Tanıtım Çalışanlar Veriler Eğitim Önemli Bilgiler Linkler Kapadokya Açılış Sayfası |
BULAŞICI VE SALGIN
HASTALIKLAR DAİRE BAŞKANLIĞI Mevzuat: Bulaşıcı ve Salgın Hastalıklar Daire
Başkanlığı için en önemli kaynak 1593 sayılı " Umumi Hıfzısıhha Kanunu
"dur. Yasanın kabul tarihinin 1930 yılı olmasına karşın pek çok maddesi
günümüz için bile çağdaş sayılabilir. Anılan yasanın Sağlık
Bakanlığı’nın görevlerini belirleyen 3.cü maddesinin 3 ve 4.cü fıkraları
bulaşıcı hastalıklarla ilgili her türlü görev ve sorumluluğu bu bakanlığa
vermektedir. Bu fıkralar şöyledir: 1593 Sayılı Yasa Madde 3, Fıkra 3:
Ülkeye bulaşıcı ve salgın yapan hastalıkların girişine engel olmak. Fıkra 4: Ülke içindeki her türlü
enfeksiyöz, bulaşıcı ve salgın yapan................... zararlı etkenlerle
savaşmak. Genel hukuk kuralları uyarınca Bakanlık
bu görevleri yerel örgütleri aracılığıyla yapmaktadır. Yasanın ikinci bölümü (madde 29-127 )
bulaşıcı hastalıklarla savaşa ayrılmıştır. Bu bölümde iki alt bölüme
ayrılmaktadır. Birinci alt bölümde ( madde 29-56 ) ülkeye bulaşıcı hastalıkların
girişini önlemek için alınacak önlemler açıklanmakta, yasanın çıkarıldığı
zamana uygun olarak hudut ve sahiller üzerinde durulmaktadır. Ülke içinde bulaşıcı hastalık ortaya
çıktığında alınacak önlemlere ise yasanın 57-127’inci maddelerinde
değinilmektedir. 57’inci maddede hangi hastalıkların
bildiriminin zorunlu olduğu belirtilmektedir. Belirtilen hastalıklara Bakanlık gerek
olduğunda yenilerini eklemekte yetkilidir ( madde 64 ). Bu maddede herhangi bir
hastalığın ülke çapında ya da belli bir bölgede bildirimini zorunlu kılmaya
bakanlığın yetkili olduğu belirtilmektedir. Bir hastalık bildiriminde bulunmak için
kesin tanıyı beklemek de gerekli değildir. 57. madde kuşkulanma durumunda da
bildirimde bulunmayı gerekli kılmaktadır. Bulaşıcı hastalıklardan ölüm ya da
hastalık olması ya da böyle bir kuşkunun bulunduğu durumlarda, yasa aşağıdaki
personeli bildirimde bulunmakla görevlendirmektedir. Hastane baştabipleri,
okul-fabrika-imalathane-hayır kurumları-ticarethane ve
mağaza-otel-pansiyon-han-hamam-hapishane sahip-kiracı ya da müdürleri, apartman
kapıcıları, köy yöneticileri, eczacılar, diş tabipleri, ebeler, hastabakıcıları,
ölü yıkayanlar-tabutlayanlar, gemi kaptanları, hudut ve sahillerde görevli personel. Bildirim sözel (telefon) ya da yazılı
yapılabilir. İvedi durumlarda sözel yapılan bildirimler en kısa sürede yazılı
duruma getirilmelidir. Bulaşıcı hastalık bildirimlerinde
hekimlerin görevleri:
Türk Ceza Kanunu, Madde 263: Kolera
ve sair bulaşıcı hastalıklardan musap (yakalanmış) veya vefiyat (ölüm) zuhur eden
(ortaya çıkan) ev ve sair (diğer) mahallerin kordon altına alınmasına dair
hükümetçe verilen emirlere ve yapılan icraata fiilen mümanaat edenler (karşı
çıkanlar, zorluk çıkaranlar) hareketlerinin derecesine göre bir aydan bir seneye
kadar hapsolunur.
Bulaşıcı hastalıklarda alınacak
tıbbi önlemler: Bildirimi zorunlu bir hastalığın
çıkması ya da çıkacağı konusunda kuşku bulunması durumunda aşağıda belirtilen
önlemler alınmalıdır ( 1593 Sayılı Yasa, madde 73 ):
Ayırma ( Tecrit ): Kolera ve ruam tanısı konulan hastaların
resmi sağlık kurumlarında ayrılmaları kuraldır. Diğer bulaşıcı hastalık
durumlarında hastalığı doğrudan ya da dolaylı yollardan bulaştırmayacak koşullar
sağlanarak evlerinde ayrılabilirler ( 1593 Sayılı Yasa, madde 73 ). Bulaşıcı hastalığa yakalanmış
kişileri ayırma için uygun yerleri bulunmayan okul, fabrika benzeri yerlerde hasta
ayrımı yapılmaz ( madde 74 ). Kuduz olan ya da kuduz kuşkusu bulunan
hastalar ivedilikle kuduz tedavi merkezlerine gönderilir. Bunlardan yoksul olanların yol
ve diğer harcamalarını belediyeler ve özel idareler karşılar ( madde 75 ). Bulaşıcı bir hastalığa yakalanan kimse
bu hastalığını mesleğini uygularken bulaştırabilecek durumda ise, hastalığın
bulaşma süresi boyunca meslek uygulamasından yasaklanır ( madde 76 ). Bu kararı ancak
hıfzısıhha meclisi verebilir. Bir bölgede bulaşıcı hastalık
çıktığında, bu hastalığın yapılacak toplantılarda bulaşması olanağı varsa,
tüm toplantılar yasaklanacaktır ( madde 77 ). Bulaşıcı hastalıklarla ilgili olarak
kararları sağlık personeli ve başta hekimler vermekle birlikte, bu kararların
uygulanması devletin kolluk güçlerince sağlanır. Bazı bulaşıcı hastalıklarla ilgili
mevzuat, bu hastalıklara verilen özel önlem nedeniyle ayrı yasalarda belirtilmiştir.
Bunlar: Sıtma ile ilgili olarak 1960 tarih ve 7402
sayılı "Sıtmanın İmhası Hakkında Kanun"da, Trahomla ilgili olarak 1593 Sayılı Umumi
Hıfzısıhha Kanunu’nun 90-102’inci maddelerinde, Zührevi hastalıklarla ilgili olarak gene
bu kanunun 103-112’inci maddelerinde, Tüberkülozla ilgili olarak 113-121’inci
maddeler ile 1949 tarih ve 5368 sayılı "Verem Savaşı Hakkında Kanun"
açıklanmaktadır. Sağlık örgütü dışında kalan bazı
resmi kurum ve kuruluşlara da yasalar bulaşıcı hastalıklarla ilgili olarak görevler
yüklemektedir. Bu yasalar aşağıda belirtilmiştir: 1924 Tarih ve 442 sayılı Köy Kanunu,
Madde 13, 1930 Tarih ve 1580 sayılı Belediyeler
Kanunu, Madde 15, 1949 Tarih ve 5442 sayılı İl İdaresi
Kanunu. İl ve ilçe hıfzısıhha meclisleri: Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun
23-28’inci maddelerinde il ve ilçe hıfzısıhha meclislerinin kuruluş, çalışma ve
yetkileri açıklanmaktadır. Bu meclisler "aldıkları kararla yasa gücünde
olduğu" ve "bu kararları gerek yetkililerin gerekse yurttaşların uygulama
zorunluluğu bulunması" nedenleri ile çok önemlidirler. Bu meclislerin
başkanları valiler ve kaymakamlardır. Büro işlerini ise sağlık örgütü
yürütür. Olağan durumlarda ayda bir kez toplanırlar. Sağlık yetkilileri mevzuatta
bulunmayan konularda bu meclislere karar aldırarak büyük kolaylıklar sağlayabilirler. Yaptırımlar: 1930 Tarih ve 1593 sayılı Yasa’nın
282-302’inci maddelerinde bulaşıcı hastalıklar mevzuatına uymayanlara verilecek
cezalardan söz edilmektedir. Bu cezalar para ve hapis cezalarıdır. Bu durumlarda
ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun 526’ıncı maddesine de sıklıkla başvurulmaktadır.
Bu madde aşağıda verilmektedir. Türk Ceza Kanunu, madde 526. Yetkili
makamlar tarafından adli işlemler dolayısıyla ya da kamu güvenliği ve kamu düzeni
veya genel sağlığın korunması düşüncesiyle kanun ve nizamlara aykırı olmayarak
verilen bir buyruğu dinlemeyen veya bu yolda alınmış bir önleme uymayan kimse, eylem
ayrı bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan altı aya kadar hafif ve bin liradan
üç bin liraya kadar hafif para cezası ile cezalandırılır. |