Her Peygamber İslam' ı Vâzetmiştir.

Her şeyden önce bunun şahidi Allah'tır. Allah katında din İslam'dır ayetiyle bu sabittir. Peygamberimizin getirdiği hükümlerle geçmiş kavimlere getirilenler arasında tabii ki farklar vardır. Allah her kavme kendi kardeşlerinden mesajcı göndermiştir. Bugün bu en önemli mesajın izlerini bulmaktayız.
Örneğin Tevrat'ın Yeremya Kitabı 28-9'da şöyle denir:
"Selametle gelen peygamberin söylediği eğer çıkarsa Rabb'in gönderdiği gerçek peygamber olduğu bilinecektir."



Bu ifadeden anlaşılan gelecek peygamberin mesajının Selamet (İbranice Şalom) yani "İslam" olacağını ve her mesajcının mesajının "İslam" olduğu ve peygamberimizin delillerinden olan, Allah'ın izniyle gelecekten haber vermenin gerçekleşeceğinden bahsedilmektedir. Yine Tevrat'ta Selam ile ilgili ilginç örnekler vardır.

Mezmurlar,120/6: Hacc İlahisi
6.Canım uzun zamandır Selamet'ten nefret edenlerle oturuyor.
7.Ben Selamet Ehliyim;Fakat ben söyleyince onlar c
enge kalkarlar.

Yaradılış 43:23
"Ve o dedi, Sana Selam olsun,korkma: Tanrın,ve babanın Tanrısı çuvallarınızdaki hazineyi vermiştir..

Hakimler 6:23
"Ve Rab ona dedi, Selam senin üzerine olsun; korkmayın:ölmeyeceksiniz."
1 Samuel 25:6
"Ve böylece o başarıyla yaşayana diyeceksiniz ki, Selam her ikinize olsun ve Selam evinize olsun ve Selam mülkünüze olsun"
Sayılar 6:26
"Rab sana teveccüh etti ve size selamet verdi"
1 Samuel 1:17
"Sonra Tanrı cevapladı:Selametle gidin"


Her Kavme Peygamber Gönderilmiştir.
Arıyı, karıncayı kraliçesiz bırakmayan Allah insanı da şüphesiz ki öndersiz bırakmamıştır.Ancak her kitap Kur'an-ı Kerîm gibi orjinal haliyle kalamamış unutulmuş ve ya tahrife uğramıştır. Hıristiyanlarca kabul edilen Tevrat, İncil ve Zebur'dan oluşan Kitab-ı Mukaddes hala içeriğinde çok derin Tevhid izleri taşımaktadır.Hz.İsa'ya atfedilen İncil maalesef gerçek olanı değildir.Çünkü Hz.İsa'nın ana dili olan Aramice nüshalar yerine Yunanca yazılmış bir kaç kitap ve mektuptan oluşmuş bir vaaz mecmuası ya da hadis kitabına benzer sözler elimizde mevcuttur ki bunların en erkeninin Hz.İsa'nın nübüvvetinden 40 yıl gibi bir süre sonunda derlendiği sanılıyor. Aşağıda bir kaç alıntıyla Hz.İsa'nın İncil'de dahi korunarak kalan bir kaç öğretisi bulunmaktadır. Bunlar arasında Allah'ın bir olduğu (Mr.13/29, 10/18), yalnız Allah'a tapılacağı (Lk.4/18), kıyametin saatini yalnız Allah'ın bildiğini (Mt.24/36), secde için Kudüs'ün tayin edildiğini(Yn.4/20), şefaate yetkisi olmadığını (Mt.23), yalnız İsrail'e gönderildiği (Mt.23/24), kendisini gönderenin iradesini aradığını (Yn.5/30) bildirmiştir. Ayrıca
Yn 20:17:
17. İsa, "Bana dokunma!" dedi. "Çünkü daha Baba'nın yanına çıkmadım.Kardeşlerime git ve onlara söyle, 'Benim Babamın ve sizin Babanızın, benim Tanrımın ve sizin Tanrınızın yanına çıkıyorum."

Matta 21:11
11.Kalabalıklar, «Bu, Celile'nin Nasıra kentinden İsa peygamber» diyordu.
Matta 21:46
46. O'nu tutuklamak istedilerse de, halk tepkisinden korktular. Çünkü halk, O'nu peygamber sayıyordu.
Luka 24:19
19. İsa onlara, «Hangi olup bitenleri?» dedi.O'na, «Nasıralı İsa'yla ilgili olayları» dediler. «O adam, Tanrı'nın ve bütün halkın önünde gerek söz, gerek eylemde güçlü bir peygamberdi.
Yn 4:19
19. Kadın, "Efendim, anlıyorum, sen bir peygambersin" dedi.
Yn 6:14
14. Halk, İsa'nın yaptığı mucizeyi görünce, "Gerçekten dünyaya gelecek olan peygamber budur" dedi. "
Yn 7:40
40. Halktan bazıları bu sözleri işitince, "Gerçekten o peygamber budur" dediler.
Luka 13:33
33 Yine de bugün,yarın ve öbür gün yoluma devam etmem gerek. Çünkü bir peygamberin Kudüs'ün dışında ölmesi düşünülemez!"
Matta 13:57
57 Ve gücenip O'nu reddettiler.Ama İsa onlara şöyle dedi: «Bir peygamber, kendi memleketinden ve evinden başka yerde hor görülmez.»
Luka 24:36
36. Bunları anlatırlarken İsa'nın kendisi gelip aralarında dikildi. Onlara, «Size selam olsun!» dedi.
Yn 20:19
19. Haftanın o ilk günü akşam olunca, öğrencilerin Yahudilerden korkusu nedeniyle bulundukları yerin kapıları kapalıyken İsa geldi, ortalarında durup onlara, "Size selam olsun!" dedi.
Yn 20:26
26. Sekiz gün sonra İsa'nın öğrencileri yine evdeydiler. Tomas da onlarla birlikteydi. Kapılar kapalıyken İsa gelip ortalarında durdu, "Size selam olsun!"dedi.
Luka 10:5
5. Hangi eve girerseniz, önce, `Bu eve selam olsun!' deyin
Oruç
Matta 4:21'de İsa (as)nın 40 gün oruç tuttuğu, Luka 4:2'de oruçluken yemek yemediğini ve Yuhanna 8:31'de gerçek öğrencilerinin oruç tutanlar olduğunu anlıyoruz.

Secde ile Dua
Matta 17:6
6. Öğrenciler bunu işitince, dehşet içinde yüzüstü yere kapandılar.
Matta 26:39
39. Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı. «Baba» dedi,«mümkünse bu kâse benden uzaklaştırılsın. Yine de benim değil, senin istediğin olsun.»

Allah'ın Kulu
Matta 12:18
"Kalk ey kulum, seçtiğim!"
Resullerin işleri 3:13(RSV)
"İbrahim'i , İshak'ın Tanrısı,.... İsa'yı övmüş idi."
Resullerin işleri 4:27(RSV):
"Kutsal kulun, seçtiğin İsa hakkı için.."
Matta 11:11
"Hakikaten Ben (İsa) size derim ki ,insanlardan doğanlar arasında Vaftizci Yahya'dan ulusu yoktur
Yn 17:3
"Bu sonsuz hayattır ki Sen'i, tek gerçek Tanrıyı, ve gönderdiğin İsa Mesih'i bilebilsinler.
Hz.İsa hiçbir zaman İlahlık iddia etmemiştir.Zira İncil'de bu konuda çelişkiler vardır.Örneğin birinde Hz.İsa'nın Ben Allah'ın oğluyum derken diğerinde soru soran hakime Sen öyle diyorsun diye cevap vermiştir.Eski Ahit de Hıristiyanlarca kabul gördüğüne göre şu ayeti dikkate almakta fayda vardır.
Eyüp 25:4:
"Bir kimse nasıl Allah'la denk tutulur?Bir kadından doğduğu halde(insan) nasıl temiz olur?
Peki politeist dinlerde monoteist meyiller bulmak mümkün müdür? Ölüm sonrası yeniden yaşamaya tarih öncesi tüm toplumlarda rastlanır.Bu mezar taşlarından anlaşılmıştır.(James,Mythes et Rites)
Aziz Paulos denen kişinin günümüz Hıristiyanlığının kurucusu olduğu Hz.İsa'nın tasdik ettiği şeyleri inkârından bellidir.

Eski Mısır'da Teb'in Tanrısı Amon idi.Onun tekliği ise şöyle anlatılır:
"Annesi yok ki ismi sonradan verilmiş olsun,

Babası yoktur ki ona sebep olsun,O Tektir.
Kimse O'nu görebilmiş değildir."  (J.B.Pritchard,Ancient Near Eastern Texts relating to Old Testament,s.368)

Ra başka bir şehrin Tanrısıdır.O şöyle tanım bulur:
"Huzurla gökleri geçen ve iki memleketi aydınlatan yukarı ve aşağı Mısır'ı aydınlatan ,Muzaffer Ra.

İki memleketin efendisi,hürmetin Rabb'i ,kudretin büyüğü yeryüzünü mükemmel şekilde yapan "Tek Efendi" (J.B.Pritchard,Ancient Near Eastern Texts relating to Old Testament,s.366)

Fakat sonraları M.Ö.2000'lerde iki Tanrı inancı birleştirildi.Amon-Ra artık bir Boğa olarak tasvir ediliyordu.İsrailoğulları'nın Mısır esareti sırasında boğaya tapmayı buradan öğrendiğini Bakara (Buzağı) Suresi'nden anlıyoruz.Zira bu sureden Hz.Musa'nın İsrailoğulları'nın bu fikirlerini kırmak için Allah'tan gelen emirle bir yavru boğa kesmeleri istediğini öğreniyoruz..

"Amon-Ra ibadeti Heliopolis'te ikamet eden Boğa,bütün tanrıların başı,
iyilerin sevilmemişlerin tanrısı ki onun her şeye verdiği hayat yaşam doludur.
Selam sana Amon-Ra ,Karnağı yöneten ,iki ülkenin tahtının Rabb'i kendi anasının Boğa'sı..(J.B.Pritchard,a.g.e s.368)
Dejenerasyon yani Monoteist (Tevhid)anlayıştan Politeist (Çok Tanrılı)anlayışa geçiş safha safha izlenebilmektedir.

Hz.Yusuf'un Mısır'a girişi M.Ö.1674 ve 1553 yılları arasında olmalıdır.Bu sırada burayı istila eden Hiksos'lar yerel yönetimi ele geçirmişti.14.Hanedanın imparatoru Yakup-Har büyük ihtimalle Hz.Yusuf'un Mısır'da yöneticilik yaparken (Bkz.Yusuf Suresi, 101) kullandığı babasının adıdır.Çünkü Yakup ismi yerel Mısırlı ismi değil bir İbranî ismidir.



Aton dini ise ayrı bir öneme sahiptir Mısır'da.Çünkü kurucusu IV.Amenofis o güne dek olan bütün eksik sıfatli ve politeist inancı terk edip kendi Tanrısı Aton'u tebliğ etti.İsmini de Aton'un kulu olarak değiştirdi:Akhnaton.Bu dinin Hz.Yusuf'un getirdiği dinin kalıntısı olması muhtemeldir.Aralarında 300 sene fark vardır. IV.Amenofis Aton'u şöyle
anlatıyor idi: Bkz. Hz. Musa, Hz.İsa, Hz. Muhammed (as) mujdeleniyor.

"Yükselen sensin doğu ufuklarında.Yeryüzünün fevkinde muhteşem,parlak ve güzel.
Sen güneşsin.Uzaklarda olsan bile ülkenin fevkinde sen yükselirsin.Yükseklerde olsan ne fark eder
Gün seninle geçer.Göklerin batı ufkunda kalan sensin."(J.B.Pritchard,a.g.e s.163,183)

IV.Amenofis Amon-Ra Rahiplerince zehirlenerek öldürülmüştür..

Mısır'da geçen bu olayların tarihinden ve akışından Kur'an'da bahsedilmez. Ama Hz.Musa zamanında Hz.Şuayb'ın kızıyla evlenmeden şart koşulan 8 sene hizmet geleneği (Ka
sas, 27) tespit edilmiştir. (Dinlerin Dejenerasyonu ,s.35)

Mısırlılar Firavunun Tanrı olup,uluslarının ilşkilerinin kainatın tanrıları tarafından önetildiğine inanırlardı. Hüküm sahibi Firavun, Güneş tanrısı Ra'nın oğlu, Horus'un reenkarnasyon geçirmiş haliydi. Firavun Tanrılar arsından insanları yönetmek için tanrısal kanunlarla gelmişti. Onun her sözü anundu ve er şeyin sahibi idi. O ölünce Osiris'e dönüşüp aşağı dünyanın efendisi olurdu..(Nelson'ın Örnekli İncil Sözlüğü: 1986, Thomas Nelson Publishers, (Firavun).)

Tanrıların önünde durarak otoritesini gösterir Firavun.O onlara göğe tırmanmak için bir yapı inşaa ettirir.Eğer yapmazlarsa onlara yiyecek vermez.Ama o bir önem almıştır.O arkasına sihir güçleri bulunan tanrıları almıştır.Konuşan o değil tanrılardır.Firavun tırmanmayı tamamlayınca ayaklarındaki sihirle gökler gürülder.O bir sihirbazdır
.(Mısır Sihiri :Bolchazy-Carducci Publishers, Chicago (In the USA), s.11)

Firavunun tanrısal statüsü yanında sihir gücünü de barındırıyordu.Tacındaki yılan düşmanlarına ateş atardı,şavaş alanında binlerce düşmanını alt etmeyi becerirdi.Ona herşeye gücü yeten,herşeyi bilen,doğayı kontrol eden ve verimliliğin sebebi bir tanrı olarak inanılırdı.Tanrısal bir yönetici olarak,Ma'at denen ilahî kanunların koruyucusuydu. (Britannica İnternet, Op. cit., (Firavun))

Üstte Britanicca Ansiklopedisi'nden, Nelson İncil Sözlüğünden ve bir de "Mısır'da Sihir" adlı bir kitaptan alınan 3 paragraf alıntı görülmektedir. Bu 3 kaynağa göre Firavun Mısır'ın Rabb'i, Sihir sahibi,Gökteki Tanrılara çıkıp gözüken bir Tanrı'dır. Şaşırtıcı bir şekilde Kur'an'ı(28,38) tamamen doğrular. İşin ilginç kısmı hiyerogliflerin M.Ö.3.y.y.'dan beri unutulmuş olmasıdır. Halbuki bu kadar geniş bilgiyi ne Tevrat ne İncil'de bulabiliyoruz. Hz.Musa'nın sihir şeklindeki mucizelerinin Firavun'un ilgisini çekmek üzere planlı olarak Allah tarafından verildiğini anlıyoruz. Hatta Firavun'un tacındaki yılanın kutsallığı ,Hz.Musa'nın asâsının yılana dönüşmesiyle bozulmuş oluyordu. Firavun yerli Mısır dili olan Kıptice'de "Büyük Ev" demektir.

Aztekler'de  Xochiqhetzal adındaki bir kadın,ölümsüzlüğün hüküm sürdüğü "Cennet"te "yasak ağacın" meyvesini yamiş.Bunun üzerine ağaç parçalanmış;bu zamanların,günahların ve kötülüklerin başlangıcı olurken gece,sıkıntılar,ve ölüm de düşüşün cezası olarak insanlığın karşısına çıkmış.(Michel Graulich,"L'Arbre Interdit du Paradis Azteque,1 Ocak 1990 ,Paris) .
İslamî İnanç'la bu denli benzeyiş Aztekler'in bunu vahiyle öğrendiğini gösterir.Aztekler bunu sonradan kapmış da değildirler,zira memleketlerini s
ömürenlere hiç de sempatileri yoktur.

Kızılderililer'de Yüce Ruh "Manitu" temel inanç meselesidir.Ülkelerine "Beyaz adamın" girdiği üzere savunma için Shawneeler'den Tecumseh tepkisini gösterirken şöyle der:
"Hiç karşı koymaksızın bizi yok etmelerine göz mü yumalım,terk mi edelim evlerimizi?
Yüce Ruh'un bize armağan ettiği ülkemizi, mezarlarımızı bırakıp gidelim mi?
Biliyorum ,sizler de benim gibi Asla! Asla! diye bağıracaksınız!"     (Dee Down,"Kalbimi vatanıma gömün,s.112)

Geleneksel bir Afrika dininde ise çocuğunu iyileştirmek için dua eden bir baba şöyle der:
"Ey Tanrı,Sen ulusun!Beni yaratan sen Teksin,
Ben başka bir şeye sahip değilim.
Tanrı'm ,Sen yücelerdesin,Bir Teksin!
Benim çocuğum şimdi hasta ve şimdi Sen  bana istediğimi vereceksin!"(Mitoloji,Ki
tab-ı Mukaddes ve Kur'an-ı Kerim)

Yunan Mitleri'nde "Kainat" En yüce yaratıcı olup Titanlar'ı,Titanlar da Tanrı'ları yaratmıştır.(100 Soruda Mitologya)

Eski Türk'ler tek bir Tanrı'ya inanırdı.Bunu "Tengri teg Tengri" diye ifade ederlerdi.Ölülerini kefenle gömüp,Tengri'ye kurban keserler,7 kat göğe ve yere,Ahiret gününe,Cennet ve Cehennem'e inanırlardı.Bunların hepsi İslamiyet'in de öğretilerindendir.(Hayat Ansiklopedisi,Türk'lerde Dinî İnanç)

Yeni Zelanda'da Maoriler'de anlatılan bir efsaneye göre Para-whenua-mea ve Tupu-nui-a-uta adlı iki peygamber yeryüzünde Tek Tanrı Teyn'i ihmal eden ve aralarında şavaşa başlayan kabilelere yerin ve göğün bitişikken ayrılması hakkındaki doğru doktrni tebliğ için mücadele eder ve kavimleri onları yalanlaayıp alay eder. Sonunda peygamber Para-whenua-mea ve Tupu-nui-a-uta Tanrı Teyn'e dua edip onları yağmurla cezalandırmasını ister. Her tarafı tufan sarar ancak Para-whenua-mea ve Tupu-nui-a-uta kurtulur. Daha 140 ayrı ulusta Tufan hadisesi anlatılmaktadır. Bu ise ya tufanın tüm dünyada vuku bulduğunu ya da Kur'an öğrendiğimiz her kavme öncekilerin kıssalarının anlatılması yoluyla öğrenildiği gerçeğiyle açıklanabilir.

Yukarıda anlatılan hadise Kur'an-ı Kerim'deki Hz.Nuh'un kıssasını çağrıştırmaktadır. Özellikle kavminin O'nu yalanlaması,O'na kızması ve Hz.Nuh 'un duasıyla tufanın başlaması ve insanların gemidekilerden türemesi açısından özdeştirler.

Sümerler'de İlk insanın kilden yoğrulduğuna,bilgilerinin yaratıcı tarafından icat edilmiş olduğuna, çok eskiden evrenin bütün halklarının aynı tanrıya taptığına, eskiden tüm insanların aynı dili konuştuğuna, ilk kadının kaburga kemiğinden yaratıldığına inanılırdı. (Tarih Sümer'de Başlar,s.117, 134). Sümerler "ME" denen evrenin kontrol edildiği Kader yasalarına inanırlardı. Öyle ki her işi bir Tanrı üstlenir hiçbir şey plansız olmazdı. Sümerlilerin modern dünyanın yeni keşfettiği şeylerden bile haberdardı. Yerin ve göğün ayrılması ise hayli dikkat çekicidir. Olay şöyle anlatılır:

"Gök yerden ayrıldıktan sonra
Yer gökten ayrıldıktan sonra
İnsanın adı kondutan sonra
An (Gök Tanrısı) göğü götürdükten sonra
Enlil (Hava Tanrısı) yeri götürdükten sonra"
(s.68)
Enbiya Suresi,30
 "O küfredenler halâ görmüyor lar mı ki yer ve gök bitişikken biz onları ayırdık"
Kur'an-ı Kerîm aynı olayı anlatır..

Tanrı Teyn Göğü ve yeri ayırdığını Maori' lere bildirdi.



Sümer Tabletlerinde geçen "Ve tüm şehirlere Tanrısal kanunu dağıtan şehir olan Sümer" (s.79)ve Hz.Nuh'un dengi olduğu bilinen dindar Tufan Kral'ı Ziusudra (s.131) ,Gök yüzünün ve yeryüzünün Tek Prensi Kur'an-ı Kerimde geçen Krallık deyimine uyar. (Allah'ın Krallığı yani Melekutu, Gökleri ve yeri kaplar) ve Tevhid'i açık seçik beyan etmektedir.


Fars Kutsal Metinleri Zend-Avesta'da Evren 6 günde yaratılmış olduğuna, insanlığın bir erkek ve kadından yaratıldığına, Yim'in(Hz.Nuh) tufan peygamberi ve ilk şeriat getiren peygamber olduğuna,Meleklerin sayısız olduğuna, iyilerin Cennet'e kötülerin Cehennem'e gideceğine, Tanrının rahmetinden ümidin kesilmemesi gerektiğine, Tanrının hayat ve varlık veren olduğuna,Sonu ve başı olmadığına,Ona benzeyişte hiçbir şeyin olmadığına, yine aynen İslamdaki gibi vahyin peygamberlere uykuda, uyanıkken ve her ikisi arası bir halde gelmek üzere üç şekilde geldiğine, Şarabın yasak olduğuna inanılır.
Bunlar apaçık bir peygamber öğretisidir ki İran'a giren ilk Müslümanlar onlara Ehl-i Kitap muamelesi yapmıştır
.

POPOL-VUH: MAYA KUTSAL METİNLERİ

 

ANA SAYFA

Hosted by www.Geocities.ws

1