Vahit Bıçak Web Sitesi

 

YENİ YAPISIYLA AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

(Atıf İçin: Bıçak V. (2000) "Yeni Yapısıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi", 16 Liberal Düşünce Dergisi, s.10-21)

 

Yrd. Doç. Dr. Vahit Bıçak

 Giriş

Uzun bir aradan sonra Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinde yeni bir dönem başladı. 10-11 Aralık 1999 tarihinde Helsinki'de toplanan Avrupa Birliği Konseyi, yayınladığı Bin Yıl Bildirgesi ile Türkiye'nin "Avrupa Birliği'ne aday ülke" statüsünde olduğunu kabul etti. "Aday ülke" statüsünden "üye ülke" statüsüne geçişin söz konusu olabilmesi için bazı konularla ilerleme kaydedilmesi ön şartı getirildi. İnsan hakları konusunda ilerleme kaydedilmesi bu önkoşulların başında gelmektedir.

İnsan haklarının iyileştirilmesi önkoşulunun ne oranda gerçekleştiğinin belirlenmesi açısından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararları hayati öneme sahip olacaktır. İnsan Hakları Mahkemesi verdiği kararlarla halihazırda Türk hukuk uygulamasını ve mevzuatını önemli ölçüde etkilemiştir. İncal davasında Devlet Güvenlik Mahkemelerinde askeri hakimin görev yapmasının adil yargılama hakkını ihlal ettiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından tespit edilmesi üzerine 1999 yılında Anayasa ve yasa değişikliği yapılarak asker hakimin Devlet Güvenlik Mahkemelerinde görev yapması uygulamasına son verilmiştir. Öcalan davasında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen yürütmenin durdurulması kararı, verilen cezanın infazı sürecini durdurmuştur.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin iş yükü açısından Türkiye ile ilgili davalar önemli bir sayı oluşturmaktadır. 1999 yılı sonu itibariyle Mahkeme önünde bulunun toplam 12454 derdest dosyanın 2369 adeti Türkiye'deki insan hakları uygulamaları aleyhine açılmış dosyalardan oluşmaktadır. Başka bir ifade ile Mahkemedeki derdest dosyaların yaklaşık beşte biri Türkiye ile ilgilidir.

Belirtilen nedenlerden dolayı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye açısından çok büyük bir önem kazanmıştır. Coğrafi olarak Türkiye'nin dışında olmasına rağmen Türk yargı sisteminin önemli bir parçasını oluşturun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yakından tanınması ihtiyacı ortadadır. Bu ihtiyacı bir ölçüde karşılamak amacıyla, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yapısının incelenmesi bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 1 Kasım 1998 tarihinde çok önemli yapısal değişiklik geçirmiş olması ve yeni yapının Türkiye'de yeterince bilinmemesi bu çalışmayı zorunlu kılmaktadır.

 

Sözleşme Sistemi

Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (kısaca Sözleşme) 1950 tarihinde Roma'da imzaya açıldı ve 1953 tarihinde yürürlüğe girdi. Sözleşmeyi hazırlayanların amacı, 1948 tarihli Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinde ifade edilen hakların pratiğe geçirilmesinin ilk adımını atmaktı.

Medeni ve siyasi hak ve özgürlükler kataloğu oluşturmasının yanında, Sözleşme, taraf devletler açısından taahhüt edilen yükümlülüklerin hayata geçirilmesinin sistemini oluşturdu. Sözleşmeye taraf olan Devletlerin, bireylerin, birey grupların ve hükümet dışı kuruluşların Sözleşmeye taraf olan herhangi bir devlet aleyhine Sözleşmede korunan değerleri ihlal ettiği gerekçesi ile Sözleşme organlarına başvurabilmesine imkan sağlandı.

Sözleşmede sayılan insan haklarının pratikte uygulanıp uygulanmadığını denetim sorumluluğu ise Strasbourg'da oluşturulan belli organlara verilmiştir. 31 Ekim 1998 tarihine kadar geçen zamanda Sözleşmeye taraf devletlerin yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri üç organ tarafından denetlenmiştir. Bunlar, 1954 yılında oluşturulan Avrupa İnsan Hakları Komisyonu (kısaca Komisyon), 1959 yılında oluşturulan Avrupa İnsan Hakları Divanı (kısaca Divan) ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesidir. 1 Kasım 1998 de yürürlüğe giren 11 nolu Protokol ile anılan ilk iki organın yerini, tam zamanlı çalışan tek bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi aldı. Bakanlar Komitesinin yargısal işlevi ise ortadan kaldırıldı.

1 Kasım 1998 tarihinde varlık kazanan yeni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yapısının, eski sistemle mukayeseli olarak incelenmesi konunun daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacaktır.

 

Yenilik İhtiyacı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bireyin hak ve özgürlüklerini totaliter anlayışlara karşı korumayı amaçlayan bir yapıdır. Mahkemenin görevini gereği gibi yapabilmesi için Sözleşmeye taraf Devletlerin müdahalelerine ve etkilerine karşı bağımsız olmalıdır. İkinci Dünya savaşı sonrası oluşturulan Komisyon ve Divanın yapıları o dönemde Sözleşmeye taraf Devletlerce mümkün olabilen uzlaşmanın bir yansımasıdır. Bugünün koşullarında yargı bağımsızlığı açısından oldukça yetersiz olan bu mekanizmalar tarihsel şarlarla birlikte düşünüldüğünde tarihin önemli köşe taşlarından oldukları görülecektir. Ancak, değişen dünya şartlarında bu mekanizmalar yargı bağımsızlığı ilkesi açısından oldukça yetersiz kalmışlardı. Strasbourg mekanizmasının siyasi amaçlardan ve devlet müdahalelerinden arındırılmış bir şekilde sadece hukuka ve sözleşmeye bağlı bir şekilde karar verebilecek bir yapıya kavuşturulması ihtiyacı çok net olarak hissedilmiştir.

Taraf devletlerin birçoğunun yargısal niteliğe sahip bir organa sahip olmak konusunda fazla istekli olmadıkları ortada olan bir gerçekti. Buna rağmen, 1980'lerden sonra dava sayısının düzenli olarak artması, yargılama sürecinin kabul edilebilir sürede tamamlanmasını güçleştirdi ve reformu kaçınılmaz kıldı. 1990'ların başında 23 olan Sözleşmeye taraf devletlerin sayısının 1999 yılına gelindiğinde 41'e yükselmesi, adaletin geç işlemesi probleminin büsbütün artmasına neden oldu. Komisyona 1981 yılında 404 başvuru kaydedilirken, 1993 de bu sayı 2037'ye 1997 de 4750'ye yükseldi. Komisyonca kaydedilmeyen veya geçici dosya açylan başvuru sayısı ise 1997 yılında 12000'e ulaştı. Divan istatistikleri de benzer bir resim ortaya koymaktaydı: 1981 yılında 7 olan Divan önündeki dava sayısı, 1993 de 52'ye, 1997 yılında ise 119'a yükselmiştir.

Dava sayısındaki bu artış, Sözleşmenin denetim organlarının reformunun taraf devletlerce de benimsenmesine yol açtı. Sözleşme sisteminin yeniden yapılandırılması konusunda başlangıçta görüşler farklı olmasına rağmen, netice de tam zamanlı, tek bir mahkeme oluşturulması çözümü benimsendi. Yeni yapı iki temel amacı gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Bunlar, Strasbourg sisteminin yargysal karakterinin güçlendirilmesi ve yapıyı basitleştirerek muhakeme süresinin kısaltılmasından ibarettir.

 

Geçiş Dönemi

Belirtilen hedefleri gerçekleştirmeyi amaçlayan ve denetim mekanizmasını yeniden yapılandıran 11 nolu Protokol, 11 Mayıs 1994 tarihinde imzaya açıldı. 11 numaralı Protokolün Sözleşmeye taraf tüm devletlerce onaylanması ve en son onayın alınmasından bir yıl sonra yürürlüğe girmesi öngörüldü. Son onayın Ekim 1997 de Avrupa Konsey'ine teslim edilmesi ile bir yıllık hazırlık dönemi başladı. Bu geçiş dönemi boyunca Mahkemede görev yapacak hakimler seçildi ve yeni Mahkemenin yapısı ve çalışma usulu hakkında birkaç toplantı yapıldı. Özellikle, halen Divanda hakim olupta yeniden hakim olarak seçilen hakimler yeni Mahkeme İçtüzüğü Tasarısını hazırladılar.

Yeni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 1 Kasım 1988'de 11 nolu protokolün yürürlüğe girmesi ile çalışmaya başladı. Eski Divan işlevine 31 Ekim 1998 de son verdi. Komisyon ise 31 Ekim 1999 tarihine kadar önceden kabul edilebilirlik kararı verilen dosyalarla ugrasmak üzere 1 yıl daha varlığını devam ettirdi. Neticede, 31 Ekim 1999 tarihinde Komisyon da tarihteki yerini aldı.

Bakanlar Komitesinin Yargysal İşlevinin Sonu

Yeni yapy ile Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin yargısal işlevi ortadan kaldırıldı. Bu yenilik, sistemin yargısal nitelik kazanması açısından son derece olumlu olmuştur. Bakanlar Komitesi, Avrupa Konseyinin yürütme organı olmasına rağmen Komisyon tarafından haklı bulunan başvurular eğer Divan önüne getirilmezse, Bakanlar Komitesi Sözleşmenin ihlal edilip edilmediğine ve eğer ihlal olduğu kanaatinde ise mağdura tazminat ödenmesine karar verebilmekteydi.

Bakanlar Komitesinin yargysal işlevini kaybetmesi, yeni mahkemenin kabul edilebilir bulunan her olay hakkynda hüküm vermesini gerekli kılmıştır. Bunun anlamı, yeni mahkemeyi çok büyük bir iş yükünün bekliyor olmasıdır. Mahkemenin yargı alanı, 800 milyon kişiyi kapsamaktadır. Mahkeme de görev yapan 41 hakimi bekleyen ortalama yıllık iş yükü ise 18.000-20.000 şikayet, 8.000 kayıt edilen başvuru, 500 son karardır. Mahkeme her gün 700 mektup, 200 ün üzerinde ülkeler arası telefon aramasına muhatap olmaktadır. Yaşamının ilk gününde, 1 Kasym 1998 tarihinde, Mahkeme Komisyondan 6.750 kayıt edilmiş başvuru, 40.000 geçici dosya, Divandan ise 89 dosya devralmıştır.

1999 yılı sonu itibariyle mahkemede 12454 kayyt edilmiş başvuru ve 45.303 geçici dosya bulunmaktadır. Kayıt edilen başvuruların yarısı üç ülke, Türkiye, İtalya ve Polonya aleyhine yapylan başvurulardan oluşmaktadır. Türkiye, 2369 başvuru ile birinci sırada bulunmaktadır. Türkiye aleyhine yapılan başvuru sayısı olması gerekenden çok fazladır. Mahkemenin yargı alanında 800 milyon kişi yaşadığı ve Türkiye nufusunun 60 milyon olduğu dikkate alınacak olursa, Türkiye aleyhine makul başvuru sayısının on üçte bir olmalıdır. Oysa, 1999 yılı sonu itibariyle bu oran beşte birdir.

Yarı Zamanlı Divandan Tam Zamanlı Mahkemeye

Yeni mahkeme tam zamanlı çalışmak üzere yapılandırılmıştır. 1988 öncesi dönemde Divan üyeleri veya Komisyon üyeleri temsil ettikleri Devletlerdeki asıl mesleklerine ek olarak Divan ve Komisyon üyeliğini yarı zamanlı olarak yürütmekteydiler. Bu durum Divan ve Komisyon üyelerinin bağımsızlıklarını olumsuz etkilemekteydi.

Hakimler önceden olduğu gibi sürekli ülkeleri ile Strasbourg arasynda seyahat etmekten kurtulmuşlardır. 1998 yılından itibaren Strasbourg'da ikamet etmektedirler. Yeni yapıda bu bir zorunluluktur. Ülkelerin gösterdikleri hakim adaylarından Strasbourg'da ikamet edeceklerine dair bir taahhüt de alınmaktadır.

 

Mali Yapı

Mahkeme ekonomik bağımsızlığımı halen sağlayamamıştır. Avrupa Konseyinden bağımsız bir bütçeye sahip değildir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin giderleri Avrupa Konseyi tarafından üstlenilmektedir. Avrupa Konseyinin gelirlerine ise üye ülkelerin katkıları oluşturmaktadır. Mahkemenin kararlarından tatmin olmayan ülkeler mali katkıda bulunmakta gönülsüz davranabilmektedirler. Bütçe yoluyla mahkeme etkilenmeye çalışılmaktadır. Bu durumu iyileştirme arayışları devam etmektedir.

İyileştirme çalışmalarında Avrupa Birliği'nin bütçe yönteminin esas alınması önerilebilir. Avrupa Birliği'nin ve Birliğin Lüksenburg'da bulunan yargı organının bütçesi, üye ülkelerin katkılarından değil, üye ülkelerde geçerli olan Katma Değer Vergisinin belli bir oranının Birliğe aktarılması yoluyla oluşturulmuktadır.

Ağır iş yükünün altından Mahkeme sınırlı bir bütçe ile kalkmaya çalışmaktadır. Avrupa Konseyinin bir yıllık bütçesi Avrupa Birliğinin bir günlük bütçesine eşittir. Avrupa Konseyi bütçesinden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin payı ise % 15 dir. Bireysel özgürlükleri geliştirmek ve hukuk devleti ilkesini yaşama geçirilmesini sağlamanın en önemli köşe taşlarından biri olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir yıllık bütçesi, Avrupa Birliği'nin bir saatlik bütçesine eşittir.

 

Hakimler

Hem yeni Mahkeme hem de eski Divan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraf olan devlet sayısı kadar hakimden oluşmaktadır. 1999 sonu itibariyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine 41 devlet taraf olduğundan dolayı, her bir devletten bir hakim olmak üzere Mahkemede 41 hakim görev yapmaktadır. Bunlardan 10'u eski Komisyon üyesi, 10 tanesi eski Divan hakimi, 21 tanesi ise daha önce Avrupa İnsan Hakları mekanizmasında görev yapmamış olan yeni hakimlerdir.

Bir devletin birden fazla vatandaşının hakim olması eski dönemde mümkün değilken yeni Mahkemede bu mümkün hale getirildi. Örneğin, İtalya, San Marino ve Malta adına görev yapan üç İtalyan hakim mevcut olabilmektedir.

Eski dönemde hakimler 9 yıl süre için seçilirken yeni dönemde bu süre 6 yıla indirilmiştir. Her üç yılda hakimlerin yarısının yenilenmesini sağlamak amacıyla ilk seçimde seçilen hakimlerin yarısının görev süresinin üç yıl sonra sona ermesi öngörülmüştür. Divanda görev yapan Türk Hakim Rıza Türkmen'in görev süresi 2001 yılında sona erecektir. Her iki dönemde de hakimlerin yeniden seçilebilmeleri mümkün kılınmıştır.

Hem yeni dönemde hemde eski dönemde hakimlerde aranılan şartlar ise, yüksek ahlaki karaktere sahip olma ve yüksek mahkeme üyesi olabilme niteliklerini taşımaları olarak ifade edilmiştir. Hem yeni mahkeme'de hemde eski Divanda hakimler kendi devletlerini temsilen değil, kendilerini temsilen görev yapmaktadırlar ve görevlerini yerine getirirken tamamen bagımsız ve tarafsızdırlar.

Yeni yapıda tam zamanlı olarak çalışan hakimler, yaklaşık 100.000 Frank (8 milyar TL) aylık maaş almaktadırlar. Hakimlerin, tam zamanlı hakimlik göreviyle, tarafsızlıkla veya bağımsızlıkla bağdaşmayan herhangi bir iş yapmaları yasaklanmıştır. Yetmiş yaşına ulaşanların hakimlik görevleri sona ermektedir.

Divanda kuruluşundan beri dört Türk hakim görev yapmıştır. Bunlar sırasıyla, 1959- 1965 yılları arasında Kemal Fikret ARIK, 1966-1972 yılları arasında Suat Bilge, 1973-1977 yılları arasında Ali Bozer ve 1977-1988 yılları arasında Feyyaz Gölcüklü'dür. Halihazırda Mahkeme de görev yapan Türk hakim ise Rıza Türmen'dir.

 

Hakimlerin Seçimi

Hakimlerin Mahkemenin temel unsurunu oluşturmalarından dolayı seçim süreçleri ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

Hem eski dönemde hem de yeni dönemde hakimlerin seçimi, üye ülkelerin göstereceği üç kişilik aday listesi arasından Avrupa Konseyi Parlamentosunda yapılan oylama ile gerçekleştirilmektedir.

Hakimler 6 yıllık süre ile seçilmelerine rağmen, mahkemenin tamamen yenilenmesinden kaçınmak için her üç yılda bir hakimlerin yarısının yenilenmesi öngörülmüştür. Her üç yılda bir yapılacak düzenli seçimler dışında, 70 yaşın doldurulması, ölüm, istifa gibi nedenlerle de yeni hakim seçilmesi durumu gündeme gelebilecektir.

Hukuki Sorunlar ve İnsan Hakları Komitesinin tavsiyesi üzerine Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi hakimlerin seçimi ile ilgili kendi prosedürünü geliştirmeye 1996 yılında karar vermiştir. Bu amaçla hakimlerin seçim sürecine bazı yenilikler getirilmiştir.

 

Özgeçmişlerin Standartlaştırılması

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hakim adaylarına gönderilmek üzere bir model özgeçmiş geliştirilmesine karar verilmiştir. Eski Divan döneminde de bazen adaylar tarafından, bazen aday gösteren ülkeler tarafından adayların özgeçmişleri Parlamenterler Meclisi'ne sunulmaktaydı. Bu özgeçmişler standart olmaktan öte, kişilerin kendi vermek istedikleri bilgileri içeriyordu. Verilen özgeçmişler tek bir yapıda ve sistematikte olmadığı için adayları mukayese etme imkanı sağlamıyordu. Hatta bazen, en temel bilgiler eksik olan özgeçmişlere rastlanabiliyordu. 1082 sayılı karar ile adayların özgeçmişlerindeki bilgileri sistematik olarak ve benzer hatta aynı yapıda sunmalarının adaylar arasında mukayeseyi kolaylaştıracağı vurgulanmış ve 1082 sayılı kararın bir parçası olarak resmi bir özgeçmiş formatı oluşturulmuştur. Bu özgeçmiş formatı 1999 yılında güncelleştirilmiştir.

Model özgeçmiş formu tüm adaylara gönderilmekte ve adaylardan doldurmaları istenilmektedir. Birçok hakim adayı özgeçmişini ciddiyetle ve özenle hazırlarken bazı adayların çok "ayrıntıcı" oldukları görülmüştür. Örneğin bir aday 20 sayfalık eser listesi sunmuştur; özgeçmişin toplam uzunluğu ise 25 sayfayı bulmaktadır. 123 adayın her birinin bu kadar kapsamlı özgeçmiş sunması durumunda Parlamenterlerin gözden geçirmesi gereken bilgi korkunç bir büyüklüğe ulaşmaktadır.

Bazı özgeçmişler eksik bilgi içermekte, diğer bazıları ilgisiz ve gereksiz bilgileri ihtiva etmektedir. Örneğin, Hırvatistan adayı Granic ve İspanya adayı Rodriguez Zapana Perez pasif dinleyici olarak katıldıkları akademik ve diğer toplantıların uzun bir listesini sunmuşlardır.

Özgeçmiş formu ile verilen bilgilerin doğruluğu kontrol edilmemekte doğru oldukları varsayılmaktadır. Özgeçmiş formunun sonunda seçilmeleri durumunda Strasbourg'da ikamet edeceklerine dair adaylardan taahhütte bulunmaları istenilmektedir. Mahkemenin düzenli ve verimli çalışabilmesi açısından hakimlerin Strasbourg'da ikamet ediyor olmaları kuşkusuz önem taşımaktadır.


Mülakata Tabi Tutma

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hakim adaylarının Hukuki Sorunlar ve İnsan Hakları Komitesinin bir alt Komisyonu tarafından mülakata tabi tutulmalarına karar verilmiştir. Parlamenterler Meclisi bu mülakatların Mahkemenin yerleşmiş olduğu Strasbourg yerine ulaşım kolaylığını dikkate alarak Avrupa Konseyinin Paris bürosunda yapılmasına karar vermiştir. Bu karar doğrultusunda 17-19 Aralık 1998, 7-9 Ocak 1998, 6 Nisan 1998 ve 7 Ocak 1999 tarihlerinde mülakatlar İnsan Hakları Alt Komitesi tarafından gerçekleştirilmiştir. Alt Komitede Parlamenterler Meclisindeki siyasi gruplar orantılı olarak temsil edilmiştir.

Alt Komite Sözleşmeye taraf her bir Devlet adayları için 1 saatlik bir zaman dilimi ayırmıştır. Her bir aday ise 15 dakika mülakata tabi tutulmuştur. Geriye kalan son 15 dakika ise adayların mukayese edilmesi ve değerlendirilmesi için kullanılmıştır. Böylesine önemli bir görev için 15 dakikanın yeterli olup olmadığı tartışma konusu yapılabilir. Ancak, alt komitenin 123 adayı mülakata tabi tutmak durumunda olduğu da gözden uzak tutulmamalıdır.

Mülakatlar sonuçları bir rapora dönüştürülerek Hukuki Sorunlar ve İnsan Hakları Komisyonuna ve Parlamento Sekreterliğine sunulmuştur. Sekreterlik bu raporu tüm Parlamenterlerin bilgisine sunmuştur.

Devletlerin seçim sırasında takındıkları tavır, alt komitenin mülakat sonrası tavsiyeleri doğrultunda olmuştur. Bu durumun belki tek istisnasını İngiltere oluşturmuştur. Alt Komite tarafından önerilen adayın değil, listesindeki başka bir adayın seçilmesini İngiltere Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde sağlamıştır.

Parlamenterler Meclisi, 1999 yılında yapılan mülakatların adayların nitelikleri hakkında daha iyi bilgi vermesi ve dolayısıyla adaylar arasında Parlamenterler Meclisinin daha bilinçli karar vermesine katkıda bulunması açısından çok faydalı olduğuna ve devam etmesine karar vermiştir.

 

Seçim Takvimi Geliştirilmesi

Hakimler altı yıl için seçilmektedirler. 70 yaşına ulaşıncaya kadar birkaç kez tekrar seçilebilmektedirler. İlk seçimde seçilen hakimlerin yarısının süresi 3 yıl sonunda sona erecektir. Üç yılda görev süresi bitenlerin kimler olacağı, Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğince yapılan kura çekimi ile belirlenmiştir. Dolayısıyla her üç yılda bir mahkemenin kısmen yenilenmesini sağlamak için hakimlerin seçimi gündemde olacaktır.

Her üç yılda bir yapılması gereken düzenli seçime ilave olarak, görev yapan hakimin 70 yaşına ulaşması, istifa etmesi, ölmesi gibi durumlarda ara seçim yapılması da gerekebilir. Netice olarak, hakim seçimi sık sık Parlamenterler Meclisinin gündeminde olacaktır. Boşalan hakimlik makamlarını doldurmak için adayların tespiti ve seçilmeleri mümkün olduğu kadar çabuk yapılmalıdır. Bunu sağlamak üzere önceden adayların tespit ve seçimi ile ilgili bir takvim olması oldukça faydalı olacaktır.

Geçmişte, görev yapan hakimin görev süresinin sonuna doğru, çok kısa bir zaman diliminde ilgili devlete aday bildirmesi için bildirim yapılmıştır. Gecikmelere yol açan bu uygulama yarı zamanlı çalışan Divan zamanında bile bir çok soruna yol açmıştır. Adayların tespiti ve seçimi süreci bir takvime bağlı olarak yürütülürse gecikmeden doğabilecek zararlar giderilebilir. Tekrar seçilen adaylar için olmasa bile yeni seçilen adaylar için mahkemede çalışmaya hazırlanmaları için zaman tanınmalıdır. Ayrıca, süre tanınması yeni seçilen hakimler için özellikle önemli olmakla birlikte, aday olduğu halde seçilemeyen mevcut hakimler içinde yeni iş bulma ve ülkelerine dönme hazırlıkları yapmaları açısından önemlidir. Bu durumu dikkate alan Parlamenterler Meclisi mahkemenin üyelerinin yenilenmesi sürecinde uyulması gereken bir takvim öngörmüştür. Buna göre, takvimin toplam süresi on iki aydır. Görev yapan hakimin görev süresi bitim tarihinden on iki ay önce seçim takvimi işlemeye başlamalıdır. Şöyle ki, Üye ülkelerin hükümetlerine adaylarını seçmeleri ve Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine bildirmeleri için verilmesi gereken süre dört ay; adayları değerlendirmesi ve Parlamenterler Meclisine aday listesini sunması için Bakanlar Komitesi'ne verilmesi gereken süre bir buçuk ay; seçim süreci için Parlamenterler Meclisine verilmesi gereken süre iki buçuk ay (Parlamenterler Meclisinin toplantı zamanına bağlı olarak bu süre daha uzunda olabilir); seçilen hakime işlerini tasfiye etmesi ve Strasbourg'da yerleşmesi için verilmesi gereken süre dört ay olmalıdır.

İnsan Hakları Mahkemesi hakimlerinin kısmi yenilenmesi 1 Kasım 2001 yılında yapılacağından dolayı, yeni hakimlerin seçim süreci bu tarihten bir yıl önce başlamalıdır. 1 Kasım 2000 yılından önce Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Sözleşmeye taraf devletlerin hükümetlerine aday belirleme sürecini başlatmalarını hatırlatan ilk mektubu göndermelidir.

 

Milli Seviyede Aday Tespiti

Milli seviyede üç hakim adayının seçim süreci ağır eleştirilere konu olmaktadır. Taraf devletlerin kendi ülkelerinde hakim olarak görev yapacak kişilerin seçim kriterlerini katı kurallarla belirledikleri halde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine aday hakim seçiminin milli hukuklar düzeyinde takip edilen kuralları bulunmamakta veya var olan kurallara fazla uyulmamaktadır. Adayların belirlenmesi tamamen milli otoritelerin takdirine bırakılmıştır ve aday belirlenmesinde takip edilen usul ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 22. Maddesi'nde kullanılan "Yüksek Sözleşmeci Taraf" kavramı üç kişilik aday hakim listesinin belirlenmesinin tamamen milli hükümetlere ait bir konu olup olmadığı tartışmasını açmaya elverişli bulunmaktadır.

Avrupa İnsan hakları Mahkemesinde hakim olabilmenin kriterleri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme hakimlerin niteliklerine ve moral kalitesine ilişkindir. Şöyle ki, Sözleşmenin 21 maddesi, "1. Hakimler, yüksek ahlaki vasıflara sahip olan ve yüksek yargısal göreve atanmak için gerekli niteliklere sahip veya ehliyetleri ile tanınmış hukukçulardan olmalıdır. 2. Hakimler mahkemede kendi adlarına görev yaparlar. 3. Görev süreleri içerisinde, hakimler bağımsızlıkları, tarafsızlıkları ve daimi görevin gerekleri ile bağdaşmayan herhangi bir görev üstlenemezler; bu fıkranın uygulanmasından doğan sorunlar Mahkeme tarafından karara bağlanır".

Hakimlerinin seçimine ilişkin milli usullerinin ülkeler arası mümkün olduğu oranda uyumlaştırılması ve geliştirilmesi gerekmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde hakim olarak görev yapacak adayların milli seviyede belirleniş usullerini ortaya koymak amacıyla Avrupa Konseyi bünyesinde bir anket çalışması yapılmıştır.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyesi milli delegelere 24 Haziran 1997 tarihinde gönderilen anket formuyla altı 6 soru yöneltilmiştir. Bu sorular sırasıyla;

1- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine hakim olarak seçilmek üzere sunduğunuz aday listesi nasıl belirlendi? Liste hazırlanırken Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde görev yapan milli delegeye danışıldı mı, eğer danışıldı ise hangi boyutta? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi için aday hakim aranıldığı ülkenizde ilan edildi mi?
2- Ülkenizin Avrupa Konseyine katıldığı tarihten beri sunulan listelerde yer alan adayların mesleki faaliyetleri nelerdi?
3- Adayların insan hakları alanında tecrübeleri var mı?
4- Adaylar siyasi görevde bulundular mı? Eğer ce
vabınız olumlu ise, ne gibi sorumluluklar ve kişisel sorumluluklar taşıdılar?
5- Adaylarda bulunması gereken "yüksek ahlaki karakter" nasıl değerlendirildi?
6- Adaylardan kaç tanesi kadınlardan oluşuyordu? Görevleri nelerdi?

Ankete verilen cevapların analizi neticesi ortaya çıkan sonuçlar şunlardır. 40 ülkenin Parlamenterler Meclisinde görev yapan milli delegelerine gönderilen anket sorularına sadece 20 ülkeden yanıt gelmiştir. Cevap veren ülkeler, Belçika, Bulgaristan, Hırvatistan, Çekeslovakya, Estonya, Filanda, Yunanistan, Litvanya, Lüksenburg, Malta, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, San Marino, İspanya, İsviçre, Türkiye ve İngiltere'den oluşmaktadır. En son yanıt anket soruları gönderildikten bir yıl sonra, Haziran 1988 de alınmıştır. Açıklıkla ve net olarak cevap verme konusunda tüm ülkelerin aynı özeni göstermedikleri, bazı ülkelerin gereksiz ayrıntıya girerken, bazı ülkelerin soruları anlamadığı görülmüştür. Bununla birlikle alınan yanıtlardan adayların kalitesi ve belirlenme süreçleri hakkında bazı hususları tespit edebilmek mümkün olabilmiştir.

Adayların tespiti süreci tamamen milli hükümetlerin yetkisi dahilinde gerçekleşmiştir. Belçika ve Slovenya'da son karar ülke parlamentoları tarafından verilmiştir. Estonya, Malta, Hollanda, San Marino, İspanya, İsveç, İsviçre, Türkiye, İngiltere gibi bazı ülkelerde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde görev yapan milli delegelerin görüşleri, adayları mülakata tabi tutma formunda, sorulmuştur. Austurya, Malta, Polonya, İngiltere gibi bazı ülkelerde adayların seçim usulü, açıklıktan uzak olmasından, keyfi siyasi kararların sonucu olmasından dolayı basında eleştiri konusu yapılmıştır. Hatta, Hırvatistan, Fransa, Lüksenburg, Polonya ve Slovenya gibi ülkelerden Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine adayların belirlenme yöntemine ilişkin şikayetler yapılmıştır.

Sadece Belçika, Croatia, Polanya ve İngiltere aday aranıldığını kamuoyuna duyurmuştur. Duyuru, büyük gazetelere ilan verme şeklinde gerçekleşmiştir. Bazı Devletler ise kamu kurumlarında ve üniversitelerde
sınırlı bir duyuru yapmışlardır. Bu ikinci durumda Yüksek mahkemeler ve hukuk fakültelerince önerilen adaylar iki aşamalı bir sürece tabi tutulmuşlardır. Ön seçim, bakanlıkta oluşturulan bir komite tarafından önceden belirli olmayan kriterler ışığında yapılmıştır. Son seçim ise Adalet Bakanı ve Dışişleri Bakanı tarafından birlikte yapılmıştır.

San Marino ve Liechtenstein aday olarak kendi vatandaşı olmayan ancak Avrupa Konseyi üyesi olan başka bir devletin vatandaşını aday olarak göstermiştir.

Hakimlerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde görev süreleri 70 yaş sınırı ile sınırlandırılmıştır. Bu açık hükme rağmen gösterilen adayların yaklaşık yarısı 11 nolu protokolün yürürlük tarihinde 65 veya daha yaşlı bulunmaktadırlar. Çok genç (30-39 yaş arası) adayların oranı oldukça düşük bulunmaktadır.

Adayların meslekleri ise; yüksek mahkemelerde çalışan hakimler ve savcılar en sık karşılaşılan meslek grubunu oluşturmaktadır. Diğer taraftan, Anayasa mahkemelerinden ve normal mahkeme hakimlerinden de az da olsa adaylara rastlanılmıştır. Hukuk profesörleri oldukça iyi temsil edilmiştir. Göreceli olarak sınırlı sayıda (19 adet) avukat, siyasetçilerden ise çok daha az, 5 kişi, aday listesine konulmuştur.

Devlet organlarında görev yapan adayların çoğunun Adalet Bakanlığı veya Dışişleri Bakanlığı mensubu olduğu görülmektedir. Hükümetler diplomatları hakim adayı göstermekte de tereddüt göstermemişlerdir; Türkiye, Rusya ve Slovakia Avrupa Konseyi nezdindeki daimi temsilcilerini aday göstermişlerdir.

Standartlaştırılmış özgeçmiş modeli, adaylara tecrübelerini, mesleki faaliyetlerini ve yayınlarını değerlendirme imkanı vermiştir. Bu verilerin incelenmesi açıkça göstermektedir ki, göreceli olarak çok az sayıda aday insan hakları konusunda tecrübe sahibidir. İnsan hakları konusunda tecrübe sahibi olanların tecrübeleri de, insan hakları sahasında hükümet dışı organizasyonlarda görevlerde bulunma, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi'nde insan hakları ile meseleleri ele alan uzmanlar komitesindeki görevlerde bulunmaktan oluşmaktadır. Bazı devletler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde veya Komisyonunda hükümet ajanı veya Devlet avukatı olarak çalışan kişileri aday göstermişlerdir. Bunun dışında, adayların birçoğu bahse değer bir insan hakları faaliyeti belirtmemişlerdir.

Adayların moral karakterlerini nasıl değerlendirdikleri sorusuna genelde belirsiz cevaplar verilmiştir. Birçok durumda adayın ahlaki karakteri takdir edilmiş, ancak herhangi bir delil verilmemiştir.

Yüksek ahlaki karakter kriterinin ifade edilmesi güçlük arz etmektedir, ancak iki açıdan değerlendirilebilir. İlk olarak, adayın hali hazırda yaptığı işi yürütebilmesinin ön şartı yüksek ahlaki karaktere sahip olması ise, anılan görevde olmasının yüksek ahlaki karaktere sahip olduğunu gösterdiği varsayılabilir. İkinci olarak, aday Avrupa Konseyinin temelini oluşturan ilkelere ve değerlere bağlılığının açık delilini verebilir.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi hakim aday listesinde en az bir bayan adayın bulunmasını tavsiye eden karar almıştır. Bu tavsiye kararı devletlerin çoğu tarafından görmezlikten gelinmiştir. 26 ülkenin hakim aday listesinde bayan adaya yer verilmemiştir. 10 ülke listede 1 kadın adaya, 4 ülkede listelerinde 2 kadın adaya yer vermiştir. Kadın adaylara listenin ilk sırasında yer verilmesi de çok istisnai bir durum oluşturmaktadır. Hollanda, Slovakia ve Bulgaristan kadın adayı ilk sıraya koymuştur. Kadın aday sayısı az olduğundan dolayı Parlamenterler Meclisindeki seçimde kadın adaylar lehine pozitif ayırımcılık yapıldığı ifade edilebilir.

Alt komite tarafından yapılan mülakatlar esnasında da adayların nitelikleri konusunda tecrübe kazanma fırsatı söz konusu olmuştur. Mülakat Avrupa Konseyinin iki resmi dilinde (İngilizce ve Fransızca) yapılmış ve mülakat boyunca adayların dil yeteneklerinin gözlemlenmesi fırsatı edinilmiştir. Adayların önemli bir bölümünün İngilizce veya Fransızca'yı anlamada güçlükleri olduğu gözlenmiştir.

Mülakat sonrası ilk sırada olan adaylar genelde yerlerini korumuşlardır. Bunun nedeni, ilk adayın genelde en iyi olmasıdır: devletler genelde ilk sıraya iyi nitelikli adayları koydukları, diğer iki adayı üç isim sunma yükümlülüğünü yerine getirmek için listede yer verdikleri gözlenmiştir. Bulgaristan, Hırvatistan ve San Marino'nun sunmuş olduğu aday listeleri, listedeki adaylardan sadece birisinin istenilen nitelikleri taşıması dolayısıyla listenin gerçekte üç aday içermediği gerekçesi ile reddedilmiştir.

Alt komitenin aday sıralamasını değiştirdiği durumlarda da bu tavsiye Parlamenterler Meclisi tarafından dikkate alınmamıştır. Alt komite bir kaç ülke ile ilgili isim tavsiye etmekten kaçınmıştır. Bazen de hükümetler, Portekiz örneğinde olduğu gibi, ilk verdikleri aday listesini geri çekmiştirler.

Hükümetlerin destekledikleri adaylar genelde Parlamenterler Meclisinde seçilmişlerdir. Daha önce Komisyon üyesi veya Divan hakimi olan adaylar otomatik olarak seçilme lüksüne sahip olamamışlardır. Listede hem komisyon üyesi hem de Divan hakiminin birlikte olması durumunda Divan hakimleri genelde kazanan taraf olmuşlardır.

Özetle, anket sonuçları, adayların belirlenme metotlarının ülkeden ülkeye değişiklik gösterdiğini, birçok ülkenin adayların belirlenmesine ilişkin önceden düzenlenmiş kurallarının olmadığını, hükümetlerin önemli bir kısmının listede kadın adaylara yer vermediğini, listeye alınan adayların Sözleşmede öngörülen kriterleri zaman zaman taşımadığını (örneğin, insan hakları konusunda tecrübe eksikliği, iki resmi dilden en az birinde yeterli olmama gibi) ortaya koymuştur.

 

Aday Belirleme Kriterleri

Anket sonuçlarının ortaya koyduğu yetersizlikleri gidermek, bir sonraki seçimde hükümetlere yardımcı olmak ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde hakimlik görevini yapabilecek mümkün olan en iyi adaya sahip olmak amacıyla Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Sözleşmeye taraf devletlerin üç hakim adayını belirlemede takip etmeleri gereken usule ilişkin tavsiye kararı almıştır. Bu tavsiye kararı ile 2001 ve 2004 yılında yapılacak seçimlerde takip edilecek prosedürün geliştirilmesi amaçlanmıştır.

Tavsiye kararları beş başlık altında toplanılmıştır. İlk olarak, Sözleşmede öngörülen şartları taşıyan adaylara ulaşabilmek amacıyla aday aranıldığı basın yoluyla kamuoyuna duyurulmalıdır. İkinci olarak, adayların insan hakları konusunda uygulayıcılardan oluşması veya insan hakları alanında faaliyet gösteren hükümet dışı kuruluşlarda aktif olan deneyim sahibi kişilerden oluşması sağlanmalıdır. Üçüncü olarak, her iki cinsiyetten adaylar seçilmelidir. Dördüncü olarak, adayların Avrupa Konseyinin resmi dilleri olan İngilizce ve Fransızca dillerinin en az birinde çalışabilecek kadar seri olmalarına özen gösterilmelidir. Beşinci olarak, adayların isimleri alfabetik sıraya konulmalıdır. Ayrıca, Parlamenterler Meclisi, Bakanlar Komitesinden üye devlet hükümetlerinin milli parlamentolarına listeyi hazırlarken danışmaya davet etmesini tavsiye etmiştir. Bu uygulama ülke düzeyinde aday belirleme prosedürünün açıklığını sağlayamaya da yardımcı olabilecektir.

 

Mahkeme Başkanlığı

Mahkemenin bir başkanı ve iki başkan yardımcısı bulunmaktadır. Başkan ve başkan yardımcıları mahkeme hakimleri arasından seçilmektedir. Yeni Mahkeme, üç yıllık bir dönem için başkanını, iki başkan yardımcısını seçmektedir. 1999 yılı sonu itibariyle Mahkeme Başkanlığı İsviçre'li hakim M. Lozius Wildhaber, başkan yardımcılıkları İsveçli hakim Elisabeth Palm ve Yunanistanlı hakim Christos Rozakis tarafından yürütülmektedir.

Türkiye adına görev yapan hakimler Divan başkanı yada Divan başkan yardımcısı olarak herhangi bir idari görevde bulunmamışlardır.

 

Mahkemenin Kısımları

Mahkeme İçtüzüğü mahkemeyi dört Daireye (section) ayırmıştır. Dairelerin kompozisyonu üç yıl için sabit olup, cografi bölge ve cinsiyet dağılımı açısından dengeli olarak ve Sözleşmeci Devletlerin sahip oldukları farklı hukuk sistemleri dikkate alınarak oluşturulmuştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde görev yapan 41 hakimden her biri bir Dairede görev yapmaktadır.

Yeni yapıda Mahkeme dairelerden oluşmakta olduğundan "Daire Başkanlığı" makamı ihdas edilmiştir. Her Dairenin bir başkanı ve bir başkan yardımcısı mevcuttur. Dört Daireden ikisinin başkanlığı, aynı zamanda mahkeme başkan yardımcısı olan iki hakim tarafından yürütülmektedir. Diğer iki Daire için ise, iki başkan seçilmektedir.

Mahkemede görev yapan Türk hakim Rıza Türkmen 1. Section'la ilişkilendirilmiştir. Türk hakimin Daire başkanlığı veya Daire başkan yardımcılığı gibi herhangi bir idari görevi bulunmamaktadır.

Türk hakim Rıza Türkmen 1. Dairede görev yapmasının anlamı, Türkiye aleyhine yapılan başvuruların 10 hakimden oluşan 1. Daire bünyesinde oluşturulacak 7 kişilik heyet tarafından karara bağlanılmasıdır. Birinci Dairede Türkiye ile birlikte İsveç, Andora, San Marino, İzlanda, Romanya, Hollanda, Moldova ve Estonya yer almaktadır.

Yeni mahkeme, Komite, Chamber (Oda) ve Büyük Chamber (Büyük Oda) adı verilen heyetler halinde çalışmakta ve karar vermektedir. Her bir heyetin oluşumu ve işlevi ana hatları ile şu şekildedir.

Her Daire bünyesinde 12 ay süre ile sabit olan 3 hakimden oluşan Komiteler oluşturulur. Yeni yapıda Komiteler önemlidir, çünkü daha önce Komisyon tarafından yerine getirilen filtre işlevi yeni yapıda Komiteler tarafından yerine getirilmektedir.

Her bir Daire bünyesinde, rotasyona tabi olarak 7 üyeden oluşan bir "Chamber" oluşturulmuştur. Chamber'ın oluşumu sabit olmayıp olaydan olaya değişmektedir. Chamber da, Dairenin Başkanı ve inceleme konusu olayla ilgili devletin milli hakimi yer almaktadır. İnceleme konusu devletin milli hakimi yargılama yapan Dairede görevli değilse, dışardan üye olarak Daireye katılmaktadır.

Mahkeme bünyesinde 17 hakimden oluşan "Büyük Chamber" da üç yıl için oluşturulur. Oluşumda cografi denge ve farklı hukuk gelenekleri dikkate alınmaktadır. İki adet Büyük Chamber mevcuttur.

 

Yazı İşleri Müdürlüğü

Mahkemenin idari işleri yazı İşleri Müdürlüğü tarafından yerine getirilmektedir. Yazı İşleri Müdürlüğünün başında bulunan Yazı İşleri Müdürü önemli bir güce sahiptir. Eski dönemde Yazı İşleri Müdürü Divan genel kurulu tarafından seçilmekteydi. Yeni dönemde ise, Yazı İşleri Müdürü mahkeme genel kurulu tarafından seçilmektedir. Yazı İşleri Müdüründe olması gereken nitelikler ve atanma usulü İçtüzük tarafından düzenlenmiştir. Buna göre, Yazı İşleri Müdürlüğü görevine atanacak kişilerin yüksek ahlaki karaktere sahip, hukuki, idari ve dil bilgisi olan ve görevi yapabilecek derecede tecrübe sahibi olması gerekmektedir.

Eski dönemde Yazı İşleri Müdürü 7 yıllık bir süre için seçilirken yeni dönemde bu süre 5 yıla indirilmiştir. Bu sürenin sonunda yeniden seçilebilmek mümkündür. Yazı İşleri Müdürü seçimimde oylama gizli olarak yapılır ve seçimde ancak seçilmiş hakimler oy kullanabilir. Adaylardan herhangi birisi seçilmiş hakimlerin yarısından bir fazlasının oyunu alamazsa en çok oyu alan iki aday arasında tekrar seçim yapılır. Oyların eşitliği durumunda, öncelik varsa bayan adaya verilir, bayan aday olmaması durumunda ise daha yaşlı olan adaya öncelik verilir. Göreve başlamadan önce mahkeme genel kurulu önünde Yazı İşleri Müdürü yemin eder. Görevden alınabilmeleri ise, gerekli koşulları kaybetmeleri halinde mahkeme genel kurulunun üçte ikisinin oyu ile mümkündür.

Yazı İşleri Müdürünün görevleri ise; Mahkemenin işlevini yerine getirmesine yardım etmek; Mahkeme başkanı adına yazı İşleri Müdürlüğünün organizasyonu ve faaliyetlerinden sorumlu olmak; Mahkemenin kayıtlarını tutmak; Mahkeme önüne getirilen davalarla ilgili yazışmalara aracılık etmek; Mahkeme işlerine ilişkin basından ve diğer kuruluşlardan gelen bilgi taleplerini karşılamak; Yazı İşleri müdürlüğünün çalışma usulünü belirleyen, mahkeme başkanı tarafından onaylanan, genel talimatlar hazırlamaktır.

Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünün yanında her bir daire kendi yazı işleri müdürlüğüne sahiptir. Daire yazı İşleri Müdürlüğü dairenin idari ve hukuki işlerinin yürütülmesinden sorumludur. Hukuki bölüm hukukçu personele sahipken, idari bölüm muhasebe, teknoloji, güvenlik, tercüme, doküman hazırlama, yayın, basın ve halkla ilişkiler personeli istihdam etmektedir.

Dosyaların incelemesini yapan hukukçular, onların hukukçu asistanları ve destek elemanları yazı işleri müdürlüğüne bağlı olarak çalışmaktadır. Mahkemede çalışan hukukçular devamlı statüde hukukçu, geçici statüde hukukçu ve stajer hukukçu olmak üzere üç farklı kategoride çalışmaktadır. Her bir kategorinin özlük hakları ve maaşları arasında farklar bulunmaktadır.

 

Sonuç

Avrupa Birliğinin genişleme sürecinin bir parçasını da Türkiye'nin Birliği katılması olduğu Helsinki Avrupa Birliği Konseyi tarafından 1999 Aralık ayında ilan edildi. Avrupa Birliği 2002 yılının sonundan itibaren üyelik yükümlülüklerini üstlenme yeteneğine sahip olduğunu gösteren Devletlerle müzakere sürecini başlatacaktır.

İnsan hakları alanında iyileştirme konusunda Türkiye'nin göstereceği ilerleme, tam üyelik sürecinde mesafe alınmasına önemli bir katkı sağlayacaktır. Türkiye'nin bu alanda aldığı mesafeyi gözlemleyecek ve tespit edecek organların başında ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gelmektedir. Avrupa Komisyonunun Türkiye hakkındaki 1999 Yılı İlerleme Raporu , Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin tespitlerinin Türkiye'nin insan hakları alanında ilerleme sağlayıp sağlamadığının önemli bir göstergesi olduğunu ortaya koymuştur.

Türkiye'de tüm çabaların Avrupa Birliğine tam üyeliğin elde edilmesi üzerinde yoğunlaştığı bir dönemde, insan hakları alanında mevcut durumun iyileştirilmesinin tam üyeliğin bir önkoşulu olması nedeniyle Avrup
a İnsan Hakları Mahkemesi ve Mahkemenin Türkiye ile ilgili tespitleri büsbütün önem kazanmaktadır. Kısa bir süre önce denetim mekanizmasy yeniden düzenlenerek yargysal karekteri sa?lamla?tyrılan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yapısının çok yeni olması, yeni yapının irdelenmesini gerekli kılmıştır. Yeni Mahkemenin Türkiye ile ilgili verdiği tüm kararların da ayrıca analiz konusu olması, Avrupa birliğine tam üyelik sürecinde çok faydalı olacaktır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yeni yapısının irdelenmesiyle ortaya konulan bazı aksaklıklara ve olumsuzluklara rağmen, Mahkemesinin başarıları eşdeğersizdir. Mahkeme, verdiği kararlarla her Avrupalynyn günlük hayatının gelişmesine katkı sağlamakla kalmamış, aynı zamanda tüm dünya için minimum adalet standartlary koyma işlevi yerine getirmiştir.

 

Makaleler / Ana Sayfa / Gazete Yazıları

Hosted by www.Geocities.ws

1