Poliste AIDS şüphesi
Murat Çelikkan
13/04/2002 (359 defa okundu)
"Ben bir polis yöneticisiyim. Uzun süredir Radikal
okuyucusuyum. Yazılarınızı sıklıkla okurum. 'Poliste AIDS
şüphesi' başlıklı yazınız soru işareti ile bitiyor. Bir yanıt
bekliyor. Resmi olarak size açıklama yapabilmek yetkisine
sahip değilim. Ancak kamu yönetiminin niteliklerinin
artırılması için daha çok iletişim kurmak gerektiğini
düşünüyorum. Bu nedenle, sizi bilgilendirmek isterim. Sözü
edilen polis memuru Habib Yontar hakkındaki soruşturma benim
yönetimimdeki bir karakol tarafından yapılmıştır. Devlet
memurları kendilerinin ve bakmak zorunda oldukları
yakınlarının tedavilerini yaptırmak için kurumlarından
'Hasta Sevk Kâğıdı' denilen bir yazı alır. Bu sevk
kâğıdına bağlı olarak tedavi giderleri kurumları tarafından
ilgili sağlık kuruluşuna ödenir. Anılan polis memuru
kendisinin eşi olduğunu beyan ederek bir sevk kâğıdı alır,
Ankara Numune Hastanesi'ne arkadaşı olan yabancı kadını tedavi
ettirmek için getirir. Kısacası kurumuna yanıltıcı beyanda
bulunur. Hakkındaki soruşturma bu nedenle açılmıştır. AIDS
denilen hastalık bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli
bir sorundur. Bu hastalığın daha fazla yayılmasının önüne
geçebilmek için mutlaka etkin mücadele etmek gerekir. Bu
nedenle kuşku duyulan polis memuruna test uygulanmıştır. Bizi
eleştirmiş olduğunuzdan dolayı kesinlikle memnun olduğumu
ifade etmek
isterim. Zira 'eleştiri' bir şeyin daha iyi,
doğru ve kaliteli yapılabilmesinin önemli bir aracıdır. Sizin
katkılarınız ile daha kaliteli güvenlik hizmeti üretmek
arzusundayız. 'İnsanlar iyi şeylere layık.'" Komiser adını da
göndermiş, yayımlamıyorum. Ancak kıdemli bir Emniyet
görevlisinden aldığım bu mektubun içimde yeni bir umut
yeşerttiğini belirtmek isterim.
ABD bayrağına
saygı
Türkiye'de her yıl 2 milyon kişi
hakkında soruşturma açılıyor, bunlardan sadece 50 bini
yargılama sonunda suçlu bulunuyor. Hacettepe Üniversitesi ve
Polis Akademisi öğretim üyesi, Ceza Hukukçusu Yardımcı Doç.
Dr. Vahit Bıçak, "Yıllara göre farklılık göstermekle birlikte
Türkiye'de yılda ortalama 2 milyon kişi hakkında ceza
yargılaması yapılıyor. Türkiye'de 30 yılda herkes ortalama bir
kez sanık oluyor. Ortalama yaşam süresinin 65 yıl olduğunu
düşünürsek, o zaman Türkiye'de insanlar iki kez sanık olma
riski taşıyor," diyor. Haliyle bundan da Türk Ceza Kanunu veya
diğer yasalarda suç tanımının doğru yapılmadığı sonucunu
çıkartıyor. Ayrıca Türkiye'de suçun tanımı da çok geniş.
Örneğin ABD bayrağını yakmak ABD'de suç kabul edilmezken
Türkiye'de 3 aydan
1 yıla kadar hapis cezası gerektiren
bir suç. Eee bizde saygı sonsuzdur.
Işıkara
hocam, olmadı!
Siz, 17 Ağustos sonrası
paniğinde kimse ortada gözükmezken, televizyonlara çıkıp halkı
bilgilendirdiniz. Yılmadınız, herkesin unutma eğiliminde
olduğu acıyı, hazırlığa dönüştürmek için elinizden geleni
yaptınız. MHP'liler, başında olduğunuz Kandilli
Rasathanesi'nin Başbakanlığa bağlanması için öneri verince,
"Ben özerk bir üniversitenin özerk bir öğretim üyesiyim.
Şimdiye kadar özgürce doğruları söyledim, bürokrat olursam
konuşamam," demişsiniz. Önce Osman Durmuş, sonra Abdülkadir
Akcan, sonra Mustafa Yıldız size çok kızmışlar. Hızlarını
alamayıp, sizin için "Medya meraklısı oldu" demişler. Onlar
özerklik ve özgürlükten anlamaz. En doğruyu onlar bilir.
Taşlanacaksınız. MHP'liler teklifi geri çektiler ama, belki de
niyetleri, Başbakanlık'ta, deprem işleriyle uğraşan
Türkiye'nin tek uluslararası profesörü Ahmet Vefik Alp'e yeni
bir iş ve mevki yaratmaktı, kim bilir.
Bu
yazıya kaç puan verirdiniz? |
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
6 |
7 |
8 |
9 |
10 |
Geçerli her oy için kayıtlı
kullanıcılarımız 2 Radikal Puanı
kazanırlar. |