AIDS HAKKINDA GENEL BİLGİ
AIDS, ölümle sonuçlanan
mikrobik bir hastalıktır. Bu mikrop bulaştıktan sonra, bağışıklık sistemini
bozarak, insanın birçok hastalığa karşı kendini koruyamamasına sebep olur. Ancak,
hastalık belirtileri hemen ortaya çıkmaz. Zamanla vücudun savunma sistemi yavaş
yavaş ortadan kalkar ve ortalama 10 yıl sonra , çeşitli hastalık belirtileri
görülmeye başlar. AIDS hastalığı ortaya çıksın, çıkmasın, mikrobu taşıyan
kişiler başkalarına bulaştırabilirler.
Bir insanda AIDS mikrobu
olduğunu belli edecek net bir işaret yoktur. Kişinin kendi kendine tanı koyması
mümkün değildir. Kesin tanı ancak kan muayenesi ile konulur. AIDS'in kesin tedavisi
yoktur ve henüz koruyucu bir aşı bulunamamıştır.
Mikrop, kişiden kişiye 3 yol
ile geçebilmektedir: cinsel ilişki yoluyla, kan yoluyla ve anneden bebeğine.
AIDS'ten korunmak için şu
önlemler alınmalıdır: *Mikrobu taşıyıp, taşımadığı bilinmeyen kişi ile
girilen cinsel ilişkilerde kondom kullanılmalıdır.
*Kontrol edilmemiş kan ve kan
ürünleri kesinlikle kullanılmamalıdır.
*Şırınga, iğne, jilet gibi
her türlü delici ve kesici alet, başkaları ile paylaşılmamalıdır.
*Çiftler evlilik ve hamilelik
öncesinde AIDS testi yaptırmalıdır.
AIDS mikrobu vücut dışında
yaşayamayan çok dayanıksız bir virüstür ve dış ortamda kısa sürede ölür. Bu
yüzden el sıkışma, sarılma, dokunma, aynı tabaktan yemek yeme ile, tuvalet ve
banyolardan geçme tehlikesi yoktur. Bu nedenle AIDS'e yakalananları gereksiz yere
dışlamayınız, onlara destek olunuz.
Daha fazla bilgi edinmek için
sağlık kuruluşlarına başvurunuz.
2. CİNSEL
İLİŞKİ İLE BULAŞMA HAKKINDA BİLGİ
AIDS insandan insana en fazla
kadın-erkek arasındaki cinsel ilişki yoluyla bulaşmaktadır. Bunun yanısıra, iki
erkek arasındaki eşcinsel ilişkiler de AIDS'in bulaşması açısından önemli
yollardandır. Cinsel ilişki sırasında kadın ve erkek cinsel organlarındaki,
makattaki zedelenmeler mikrobun sağlam kişinin vücuduna girmesine yol açar. Cinsel
organlarda herhangi bir hasar olmaksızın da geçiş olabilir. Cinsel ilişki sayısı
ile bulaşma riski artmaktadır. Bununla birlikte tek bir cinsel ilişkiyle de bulaşma
olabilmektedir.
Cinsel ilişkide, kadın cinsel
organının daha geniş bir doku yüzeyine sahip olmaları ve ilaveten meninin daha
yüksek yoğunlukta mikrop içermesine bağlı olarak, kadınlar daha fazla risk
altındadırlar.
Sosyal yönden riskli
davranışlar; birden fazla kişi ile korunmasız cinsel ilişkide bulunmak, eşcinsellik,
hayatını fuhuşla kazanan kişilerle korunmasız cinsel ilişkiye girmek olarak
sıralanabilir.
Günümüzde AIDS'in dünyadaki
yayılımında bir numaralı bulaşma yolu cinsel ilişkidir. Aynı şekilde ülkemizde de
AIDS vaka ve taşıyıcılarının büyük bir çoğunluğunda mikrobun cinsel ilişki
yoluyla bulaştığı kesin olarak belirlenmiştir.
Bu yolla bulaşmanın
engellenmesinde tek çözüm; herkesin "Güvenli Cinsel Davranışlar"ı
benimsemesidir. Bunun için her iki eş karşılıklı tek eşlilik davranışı
içerisinde olmalıdır. Bunun yanında cinsel ilişki ile bulaşmanın önlenmesinde
bugün için bilinen yolun, ilişkilerde kondom kullanılması olduğu daima akılda
tutulmalıdır. Kucaklama, okşama, sarılma, zedeleyici olmayan öpüşmeler ile AIDS
bulaşmaz.
UNUTMAYINIZ!
AIDS'ten korunmanın en
güvenli yolu tek eşliliktir.
İnsanların dış
görünüşlerinden HIV ile enfekte olup olmadıklarını anlayamazsınız. Güvenli bir
cinsel ilişki için kondom kullanınız.
3. KAN YOLUYLA
BULAŞMA HAKKINDA BİLGİ
Mikrobu almış kişiden alınan;
kan, kan ürünleri, organ, doku ve spermin başkasına verilmesiyle virüs bulaşabilir.
Buna bağlı olarak, kan nakline yoğun olarak ihtiyaç gösteren kişiler normal nüfusa
kıyasla daha fazla risk altında kabul edilirler.
Kan yoluyla bulaşmanın diğer
bir biçimi de, sterilize edilmemiş yani mikroptan arındırılmamış, iğne, enjektör,
makas, jilet gibi diğer delici-kesici aletlerin kullanılması ile olan bulaşmalardır.
Damardan uyuşturucu kullananlar kendi aralarında ortak iğne, enjektör kullanmalarına
bağlı olarak, en fazla risk altındaki gruplar arasında yer almaktadır.
Kan yoluyla bulaşmanın
önlenmesi için, öncelikle tüm kan ve kan ürünleri ile organ, doku, sperm vs. veren
kişilerin uygun testlerle taranması gerekir. Mikropla bulaşmış veya kontrolü
yapılmamış kan ve kan ürünleri hiçbir şekilde kullanılmaz. Bu tedbirler hükümet
tarafından alınmıştır.
Bugün için dünyada ve
ülkemizde kan ve kan ürünleri nakli yoluyla olan bulaşmalar düzenli tarama
çalışmaları neticesinde büyük ölçüde kontrol altına alınmış durumdadır.Kan
ve kan ürünlerinin kontrolü ve tek kullanımlık enjektör uygulamasının
yaygınlaştırılması ile yıllar içinde bu yolla olan bulaşmalar giderek
azalmıştır.
Ancak kan yolu ile bulaşmanın
tamamen önlenebilmesi için, mikrop taşıyan iğne, şırınga ve kesici aletlerle
bulaşmaların da önlenmesi gerekir. Uyuşturucu bağımlılığı olan ve ortak
enjektör kullanımı nedeniyle mikrobu alan kişiler ise hem Avrupa ülkelerinde hem de
ülkemizde artmaktadır.
Tıbbi uygulamalarda tek
kullanımlık iğne, şırınga ve malzeme kullanılmalı ya da bunlar sterilize veya
dezenfekte edilmeden kullanılmamalıdır. Kişiler AIDS'ten korunmak için ortak jilet
kullanımından kaçınmalı, makas, kesici delici tırnak bakım malzemelerinin steril
olduğundan emin olmadan kullanılmalarına izin vermemelidirler. Bu aletlerin 20 dakika
kaynatılması veya çamaşır suyunda bekletilmeleri ile AIDS mikrobunun etkisiz hale
getirilmesi kolayca mümkün olabilmektedir.
4. ANNEDEN BEBEĞE
BULAŞMA HAKKINDA BİLGİ
Mikrobu almış olan anne,
bebeğine bulaştırabilir. AIDS mikrobu, hamilelik esnasında, doğum sırasında veya
anne sütü ile bebeğe geçebilir. Anneden bebeğe bulaşma oranı kesin olarak
bilinmemekte, % 30 civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Annneden bebeğine bulaşmayı en
erken devrede tanımlamak ve gerekli önlemleri alabilmek için gebelik öncesi AIDS
tarama testleri yaptırılmalıdır.
Mikrobu aldığı bilinen kadın
için önerilebilecek tek yol hamilelikten kaçınmaktır. Çünkü doğacak bebeğin
AIDS'e yakalanma olasılığının yanısıra , öksüz ve yetim kalma olasılığı da
gözönüne alınmalıdır. Gebelik oluştuktan sonra nihai karar aileye ait olmak üzere
gebelik sonlandırılabilir.
Son yıllarda ülkemizde de
AIDS'li bebek doğumlarında artış olmuştur. Bugüne kadar annesinden AIDS mikrobu alan
6 bebek bildirilmiştir.
5.AIDS TANISI VE
TESTLER HAKKINDA BİLGİ
AIDS'in kesin tanısı
laboratuvar tetkikleri ile konulur. En fazla kullanılan tanı yöntemi; tarama testleri
ile kanda antikor tayinidir. Antikor, mikroba karşı vücudun geliştirdiği maddelere
denilir ve bunlar mikrop girdikten ortalama 3 ay sonra oluşurlar. Bu süre 6 haftadan 1
yıla kadar değişebilmektedir. Dolayısı ile maruziyetten hemen sonra yapılan testler
doğru sonuç vermeyebilir. Bu nedenle riskli davranışta bulunan kişinin durumu en
erken 3 ay sonra belli olabilir.
İlk tarama testleri ile pozitif
bulunan tüm örnekler mutlaka daha ileri teknik gerektiren doğrulama testi ile
incelenir. Çünkü başka nedenlere bağlı olarak hatalı pozitiflik
görülebilmektedir. Doğrulama testi ile tekrar pozitif bulunan kişi AIDS mikrobu ile
karşılaşmış demektir.
Tarama testleri devlet
hastanelerinde, halk sağlığı laboratuvarlarında, özel hastane ve laboratuvarlarda,
kızılay kan merkezlerinde, üniversite hastanelerinde yapılmakta olan kolay ve ucuz
testlerdir.
Test başvurusunda adınızı
kodlayarak verebilir, kimliğinizi saklayabilirsiniz. Yasal olarak, kimlik bilgileriniz
bilinse bile sağlık kuruluşunda gizli tutulmak zorundadır ve izniniz dışında
açıklanamaz.
Mikrobu aldığınızdan herhangi
bir şüpheniz varsa, hem bir an önce gerekli tıbbi yardımı almak, hem de
sevdiklerinizi korumak için test yaptırınız.
6. AIDS TEDAVİSİ
VE RUHSAL DESTEK HAKKINDA BİLGİ
AIDS tedavisinde iki yaklaşım
vardır. Birincisi AIDS mikrobunun kendisine yönelik yaklaşımlar, ikincisi AIDS'e
bağlı olarak ortaya çıkan hastalıkların tedavisi.
AIDS mikrobuna karşı bugüne
kadar kesin etkili bir yöntem bulunamamıştır. Ancak, son yıllarda kaydedilen
gelişmeler umut vermektedir. Hastalığın mümkün olduğunca erken tanımlanması ve
sonra birden fazla ilacın birarada kullanıldığı tedavi şemaları ile hastalık
belirtilerinin ortaya çıkışı geciktirilebilmekte ve hastanın yaşam süresi
uzatılabilmektedir. Bunlar hatalı kullanıldıklarında zehir etkisi olabilecek
ilaçlardır ve yalnız hekim kontrolünde kullanılmalıdır.
İkinci yaklaşım ise, AIDS
mikrobunun vücudun bağışıklık sistemini hasara uğratması neticesinde ortaya
çıkan verem, mantar ve benzeri diğer hastalıkları bilinen yollarla tedavi etmektir.
Kişide gelişen hastalık tablosuna göre, antibiyotikler, antifungal ajanlar,
radyoterapi, kemoterapi ve cerrahi tedavi yöntemleri kullanılmaktadır.
Hastanın diğer bir bulaşıcı
hastalığı yoksa ve kendi sağlığı gerektirmedikçe, ayrı bölümlerde
bulundurulmasına gerek yoktur.
Genel bir kural olarak,
hastalığı ne olursa olsun, her hastaya mümkün olduğunca cesaret ve umut vermek
gerekir. Buna özellikle ihtiyacı olan AIDS hastaları, doktoruna, yakınlarına ve
arkadaşlarına güven duygusunu kaybetmemeli ve olabildiği ölçüde normal yaşantı ve
ilişkilerini sürdürmelidirler. AIDS'e yakalananlarda başlangıçta kabullenememe ve
isyan duyguları ortaya çıkabilir, bunu yalnızlık, toplum tarafından dışlanma
hissi, umutsuzluk ve çaresizlik duyguları izler. Kişi ruhsal olarak çökkünlüğe
girebilir. Uykusuzluk, iştah bozukluğu, zayıflama, unutkanlık, çabuk yorulma,
halsizlik, umutsuzluk, çaresizlik duyguları ruhsal çöküntü belirtisi olabilir. Bu
durum tedavi edilebilir ancak kişi bu duyguları kaderi olarak değerlendirip, yardım
istemeyebilir. Oysa, ruhsal destek ve tedaviler, hastanın yaşama daha umutla
sarılmasını ve mücadele için kendini daha güçlü hissetmesini sağlayacaktır.
AIDS'e yakalananlar çekinmeden psikiyatriste başvurmalı ve duygularını
paylaşmalıdırlar. Böylelikle kendisine gerek kendi sağlığını koruması, gerekse
başkalarına bulaştırmaması için nasıl davranması gerektiği konusunda da bilgi
verilecektir. Gerekiyorsa ailesine de danışmanlık hizmeti sağlanacaktır.
7. AIDS UYUŞTURUCU
İLİŞKİSİ HAKKINDA BİLGİ
Uyuşturucu madde
bağımlılığı AIDS için çok ciddi bir risk faktörüdür. Damar yolu ile uyuşturucu
kullananlarda AIDS'e sık rastlanılmaktadır. Uyuşturucu bağımlıları, damar yolu ile
uyuşturucu kullanırken sıklıkla başkası tarafından da kullanılmış, kirli
enjektörleri defalarca kullanmaktadırlar. Kirli ve kullanılmış enjektörler AIDS
mikrobunun bağımlılar arasında hızla yayılmasına neden olmaktadır. Buna ilaveten
uyuşturucu kullananlar arasında kontrolsüz ve korunmasız cinsel ilişkiler yaygın
olarak görülmektedir. Bu ilişkiler de AIDS'in yayılımına neden olmaktadır.
Uyuşturucu bağımlılığı
olan ve ortak enjektör kullanımı nedeniyle mikrobu alan kişi sayısı hem Avrupa
ülkelerinde hem de ülkemizde artmaktadır.
Sağlığınızı korumak için
uyuşturucu kullanmaktan kaçınınız. Uyuşturucuların yarattığı manevi ve maddi
yıkım sonunda, ya doğrudan uyuşturucudan yada AIDS'ten ölüm riski olduğunu
unutmayınız. |