35 Yas Sohbeti, Kursat Basar

Ben bu siiri okudugum siralarda zavalli sair icin uzulmustum, gunun birinde yaslanip ayni seyleri hissedecegimi dusunmustum. Dusunmustum ama pek de umursamamistim. Otuzbes yas mi, ohooo daha onumde 20 yildan fazla vardi. Hatirliyorum o siralar beni en cok ilgilendiren seylerden biri 2000 yiliydi. 21. Yuzyila girdigimde kac yasinda olacagimi, dunyanin kimbilir nasil degisecegini tasarlar dururdum kendi kendime, o siralarda bilim kurguya ozel bir merakim vardi.

Bugun benim dogumgunum. Bunu bana hediye gonderin diye soylemiyorum tabii. Bu dogumgununun bir ozelligi var. O da "Dante gibi omrumun ortasinda" olusum. Yani 35 yasimi doldurmus olmam. Ama Cahit Sitki Taranci'nin unlu siirini okurken simdi biraz sasiriyorum. Sanki Taranci siiri 35'inde degil de 60'inda yazmis. "Sakaklarima kar mi yagdi, ne var?/Benim mi Allahim bu cizgili yuz?/Ya gozler altindaki mor halkalar?/Neden boyle dusman gorunursunuz/Yillar yili dost bildigim aynalar?" Bu dizeleri okurken canim sikilmadi degil. Yok canim, oyle mi gorunuyorum sahiden? Neyse ki zaten aynalarla fazla icli disli degilim.

Fakat siir yine de sinir bozucu: "Zamanla nasil degisiyor insan!/Hangi resmime baksam ben degilim/Nerde o gunler, o sevk, o heyecan?/Bu guler yuzlu adam ben degilim/Yalandir kaygisiz oldugum yalan."

Belki de durumum bu ama ben farkinda degilim.

Neyse ki bizde 50'sine gelene kadar "genc yazarlarimizdan" gibi ibareler kullanilmaya devam ediliyor.

Yoksa seneye dinozor yazarlar listesine girmem isten bile degil anlasilan.

İlk genclik yillarimizda boyle 30'unu gecmis tiplerin genclerin takildigi kuluplere filan gelmeleri sinirimizi bozardi. "Utanmaz herifler, kart zamparalar, su kilik kiyafete bak, kendisini 15'inde saniyor" gibi laflar soylerdik.

İnsan boyle hayatinin ortasina gelmis havalarina girince, soyle oturup bir "muhasebe" yapayim, neler yapmisim, neler yapamamisim, bunca yil yasadim ama bir ise yaradim mi gibi dertlere de duser. Ben bu muhasebe islerini sevmem, cok ve yogun hayatlar yasadigimi dusunurum, hayatimi bosa gecirmedigime inanirim.

Belki de Taranci'yi olumunden 11 yil once boylesine karamsar bir siir yazmaya iten o sirada icinde bulundugu ruh durumuydu. Gerci karamsarlik butun siirine az cok yayilmistir.

Kimi zaman "bak kac yasina geldin artik sen de bir duzene gir, hayatini bir hale yola sok" gibi laflar duyarim. Ama galiba hayati nasil seviyorsaniz oyle genc kalabiliyorsunuz. Bir turlu icimdeki o akilli sesi dinleyememisimdir, daha dogrusu soyle bir bakiyorum da gecen 35 yila, hep onu dinler gibi gorunup oteki seytanin dediklerimi yapmisim. İcinizdeki sese kulak verirken bunu unutmayin, insan icindeki sesi dinleyerek her zaman hayirli bir yere gidemeyebilir...

Bu yasindan sonra butun hayatini bambaska bir yone suruklemeye karar veren tanidiklarim da oldu. Yolun yarisina gelmeden kaybettigim dostlarim da...

2000 yilina pek birsey kalmamis. Cocuklugumda kurdugum hayallerin hepsi gerceklesmemis ama ornegin Uzay Yolu'ndaki telefonlar artik herkeste var. Tabii artik yuz cizgileri ve gozalti torbalarinin da caresi var.

Hayat insani cok farkli yerlerden geciriyor, ne kadar az kirlenirseniz kendinizi o kadar iyi hissediyorsunuz. Ya da ben oyle saniyorum. Cunku o zaman hâlâ hayal kurmaya devam edebiliyorsunuz. Hersey, gerceklik, her an bir hayale donusmezse, en azindan bellekte, hayat sikici sabahlarla doludur.

Ben bugun hayallerle dolu 35 yili kutlayacagim, butun bu hayallerin bana goksel bir hediye oldugunu dusundugum icin de keyfim yerinde.

Yeni Yuzyil, 26 Agustos 1998

Gazete Yazilari

Kursat Basar Ana Sayfasi

Levent Varlik-Home

Hosted by www.Geocities.ws

1