Dersim Sorunu ve
Rasyonalizm
Auteur - yazari: MEHMET YILDIZ Tarih, g�n ve saat : 07. Agustos 2005
12:01:52:
Dersim Sorunu ve Rasyonalizm
Dersim sorununun en iyi nasıl ��z�lebileceği konusunda yapılmış �ok
kapsamlı ve profesyonel bir araştırma yoktur. Siyasi grup alışkanlıklarıyla
yapılmış �alışmalar daha �ok a priori fikirleri desteklemek �zere
yapılmışlardır. Bundan dolayıdır ki, konuya ilk kez ilgi duyan insanlara
okumalarını salık verebileceğimiz ojektif bilgiler i�eren tatmin edici bir
literat�r listesi bulunmamaktadır. Uzmanların hazırladıkları ve rasyonel bir
tartışmaya sundukları bir projenin yokluğu, tabiatıyla bizi d�rt başı mahmur
olmayan amat�r �alışmalarla yetinmek zorunda bırakıyor. �yle anlaşlıyor ki,
biz bu sorunu tamamen kendi amat�r �abalarımızla ��zmek zorundayız.
Halbuki bir uzmanlar kuruluna aşağıdaki sorulara rasyonel-objektif
cevaplar bulmak �zere bir araştırma yapma g�revi verilseydi, bu �ok yararlı
olurdu:
1- Dersim sorununu nasıl tanımlamalıyız? (Genel bir anlaşmadan h�la
bahsedilemez)
2- Dersim�in etnik-k�lt�rel kimliğini nasıl tanımlamalıyız? (Bu soru bug�n
artık cevaplanmış bir soru sayılır)
3- Dersim�in en acil soruları hangileridir? (H�l� genel bir anlaşmaya
varılamadı)
4- Dersim�in acil ve uzun vadeli sorunlarını nasıl bir y�ntemle ��zmeye
�alışmalıyız? (Bu konuda da genel bir anlayış birliğinden h�l� bahsedilemez)
Ge�en yıl bu gibi bir projeyi Munzur Haber gazetesi aracılığıyla
ger�ekleştirme y�n�nde bir girişimim oldu. İşe araştırmada kullanmamız
gereken teknik ve metodları tarif etmekle başladım. Bu metod ve tekniklerin
anlaşılması ve uygun g�r�lmesi durumunda, insanların adı ge�en �alışmayı
başlatmak y�n�nde istek belirteceklerini ve b�ylece Dersim sorununun ele
alınması bakımından en ge�erli ve g�venilir y�ntemi kullanabileceğimizi
d�ş�nm�şt�m. Ancak Dersim sorununun bu tarz incelemesi ve tartışılması
y�n�ndeki �abam tam bir fiyaskoyla sonu�landı. Benim ne yapmak istediğim
bile anlaşılmadı. Hi� bir tepki almadım. Adeta okulda �ğrendiklerini bir an
�nce g�stermek isteyen heyecanlı yeni mezunların durumuna d�şt�m. Mevcut
yazılarıma her baktığımda �akim kalmış bir rasyonalizm projesi� diyerek
g�l�yorum.
Bahsi ge�en metod ve teknikler genel olarak sosyolojik araştırmalarda
kullanılan ara�lardır. Sosyal araştırmalarda kullanabileceğiniz �ok �zel bir
bilimsel analiz tekniği vb. yoktur. Sorunları optimal olarak rasyonalize
etmeye �alışmanın �tesinde bir uzmanlık iddia edilemez. Nitekim BM İnsani
Gelişim Raporları�nın hazırlanmasında istatiski verilerin yanı sıra bu gibi
teknikler kullanılıyor ve bana g�re BM� nin ilgili b�rosu en iyi sosyolojik
araştırma yapan kuruluşların başında gelir.
S�z konusu yazının giriş b�l�m�nde şunları s�ylemiştim:
2004 YILI VE DERSİMLİLER
Giriş
Dersimliler yaklaşık 20 yıl �ncesine kadar Kırmancki dilini konuşurlardı ve
�oğunlukla Dersim denilen coğrafyada yaşarlardı. Dil birliğinin yanı sıra
Alevilik (Kızılbaşlık) Dersimlilerin kollektif kimliğinin en �nemli unsuru
sayılırdı.
Dersim toplumunda işb�l�m� �ok gelişmemişti. Bir başka deyişle, Dersim
toplumu bir sınıf toplumu sayılmazdı. S�zkonusu olan bir sınıf toplumu değil,
bir yoksul k�yl� toplumuydu. K���k �l�ekli hayvancılık ve �ift�ilik y�re
ekonomisinin temel sekt�r�n� oluşturuyordu. Ancak bu ekonomi artan n�fusun
ihtiya�ları karşısında �ok yetersiz kaldığı i�in, Dersim 1960�lı yıllardan
itibaren s�rekli g�� veren bir b�lge oldu. Dersim diasporası Dersim toplumu
i�in yıkıcı sonu�lar doğurdu, fakat her şeye rağmen Dersim�i Dersim yapan
k�lt�rel yapısı �nemli �l��de korunabildi. Devletin asimilasyon faaliyetleri,
T�rk�e eğitim, sol �rg�tlerin T�rk�e propaganda �alışmaları, televizyonun
etkisi vs. Dersim k�lt�rel kimliğinin erozyona uğramasında birer vasıta
oldular. Fakat asıl yıkım s�reci 90�lı yıllardan sonra ger�ekleştirilen k�y
boşaltmalarıyla yaşandı. Bu tarihe değin Dersimli �ocukların anadili
�oğunlukla Kırmancki idi. Dersimli �ocuklar T�rk�e ile 6-7 yaşlarında
tanışırlardı. Dersim�de cemaatlerin, cemin ve duaların dili bizim dil (zone
ma) idi.
Dersim�in şu anki durumu �ok farklı. Dersim�de Dersimliler vardır.
Devletin kolluk kuvetleri n�fusun �ok �nemli bir kısmını oluşturur hale
geldilerse de, Dersim�de Dersimliler �oğunluktadır. Ne var ki toplumun
sosyal yapısı temelden bozulmuştur. Bir başka deyişle, k�ylerde yaşayan ve
�ift�ilik veya hayvancılıkla uğraşan kesim toplumun �oğunluğunu oluşturmaz.
K�ye d�n�şler sosyo-ekonomik a�ıdan umut verici olsa da, k�lt�rel a�ıdan hi�
umut verici değildir. Dersimli k�yl�ler Dersim�in sosyal ve ekonomik yapısı
i�inde tekrar �nemli bir yer tutmaya başlasalar bile, bu Dersim�in b�t�n�yle
kaybolma tehlikesi i�inde olan k�lt�rel kimliği i�in bir iyleştirme sayılmaz.
Dersim�in k�lt�rel kimliği ile Kırmancki dilini ve cemaatleri, cemleri ve
dualarının dili Kırmancki olan Kızılbaşlığı kastediyorum.
K�ye d�n�ş projeleri, Amerikalı beyaz adamın Kızılderili k�y projelerini
andırıyor. Amerikalı beyaz adam Kızılderili toplumunu yok etti ama geride
pek �ok Kızılderili birey bıraktı. Bu bireylerin Kızılderili toplumunun
temel �zelliklerini taşıma imkanı yoktu. Bu nedenledir ki onların belli bir
b�lgeye yerleşimiyle bir Kızılderili toplumu yaratılmış olmuyor. Beyaz
adamın s�z konusu Kızılderili k�y projesinin asıl amacının turistik olduğuna
inanılıyor. Otantik k�lt�r�n� ve kimliğini yitirmiş Kızılderiliyi, beyaz
adamın kurduğu �adırda sirk maymunu gibi teşhir ediyorlar. Kızılderilinin
kıyafetinin, d�vmelerinin ve �adırının hi� bir anlamı kalmamıştır.
Kızılderili t�y takıp beyaz adam i�in poz veriyor. Kızılderili savaş veya av
dansını beyaz adamı eğlendirmek i�in yapıyor. Kızılderili avcılıkla yaşamını
s�rd�rmek yerine, yoksullar fonundan aldığı sosyal yardımla ge�iniyor vs.
Alkolik, tembel, diliyle, gelenekleriyle ve yaşam tarzıyla bir ilişkisi
kalmamış olan bug�nk� Kızılderiliyi saygın atalarıyla aynı kefeye koymaya
akıl, mantık ve vicdan el vermiyor.
Dersimliler Kuzey Amerikalı Kızılderililer�le aynı kaderi
paylaşmamalıdırlar. Dersimli k�lt�rel kimliğini yitirirse Kuzey Amerikalı
Kızılderili ile aynı kaderi paylaşmış olur.
Dersim�i Dersim yapan değerler turistik metalara d�n�şt�r�lmemelidir. Bir
halk kendisi i�in değil başkaları i�in yaşamaya başlarsa o halkın geleceği
olamaz. Kendi i�in yaşamak soyut ve fazlasıyla iddialı bir s�z gibi
g�z�kebilir. Oysa bununla kastettiğim Dersimlilerin k�lt�rel kimliklerinin
korunmasıdır. Her �zg�r halk doğal olarak kendi k�lt�rel kimliği ile yaşar.
Bizim i�in insan hakları olmadığı i�in biz doğal yaşantımızı s�rd�remedik.
T�rkiye insan haklarına ve demokrasiye saygılı bir �lke olacağına dair
Avrupa Birliği�ne teminat veriyor. O halde biz de insan hakları ve
demokrasiden yararlanarak bizi biz yapan değerlerimizi canlandırıp
yaşatabiliriz. İhtiya� duyulan şey Dersim toplumunu yeniden oluşturmak ve
yaşatmaktır. Dersimlilerin sorunları bir makalede �zetlenmeyecek kadar �ok
ve zordur. Ben bu sorunların bir araştırma ve tartışma ile ele alınmasının
daha yararlı olacağına inanıyorum. Dersimlilerin sorunları �ok olduğuna g�re,
��z�m �nerilerinin �ok sayıda olması da doğaldır. Fakat Dersimlilerin
felsefi bir postulatı veya bir kimlik tarifi olmalıdır: Dersimlilerin
anadili �oğunlukla Kırmancki�dir. �ocuklar doğal �evrelerinde bu dili
�ğrenerek konuşmaya başlarlar. G�nl�k yaşamdaki konuşma dili anadilidir.
Duygu ve d�ş�nceler en iyi anadille ifade edilir. Dersimliler Kızılbaştırlar.
Cemaatin, cemin ve duaların dili Kirmancki�dir. Anadilde eğitim her insanın
doğal hakkıdır.
___________________________________________________________________________
Bug�n durumun, gerek dil (Kırman�ki/Zazaca) sorunu, gerekse kimliksiz
k�ye d�n�ş sorunu bakımından daha da vahim olduğu anlaşılmaktadır. Hatırı
sayılır d�zeyde bir k�ye d�n�ş olmadı. Dahası Kırman�ki/Zazaca dil
kurslarının a�ılması y�n�nde bir girişimin olmaması �ok d�ş�nd�r�c�d�r. �yle
g�z�k�yor ki Zazaca dil kurslarının a�ılması y�n�nde bir �aba
sarfetmeyenlerin katıksız bir Dersim kimliği �zerinde konuşup durmaları pek
yarar getirmeyecektir.
K�lt�r erozyonuna zamanında ve rasyonel tarzda m�dahale etmek, k�lt�r
taşıyıcısını veya m�stakbel taşıyıcısını bir idealist olarak değil, normal
bir insan olarak g�rmek gerekir. Normal insanlar zorunlu kalmadık�a veya
tamamen �aresiz olmadık�a hayatlarını idame etmek i�in asgari koşulların
olmadığı ortamlarda kalıp k�lt�rel kimlik m�cadelesi vermek istemezler.
İnsanlar �ncelikle hayatlarını idame edecekleri asgari koşulları ararlar. Bu
arayış 18., 19. ve 20. y�zyıllardaki uluslararası b�y�k g��lerin sebebidir.
Soyut ve anti-realist tartışmalardaki Dersimli insan portreleri birer mittir.
Dersimliler �superman� veya �ubermens� değildirler. Dersimli k�lt�rel
kimliğini normal koşullarda s�rd�r�r. Normal koşulların yokluğu �ok b�y�k
bir handikaptır. Dersim T�rk devletinin imha kampıdır. Bu imha kampı zaman
zaman iki hasım avcı gruba reserve edilmiş bir milli park g�r�n�m� de
kazanmaktadır. İşkenceci ve tecav�zc� kelle avcılarından bir t�rl�
kurtulamayan Dersim normallik koşullarına bir t�rl� erişemiyor.
Sosyal alanda rasyonel-objektif bir saptamada bulunmak normatif bir
değerlendirme yapmaktan �ok zordur. Buna karşın sosyal sorunlarla ilgili
olarak herkes konuşabilir. Sosyal sorunlarla ilgili konuşmak �rneğin teorik
fizik, kimya, biyoloji veya matematik felsefesi hakkında konuşmaya benzemez.
Ancak sosyal ger�eklerin banal oluşu sosyal sorunların ��z�m�n�n zorluğunu
hafifletmiyor.
Bahsi ge�en araştırma ve tartışma y�nteminin sayısız yararları vardır.
İnsanoğlunu d�ş�nce �ne s�rerken keyfi olmaktan kurtarmak, tartışmada belli
bir disiplin, denetim ve seviye sağlamak, ger�eğe saygıyı �ğretmek ve
arg�man �st�nl�ğ�n� tek ge�erli kriter olarak kullanmak ger�ekten �ok
�nemlidir. Bunu yapamadığınız zaman her kafadan bir ses �ıkar, herkes
bildiğini okumakla yetinir, propaganda bilimsel araştırmanın yerini alır ve
ger�ek bir ilerleme sağlanamaz.
Burada ama� hayatını idame etmeye �alışan Dersimliye yardımcı olmaktır.
Ama� bu olduğuna g�re buna uygun d�şecek tarzda hareket etmek gerekir.
Uzmanlar işin i�ine girseydi, mutlaka amaca uygun hareket ederlerdi. ��nk�
uzmanların aklı s�rekli olarak, yani araştırmanın her safasında, �bu g�rev
bize niye verildi? Araştırmamız diğer uzmanlar tarafından da g�r�lecek ve
değerlendirilecek. Kalite bakımından nasıl bir not alacağız? � gibi
sorularla meşgul olmak zorundaydı. Bu gibi kaygılara sahip olmayan ��zg�r�
tartışmacılar işkembei k�bradan atıp duruyorlar.
Yukarıda da belirttiğim gibi, sosyal sorunlara ��z�m �retmek sosyal
araştırmacıların tekelinde değildir. Ancak bug�ne değin yapılan tartışmalar
aracılığıyla iyi bir kimlik tarifi yapıldıysa da, �problem tanımı� konusunda
genel bir konsens�se varılmadı.
Tartışmacılar �oğu kez politik �nyargılarla hareket ediyorlar veya �ok
sık bi�imde işin i�ine duygularını katıyorlar.
Ulus-devlet projelerini ger�ek�i yahut uygulanabilir bulmadığım i�in bu
neviden t�m projeleri kategorik olarak reddediyorum. Diğer bir deyişle, ne
Kırmanciye ne de Zazaistan ulus-devlet projesinden yanayım. Diğer
ulus-devlet projeleri bizi zaten ilgilendirmemektedir.
K�rt��l�kten ideolojik olarak kurtulmuş Dersimlilerin Zazacılık yaparak
bir yere varmaları da pek olanaklı g�z�km�yor. Zazaların bir ulus-devlet
kurması �n�nde sayısız engeller vardır. T�rkiye�nin demokratikleştirilmesi,
en ger�ek�i ve yararlı alternatif gibi g�z�k�yor. T�rkiye�de sadece devletin
demokratikleştirilmesi yetmez. T�m etnik-k�lt�rel grupların insan hakları ve
demokrasiyi kendi değerler sistemi i�erisinde bir yere oturtmaları gerekir.
Bu gibi bir k�lt�rel değişim olmadan T�rkiye demokratikleşemez ve medeni
d�nyada yer alamaz. Her kesimin aydınları �ncelikle bu �alışmayı kendi
grupları i�inde yapmakla m�kelleftirler.
Ulus-devlet kuruculuğuna y�nelmediğiniz zaman ulus-devlet savunucuları
etnik-k�lt�rel kimliğinizde bir eksiklik olduğunu ileri s�r�yorlar. Bug�n
Dersimliler Zaza ulus-devlet savunucuları tarafından yeterince Zaza
olmamakla eleştiriliyorlar. Ger�ekten de Alevi Zazalarla S�nni Zazalar
arasında �ok ciddi politik, k�lt�rel ve dinni farklılıklar vardır. Bu
farklılıklar sadece uluscu bir propaganda yapmak suretiyle giderilecek
farklılıklar değildir. S�nni kesimden Zazacıların yaptığı daha �ok
Dersimlilere ulus-devlet propagandası yapmaktan ibaret kalıyor.
Temel yaşam koşulları bakımından S�nni Zazaların Dersimlilerden �ok
farklı bir durumda oldukları inkar edilemez bir olgudur. Dersim bir iltica
kampına d�n�şt�r�lm�şken, S�nni Zazalar i�in bu gibi bir durum s�z konusu
değildir. S�nni Zazaların mevcut durumu ancak Dersimlilerin 1980 �ncesi
durumuyla kıyaslanabilir. Bu farklılığı �nemsiz g�ren insanlar sosyal
fenomenin rasyonel veya objektif a�ıklamasını yapamazlar. Bu insanlar
s�rekli olarak sosyal ger�eklerin yerine kendi subjektif niyetlerini
ge�irirler.
Bir etnik grup olarak S�nni Zazaların bug�ne değin ortaya koydukları
politik tutum da hi� ilerici olmadı. �rneğin Palu Zazaları daha d�ne kadar
MHP�nin kadro kaynağı idiler. Palu Zazalarından ilerici, demokrat ve insan
haklarını savunu�uluğuyla �ne �ıkmış kim var? Zaza-ulus devletini savunanlar
arasında Palulular var mı? Eğer varlarsa bunların MHP�cilikleri ge�mişte mi
kalmış? Yoksa Zazacılıkla-T�rk��l�ğ� kombine mi ediyorlar?
Palu Zazalarından sonra akla gelen ikinci b�y�k Zaza grubu Bucak
aşiretidir. Faşist bir cinayet ve uyuşturucu şebekesi olan Bucak aşiretiyle
Dersimliler Zazaca konuşmanın �tesinde ortaklaşa ne yapabilir? Sedat
Bu�ak�ın babasının Bucak aşiretinin bug�nk� hali gibi bir d�ş�r�lm�şl�k
halini reddettiği i�in T�rk devleti tarafından �ld�r�ld�ğ� ve Sedat Bucak�ın
faşist cinayet ve uyuşturucu şebekesinin elebaşlarından biri haline
gelmesinin bu s�recin �r�n� olduğu s�ylenmektedir. Ancak b�t�n bunlar G�ney
Zazalarının aşiret disiplinlerini bozmadan her zaman faşizm yanlısı
tercihler yapmış oldukları ger�eğini ortadan kaldırmıyor. Canilerin Zazaca
konuşması veya Zazacanın uyuşturucu ve cinayet şebekesi mensuplarının
anadili olması bizi onlara yaklaştırmıyor.
Zaza ulus devletini kurmak isteyenler- ben bu projeyi yukarıda değindiğim
nedenlerle kesinlikle desteklemiyorum- �ncelikle S�nni Zaza toplumundaki
gericiliği reddetmeleri ve bu toplum i�inde ilericileşme, demokratikleşme ve
medenileşme projelerini başlatmaları gerekir. En �nl� şahsiyetleri devlet
yanlısı azılı katiller olan bir topluluğa kim yakınlık duyar ki? S�nni
Zazaların bunlardan ibaret olduğunu s�ylemek istemiyorum. Bu kesimden
demokrat ve ilerici insanlar mutlaka vardır. Ancak az sayıdaki bu insanların
b�t�n �abalarını �ncelikle S�nni Zaza toplumunun demokratikleştirilmesi
y�n�nde harcamaları gerekir. Demokrat ve ilerici Zazalar �ncelikle kendi
toplumlarını demokratikleştirmeye girişmeden ve bu �er�evede ciddi bir
başarı elde etmeden Dersimlileri ulusal birliğe �ağırmaları inandırıcı
g�z�kmemektedir. TSK�nın, Kontrgerilanın, MIT�in, �zel Timlerin, Jitem�in,
Sedat Bucak�ın, Abdullah �atlı�nın, Tamburalı Paşa�nın, Yeşil�in ve MHP�nin,
�ok fazlasıyla kirlettiği toprakların temizlenmesi gerekir. Bu toprağı
demokrasi ve insan hakları i�in temizleyecek olanlar kesinlikle tarihe
ge�eceklerdir. Sunni Zaza toplumunun demokratikleştirilmesi insan hakları ve
demokrasi i�in �ok b�y�k bir kazan� olacaktır. Zaza ulus devleti kurmak
isteyen insanlara s�ylemek istediğim kısaca şudur: demokrasi ve insan
hakları yanlısı olduğunuzu ve Zaza toplumunu bu değerlere kazandığınızı
ortaya koyan somut delilleriniz olmadan Dersimlilere yanaşmayın. ��nk�
Dersimliler asla insan hakları ve demokrasiyi hi�e sayan bir ulusculuk
yapmazlar. Caniler �Dersimlilerin g�neşi� olamazlar.
Kırmanciye ulusal devletini kurmak da �ok �topik bir projedir. Her t�rl�
ulus devlet projesini reddediyorum. Mevcut koşulları g�z�n�nde bulundurarak
yani politik realizmin ve reformizmin bir gereği olarak Dersim sorununu bir
etnik-k�lt�rel kimlik sorunu olarak tanımlıyorum. İmha ve kuşatılmışlık
koşullarında hayatını idame etmeye �alışan, yani fiziksel olarak var olmaya
�alışan Dersimli i�in en uygun alternatif budur diye d�ş�n�yorum.
Demokrasi, insan hakları, rasyonalizm ve h�manizm, kom�nizm, devrimcilik
ve ulusculuktan daha tercih edilir değerlerdir. Bu değerlerin savunulduğu
veya proletarya devrimi gibi projelerin reddedildiği bir yerde, bu tutumun
yanlış olduğunu g�stermek i�in �rneğin bir T�rk subayının bir Dersimli
�ocuğu Lec Deresi�nde ayaklarında tutup kafasını kayalara vurarak nasıl
�ld�r�ld�ğ� dile getiriliyor. Bu olay �zellikle h�manizmin ge�ersizliğine
kanıt olarak kullanılıyor. H�manizm burada Dersimli �ocukla cani T�rk subayı
arasında ayrım yapmayan bir safdillik veya iğren�lik olarak sunuluyor. Genel
bir insan sevgisiyle yetinmek yerine, �Bu gibi bir ordudan nasıl nefret
edilmez?� diye soruluyor. Oysa yapılan bayağı bir demagojiden ibarettir.
Yani insanların mantığı yerine duygularına hitap edilmeye �alışılıyor.
T�rk Ordusu�nun barbarlığı ve ona kaşı duyulan haklı nefret ile onu
Dersim�den kovmanın akıllı yolu farklı şeylerdir. Biri diğeri konusunda bir
şey s�ylemiyor. Dahası konumuz itibariyle insanoğlunun �isyankarlık, �fke ve
nefret� gibi karakteristikleri rasyonalizmden daha �st�n vasıflar
sayılmazlar. Ahlaki olarak da �isyankar� burada Dersimli �ocuğa
�h�manist�ten veya �rasyonalist�ten daha yakın değildir. H�manist veya
Rasyonalist �Dersimli �ocuğun kahredici korkun� hikayesini unutalım. Kan
davası g�tmeye gerek yok. Olan olmuştur� demiyor. S�ylenen şundan ibarettir:
duygusal patlamalar soğukkanlı rasyonel değerlendirmelerdeki muhakeme
sağlamlığına sahip olmadıkları i�in z�lme karşı m�cadelede iyi ara�lar
sayılmazlar. Keza devrim projeleri rasyonel projeler değildirler.
Sosyal sorunları tartışırken rasyonel olmama, duygusallık g�sterme, keyfi
haraket etme, samimiyetsizlik g�sterme ve ger�eğe saygılı olmama T�rkiye�de
�ok yaygın bir alışkanlıktır. Bu alışkanlık rejim muhaliflerinin de
alışkanlığıdır. Politik tartışmalarda kognitif kaygılarla hareket etme
y�n�ndeki �abalara �ok az rastlanmaktadır. Sol gruplar arasında ge�mişte
yapılan tartışmalar, hep karşınsındakini �mat etme�nin ve sahte bir
entellekt�elizm g�sterisinin ara�ları olarak kaldılar. Karşı taraftan �ok
�nemsiz de olsa, bir şeyin �ğrenildiği asla dile getirilmedi.
Bu alışkanlık bug�n Dersimli radikaller tarafından h�l� s�rd�r�l�yor.
Karşısındakini doğru d�r�st anlamadan kişisel saldırıya ge�iyorlar.
Karşılarındaki kişileri kişisel olarak tanımıyor olmaları bile hi� sorun
değildir. Kendi kendilerine yalnızca akli bir �st�nl�k vermekle de
yetinmiyorlar, aksine tartışmaya girer girmez ahlaki bir �st�kl�k de iddia
ediyorlar. Bu �ok acayip bir durumdur. İnsanın durduk yerde kendine akli ve
ahlaki �st�nl�k atfetmesi sağlıklı bir şey değildir. Bu gibi d�ş�ncelerle
bilimsel bir tartışmaya katılamazsınız. Katılsanız bile ağzınızı a�ar a�maz
size g�lerler.
Bu k�lt�r ger�ekten değişmek zorundadır. Medeni d�nya bu k�lt�re
karşıdır. Nitekim Avrupalıların T�rkiye�deki siyasal tartışmalara
katılmaları �ok enteresan sonu�lar doğurdu. T�rkler birden b�t�n ulusal,
etnik ve k�lt�rel azınlıkların varlığını kabul etmek zorunda kaldılar. T�rk
devlet y�neticilerinin Avrupa Birliği�nin (AB) temsilcilerine �T�rk
vatandaşı� muamelesi yapmaları imkansızdı. İşkence, hapis ve �ld�rme tehditi
ge�ersizdi. Dolayısıyla T�rk temsilcileri mantıklı olmak ve yalnızca arg�man
�ne s�rmek zorunda kaldılar. Bunda �ok zorlandılar ama sonu�ta �ok absurd
şeyler s�ylemek suretiyle bir yere varılamayağını anladılar.
Egemen politik k�lt�rdeki değişim s�reci devam ediyor. AB T�rk
politikacılarını rasyonel olmaya zorluyor. T�rkiye�de bu �oğu kez ulusal
�ıkarlardan �d�n vermek şeklinde tanımlanıyor. Azınlıkların varlığının kabul
edilmesi bir tavizdi. Zazaca�nın ve K�rt�e�nin T�rk�e�nin bir leh�esi
olmadığını kabul etmek ulusal �ıkarlardan verilen b�y�k bir �d�nd� vs.
Avrupa devletleri T�rkiye�yi ger�eğe saygılı olmak ve insan zekasına
hakaret etmemek y�n�nde zorlamaya devam ediyorlar. Ermeni soykırımını inkar
eden T�rkler Avrupa�da Holocaust�u inkar eden kriminallerle aynı muameleyi
g�receklerdir. Bu �ok �nemli bir gelişmedir. Sıra Dersim soykırımını inkar
eden T�rklerin Nazilerden hi� bir farkı olmadığını ortaya koymaya gelmiştir.
T�rk politikacıları ger�eği bile bile inkar etme şeklindeki ahlaksızlığın
T�rk toplumunda meşrulaşmış olmasının ger�eği değiştirmeye yetmediğini idrak
edeceklerdir. Nitekim Doğu Perin�ek bir s�re �nce İsvi�re�de �Ermeni
soykırımı uluslararası bir yalandır� dediği i�in g�zaltına alındı.
Dersimlilerin daha rasyonel insanlar olarak hareket edebileceklerine ve
T�rk politik k�lt�r�n�n etkilerinden tamamen kurtulabileceklerine
inanıyorum. Dersimlilerin kimlik tarifi bug�n artık �ok nettir. Bug�n asıl
sorun ��z�m�n uygun ara�larının neler olduğu sorunudur. Avrupa hukuku
�er�evesinde yapılabilecekler en �nemli g�revlerimizdir. Ne �fkelenmeye, ne
de k�r bir intikam duygusuyla hareket etmeye gerek vardır. İntikam duygusu
tek başına yeterli değildir ve �stelik �ok tehlikelidir. İkinci D�nya Savaşı
yıllarının en mazlum insanları olan Yahudiler sonra ne hale d�şt�ler? Zulme
uğramış olmak zalimleşmeyeceğinizin garantisi değildir.
H�manist, demokrat ve rasyonel insanlar olarak m�cadele etmeyi aynı
zamanda Dersim k�lt�rel kimliğinin en otantik tarzda realize edilmesi olarak
g�r�yorum. Dersimliler her t�rl� z�lm� ger�ekten reddediyorlar ve motivasyon
kaynağının ve milletinin ne olduğuna bakmadan t�m canilere cani diyorlar. Bu
da bizim demokrasi, insan hakları ve h�manizmi internalize etmekte �ne
�ıktığımızı g�sterir. Bize �Siz Zaza olduğunuzu neden inkar ediyorsunuz?�
şeklinde soru y�neltip duranlara soruna bir de bu gibi bir perspektifle
bakmalarını �neririm. Bu yaklaşım tarzında anti-Zaza bir yanın olmadığı
anlaşılacaktır.
Cevaplar:
|