FITRA

By    Hüsnü Köktürk             
İLâHİYATCI

https://www.geocities.ws/husnu66tr/Fenni-siir.htm

Fıtra : Zekat-u ramazan, Zekat-u savm, Fıtır zekatı ismi de verilen mâlî ibadetlerimizden biridir. Mâlî yükümlülüğü küçük olduğu için tatbik alanı Zekat’tan çok daha geniştir. İbadet olduğu için verilirken fıtra niyeti yapılmadır, ancak bazı küçük yerleşim birimlerinde olduğu gibi, fakiri dizi dibinde oturtup, onun izzeti şerefini rencide edecek şekilde, al! şu benim fıtram, şu da oğlum Naci’nin fıtrası ..aldın kabul ettin mi?! diye bastıra bastıra fakiri mahcup düşürmemekte fayda var. Fakir bundan utanmıyorsa, ne âlâ, yoksa, verirken onun fıtra olduğunu söylemek dahi icabetmez, fıtrayı verilmek üzere ayırırken yapılan niyet dahi geçerlidir, sahihtir.

Dindeki yeri: Kuran-ı Kerim’de fıtra’yı açık olarak göremiyoruz. Ömer b.Abdülaziz, Alâ suresi ayet 14 ve İbni Kuteybe, Rum Suresi ayet 30 da fıtrayı bulduklarını iddia etmişlerse de taraftar bulamamışlardır. Detaylı olarak fıtrayı hadis-i şeriflerde görüyoruz. Hadis: Müslim: Biz fıtır zekatını her nevi yiyecekten bir ölçü olarak çıkarırdık. Arpadan bir ölçü, ya da hurmadan bir ölçü, Ekıt’tan (yağı alınmamış yoğurt tortusu) bir ölçü, veya kuru üzümden bir ölçü.

Görüyoruz ki burada, bizim geleneksel fıtra birimimiz Buğday’dan hiç bahsedilmiyor. Neden acaba? Peygamberimizin zaman ında Hicaz’da buğday pek tüketilmiyordu. Lüks bir gıda maddesiydi. Şam şehri ve daha kuzeyde bulunurdu. Resulullahın vefatından sonra Şam valisi hz Muaviye (ra) Hac ve Umre kasdıyla Mekkeye gelince bir hutbe iratetmiş, Aşure orucu meselesini açıklamış ve halka hitaben “ben buğdaydan fıtra veriyorum siz de veriniz. Lakin buğday pahalıdır siz bir ölçek yerine yarım ölçek veriniz demiştir. Yaşlı ve tecrübeli biri olduğu için onun bu tavsiye ve fetvası, Hanefî mezhebinde de olduğu gibi, çoğunlukla desteklenmiştir.

Fıtra’nın hükmü: Mademki fıtra bir ibadettir, öyle ise onunda bir hükmü olmalıdır. Hüküm deyince biz farz, vacip sünnet gibi terimleri algılıyoruz. Hadis-i Şerif : Müslim: Resulullah, fıtır zekatını köle, hür, küçük büyük herkes üzerine, hurmadan bir ölçek, arpadan bir ölçek olarak farz kıldı. Bu delile istinaden Şafii ve Hambelî’ler fıtra farz, Hanefî’ler vacip, Mâlikî’ler de sünnet dediler. Az sayıda Mâlikî hukukçuları da zekatın farziyyetinden sonra artık fıtranın ortadan kalktığını iddia etmişlerdir. Zira müslümanlar oruç ve zekatın farz olmasından önce kesinlikle Aşure orucu tutarlar ve fıtra verirlerdi. Hicretin ikinci senesi oruç ve zekatın farzıyla Aşure orucu sünnet mertebesine indi fıtra da Hanefî’lere vacip olarak kaldı. Hadis : Nesei : Kays b. Sad anlatıyor. Biz Resulü Ekrem zamanında Aşure orucu tutar ve fıtra öderdik. Zekat farz olduktan sonra bize ne fıtra verin dendi, ne de yasaklandı. Biz fıtrayı yine veriyorduk.

Ne zaman verilir? Peygamberimiz fıtrayı bayram namazına girmezden evvel vermemizi emretmiştir. Bayramdan önce vermek efdaldir. Eğer verililememişse bayramdan sonra da olsa yine verilir. Ne var ki bayramdan sonra verilen fıtra sevabı normal bir sadaka sevabı seviyesine iner. Vacip oluş bayramın ilk günü fecir doğmadan önce başlar. Diğer mezheplerde fıtrayı bayramdan sonra vermek haramdır.

Kimler verecektir? Bu konuda hanefi mezhebi içinde bile görüş ayrılığı mevcut. İmam azam Ebu hanefî, fıtrayı, asli ihtiyaçlarının dışında nisab miktarı malı olan verir derken, diğer üç imam konuyu daha geniş tutmuş , ve; hayır! fıtrayı aslî ihtiyaçlarının dışında, fıtra verecek kadar malı olan dahi vermelidir demişlerdir. Aslî ihtiyaçlar nelerdir: Kişinin evi, ev eşyası, biniti, sanat aletleri, kitapları, elbiseleri ve bir yıllık geçim masrafları. Kısacası fıtrayı da zengin veriyor. Nisab miktarı mal, 96 gr altın veya 640 gr gümüş, veya bu değere yetişen para ve ticaret malıdır. Bunun esası 20 miskal altın veya 200 dirhem gümüştür. Ancak altının saflık yani ayarı göz önüne alınınca altın saflaştıkça 80 grama kadar da düşebilir. Ayrıca ölçüler şer’î ve örfî olarak değişiklik gösteriyorlar. Örfî rakamlar daha büyük oluyorlar.

Fıtrada akîl, bâliğ olma şartı olmadığından, zengin sayılan deli ve çocuklar da fıtra vermekle yükümlüdürler. Velîleri bunların mallarından verir. Verilmemişse çocuk büyüdüğünde geçmiş yılların fıtrasını da verecektir. Bir özre binaen oruç tutamayan da fıtrasını verecektir. Hastalar, yolcular ve şeyhi faniler de bu guruba dahildir, yeter ki varlıklı olsunlar.

Baba: aile reisi: kendi fıtrasını, küçük çocuğunun, hizmetçisinin, fakir yeti şkin büyük çocuğunun fıtrasını da verir. Mecnun ve fakir çocuğunun fıtrasını da . Bunların dışındakilerin fıtralarını vermekle yükümlü değildir. Küçük çocuğu müstakilen zengin ise onun f ıtrasını vermez. Şafilerde koca karısının fıtrasını vermekle yükümlüdür. Hanefilerde koca bu konuda kadından fıtranı vereyim mi? diye müsaade ister. Müsaade istemeden de verir diyenler de olmuştur. Baba akıllı büyük oğlunun fıtrasını vermekle yükümlü değildir. Çünkü ister anne olsun ister büyük evlat bunların mal varlığı müstakildir. Esasen herkes ibadetini bizzat kendisi yapmalıdır. Fıtra içinde bu durum geçerlidir. Oğul, anne ve babasının fıtrasını vermekle yükümlü değilse de onların geçimlerine yardımcı olmalıdır. Hamile kadının karnındaki doğmamış cenine de fıtra gerekmez. Bayram günü islama yeni girmiş olan kimse de o yılda fıtra vermez.

Kimlere verilmez: Öncelikle zengine verilmez. Fıtra müslüman fukaranın hakkıdır. Şafiilerde zımmîlere verilmez Hanefîlerden ebu yusuf da aynı görüştedir. Bir kimse fıtrasını usul ve furuu dediğimiz: anne, anneanne, baba, dede, oğul, k ız evlat ve kendi torunlarına veremez. Bu konuda zekat örnek alınır. Şu varki bu gibi kimseler muhtaç durumda ise ilk yadım onlara yapılacaktır.

Fıtra bölünür mü? Fıtra küçük bir birim olduğundan onu bölerek vermek pek uygun düşmez. Ulemadan İbnu Nuceym fıtra bölünmez demiş ise de neticede bölerek vermek caiz olabiliyor.

Nelerden verilir:Buğday, buğday unu, bulgurdan, yarım ölçek. Arpa, kuru üzüm, kuru hurmadan, bir ölçek Ya bunların aynısı veya parası ödeniyor. Hanefi dışındaki mezheplerde para olarak verilemiyor. Kıtlık senelerinde parası değil de aynısını vermek efdal oluyor. Bir zarurete mebni, olur ya! bu maddeler bulunamamış ise, fasulye, nohut ve mercimek gibi maddelerden ve verilebiliyor. Hanefî fetvaları böyle. Ölçek nedir. Bir ölçek 3333 gr. Yarım ölçek 1667 gr. Terazimiz yoksa ne yapalım? Orta sıklet bir kişinin iki avuc birleştirildiğinde alacağı miktar, veya bunun biraz fazlasıdır. Fıtramızı un üzerinden verecek olsak kilosu 2007 senesi itibariyle 1 ytl’den 1x1,667=1. 667 ytl  yapar. Bunu buğday üzerinden versek daha da küçük bir rakam çıkar. Sözün kısası buğdayın fıtrası ile Türkiyede bir kilo muz, yine Yozgat'ta bir fıtra parası ile iki belediye halk otobüs bileti dahi alamıyorsunuz. Bu rakam "1.667" ytl bazılarınca normal fıtra miktarından küçük gibi gözüküyor. Bu düşük rakam nereden kaynaklanıyor? Bu fetvaların verildiği dönemlerde buğdayın değerinin hurma ve üzümden iki kat fazla olmasından kaynaklanıyor. Oysa bu gün Türkiye’de bilakis buğday fiat ı hurma ve üzümden iki, üç veya dört katı.. daha ucuz. Tam ters bir durum ortaya çıkmış . Beş kişinin fıtrası ile bir fakir ancak yarım kilo et alabiliyor. Bu şekilde düşünen yeni alimlerden Yusuf El Kardevî, hiç olmazsa buğday fıtrasını da diğerleri gibi tam verelim! yarım vermeyelim diye düşünüyor. Halkımızın birçoğu da  resmî makamların verdiği rakamların üzerinde fıtra veriyorlar. Gerçekten 2007 yılı fetvalarında öngörülen 5ytl fıtra esasında normal buğday fıtrasının üç katıdır. Yani diyanet buğday fıtrasını değil iki ölçek, üç ölçek birimi artırmış gözüküyor. Demek ki vicdani duygular galip geliyor ve resmi olması lazımgelen rakamlar değişebiliyor. İnşallah bir açıklamaları vardır, yoksa halk bu 5 ytl hesabının nasıl ve nereden çıkarıldığını hiçbir zaman anlayamayacaktır, kavram kargaşıklığına düşecektir. Üzüm ve hurma fıtraları buğdaya göre hayli yüksek. Üzümün kilosu 5 ytl ise fıtra 15 ytl'nin üzerinde olacaktır. Türkiyede un, buğday, üzüm mahalli fıtra birimi ise de hurma bize uzak bir fıtra birimidir.

Fıtra’nın zekat’ tan farkı : Zekat farz. fıtra vacip. Zekatta akıl ve buluğ şartı var, fıtra’da yok. Zekatta mal ın üzerinden bir yıl geçme (havli-havelan) şartı var, fıtra’da yok. Zekat miktarı malın çoğalmasıyla artar, fıtra miktarı ise değişmez, aynı kalır. Zekat malın sadakasıdır, fıtra ise baş sadakası. Zekatta malın n (artıcı) olması gerekir, fıtrada gerekmez. Bir evi olana evinden dolayı zekat gerekmez ise de aynı evin fazla olan bir odas ı dolayısıyla fıtra gerekir. Zekat malı telef olunca yeniden ödenmesi gerekmez, fıtrada gerekir. Zekat uzak yerlere gönderilebilir, fıtra yakın çevredekilerin hakkıdır.

Fıtranın faydaları: Vermekle öncelikle dînî bir vecibe yerine getirilmiş olur. Gönül ferahlığı hissedilir. Veren el alan elden üstündür prensibine göre veren el oluruz. Sağlığın şükrü yerine getirilmiş olur. Sosyal yardımlaşma sağlanmış olur. Fıtra kabir azabını kaldıran sebepler arasında zikredilir. Sekerat-ı mevt denen ölüm acısını hafifletir. Orucun kabulune sebeptir. Yapılan çirkin ve boş sözlerin günahına kefaret olur.

ANA SAYFA--MAIN PAGE

Copyright © Hüsnü Köktürk husnu66tr Türkiye/Yozgat FITRA fitre