevindirmiştir. Geçen yıl aynı dönemde bu forumda yayınlanmış olan makaleye bir cevap, itiraz veya onaylama gelmemesi, beni kuşkulandırmıştı. İnsanların bu makaleyi okuyup okumadıklarından bile kuşkuluydum. Sonra Munzur gazetesinde ve bir çok internet sitesinde yayınlandı. Aktarılan veya referans verilen makalenin değişik site ve forumlarda yayınlanması, okunduğunun ve tartışıldığının işaretiydi, benim için. Ama yine de bugüne kadar lehinde veya aleyhinde ciddi bir değerlendirmeye rastlayamadım.

Bu anlamda Kamil’in, soru sormasını yadırgamadım, ama konunun ciddiyeti göz önünde bulundurulursa, böyle yarı ciddi bir yaklaşım yerine, kendi düşüncelerini yazabilmeliydi Kamil. Ama Kamil bunu yapmak yerine, hiç de hoş olmayan bir yaklaşımla, acaba çok tanrılılık hakkında nenen ne düşünüyordu diye sorarken, aslında demek istediği, çok tanrılık doğru değildir, Dersim İnancı tek tanrılıdır. Bu konuya ayrıca değineceğim ama yöntem bu olmamalıydı diye düşünüyorum. Hiç şık ve hiç de hoş bir yaklaşım biçimi değil. Ayrıca Kamil’i burada yazdıklarından tanımakla beraber, defalarca uyarılara rağmen daha belirgin bir ad kullanmamakta diretmesi de aslında Kamil’in, pek de Kamil olmadığının başka bir işaretidir.

Dersimlileri, Yahudiliğin bir uzantısı sayan Can/an mahlaslı kişinin, soru özürlü birinin yaklaşımını paylaşması beni hiç de şaşırtmadı. Dersim’lilerin Yahudiliğe ve Museviliğe hiç de aşık olmadığını anlayan Can efendi, taraftar bulamayınca başka konularla hedef şaşırtıyor gibime geliyor. Beyler! eğer samimi ve ciddi şeyler savunmak istiyorsanız, buyrun yazın, biz de okuyalım ve öğrenelim. Tabii eğer dağarcığınızda topluma karşı savunabileceğiniz şeyler varsa! Yine de şunu belirteyim. Benim düşümcelerimi eleştirebilen ciddi yaklaşımlara saygılıyım. Benim istediğim şey, şak-şakçılık değil, ama bilimsel eleştiridir.


Gelelim sorulan soruya. Gerçekte ben, tek tanrılık, çok tanrılık üzerine neneme bir şey sormuş değilim. Nenemle 1993’ün yazında bu konu üzerinde sohbet etmiş ve neden değişken tarih kullanıldığını sormuştum. O da bana bunun nedenlerini anlatmıştı. Dolayısıyla sormadığım bir konuda, düşümcemi desteklemesi için şahit göstermem söz konusu olamazdı. Keşke sorabilseydim. Bugün hala yaşayayan daha bir çok büyüğümüz var. Ben fırsat buldukça sohbet ediyorum, gerektiğinde soruyorum. Sormalıyız da. Halkın, inançlı insanların bu konularda ne düşündüğü tabii ki önemlidir. Ama ben konuyu, daha çok teorik düzeyde ele aldım ve genel felsefi, tarihsel bir analizle irdelemeye çalıştım.

Makalede ortaya konulmaya çalışıldığı gibi, soruna dinsel dogmalar ya da inanç açısından değil, bilimsel ve materyalist bir anlayışla yaklaşılmaya çalışılmıştır. Bence bu gerekli bir yaklaşımdır. Ben olguyu olduğu gibi görmeye ve analiz etmeye çalışıyorum. Olgu, din veya inanç olduğuna göre, insanlar buna nasıl yaklaşıyor, nasıl inanıyor diye sorguluyor ve bunun sonucunda yargılara varıyorum.

Şu bir gerçek ki, her işe yetişemiyoruz ve dolayısı ile her konuya el atamıyoruz. Makalede işlenen konular, aslında konunun çok küçük bir parçasına tekabül etmekteler. Konu ile ilgili yabancı kaynaklardan derlediklerimi bir türlü yayınlanır hale getiremedim. Ama bu kaynaklardan yararlanarak yazdığım ve tartıştığım konular var. Mesela paganizm nedir? Panteizm nedir? İnsanlar ne zamandan beridir dine inanıyorlar? Din neden ve nasıl ortaya çıktı? Çok tanrılı dinler, nasıl tek tanrılı dinlere dönüştü, dönüşüyor? Tek tanrılı devlet dinleri, çok tanrılı dinleri yasa dışı ve ilkel ilan ederken, bunlardan ne kadar arınabilmişlerdir? Vs, vs.

Bu konuları işleyebilmek için, önce materyalist bir yaklaşıma ve sonra da belli bir birikime sahip olmak gerekiyor. Mesela, benim için tek tanrılı dinlerin, çok tanrılı dinlerden daha kutsal, daha yüce bir değeri yoktur. Bunlar arasında fark yok mudur? Tabii ki var dır. Bu durumu kabaca, ilkel insanın durumuyla modern insanının durumuna benzetebiliriz. Modern insanın üstünlükleri, kıyas kabul etmez ölçüde gelişmiştir. Çok tanrılı inançlar da aslında bir nevi ilkel düşüncelerdir. İnanç veya din bir nevi düşünce sistemidir. Ama çok tanrılı ilkel bir inancın, tek tanrılı modern bir inanca karşı daha az kutsal, daha az ulu olduğunu söyleyebilir miyiz? Sonuçte ikisi de inanç veya din değil midir? Kimsenin görmediği, özelliklerini bilmediği bir tanrıya tapmak, neden aya, güneşe, dağlara, pınarlara, ağaçlara tapanların inançlarından daha kutsal, daha yüce olsun?

Açıktır ki, tek tanrılı dinlerin ve onların savunucularının, çok tanrılı dinleri ve onların inananlarını aşağılaması, dahası ele geçirmiş oldukları devlet mekanizmaları vasıtasıyla onları, baskı altına almakla yetinmeyip katliamlara uğratmaları, adım adım tek tanrılı dinleri üstün bir duruma getirmiştir. Çok tanrılı dinler, bu baskılar karşısında gerilemiş ve inananları yavaş yavaş tek tanrılı dinlerin argümanlarını savunur hale gelmişlerdir. Ama tek tanrılı dinler, çok tanrılı dinlerin unsurlarından tamamıyla arınmışlar mı? Hiç sanmıyorum. Örneğin İslam, teorik olarak insana tapmayı red ediyor. Ama pratik olarak başta peygamber/ler olmak üzere, şeyhlere, evliyalara tapılmaktadır. Türkiye’deki tarikatlara ve şeyhlerine duyulan ilgi bunun en açık ispatıdır. Keza Hıristiyanlıkta da hala Aziz ve Azizlere tapma devam etmektedir. Bu olgunun temeline indiğimizde, çok tanrılı inanç sistemleri karşımıza çıkmaktadır. Eski ortadoğu halklarının durumuna bakıldığında, tanrı kraliçe ve krallarla karşılaşıyoruz. Daha sonra bunlar yaşanılan çağın gereklerine uygun roller üstlenmiş ve nihayet bugüne gelinmiştir.

Dersim İnancını bütün boyutları ile tartışabilmeliyiz, diye düşünüyorum. Buna ihtiyacımız var. Bunun için amigoluk, tarftarlık değil, bilimsel ve yetkin çalışmalara ihtiyaç var. Dersim İnancı’nın bir adı var mıdır? Dersim’de eski inançlar nelerdi ve bunlar Alevilikle nasıl harmanlandı? Dersim İnancı, bugün Bektaşiliğe nasıl entegre ediliyor? Bektaşilik kılıfı geçirilen bir Alevilik, İslamla nasıl buluşturulmak isteniyor? Dersim ileri gelenleri, bava/baba olarak bilinen dedeler, rehberler, pirler, mürşitler bugün nasıl bir rol oynuyor? Cem evleri nasıl olmalı ve nasıl ele alınmalıdır? Bütün bunlar üzerinde bilimsel çalışmalar ve politikalar üretmek gerekiyor.

İnanç meselesi üzerinde çalışmalar yapmak veya ilgilenmek sadece inananların meselesi değildir. Bazıları bu konuyu inananlara bırakalım diye bir yaklaşım sergiliyor. Ben tam olarak aynı kanıda değilim. Toplum farklı ünitelerden oluşuyor ve her şey bir biriyle farklı oranlarda ilişkilidir. Mesela ölüm gibi ortak bir sorunu, inananlar çözmeli diye düşünemeyiz. Ömrü cami görmemiş birinin, ölüsünün camiden kaldırılması, kabul edilir gibi değildir. Alevi cenaze törenlerinde bu durum adım adı cami merasimlerine yaklaştırılmaktadır. Bence Dersimliler, acil olarak kendi dillerinde duygularını ifade eden, sevinç ve yakarışlarını, dualarını dile getiren metinler yaratmalı, ritüellerini, seromonilerini kendi kültürlerini ifade edecek şekilde uygulamalı ve hayata geçirmelidirler. Bu konuda çalışma yapmış veya yapacak olan arkadaşlara yardımcı ve destek olunmalı, var olan veya yaratılacak ürünlerin kollektife ve topluluğa mal edilmesine önem verilmelidir.

Makalemde bir çok konu ele alınmıştır. Aslında bunları tek tek ele almak ve ayrı ayrı tartışmak gerekir diye düşünüyorum. Tartışırken, yazarken seviye korunmalılıdır. Burada tartışırken birbirine gol atmak mantığını değil, birbirinden öğrenme mantığını işletmek lazım.
Eleştiri ve farklı düşüncelerimizi içtenlikle ve dostça yaklaşımlarla ortaya koymak gerekir.


M. Tornêğeyali
 

Dersim Forum

 

Back to Top

Hosted by www.Geocities.ws

1