Anasayfa      Yazilar       Forum       Arşiv  

 

 

 

 

 

GÖKYÜZÜ, SUYUN PIRILTISI, HAVANIN TAZELIGI NASIL SATILIR ?

Dersim Forum

 Cheff Seattle akt: Sako Zulalyan

Bundan 150 yil önce endüstriyel kapitalizm "Yenidünya"da attigi temelleri saglama alirken, bu topraklarin yerlileri 'KIZILDERililer', beyazakincilarin yayilmaciligi karsisinda direnislerinin enerjisini son bir solukla daha sonraki kusaklara aktarirlar.

Kizilderili soykirimi, afrikali köle emegi ve 'beyazlara' dayatilan "zengin olun" düsler-sömürüsüyle bezenmis, vahsi kapitalizmin Kuzey Amerika'da kurdugu devlet; 'zamanin para' ve 'her sey satin alinabilinir' $iarlari üzerine yükseldi. Bu devletin yöneticileri, hizla dönen çarkin yikiciligini göremeden, kizilderili soykiriminin kalintilarini koruma, vicdanlarinin da rahatlatabilmek için yasadiklari topraklari satin almayi teklif ederler.

Teklife cevap olarak Duwami Kizilderililerinin Reisi Seattle, topraklarini satin almak isteyen "Washington'daki Büyük Reis"e, "yildirim gibi çarpan" uzun bir mektup yazar.

Mektubun içerdigi düsüncelerin öngörüleri, yazildigi günden bu yana aci bir gerçek olarak karsimizda duruyor. Reis Seattle, 'vah$i' kapitalizmin kokusmus yikiciligi karsisinda duydugu yürek acisi, 'uygar' dünyanin önünde "vahsi" duyarliligi ile dile getirdigi "yildizlar gibi sözler", insanlik düsünce birikimine degerli bir katkidir.

Bu yildizlar gibi sözlerin ardindan 150 yil geçti. Artik dünyanin kendi ekseni ve günesin çevresinde döndügünü bir biçimde de olsa kabul ediyoruz. Ama "ben merkezli" tek tanriciligin tahakkümcü iktidar yapisi, insani kendine, insana ve dogaya yabancilastiran düsünce biçimi tüm hasmetiyle egemenligini sürdürüyor.

Bizler, tek tek bireyler bir zamanlar uydurulup, vaad edilmis cennet düslerine kapilmis, nasil bir 'mal' oldugumuzu anliyamadan, alip satiyoruz, alinip satiliyoruz. Artik bir gece degil, her gece kendi çöplügümüzde boguluyoruz.

'Gökyüzü', 'suyun piriltisi', 'havanin tazeligi', sevginin atesi, dogmamis çocugun düsü, yildizlarda yitip giden yaslinin öyküsü......
1988 Haziran ayinda Cumhuriyet Hafta dergisinde yayinlanan bu çeviriyi sakladigim günden bu yana, günlük bogucu ugraslardan yoruldugum anlarda çikarir okurum. Bolero ritmiyle yinelen yildizlar gibi sözler zihnimde hizlandikça, yüregimdeki yükü hafifletir. Benmerkezliligimden siyrildikça evren de bir "hiç" olabilmenin arayisi yükselir. Cevreme verili degerlerle degil, arayisin uyarilariyla bakma ve algilama isteginin tasidigi duyarlik, hiçlikle çogalmak.
Bu duyarligi bir nebze olsun paylasabilme istegiyle çeviriyi aktariyorum.


S. Zulalyan
 

Not: Bu çeviri o dönemin Kimya Mühendisler Odasi yayin kurulu tarafindan yapilmistir. Oldukça taninmis olan bu tekstin baska çeviri örneklerini internet'teki baska siteler de bulmak mümkün. Ne var ki aktardigim uzunlukta ve siirselikteki örnege bu güne dek bulamadim.

GÖKYÜZÜ, SUYUN PIRILTISI, HAVANIN TAZELIGI NASIL SATILIR ?

 

Washington’daki büyük reis bizim topragimizi satin almak istedigini bildirdi. Dostluk ve iyiniyet sözleri söyledi. O bizim dostlugumuza layik olmadigi için bu sözleri söylemesi iyi. Biz yine de onun teklifini düsünecegiz, çünkü satmazsak beyaz adamin belki de silahla gelip topragimizi alacagini biliyoruz.

Gökyüzü nasil alinir satilir, ya da topragin isisi ? Bunu düsünemeyiz bile biz. Havanin tazeligine, suyun piriltisina biz sahip degiliz ki siz bizden onlari satin alasiniz. Kararimizi verecegiz.

Beyaz kardeslerimiz mevsimlerin geri gelecegine nasil inaniyorlarsa Washington’daki Büyük Reis de Reis Seattle’in dediklerine öyle inanmalidir.

SÖZLERIM YILDIZLAR GIBIDIR

Benim sözlerim yildizlar gibidir, hiç kaybolmayacaklardir. Yeryüzünün her bir parçasi halkim için kutsaldir. Her bir parildayan çam ignesi, her kumlu kiyi, karanlik ormandaki sis, agaçsiz köse, vizildayan böcek halkimin düsüncesinde ve deneyiminde kutsaldir. Agacin içinde yükselen özsu kizilderililerin anilarini tasir içinde.

Beyazlarin ölüleri yildizlar arasinda dolasmaya gittiklerinde dogduklari topraklari unuturlar, bizim ölülerimiz ise bu harika topragi hiç unutmazlar. Cünkü o bizim anamizdir. Biz topragin bir parçasiyiz ve o da bizim bir parçamizdir. Kokulu çiçekler bizim kizkardeslerimizdir… Yüksek kayaliklar, yumsak çayirlar, midillinin ve insanin vücut isisi hep ayni aileye aittir.

Washington’daki Büyük Reis bize topraklarimizi almak için haber saldiginda bizden çok seyler istiyor demektir. Büyük Reis bize kendi kendimize rahatça yasayacak bir yer verecegini de söylüyor. O bizim babamiz biz de onun çocuklari olacagiz. Ama bu hiç olabilir mi ? Tanri sizin halkinizi seviyor, kizilderili çocuklarini ise terk etti. Beyaz adamlara islerinde yardimci olsun diye makinalar yolladi, onlara büyük köyler yapti… Yakinda, beklenmedik bir yagmurdan sonra gelen seller gibi kaplayacaksiniz topragin üstünü.

Benim halkim giden bir sel gibi, ama dönüsü olmayan.. Hayir, biz ayri irklardaniz. Cocuklarimiz birlikte oynamiyor, yaslilarimiz da ayni öyküleri anlatmiyorlar birbirlerine. Tanri size iyi davraniyor, biz ise yetimleriz. Topragimizi satma teklifini düsünecegiz, ama bu kolay olmayacak, çünkü bu toprak bize kutsaldir. Biz bu ormanlari seviyoruz. Bilmiyorum, yasamimiz sizinkinden o denli farkli ki…

Derelerimizde ve nehirlerimizde akan su yalnizca su degil, atalarimizin kanidir. Size topragi satarsak bilesiniz ki o kutsaldir. Cocuklariniza onun kutsal oldugunu ögretin. Denizin berrak suyundaki her kimilti benim halkimin yasamindan olaylar, anilar anlatmalidir size. Suyun hisiltisi dedelerimin sesidir. Nehirler kardesimizdir, susuzlugumuzu giderirler. Kanolarimizi tasirlar, çocuklarimizi birbirlerine yaklastirirlar.

NEHIRLER KARDESLERIMIZDIR

Eger topraklarimizi satarsak sunu hep animsayin ve çocuklariniza da ögretin : Nehirler bizim ve -sizin de- kardeslerimizdir, onlara diger kardesleriniz gibi davranmalisiniz. Daglarda sabah günesi sisi nasil kovarsa, beyaz adamin kovalamasindan kizilderili de hep geri çekildi. Ama babalarimizin küleri kutsaldir, onlarin mezarlari bu kutsanmis topraktir. Beyaz adamin bunu anlayamayacagini biliyoruz. Onun için toprak parçasinin digerinden farki yoktur. Cünkü o bir yabancidir, gece gelir ve istedigi topragi alir. Toprak onun kardesi degil, düsmanidir. Onu fethettigi anda daha ötelere gider, babalarinin mezarini geride birakir, düsünmez bile onlari bir daha. Topragi onun çocuklarindan çalar ve bunu da dert etmez kendisine. Onun babalarinin mezarlari ve onun çocuklarinin dogum haklari unutulur. Anasi olan topraga ve onun kardesi göge koyun ve pariltili inciler gibi satilacak esya muamelesi yapar. Beyazlarin açligi topragi tüketecek, geriye hiçbirsey birakmayacak, tipki bir çöl gibi..

Bilemiyorum, yasamimiz sizinkinden çok farkli. Sizin kentlerinizin görünümü kizilderilinin gözünü acitiyor. Belki de biz vahsiyiz ve ondan anlamiyoruz. Beyazlarin kentlerinde sessizlik yok. Baharda hisirdayan yapraklar ve böceklerin viziltisini duyacak hiçbir sey yok oralarda. Belki de ben vahsi oldugum ve anlamadigim için böyle bu. Oralardaki gürültü sanki kulaklarimiza hakaret ediyor. Meleyen keçi kuslarinin sesini ya da geceleyin göl kenarinda bagiran kurbagalarin duyamadiktan sonra yasamin nesi var ki ? Ben bir kizilderiliyim ve bunu anlamiyorum. Kizilderili bir gölün üstünde rüzgârin sarki söylemesini sever, ögle yagmurlari ile yikanan o rüzgârin kokusunu da, hele çamlarin o sert kokusunu… Hava, kizilderili için çok degerlidir, çünkü her sey onu soluyor, hayvan, agaç, insan, her sey. Beyaz adam soludugu havanin farkinda degil sanki, günlerdir etrafinda olusan pis kokuyu algilayamayan bir ceset gibi… Ama biz topragimizi satarsak unutmayin ki hava bizim için çok degerlidir. Hava ruhunu yasayanlarla paylasir. Rüzgâr babalarimiza ilk soluklarini verdi ve onlarin son soluklarin aldi ve çocularimiza da yasamin ruhunu verecektir. Size topragimizi sattigimizda rüzgârin, çayir çiçeklerinin hos kokusunu tasiyan çok özel ve kutsal degerini bilmelisiniz.

HAYVANLAR OLMASAYDI

Topragimizi satma teklifinizi düsünecegiz. Kabul etmeye karar veririsek de tek ko$ulumuz var : Beyaz adam topragin hayvanlarina kendi karde$i gibi davranacaktir. Ben bir vah$iyim ve ba$ka türlüsünü de anlamam. Beyaz adamin geçen bir trenden ate$ edip öldürdügü ve sonra da biraktigi binlerce koku$mu$ sigir cesedi gördüm. Ben bir vah$iyim ve anlamiyamiyorum. Nasil oluyor da bizim ancak ya$ayabilmek için öldürdügümüz sigirlardan o duman çikaran demir at daha önemli oluyor ? Hayvanlar olmazsa insan nedir ki ? Tüm hayvanlar yok olsaydi insan, ruhunun o büyük yalnizligi içinde ölür giderdi. Hayvanlara ne olursa insanlara da aynisi olur. Her $ey birbirine baglidir.

Topraga ne olursa topragin çocuklarina da aynisi olur. Ayaklarinizin altindaki topragin atalarimizin külleri oldugunu çocuklariniza ögretmelisiniz. Topragi korumalari için onlara topragin, atalarimizin ruhlari ile dolu oldugunu anlatin. Coçuklarimiza ögrettigimizi çocuklariniza ögretin. Toprak anamizdir. Topraga ne olursa topragin çocuklarina da aynisi olur. Insan topraga tükürürse kendi suratina tükürmü$ olur. Çünkü biliyoruz ki toprak insana degil, insan topraga aittir, bunu iyi biliyoruz. Kan nasil bir aileyi birle$tirirse her $ey de öyle birbirine baglidir. Topraga ne olursa topragin çocuklarina da aynisi olur.

Ya$amin dokusunu insan yaratmadi, o, dokunun içinde yalnizca bir iplikçiktir. Siz o dokuya ne yaparsaniz aynisini kendinize yapmi$ sayilirsiniz. Hayir, gece ve gündüz birlikte ya$ayamazlar, ölülerimiz o güzelim irmaklarda, uzaklarda ya$arlar, ilkbaharin sessiz adimlariyla geri dönerler ve gölü ok$ayan rüzgâr onlarin ruhlaridir.

Topragimizi satm teklifinizi dü$ünecegiz. Ama halkim soruyor: Beyaz adam ne istiyor? Insan gökyüzünü ya da topragin sicakligini satin alabilir mi? Ya da antilopun hizini? Biz bunlari size nasil satabiliriz ve siz de bunlari nasil satin alabilirsiniz ? Kizilderili bir kâgit parçasini imzalayip beyaz adama verdi diye topraga istediginizi yapabilir misiniz ? Havanin tazeligi ve suyun piriltisi bize ait olmadigina göre bunlari bizden nasil satin alabilirsiniz ?

Teklifinizi dü$ünecegiz. Topragi satmazsak, beyaz adamin silahla gelip onu zorla alacagini biliyoruz. Ama biz vah$iyiz. $imdilik güçlü olan beyaz adam, tanri olduguna inaniyor, topragin onun oldugunu saniyor. Bir insan nasil olur da anasinin sahibi olur?

Topragimizi satma teklifinizi dü$ünecegiz. Gece ve gündüz birlikte ya$ayamazlar. Rezervasyon alanina gitme teklifinizi dü$ünecegiz. Bir kenarda bari$ içinde ya$ayacagiz. Geri kalan günlerimizi nerede geçirecegimiz önemsiz. Çocuklarimiz babalarinin korkakla$tigini ve yenildigini gördüler. Çocuklarimiz utandirildi. Yenilgilerden sonra günlerini bo$a geçiriyorlar? Vücutlarini tatli yemekler ve kuvvetli içkilerle zehirliyorlar.

Geri kalan günlerimizi nerede geçirecegimiz önemli degil, zaten çok günümüzde yok. Birkaç saat, birkaç ki$..... Bir zamanlar bu toraklarda ya$ami$ olan büyük kabileden hiç bir çocuk dogmayacak. Bir zamanlar sizin gibi kuvvetli ve umut dolu olup da ormanda küçük guruplar halinde dola$an o insanlardan, halkinin mezarlarinda aglamak için kimse kalmayacak.

INSANLAR DENIZIN DALGALARI GIBIDIR

Ama neden kabilemin çökü$ü için üzüleyim? Kabile insanlardan olu$ur, ba$ka bir $eyden degil. Insanlar denizin dalgalari gibi gelir ve giderler. Tanrilari kendileri ile birlikte dola$an ve arkada$ça konu$an beyaz adam bile bu ortak hükme kar$i çikamaz. Belki de biz gerçekten karde$izdir. Görecegiz. Bldigimiz bir $ey var, beyaz adam da anliyacak onu bir gün. Bizim tanrimizla sizinki ayni. Bizim topragimiza sahip çikmayi dü$ündügünüz gibi ona da sahip oldugunuzu dü$ünüyorsunuz belki, ama bunu yapamazsiniz. O, beyazlarin oldugu kadar kizilderilerin de; tüm insanlarin tanrisidir. Bu toprak onun için degerlidir, topragi yaralamak onun yarattiklarina kötü davranmak demektir.

Beyazlar da bir gün yok olacaklar, belki de diger kabilelerden de önce. Daha iyi bir yatak bulmak için uzaklara gidin. Bir gece kendi çöpünüzde bogulacaksiniz. Sizi buralara getirip bu topraklarin ve kizilderililerin fatihi yapan tanrinin kuvvetine güvenip, bizim bati$imiza çok sevineceksiniz. Bu hüküm bizim için bir sirdir. Bûtün sigirlar öldürülüp bütün yaban atlari ehlile$tirildiginde, ormanin gizli kö$eleri insanlarin kokusu ile agirla$tiginda, bereketli tepeler tel çiflere sarilip utandirildiginda nerede olacak ku$lar? Kartal nerede? Yok.. O zaman ava ve hizli midilliye “Ya$a, çok ya$a” demenin anlami ne ki?

Yasamin sonu ve kurtulu$un ba$langici, Tanri özel bir nedenle sizi hayvanlarin, ormanlarin ve kizilderililerin fatihi yapti, ama bu neden bizim için bir sir. Eger beyaz adamin dü$lerinden haberimiz olsa idi belki de bu sirri anlayabilirdik. Uzun ki$ ak$amlarinda çocuklarina anlattiklarini bilseydik, bir sabah kendisini nasil görmek istedigini bilseydik anlardik belki. Ama biz vah$iyiz, beyaz adamin rüyalari bize ödünç verilemez ki. O rûyalar bize verilemeyecegine göre, biz de kendi yolumuza gidecegiz. Çünkü biz her $eyden çok, bir insanin kendi istedigi gibi ya$ama hakkina saygiliyiz. Onun ya$ami kendi karde$ininkinden çok farkli olsa bile. Bizi baglayan çok fazla $ey yok.

Teklifinizi dü$ünecegiz. Kabul edersek bu yalnizca söz verdiginiz rezervasyonu saglama almak için olacak. Orada belki de kisa günlerimizi istedigimiz gibi geçirebilecegiz.
Son kizilderili bu toraklardan gittiginde ve anisi yalnizca ovanin üstündeki bulutun gölgesi olarak kaldiginda yine de atalarimizin ruhlari bu kiyilarda ve ormanlarda canli olarak kalacaktir. Çünkü onlar yeni dogan bebegin, anasinin kalp ati$larini sevdigi gibi sevmi$lerdi bu topraklari.

Topragimizi size satarsak onu sevdigimiz gibi sevin onu. Ona özendiginiz gibi özenin. Ona ve onu aldiginizdaki anilarinizi koruyun. Ve tüm gücünüzle, ruhunuzla, yüreginizle onu çocuklariniz için koruyun ve tanrinin bizi, hepimizi sevdigi gibi sevin onu. Çünkü bir $eyi biliyoruz: Bizim tanrimiz sizinkinin aynisidir. Bu ortak hükme beyaz adam bile kar$i çikamaz. Kim bilir, belki yine de karde$izdir sizinle. Görecegiz......



Dersim Forum

 

Back to Top

Hosted by www.Geocities.ws

1