Mükemmel Uyum, Kürşat Başar

Sabahın saat 10'unda, ne içeceğini sorduğunuz birinden, 'duble viski' cevabı alırsanız şaşırmaz mısınız?

Geçenlerde ajanslardan 'Ünlü caz bateristi Elvin Jones öldü' haberi gelince aklıma yaklaşık 17 yıl önceki o sonbahar sabahı geldi.

Elvin Jones'un kaldığı otelin lobisinde onunla röportaj yapmaya gitmiştim. Elimde teyp, boynumda da küçük bir dürbün vardı.

Sabah viskisini içen dev adamın dürbüne baktığını görünce açıklamak zorunda kaldım. Öğleden sonraki konserinde sol elini daha iyi görebilmek için almıştım dürbünü yanıma. Bunu duyunca, Japon eşi Keiko'yu çağırıp ona dürbünü gösterdi.

Konserden önce davullarının akordunu eşi yapıyordu. Aynı zamanda menajeri ve aranjörüydü.

Elvin Jones, caz dünyasının en ünlü ailelerinden birinin üyesiydi. Kardeşlerinden biri Hank Jones piyanoda, öteki Thad Jones da trompette en büyükler listesindedir.

Benim Elvin Jones'la ilk tanışmam aynı zamanda cazla tanıştığım yıldır. Herhalde 16, 17 yaşlarındaydım. Bateri çalıyordum ama daha çok rock müzikle ilgiliydim. Bir arkadaşım babasından kalan plakları bana vermek istediği zaman gidip baktım, ismini bile duymadığım insanların caz plaklarıydı bunlar. Yine de alıp eve geldim. İçlerinden biri de Elvin Jones'un 1957'de yaptığı bir plaktı. Plağı dinledim. Sonra yeniden dinledim. Sonra da alıp bir başka davulcu arkadaşıma gittim. Birlikte kimbilir kaç kez dinledik. O plak şimdi elimde. Atlantic Records'tan çıkmış. Kapağında genç Elvin, yeşil takım elbisesiyle davulunu çalıyor. Adı: 'Midnight Walk'. Plağa adını veren bestenin sahibi de Arif Mardin. (O plağı çizik içinde kalana kadar dinleyip bir şeyler çıkartmaya çalıştığımız arkadaşımın adı Şenol Küçükyıldırım. Sonra ünlü Berklee Caz Okulu'nu bitirdi. Şimdi İstanbul'da davul dersleri veriyor.)

O zamanlar iyice sıskaydım. Elvin, röportaj sırasında heyecanlandıkça bana bir tane vuruyor, ben şöyle koltuktan fırlayıp yeniden oturuyorum. Onun arada gözleri doluyor, kendinden geçiyor, arada yerinden kalkıp bana oynayarak bir şeyler anlatıyor.

Kasabalarına gelen bir sirki görmeye gittikleri günü örneğin... Bütün çocuklar maymunları, filleri merak ederken kendisinin gidip büyük bir davulu çalan adamın başında durduğunu, bu yüzden de babasından iyi bir fırça yediğini... 'İşte dostum, ben o gün büyülenmiştim...'

Ben ona, sol elini nasıl kullandığını soracaktım ama anlıyorum ki çalgısını kendisinin bir parçası gibi hisseden ve teknikten çok içinden gelen duyguyla çalan birine bunları sormak anlamsız. Bana heyecanla, dünyaca ünlü İstanbul Zilleri'nin kendisine 60. yaş günü için hediye ettiği büyük zili gösteriyor. 'Görüyor musun,' diyor, 'Bu zili, küçük çocuklar günlerce çekiçle vura vura yaptı, bugün çalarken onların emeğini duyacaksın...'

Elvin Jones, Miles Davis'ten Charlie Haden'e kadar pek çok ünlüyle çaldı. Caz dünyasının gelmiş geçmiş en büyük davulcularından biri. Kendi özgün tarzı olan, geniş, yüksek tempolu, yüksek sesli, aksak ritmleri seven Elvin'i caz severler en çok saksofoncu John Coltrane'in, 60'lı yıllarda, piyanoda McCoy Tyner, basta Jimmy Garrison'dan kurulu dörtlüsünden tanırlar. Elvin, kendisini de ölümsüzleştiren bu topluluk ve Coltrane için, 'Eğer insan ilişkisinde mükemmel uyum diye bir şey varsa, en yakınını orada yaşadım,' diyecekti.

Son yıllarında nefes darlığı çekiyordu ama yine de çalmaya devam etti. Hem de oksijen tüpleriyle.

Bence de, eğer bir çalgıyla, onu çalan arasında mükemmel bir uyumdan sözedilebilirse o, bunun en iyi örneklerinden biriydi.

Akşam, 26 Mayıs 2004

Gazete Yazilari

Kursat Basar Ana Sayfasi

Levent's Home

Hosted by www.Geocities.ws

1