LİBERTER BİR KOMÜNİZME
DOĞRU
1930'da beni Endonezya'ya götürüp, geri getiren teknedeyken Marks'tan Proudhon'a, Georges Sorel'e, Hubert Lagardelle'ye, Fernand Pelloutier'e, Lenin ve Troçki'ye kadar okuduğum pekçok farklı kitap arasında hiç şüphesiz ki en fazla etkiye sahip olanlar Marks'ınkilerdi. Bu kitaplar gözlerimi açtı, kapitalist artık-değer gizeminin sırlarını ortaya çıkardı, bana tarihsel materyalizm ve diyalektiği öğretti. Üzerimdeki burjuva elbisesini çıkarak girdiğim devrimci harekette önceleri anti-Stalinisttim; o zamanlar Marceau Pivert etkisindeki bir sol sosyalist ve Pierre Monatte'nin etkisindeki bir devrimci sendikacıydım. Bundan sonra, Max Nettlau / James Guillaume tarafından hazırlanan altı ciltlik Bakunin'in yazıları benim için adeta ikinci bir katarakt ameliyatı oldu. Bende --kendini ister Jacoben, isterse Marksist veya Troçkist olarak adlandırsın-- otoriter sosyalizmin her biçimine karşı bir allerji oluşturdu.

İşte (Bakunin'in) bu yazıları, daha önceleri benimsediğim Lenin'in devrimci stratejilerini kökten gözden geçirmeme, bu put [ing. idol] hakkındaki görüşlerim üzerinde tekrar uğraşmak ve Bolşevik liderin belirli otoriter görüşlerini derinlemesine eleştirmek için ilerlememe yol açan heyecanı yarattı. Bu içsel münazaradan sosyalizmin, otantik [özgün, inanılır] liberterliğinin tekrar canlandırması için eskimiş proletarya diktatörlüğü tasarımından kendisini kurtarması gerektiği sonucuna vardım.
 

Lenin'e Karşı Lüxembourg

Bu benim Fransız Devrimi üzerine tarihsel çalışmamda, proletarya diktatörlüğü geçen her kelimeyi devrimci kısıt ile değiştirmeme yol açtı. Bundan hareketle Rosa Luxembourg'un Lenin'in ultra-merkezciliğini ve onun bürokratik ikameciliğinin verimsiz karakterini dengelediği, kıvılcımvari Sürece daha çok dikkat harcadım. Çok daha sonraları, 1971'de Luxembourg'çuluk hakkındaki analizlerimi daha da derinleştirerek, onun liberter bir kendiliğindenciliğe olan nispi yakınlığına vurgu yapmaya giriştim.

Bakunin'i keşfettiğim ve Rosa'yı tekrar okuduğum bu dönem, sınıf mücadelesi açısından, Macar devriminin ve onun Rus tankları tarafından bastırılmasının yaşandığı bir devirdi. Kendi adıma Moskova buyunduruğundan kurtulma girişimindeki siyasi getirilerle [ing. turn-around] pek ilgilenmiyordum, çünkü bu Macar işçi konseylerinin kısa soluklu gelişmesi endişe verici bir belirsizlikle [sessizlikle] mahkum edildi.
 

Anarşizm

Liberterliğim birbirini takip eden aşamalardan geçti: başlangıçta Bakunin'in yanısıra Stirner, Proudhon, Kropotkin, Malatesta ve diğerlerinin de yer bulduğu; "Liberter Sosyalizm Gençliği" (1959), "Anarşizm: Teoriden Pratiğe", ve eşzamanlı olarak "Ne Tanrı, Ne Efendi: Anarşizmin Antolojisi" (1965) adlı eserlerimde ifadesini bulan klasik anarşizm olarak adlandırabileceğim [bir dönem].

Bundan sonra klasik anarşizmden biraz ayrılarak ve marksist çalışmalarıma bir anda sırtımı dönmeyerek, başlığının yeni liberter arkadaşlarımdan bazılarını şaşırttığından ve şok ettiğinden emin olduğum "Liberter Bir Marksizm İçin"i (1969) yayınladım. Bundan sonra, boğazıma kadar içinde olacağım Mayıs 68 devrimci karmaşasından hemen önce (otoriter boşluklarından vazgeçmiş olan Georges Fontenis etrafındaki MCL'e) Liberter Komünist Hareket'e tekrar katıldım. Bundan sonra ise hem birinci, hem de ikinci Liberter Komünist Organizasyon (OCL) içinde yer aldım; ve o zamandan bugüne kadar da Liberter Komünist İşçiler Birliği (UTCL) içinde yer alıyorum.
 

Liberter Sosyalizm

Bir çeyrek yüzyıl boyunca, halen sürdüğü üzere liberter sosyalizm veya (diğer bir deyişle liberter) komünizmle ilgiliyidim (anarşist kelimesi bana çok sınırlayıcı gözükmekte, ve [bu nedenle de] komünizm kelimesi ile birarada olmadıkça kullanmıyorum). Bu liberter komünizm, her ne kadar biraraya getirilebilir [uzlaştırılabilir] olsa da, bir bolluk devrini tasarlayan Kropotkin okulunca yaygınlaştırılan ütopyadan farklıdır. Açıkçası benim anladığım Liberter Komünizm, anarşizmin ve Marks'ın düşüncelerinin en iyilerinin bir bireşimidir. Bu farklı elemanları "Anarşizm" (1981) başlıklı küçük kitabımın ikinci baskısına eklediğim "Anarşizm ve Marksizm" adlı broşürde çözmeye çalıştım.

Ömrümün bu son dönemlerinde, oldukça ana hatlarının haricinde, bu kolay olmayan ve gayri resmi sentezin nihai kristalleşmesini önceden bildiğimi iddia edemem. Bakunin'in biyografisinde H. E. Kaminsi, her ne kadar gerekli ve kaçınılmaz olsa da bugünden ziyade geleceğe yönelik belirlemeleri yapıyor. Bu ortaya çıkacak, ve bugün hiç kimsenin kendini [buna] neden olmakla Gurur'landıramayacağı yeni toplumsal fırtınalarla olmalıdır.
 

Bir Dogma Değil

Militan uğraşlarım boyunca, bir tarihçi ve kuramcı olmanın avantajlı olduğunu umuyorum. Bir çok başka şeyin yanısıra, anarşizmin hangi unsurlarının Marks'ın süregelen düşünceleri ile uzlaşmaz olduğunu söylemek bana fazlasıyla kibirli gözüküyor. Liberter Komünizm halen sadece bir yakınlaşma [ing. approximation], yoksa bir mutlak doğrunun dogması değil.

Bence kendisini kağıt üzerinde kesin bir şekilde tanımlayamaz. O geçmişin rasyonalleştirilmesi değil, gelecek için bir birleşme yeri olacaktır. Bana şevk veren ana nokta geleceğin toplumsal devriminin Moskovari bir despotizm veya anemiye tutulmuş bir sosyal-demokrasi olmayacağı; yani otoriter olmayacağı, aksine liberter ve kendinden yöneten, veya arzularsanız konseyci olacak olmasıdır.

ÇEVİRİ: Anarşist Bakış


Kaynak: "Toward a Libertarian Communism".
Anarşist Yazın Ana Sayfa --->
1