Home page
Haber Menüsü


Güncelleme: 13:58 TS 22 Kas., 2002
NTV
Temel hak ve özgürlükler

Arzu Zengin: İkinci Avrupa Birliği uyum paketi yolda.. AKP, kopenag kriterlerine uyum için temel hak ve özgürlükler konusunda yapılması gerekenleri bir aylık öncelikler arasına aldı... Ve Avrupa Birliğinden sorumlu başbakan yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır da hükümetin ilk iş olarak yapacağı düzenlemeleri NTV ekranından anlattı... Önce acil eylem planının açıklandığı güne dönelim ve Tayyip Erdoğan’ın temel hak ve özgürlükler konusundaki tahahütlerini hatırlayalım..
       
       “Tayyip Erdoğan: ‘Bir ay içinde temel hak ve özgürlükler ile ilgili düzenlemeler evrnsel düzeyde kabul edilmiş standart ve normlar ve AB kiriterleri çerçevesinde süratle yapılacaktır.’
       
       Arzu Zengin: Şimdide de Avrupa Birliği’nden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır dün öğle saatlerinde NTV ekranında, Avrupa Birliği için yapılacak düzenlemeleri anlattı.. İşkence, gözaltı ve cezaevi koşulları, basın özgürlüğü, siyasi haklar ve yolsuzluk gibi Türkiye’nin Avrupa Birliği karşısında başını ağrıtan tüm yasal engellerin 1 ay içinde kaldırılacağını söyledi. Yapılması taahhüt edilen düzenlemeleri uzmanlara soracağız, onların da görüş ve tavsiyelerini yansıtmaya çalışacağız.. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden Prof. Dr. Baskın Oran ilk yayın konuğumuz. İyi günler Sayın Oran. Sanıyorum Yalçınbayır’ın açıklamalarıyla ilgili neler düşünüyorsunuz? Yapılması gereken, yoldaki ikinci uyum paketi yeterli olabilir mi Kopenhag kriterlerine uyumda?
       
       Baskın Oran: Bu dördüncü uyum paketi aslında. Çünkü birinci uyum paketi, 6 Şubat 2002’de çıkmıştı. İkinci uyum paketi 26 Mart 2002’de çıkmıştı. Üçüncü uyum paketi Ağustos’ta çıkmıştı. Fakat bu sıralama veya numaralandırma önemli değil. Şimdi en önemli olan husus şu, felsefi açıdan. Biz kendi insanımıza insan muamelesi yapmakla yüceliriz, millet olarak, devlet olarak. Fakat biz bu reform paketlerini ne yazık ki bu amaçla çıkarmıyoruz. Avrupa Birliği’ye girme amacıyla çıkarıyoruz. Bu bir millet için çok güzel bir şey değil. Fakat buna da takılmamak lazım. Şu veya bu biçimde Türkiye’nin kendi insanına insan muamelesi yapması, demokrasiyi, insan haklarını, azınlık haklarını getirmesi ve kendi imzaladığı uluslararası anlaşmalara uygun hareket etmesi Türkiye’yi yücelten bir şeydir. Benim uzmanlık alanım milliyetçilik ve azınlıklar olduğu için uyum paketi içindi isterseniz bu konudaki düşüncelerimi söyleyeyim. Bu Ağustos ayında çıkarılan kanunda 3 Ağustos’ta, 4. madde, bu kanunun adı da çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun. Bunun dördüncü maddesi gayrı muslim vakıflarıyla ilgili. Cemaat vakıfları diye geçiyor ama bunlar gayrımüslim vakıfların hepsi, Osmanlı döneminde padişah fermanıyla teker teker kurulmuş şeylerdir. Buradaki hüküm diyor ki, bakanlar kurulu izniyle bunlar taşınmaz mal edinebilirler ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunabilirler. Şu anda ellerinde bulunan malları da tescil ettirebilirler, diyor. Bu, ilk okuyana tuhaf gelir. Çünkü taşınmaz edinebilmesi için bir gayrımuslim vakfı derken de Türk kanunlarına göre Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları tarafından, kendi vatandaşlarımız tarafından kurulmuş vakıflar. Neden bunların mal edinebilmeleri ve malların üzerinde tasarrufta bulunmaları için Avrupa Birliği’ne ilişkin bir kanun çıkarılsın. Çünkü 1936 beyannamesi denilen felaket bir uygulamayla bu vakıfların hem mal edinmelerine engel olunuyordu, hem de ellerindeki mallar ellerinden alınıyor. Bu kanun, 1936 beyannamesi gibi en ufak bir insan hakkına veya vatandaş hakkına diyelim uymayan bu beyanname uygulamasını kaldırmak için getirildi. Bu 1936 beyannamesi, zurnanın zırt dediği delik bu. 35 yılında çıkarılıp da 36’da uygulanmaya başlanan vakıflar kanunu bir devrim kanunudur. Amaç da islamcı vakıfların elindeki mallara vaziyet ederek onların devleti etkilemelerine engel olmaktır. 36 yılında da bir beyanname istenmiştir bütün vakıflardan, mallarınızı bildirin denmiştir. Bütün vakıflar mallarını bildirmişlerdir. Fakat 36 yılından sonra Atatürk’ün sağlığı hızla kötüye gittiği için bu tozlu raflara kalkmış bir beyannamedir. Kıbrıs sorunu çıkıp da Yunanistan ile çekişmeye başladığımızda bu 36 beyannamesi, Vakıflar Genel Müdürlüğümüz tarafından tozlu raflardan indiriliyor. Ve yalnız gayrımuslim vatandaşlarımızın vakıflarına birer genelge yollandı, dendi ki, siz bize vakıfnamenizi getirin. Eğer o vakıfnamede sizin mal alabileceğinize ilişkin bir hüküm yoksa, 36 yılından beri sizin satın aldığınız veya bağışlanan malları geri alacağız. Bunlar dediler ki, efendim, bizim vakıfnamemiz olmaz, hepimiz Osmanlı döneminde kurulduk. Onun için bizim vakıfnamemiz padişah fermanıdır. Vakıflar Genel Müdürlüğü dedi ki, ben bunu dinlemem, siz bana 36 beyannamenizi getirin. Eğer orada mal edinebileceğinize ilişkin bir hüküm yoksa, ben sizin bu mallarınızı geri alırım dedi ve almaya başladı. Yani, parası ödenmiş malları geri alıp, onları satanların varislerine vermeye başladı. Varis kalmamışsa, hazineye intikal ettirmeye başladı. Şimdi bu uygulama tabi ki herşeyden önce özel mülkiyete aykırı, insan haklarından, vatandaş haklarından önce. İşte 3 Ağustos’ta çıkarılan 4. maddesi bunu ortadan kaldırmaya yönelikti. Fakat burada da Lozan’a aykırı ve de Anayasa’nın 10. maddesinin eşitlik hükmüne aykırı bir hüküm getirildi. Dendi ki, Bakanlar Kuruluna gidin.. Halbuki müslüman vakıflarının mal edinebilmesi için bakanlar kurulu izni gerekmiyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü izni yeterli oluyor. Dolayısıyla bu kanun da doğrudan doğruya hem Lozan’ın getirdiği haklara 40 ve 42. madde haklarına hem de bizatihi Anayasa’nın 10. maddesine aykırıydı. Şimdi, ben bunu da önemsemiyorum. Bunun arkasından kanuna dayanarak, 4 Ekim 2002 tarihinde bir yönetmelik çıkarıldı. Bu yönetmelik, hani meşhur hikayedir, deveye boynun eğri demişler, nerem doğru demiş. O şekilde bir yönetmelik, inanılacak gibi değil. Bakınız, özet olarak söyleyeyim, bu yönetmelik nelere aykırı. Bir, bir kere uyum kanununun bizzat kendisine aykırı. 4. madde A 2 bölümüne aykırı. Bu yönetmelik niçin çıkarıldı. 36 beyannamesini ortadan kaldırıp da gayrimüslim vatandaşlarımızın kurduğu vakıfların mal edinebilmelerine ve bu mallar üzerinde tasarrufta bulunabilmelerini, yani kiraya vermeye, satmaya vs. bir de ellerinde bulunup, tapuda kaydedilmiş olan malları, tapuya tescil ettirmelerine olanak vermek için bu ağustosta çıkarılan kanun çıkarıldı.
       
       Arzu Zengin: Çok teşekkür ediyorum, bize verdiğiniz bilgiler için. Avrupa Birliği kapısının anahtarı olan kopenag kriterlerine uyum için eksik kalan yasal düzenlemeler, AKP’nin acil eylem planında bir ay içinde, hatta kopenag zirvesine kadar yasalaşması beklenen öncelikler arasında.. Temel hak ve özgürlükler konusunda yapılacak düzenlemeleri konuşmaya devam ediyoruz... Önce bu değişiklikler için yol haritası kabul edilen kopenag kireterlerini hatırlayalım, diyoruz. Avrupa Birliği temel hak ve özgürlüklerin çizgisini 22 haziran 1993 tarihli Kopenhag zirvesinde belirledi.. Avrupa Birliği, adaylık başvurusunda bulunan ülkelerin tam üyeliğe kabul edilmeden önce karşılamaları gereken kriterleri bir bir saydı.. Ve işte bunlara Kopenhag kriterleri denildi. Türkiye de, bugüne kadar sürekli olarak bu kriterleri yerine getirmemekle suçlandı. Kopenhag kriterlerinin siyasi şartları sadece 4 maddeden oluşuyor: ‘İstikrarlı ve kurumsallaşmış bir demokrasinin var olması, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı, azınlıkların korunması...’
       Elbette bunlar çok kalın bir Avrupa Birliği müktesebatıyla detaylandırılıyor. Yumurta kapıya dayandı. Türkiye, eksik düzenlemeleri 12 Aralık’ta toplanacak olan Kopenhag zirvesi öncesinde gerçekleştirmeye çalışacak. Elbette Avrupa Birliği için bunların yasalara geçmesi kadar uygulamaya geçmesi de önemli. Konuyla ilgili olarak İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu’na görüşlerini sorduk.
       
       Kazım Kolcuoğlu: Tabi ki evrensel kriterler, zaman zaman gündeme getirilerek, bazı yasal değişiklikler, anayasal değişiklikler yapıldı. Bundan önceki yasa değişikliklerinde yapılan insan hakları konusunda bazı iyileştirmeler ve geliştirmeler yapıldı. Evrensel kriterler deyince en azından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindende Avrupa Birliği kriterleri ile önemli ulusalüstü kriterler var. O kriterlerin tabi ki bizim yasalarımıza girmesi veya düzenlenmesi gerekiyor. Ama bir aylık süre içerisinde tabi bunların yapılıp bitirilmeleri olanağı var mı yok mu bilemiyorum. Onlar çalışmaya bağlı şeyler. Nelerin yapılacağını tam olarak bilmiyoruz tabi o bir genel değerlendirme. Genel değerlendirmenin içerisi nasıl doldurulacak, onu bilemiyorum tabi, zaman içinde onu de göreceğiz. Elbette, bu iyileştirmeler sevindirici. Bu konuda bize düşen görev olduğu zaman biz de bu konuda her türlü yardımı yapabiliriz, insan haklarının geliştirilmesi konusundaki yasal düzenlemeler ve değişiklikler konusunda.
       
       Arzu Zengin: AKP’nin yasalaştırmayı planladığı ikinci AB uyum paketini, Kopenhag öncesi Türkiye’nin eksiklerini konuşmak üzere bu kez Polis Akademesi Güvenlik Birimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahit Bıçak yayın konuğumuz. Sayın Bıçak, Sayın Yalçınbayır’ın dünkü açıklamalarından yola çıkarak sizin görüşlerinizi almak istiyoruz. Uyum paketi ne kadar yeterli Kopenhag kriterlerine uyum için? Ve özellikle işkence ve cezaevi koşullarıyla ilgili düzenlemeleri sormak istiyorum. İlk olarak hukuk usulü ve CMUK’ta değişiklik yapılması öngörülüyor. F Tipi cezaevlerindeki şartlarla ilgili sorunları gidermek için. Ayrıca DGM’lerce tutuklananlara yönelik sorunları gidermek için de DGM kanununda değişiklik yapılacaktır deniliyor ama ayrıntı verilmiyor. Siz neler önerirsiniz?
       
       Vahit Bıçak: Avrupa Birliği, 1998 yılından itibaren Türkiye ile ilgili olarak her yıl bir rapor olmak üzere, toplam beş rapor yayınlandı. Bu raporların kapsamlı bir analizi, hangi alanlarda reform yapılması gerektiğini ortaya koyuyor. Bu reformların olumlu değerlendirilebilmesi ve ilişkilerin gelişmesine olumlu katkı yapabilmesi için öncelikle somut kararların alınması gerekir. Veya bir takım yasaların kabul edilmesi gerekir. Bir takım uluslararası sözleşmeler var. Bunların hem imza edilmesi hem de onaylanması gerekiyor. Ve çok daha önemlisi, alınan tedbirlerin pratik yaşamda uygulanması gerekiyor. Şu anda hükümetin önerdiği bir tasarı Avrupa Birliği henüz yasalaşmamış teklif ve önerileri dikkate almıyor. Bunun yasalaşması gerekiyor. DGM’leri 1973 yılında hukuk sistemimize girdi. Ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bir takım kararları doğrultusunda yapı değiştirildi, 3 hakimden birisi askeri üyeyken, İmralı davasında bunun adil yargılama ilkesini ihlal ettiği tespiti üzerine Anayasa’nın 143. maddesi değiştirildi ve DGM’lerinde asker hakim uygulamasına son verildi. Ancak genel mahkemelerde uygulanan bir takım haklar, DGM’lerde henüz uygulanmamakta. Dolayısıyla adaletli ceza yargılamasında ikili bir standart söz konusu olabilmektedir.
       
       Arzu Zengin: DGM’de yargılananlarla normal mahkemelerde yargılananlar arasında ne gibi farklılıklar, ne gibi fırsat eşitsizlikleri var?
       
       Vahit Bıçak: Gözaltı sürelerinde farklılar var. Avukatla görüşebilmede farklılıklar var. Bu farklılıkların ortadan kaldırılması gerekiyor. Ceza yargılamaları hala makul sürede bitirilemiyor. Avrupa Birliği raporları bunun uzun olduğuna dikkat çekiyor. Şu anda ceza mahkemeleri 406 günde bitiyor Avrupa Birliği’nin tespitlerine göre. Hukuk davalarının ise 241 günde sonuçlandığı ortaya çıkıyor. Bunlar aşağı çekilmesi ihtiyacı da vurgulanıyor. Ayrıca istinat mahkemelerinin hala kurulmamış olması ve bunların kurulması gereği de ortada. Savcıların özellikle ifade özgürlüğüyle ilgili olarak ceza normlarını çok geniş yorumladıkları tesbiti de bu raporlarda yapılıyor. İfade özgürlüğüyle ilgili konularda savcıların ilgili maddeleri geniş yorumundan kaçınmaları gerekiyor. Bu ceza normlarının yorumlanmasında açıklık, şeffaflık ve yasal kesinlik bulunmuyor. Bunların sağlanması için de yine bir takım tedbirlerin alınması gerekiyor. Yine, askeri mahkemeler sivil kişileri yargılayabiliyorlar. Avrupa Birliği’nin tespitlerine göre 2001 yılı içerisinde 358 sivili içeren 176 dava askeri mahkemede görülmüştür. Bu durumun da ortadan kaldırılması gerekiyor. Yolsuzluk, ciddi bir problem olmaya devam ediyor. Yolsuzlukla ilgili Avrupa sözleşmeleri henüz onaylanmadı. Ayrıca geçtiğimiz yıl dünyada çok önemli bir gelişme oldu. Uluslararası ceza mahkemesi kuruldu. Türkiye, bu mahkemeye taraf değil. Bu mahkemeye de taraf olması gerekiyor. İdam cezası konusunda bir takım düzenlemeler yapılmış olmakla birlikte Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin idam cezasını yasaklayan 6 ve 13 numaralı protokollerini de Türkiye henüz imzalamadı. Bunun da imza edilmesi gereği söz konusu. Azınlıkların korunması hakkında Avrupa sözleşmesine yine imza edilmesi gerekiyor. Türkiye’den Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yoğun başvuruların devam ettiğine vurgu yapıyor raporlar. Şu anda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde aleyhine en çok dava olan ülke maalesef Türkiye. Bu rakamlar da yeralıyor raporlarda. Bu rakamların makul düzeye çekilmesi için tedbirlerin alınması gerekiyor. Bunlar çok yapısal tedbirler. Şu anda adil yargılanma hakkıyla ilgili davalar birinci sırada yeralıyor. Kişi güvenliği ve özgürlüğü ihlali iddia edilen davalar ikinci sırada. İşkenceyle ilgili davalar 246 davayla üçüncü sırada. Örgütlenme özgürlüğü dördüncü sırada. Ve ifade özgürlüğüyle ilgili davalar da beşinci sırada yeralıyor. Bu davaların sıralaması hangi alanlarda reform yapılacağı konusunda önemli bir fikir verebilir. Ayrıca Avrupa İnsan Mahkemesi’nden karara bağlanmış bir takım kararlar var. Bu kararların yerine getirilmediği tespiti yapılıyor. Kararları yerine getirmemek Avrupa Konseyi’nden ihraç nedeni. Dolayısıyla Türkiye’nin önünde şu anda iki ciddi sorun var. Avrupa Birliği’ne her ne kadar üyelik yönünde adımlar atılıyorsa da ikinci bir sorun Avrupa Konseyi’nde tutunabilme sorunudur. Çünkü bu Avrupa’daki entegrasyonun iki organından birisi olan Avrupa Konseyi’nden Türkiye’nin ihracı zaman zaman gündeme gelmektedir.
       
       Arzu Zengin: Çok teşekkür ediyoruz Sayın Bıçak, yayınımıza katıldığınız için. İçerde eylem planı, dışarıda Avrupa Birliği... Türkiye’nin acil öncelikleri arasında, masada duruyor. Şimdi Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde Türkiye ile ilgili yaşanan gelişmelere geçiyoruz. Avrupa Birliği’nin kapısını aralamak için tarihi dönemeçlerden biri de 12-13 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek olan Kopenhag zirvesi. Alınacak bir tarihin önemi çok büyük. Peki, Avrupalı parlamenterler için Türkiye’ye bir tarih verilmesi ihtimali ne? Türkiye hangi sorunları aşmalı? İşte bu sorunların yanıtını NTV Brüksel Muhabiri Güldener Sonumut aradı
       
       NTV: Kopenhag siyasi kriterleri arasında yeralan, demokratik kriterler. Özellikle de özgür demokrasinin sağlamlaştırılması konusunda. Yeni hükümetten beklentileriniz neler? En azından Kopenhag öncesi?
       
       Graham Watson (AP Liberal Demokrat Grup Başkanı): Anladığım kadarıyla Ağustos ayının başlarında yapılan reformların bazıları derhal uygulanmaya başlandı. Uygulamaya konan reformların arttırılmasını bekliyoruz. Öncelikle adalet ve yargı bağımsızlığı reformlarının meclisten geçirilmesini istiyoruz. Polis karakollarının iyileştirilmesini bekliyoruz. Çok kültürlülüğün altyapısının oluşturulması, Kürtçe eğitimin sadece özel okullarda değil, diğer okullarda da verilecek kadar yaygınlaştırılmasıdır. Bu gibi adımlar, Avrupa Birliği’ne girmenize yardımcı olacaktır. Türk halkıyla aynı değerleri paylaşıyoruz.
       
       NTV: Açık bir yanıt bekliyorum. Brüksel zirvesinde Avrupa Birliği, Türkiye’deki seçimlerin sonuçlarını bekliyordu. Şimdi seçimler yapıldı. Açıkça söyleyebilir misiniz? Demokrasi ve insan hakları boyutunda yeni hükümetten ne bekliyorsunuz?
       
       Elmar Brok (AP Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı): Yeni hükümet bu yaz planlanan reformları geçirmeye devam etmeli. Siyasi kriterleri yerine getirmeli, buna yargı bağımsızlığı dahil. Ordunun Anayasa’daki ve pratikte ağırlığı kaldırılmalı. Aynı zamanda Türkiye’deki ekonomik düzelme de sürdürülmeli. Elbette ekonomik performans müzakereye başlamak için bir kıstas değil.
       
       Adam cezasını da kaldıran uyum yasaları çıkarıldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına uyulması kabul edildi. Azınlık vakıflarının hakları genişletildi. İşkence suçuna yönelik cezalar arttırıldı.
       
       Arzu Zengin: Yine Kopenhag’a doğru gelişmeleri aktarmaya devam ediyorum. NATO Zirvesine katılan Cumhurbaşkanı Sezer, ikili temaslarını Kopenhag zirvesinde, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden beklentilerini dile getirdi. Ve destek istedi. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, Türkiye’nin 53 yıldır Avrupa Konseyi’ne üye olmasının Avrupalı olduğunun en önemli ve açık delili olduğunu söyledi. Bir başka gelişme, Avrupa Birliği Komisyonu’nun Türkiye’ye eksik kalan Kopenhag siyasi kriterlerinin yerine getirilmesi ve uygulanmasına ilişkin bir takım önerileri içeren yeni bir yol haritası sunacağı öğrenildi.
       
       “Prag’daki nato zirvesine katılan cumhurbaşkanı sezer’in ikili temaslarında öne çıkan konulardan biri de Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri oldu. İspanya başbakanı Hose Maria Aznar, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası konusunda bir çözüm sağlanmasının Kopenhag zirvesine giden süre içinde olumlu bir ortam yaratabileceğini söyledi. Kıbrıs‘ta çözüm istediklerini de kaydeden Aznar, İspanya’nın Türkiye’ye Kopenhag’da bir tarih verilmesi gerektiğine inandığını bu yönde çaba harcayacağını dile getirdi.
       Sezer tarafından kabul edilen danimarka‘nın başbakanı anders fog rasmussen ise, Avrupa Birliği dönem başkanlığı olarak Türkiye‘nin beklenti ve kaygılarını bildiklerini, Kopenhag zirvesinde dengeli bir sonuç çıkmasını sağlamak için çalışacaklarını ifade etti. Bir aday ülkenin tam üyelik müzakerelerine başlaması için Kopenhag kriterlerini yerine getirmesi gerektiğini hatırlatan rasmussen, Türkiye‘ye bunlar dışında bir koşul uygulanmayacağını ifade etti. Rasmussen‘e, Avrupa Birliğinin, kıbrıs rum yönetimiyle katılım müzakerelerini başlatmakla bir hata işlediğini söyleyen sezer de, bir haksızlık ve dengesizliğin söz konusu olduğuna dikkati çekti.
       Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac da, kendisinin ve ülkesinin, Türkiye‘nin yerinin Avrupa olduğunu öteden beri söyleyerek Avrupa Birliği yakınlaşmasına destek verdiklerini belirtti.
       Bu stratejik hedeflerinde bir sapma olmadığını kaydeden Chirac, aday ülkelerin müzakerelere başlamasının koşulunun Kopenhag kriterlerinin yerine getirilmesi olduğunu hatırlattı. Fransa olarak agsp’ye büyük önem verdiklerini kaydeden Chirac, Türkiye ile Yunanistan arasındaki çekişmeler nedeniyle bu konunun rehin alınmış olmasından üzüntü duyduklarını ifade etti. Tarih konusunu telaffuz etmeyen Chirac, Kopenhag‘da Türkiye’yi tatmin edebilecek bir formülden yana oldukları mesajını verdi. Sezer de, Türkiye‘nin Kopenhag zirvesinden tarih beklentisini belirterek, başka formüllerin tatmin edici bulunmayacağını vurguladı.söyledi ve fransa’nın desteğini istedi.
       Avrupa Konseyi genel sekreteri walter schwimmer, Türkiye‘nin 53 yıldır Avrupa Konseyi’ne üye olmasının Avrupalı olduğunun en önemli ve açık delili olduğunu söyledi. Strasbourg‘daki temasları çerçevesinde dün AKP Lideri Recep Tayyip Erdoğan’la görüşen Schwimmer, Avrupa Konseyi kriterlerini tamamen yerine getirmenin, Kopenhag kriterlerini yerine getirmekle eşanlamlı olduğunu ifade etti.
       Avrupa Birliği komisyonu‘nun Türkiye‘ye, eksik kalan Kopenhag siyasi kriterlerinin yerine getirilmesi ve uygulanmasına ilişkin birtakım önerileri içeren yeni bir “yol haritası” sunacağı öğrenildi. Avrupa Birliği komisyonu‘nun söz konusu “yol haritası”nı aralık ayı başında türk hükümetine sunması bekleniyor. Komisyonun genişlemeden sorumlu üyesi günter verhaugen, dün erdoğan ile yaptığı görüşmeden sonra, “Türkiye ile yeni bir işbirliğini geliştireceklerini” ifade etmişti.
       
       Arzu Zengin: Şimdilik bu kadar, hoşçakalın.

 

 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları
   
Hosted by www.Geocities.ws

1