Tanıtım Çalışanlar Veriler Eğitim Önemli Bilgiler Linkler Kapadokya Açılış Sayfası
PSİKOSEKSÜEL GELİŞİM
KURAMI Kişilik gelişimi
açısından psikolojiye en önemli katkı psikanalizin kurucusu Freud ve onun
takipçilerinden gelmiştir. Aşağıda kişilik gelişimi, "psikoseksüel gelişim
ilkelerine göre açıklanacaktır. Freud, kişiliği
gelişim açısından inceleyen ve kişiliğin temel karakter yapısında bebeklik ve
çocukluk yıllarının önemini belirten ilk kuramcıdır. Freud, beş yaşın
sonlarında kişiliğin oldukça biçimlendiği ve bu yaştan sonraki gelişimin, temel
yapımın işlenmesiyle sınırlandığı inancındaydı. Bu kuramda insanın
gelişimini altı dönemde incelemiştir. Oral Dönem, Anal Dönem, Fallik Dönem,
Gizillik (Latent) Dönem, Ergenlik Dönemi. Oral Dönem (0-2
yaş) Bu dönem id'in
egemenliği altındadır. Doğal dürtülerin hemen doyurulması, gerginliğin hemen
giderilmesi çocuğun en başta beklentisidir. Çocuk dışardan verilecek bakıma tümden
bağımlı ve çaresizdir. Çocuk ancak kendine verebilecek bir annenin varlığıyla
yaşamını sürdürebilir. Çocuğun bu dönemde
kazandığı ilk toplumsal işlev, almak, almayı bilmek ve elde etmektir. Yani çocuk
kendisine anne tarafından verilen şeyleri alırken, toplumsal anlamda almayı da
öğrenir. Çocuk kendisine veren kişilerden verilmiş olmayı da değerlendirerek
"vermek-verebilmek" yetisini de kazanır. Sürekli bakım veren
kişinin (anne ya da sürekli bir bakıcı) bebekliğin ilk aylarındaki eksikliği,
çocuğun motor, bilişsel, duygusal ve sosyal gelişiminde önemli aksamaya ve
yetmezliğe, hatta geriliğe yol açabilir. Oral dönemde
çevresel koşullara ve biyolojik yapıya bağlı olarak, aşır doyurulma ya da aşırı
doyumsuzluk içinde kalma yüzünden çocuk sonraki dönemlerine ilerleyemeye bilir. Bu
nedenle yetişkinlik yaşamında da oral dönem özelliklerine fazlaca tutunabilir.
Aşırı ağızcılık (oburluk), aşırı bağımlılık, alıcılık, edilgenlik baskın
olursa bu davranış özellikleri oral saplanma belirtileri olarak yorumlanabilir.
Böyle bir kişi başkalarından almaya alışmış, aşırı isteyici ve bağımlıdır.
Oral dönemde çocuğun kazanması beklenen duygu özgüven duygusudur. Bu
da ancak annenin (ya da çocuğa bakım veren kişinin) düzenli ve tutarlı bir şekilde
çocuğun ihtiyaçlarını karşılamasıyla mümkündür. Oral dönemde idin haz
ilkesi işlemektedir. Anal Dönem (2-4
yaş) Çocuğun yürümeye,
konuşmaya ve kendi benliğini çevresinden ayrı algılamaya başladığı; yavaş yavaş
bağımsızca düşünme ve davranma gibi yetilerin yapıtaşlarının geliştiği bir
devirdir. Bu dönemde çocuğun
dışkılama büzgeç kaslarının gelişmesiyle çocuğun dünyasına yeni bir eylem
yetisi katılmaktadır. Çocuk içerde biriken dışkısını tutarak ya da bırakarak bir
haz duyar. Çocuğun dışkısını tutabilmesi ve annesinin istediği yerde ve zamanda
yapması çevreden büyük ilgi görür ve ödül alır. Böylelikle çocuk artık
toplumun iyi, kötü, doğru, yanlış ve ayıp gibi yargıları ile karşılaşmaktadır.
Süperego gelişmeye başlar. Anal dönemde bazı
aile tutumları çocukta anal saplanmaya ve anal kişilik özelliklerinin
gelişmesine yol açabilir. Bu tutumlar arasında, çocuğa sıkı, katı,
cezalandırıcı tuvalet eğitimi; özerklik tanımayan, bağımlı, bebek kalmayı
destekleyen aşırı koruyucu ve denetleyici tutumlar, aşırı düzenlilik ve titizlik
eğitimi, çocuğa ayıp ve günah kavramlarının fazla aşılanması sayılabilir. Anal kişilik
özellikleri gösteren yetişkin bireylerde, aşırı titizlik, tuvalet işlemleri ile
aşırı uğraşma, cimrilik, inatçılık, aşırı düzenlilik, kararsızlık gibi
özellikler görülür. Fallik Dönem (4-6
yaş). 2.5-3 yaşlarına
giren çocuğun düşünce dünyasında giderek artan bir biçimde yeni bir algı alanı
oluşur. Bu eşeylik ayrılıkları ile ilgilidir ve çocuğun dikkati eşey organlarına
ve bunların anlamlarına yönelir. Çevreden ve başka insanlardan ayrı bir kişi
olduğunu kavramış olan çocuk, artık "nasıl bir kişi" olacağını
araştırmaktadır. Bu nedenle kendi bedenine, cinsel ayrılıklarına ve genellikle
çevrede olagelen her şeye karşı derin, bitmek bilmez bir soruşturma ve öğrenme
eğilimi gösterir. Cinsel
ayrılıkların öğrenilmesi, cinsel benlik duygusunun başlaması ve cinsiyete uygun
rollerin belirlenmesi de bu yaşlarda iyice kesinleşmiştir. Çocuk cinsel yasakları ve
değerleri hızla öğrenir. Bu çağda aşırı
korkutmalar, suçlandırma ve cezalar, atılganlığın kısıtlanması, çocukta girişim
kısırlığı ve aşırı çekingenliğe neden olabilir. Bu dönemin kriz
noktası Oedipus (Ödipus) kompleksi ve İğdişlik korkusudur. Oedipus (Ödipus)
kompleksi.-
Erkek çocuğun annesine, kız çocuğun babasına karşı özel bir sevgiyle (aşk)
yaklaşıp erkek çocuğun babayla, kız çocuğun da anneyle yarışa girmesi, hatta
ondan nefret etmesi. Erkek çocuk, bir yandan babasına sevgi duyup onun gibi olmak
isterken diğer yandan da ondan nefret eder. Bu yüzden önemli bir çatışma yaşanır.
Karşı cinsten olan ebeveyne karşı sevgi dolu ilgi, hemcins ebeveyne karşı ise iki
değerli bir tutum oediepus karmaşasının içeriğini oluşturur. Fallik döneme özgü
ödipal çatışmayı çözememiş kişiler yetişkin yaşamda bilinçli ya da bilinçsiz
ödipal eğilimler ya da buna karşı aşırı savunmalar geliştirebilir. Çocukta bu döneme
kadar görülmeyen vicdan ve ahlak duygusu işte bu özdeşimlerin güçlenmesiyle
gelişmektedir. İğdişlik Korkusu Fallik dönemde erkek
çocuk için penis, çocuğun bütün benliği, varlığı ile eşdeğer bir anlam ve
önem kazanır. Toplumsal tutumların da desteği ile erkek çocuğu kız çocuktan
ayıran bu değerli, “üstün” organla ilgili olarak çocuk zihninde bir takım
korkular geliştirir. Kız çocukta penis olmadığını fark edince bunun kendisinde de
yok edilebileceği kaygısı doğar. Ayrıca ailede ve toplumda çocuğun
yaramazlıklarına, penisi ile oynamasına, gece işemelerine karşı bir ceza olarak
penisin kesileceği sıklıkla söylenir. Ülkemizde bu yaştaki çocuklara yapılan,
“tutun şunu sünnet edelim, vb...” biçimdeki korkutmalar, takılmalar ve gerçekten
bu yaşlarda yapılan sünnet olayının kendisi penise bir zarar gelebileceği, ceza
olarak penisin kesilebileceği korkusunu uyarır. Bu korku, iğdişlik korkusu olarak
bilinir. Bu korkunun
varlığı çocukta yalnızca penise bir zarar gelecek biçiminde görülmez. Bir çok
değişik ve gizli biçimlerde ortaya çıkabilir. Erkek çocuğun sık sık penisini
açıp bakması, göstermesi ve bu konuda konuşması, penisin sağlam olduğuna ilişkin
bir çeşit kendine güvence verme belirtileridir. Çocuk, penisle ilgili korkuyu,
bedeninin başka bir parçasına aktararak herhangi bir çizik, yara veya ameliyat
üzerine büyük endişeler gösterebilir. Penisten yoksun olan kız ve kadınları
aşağı görerek onlardan uzak durabilir. Başka çocukları gerçekten ya da simgesel
biçimlerde iğdiş etmekle tehdit edebilir. Erkek çocukta görülen iğdiş edilme
korkusunun kız çocuktaki karşılığına Freud, penise imrenme demiştir ve kız
çocuktaki cinsel kimlik gelişimini bu varsayım üzerine dayandırmıştır.
Bu döneme özgü saplanmanın belirtileri şunlardır,
Gizillik Dönemi (6-12 yaş) Çocuğun bedensel ve
zihinsel gelişiminde önemli bilişsel ve duygusal ilerlemeler olur. Çocuğun bilişsel
yetileri (algı, bellek, yargılama, vb...) gerçeğe daha uygun değerlendirmeler
yapabilecek düzeye gelir. Zamanı, yeri, uzayı
tanıması olgunlaşır. Neden-sonuç bağlantılarını gerçeğe uygun kurabilir.
Kavramsal ve soyut düşünme yetisinin gelişmesi ile daha uygun ve geçerli genellemeler
yapabilir. Ego bu dönemde hızla gelişmektedir. Ergenlik Dönemi (12-22 yaş) Ergenlik, erkekte ve kızda
hızla büyümenin olduğu, birincil ve ikincil cinsel yapının hızla geliştiği
yaşları kapsar. Bu çağda eskiden yaşanılmış cinsel yönelişler, çatışmalar
yeni baştan yaşanır. Ödipal duygular alevlenir. Aşırı bağımlılık duyguları
olan ergen, ailesini yitirme, onlardan kopma kaygısına kapılır. Çocukluk dönemlerinden
artakalan sorunların çözümü bu çağda yapılacaktır. Genellikle bu
sanıldığından ağır bir sorundur. Genç, coşan sorunlar arasında egemenlik kurmak
zorundadır. Çoğu ruhsal bozukluklar, nevrotik bozukluklar, kişilik bozuklukları,
psikozlar bu dönemde ortaya çıkar. Ergenlik dönemi kimlik
gelişimi açısından en önemli evrelerden biridir. Ergen, uzun bir hazırlık dönemi
içinde yıllarca çabalar, bocalar ve kimliğini iyi kötü bulur. |