Başka bir sembol olarak "Mısır Ölüler Kitabı" nda geçen ulu yönetici Thot kullanılmıştır. Masonlar sembollere ve ritüellere bağlı olarak yaşamışlardır. Örneğin şifreli konuşmalar, masonik el tokalaşması, piramit, pentagram, sayılar (3,7,13 ve 33), amblemler ve isimler.
Birçok örgütün ve masonların en önemli sembollerinden birisi önlüktür. İlk başta sade ve takısız olan önlük, M.Ö. 2200 yılında dinsel lider Melhisedek tarafından kuzu postu olarak değiştirildi. Eski Mısır' da tanrılar "Kozmik Kayık" (Ufo' lar) yardımı ile uçuyorlardı. Tapınak resamları bu kozmik kayıkları bir önlük çizerek (Hiyeroglif) temsil ediyorlardı. Sonraki dönemlerde dinsel liderler önlüğü, otoriteyi sağlamak, "uçan tanrılarına" saygı göstermek için takıyorlardı. M.Ö. 3,400 yıllarında "Yılanın Kardeşliği" [3] örgütünün üyeleri de önlük giyiyorlardı. Önlük onların "Uçan Tekerlekler" ile gelen tanrılarına karşı olan bağlılıklarını gösteriyordu. Ama neyazık ki artık günümüzde sadece düşük dereceli masonlar önlük kullanıyorlar. Onlar da anlamını bilmeden [4].
1307 yılında Haçlı Seferleri sırasında Templier, Hospitalier ve Alman (Teutonik) Şövalyeleri birleşerek müslümanlara saldırmışlardı. Bu üç örgüt birbiri ile düşmanlardı ama Hıristiyanlık için bir araya gelmişlerdi.
Templier Şövalyelerinin ortaya çıkış hikayesini tam olarak anlamak imkansızdır. Okült bilgiler bile bunu işlemez. 150 yıllık tarihi sır gibi saklanmıştır.
İlk çıkış daha çok dinsel idi. Tevrat' ın bazı ilkelerini ve Hıristiyanlığın ilkelerini kullanıyorlardı. Daha sonraki dönemlerde çıkan ve aynı ismi kullanan örgütlerden kimisi iyi bir amaç için çalışıyordu, kimisi de tam bir şarlatandı. Oldukça garip nedenlerden dolayı hem örgütün ismi, hem de ruhu Masonluk içinde kalmıştır (York-Rit' indeki Knight Templar'a gibi).
Templier Şövalyeleri, iki kişinin önderliğinde kurulmuştur: Hugo de Pays (Fransız) ve Saint- Omer (Normandiyalı). 1117 yılının yılbaşı sölenleri sırasında Kudüs' deki hacıları korumak amacıyla kurulmuştur. Kuruluş ilkesi ise Ulu Tanrı' ya hizmetti. Ilk sövalyeler 9 kişiden oluşmuştu. Yeni yıla girdikten sonra Kral 1. Baludin' in huzuruna çıktılar. Kral tarafından oldukça övgü ve beyeni kazandılar. Böylece bu şövalyelere daha önceden kullanılan ve etrafı tapınaklarla çevrili bir konak hibe edildi. "Tapınak Şövalyeleri" (Knights Templar) adı buradan gelmektedir. Ama onlar kendilerine "İsa' nın Gerçek Tapınağın Kardeşleri" ismini vermişlerdi. Bu ismi kullanmalarının nedeni, yani bu tapınağın asıl anlamı " Ruhun Tapınağı" dır.
Ama ne yazık ki Templier' ler hakkında fazla bilgimiz yok. Onlardan arta kalanlar sadece ibranice yazılmış birkaç belge. Bu belgelerde de onların yaşayış tarzı ve örgüt tarihi hakkında genel bilgiler içeriyor. Daha çok o zamanlar yaşanan ufak olayları da içeriyordu. Bu belgelerin günümüze kadar ulaşmasını Aziz Etienne Harding' e borçluyuz. Onun sayesinde bu yazmalar hem terçüme edilmiş, hem de korunmuştur. Korunmuştu, ama ne yazık ki Papa' nın emri altındaki Papazlar Kurulunda bu metinler değiştirilmiş ve bazı yerler çıkarılmıştı. Yeni hali ise daha çok klasik Hıristiyan öğretisi ile ilgili bilgiler içeriyordu. Örneğin: İsa, yahudilerin Tanrı' sını (JAHVE) şeytan olarak göstermiş. Bütün suç yahudilerin şeytanı kendi istekleri ile Tanrı olarak kabul etmeleriydi. Yuhanna İncil' inde İsa yahudilere şöyle sesleniyordu: "Siz babanız İblistensiniz ve babanızın heveslerini yapmak istiyorsunuz. O başlangıçtan katil idi, ve hakikatte durmadı. Çünkü kendisinde hakikat yoktur. Yalan söylediği zaman, kendisinkinden söyler. Çünkü o yalancıdır ve yalanın babasıdır" (Yuhanna 8:44)
Bu konuyu daha detaylı olarak incelemek gerekiyor. Hıristiyan öğretisinde "Baba" olarak yer alan kelime, İsa' ya göre bu dünya üzerinde savaşmak zorunda olduğumuz şeytanı simgeler. Ayrıca yahudilikte Tanrı, "Baba" kelimesi ile adlandırılmıyor. Daha çok "JAHVE" ve "EL SHADDAI" kelimeleri kullanılıyor. "El Shaddai", kelime anlamı olarak "Dışlanmış Melek" anlamına geliyor (Shaddeim=dışlanmış; El= Büyük Melek, eski çağlarda Tanrı kelimesi yerine kullanılıyordu. O zamanlar "il" diye yazılıyordu)
1128 yılında Bernhard von Clairvaux tarafından Templier Şövalyeleri resmen tanındı ve dini-askeri bir tarikat olarak tanındı. Bu yıllarda bu grup bazı dinsel sırlar meydana çıkarmıştı. İsa' nın bahsettiği gerçeklikler ve hikmetlere ancak sonsuz arzu (irade) ile ulaşılabilirdi. Şu anda kaos hüküm sürmektedir. Yakında bu tam bir bilince ve düzene dönecektir. Templier içindeki bu grubun asıl amacı, İsa' nın tam olarak hizmet emek için gereken içsel kusursuz formu meydana çıkarmak için ve sonsuz irade ve sabırı bulmaktı. İsa' nın asıl öğretisi budur. Bu irade ve istek içinde kötülük ve ego olmamalıdır.
İleriki yıllarda bu gizli öğreti ile ilgili bir ilerleme sağlanamadı. Sadece askeri görevlerini yerine getirdiler. Buldukları sırları geliştirmeye çalışmadılar.
Bu konudaki yeni gelişmeler, İslam ile aralarındaki ilişkiler sayesinde tekrar başladı. İki ordu arasındaki çarpışmadan sonra Templier Şövalyeleri bazı esirler ele geçirdiler. Bu esirlerden elde ettikleri ve Ali bin Ebu Talip (İmam Ali)' e olan bazı mektuplar vardı. Bu mektuplar, Kuran'ın yanlış anlaşılması ve Hıristiyan dünyasının Kura' a bakış açısı üzerine çeşitli konular içeriyordu. Bunları incelediklerinde yarım kalan "Kusursuz Form" u meydana çıkarma girişimleri yeniden başladı. Sadece İslam dünyası değil, ayrıca heretik ve hermetik düşüncelere sahip olan Marcion da Templier' leri etkilemiştir. Marcion 90 ile 130 yılları arasında yaşamış ve kendine özgü basit ve yalın bir Hıristiyan öğretisi geliştirmiştir. Yuhanna ile aynnı zamanda yaşamış olan Marion İsa' nın Tanrı' nın bedenlenmiş hali olduğuna ve "Tanrı-Baba Yahve" nin olmadığına inanmıştır. İsa insanlara "kendini şifa etme" yeteneğini göstermiştir. İnsan kendi isteklerini ve iradesini meydana çıkarmak ve güçlendirmek için sadecee kendisine başvurmalıdır. Herhangi bir organizasyon veya mabete değil. Kendi öğretisini yaymak için ve "Düzenin düzenini kurmak" için Marcionik bir organisazyon kurmuştur. Zamanla belli bir grup onun bu organisazyonunu almanya üzerinde yaymış ve Marcionik kiliseler kurmuşlardır. O zamanki şövalyeler kullandıkları "Şövalye-Haçı" nın anlamını biliyorlardı. Bu sembol Marcionik öğretisinin sembolüydü.
Templier Şövalyelerinin ise beyaz elbisenin üzerinde kırmızı bir haç vardı. Bu haçı kullanmalarının nedeni ise, marcionik öğretiye gizlice bağlı olmalarıydı. Marcionik öğretide kullanılan ilk sembol aslında "Doryen-Haçı" idi. Bu heretik bir haç sembolüydü. Juhanna bu sembolü Doryenlerden almış, Meryem Ana için kullanmıştır. "Kırmızı Doryen Haçı" nı Marcion yalın bir Hıristiyanlık anlamında kullanmıştırr. Templier Şövalyeleri de bu amaç için kullanmışlardı. Zamanla bu örgütün sembolü "Çift Doryen Haçı" olmuştur. Aynı dönemlerde Templier Şövalyelerin savaş sırasında kullandıkları naralarda "Tanrı sevgide yaşar" (Vive Dieu Saint-Amour!) duyarız. Sanki İsa' nın Tanrısı o anda Eski Ahit' teki öç alıcı Tanrı' ya dönüşüyordu.
İnsanın kin duygusu ve onun arkasındaki nedenler daha önce düşünülmemiş ve kutsanıp yok edilmemişti. Bunu Templier Şövalyeleri' nin erken dönem yazmalarından alnıyoruz. Bu dökümanlar ile Kartaca öğretileri arasında birçok benzerlikler vardır. Kartaca döneminde, Marcionik öğretinin ilkel bir şeklini bulmak mümkündür. Hatta sadece bu yazmalarda değil, orjinal Yuhanna ve Matta yazmalarında da Kartaca düşüncesini ve yaradılış efsanelerini bulmak mümkündür. Büyük bir ihtimal bu eski öğreti (Kartaca öğretisi) ile ilgili bazı kısımlar zamanında Marcion tarafından tercüme edilmişti. Bu eski yazmalarda yer alan "ilu ashera" kavramı ile "Mesih'in gerçek temel ilkeleri" aynı anlama geliyordu.
1236 yılında Templier Şövalyeleri' nin aldığı bir vahiye göre "Geceyarısı Ülkesi" (Almanya) da bir ışık krallığı oluşturulması gerektiğini bildiriyordu. Ve bu görev, secilmiş olan Templier Şövalyeleri' ne verilmişti. Bu vizyondan sonra Berlin-Templier' leri kuruldu. Bu yerin bir başka adı ise "Yeni Babylon" dur.
Peki gerçekten hangi ruhsal güçlerden bilgiler alıyor ve dünya görüşünden etkileniyorlardı Templier Şövalyeleri acaba?
Üç temel temel direk vardı Geceyarısı Ülkesi' nin: Yahudi-Hıristiyan öğretileri, hakimiyet için para ve yönrtim gücü ve kesintisiz ve mutlak bir yönetim prensibi. Bunun için şunları yapmak gerekiyordu : Yahudi-hıristiyan öğretileri veren kiliseleri elimine etmek gerekiyor ve onların yerine Tevrat' ın içinde bulunan kavramları içermeyen Erken-hıristiyan dönemi öğretiyi getirmek. Böylece ekomonik ve politik bir yenilenme süreci oluşacaktı. Hatta mutlak monarji rejmini kaldırarak, yerine aristokrasik bir düzen getirilmesi gerekiyordu. Açıkca görülüyor ki, bunların hepsi yapılırsa, bütün güç Templier' lerin eline geçecekti.
Haçlılar sefeleri, müslümanların zaferi ile bitmişti. Böylece Kudüs müslümanların eline geçmiş ve bu kentte yaşayan Hospitalier Şövalyeleri oradan kaçmıştır. Bu grup daha sonra Akdenizdeki adalara yerleşmiştir. Kullandıkları isim de böylece değişmiş ve "Rodos Şövalyeleri" daha sonra ise "Malta Şövalyeleri" olmuştur. Bütün Akdeniz onların hakimiyeti altına girmişti, ta ki 1789 yılında Napolyon bu şövalyeleri bozguna uğratana kadar. 1834 yılında yönetim kısmı Roma' ya yerleşti ve isimlerini " Malta Hükümdarlık ve Ordu Orden" i (SMOM) olarak değiştirdiler (Malta Haçı). Üyeleri ise : William Casey (1981-1987 CIA Ex-Şefi), Alexander Haig (Amerika Dışişleri Bakanı), Lee Lacocca (Chrysler Grubunun kurucularından birisi), James Buckley (Radio Freies Europa), John McCone (Kennedy zamanının CIA-Şefi), Alexandre de Marenches (Fransız Gizli İstihbarat Örgütünden), Valerie Giscard d'Estaing (Ex-Präsident Frankreichs) [5].
Templier Şövalyeleri için işler bu kadar kolay olmamıştı, çünkü onlar kutsal toprakları korumak için söz vermişlerdi. Daha sonra ise 1307 yılında Vatikan tarafından onların başına 4. Philipp (lakabı Güzel Philipp) getirilmişti. Onun Satanik bir öğreti peşinde gittiği iddia edilirdi. Philipp daima güç peşinde idi ve Templier' leri devamlı kıskanmıştı. Bundan dolayı Templier Şövalyeleri' nin bir kısmı Fransa' ya, bir kısmı da yine Fransa kadar güvenli bir yer olmasa da Portekiz, İngiltere ve İskoçya gibi ülkelere kaçmışlardır. Bu yerlerde Vatikan' ın onları bulması çok zordu. Aralarından bazıları Masonların arasına katılıp, Protestanlık öğretisi altında kendi çalışmalarına devam ettiler. Portekiz' deki bazı Templier Şövalye' leri ise bir grup kurup isimlerini "İsa'nın Şövalyeleri" ("Ritter Christi") olarak değiştirmişlerdi. Bu grup Papa 5. Clemens tarafından tekrar rehabilite edilmiş ve daha sonraları büyük güçlere sahip olmuşlardı. 11 Mayıs 1314 yılında bu grubun başında olan Jacques De Molay, 4 Philipp tarafından Norte Dame Kadetrali önünde yakılmıştır. [7]
Haçlılar seferleri sırasında gelişen başka inisyasyon grupları da Fransizkanlılar ve Dominikanlardır. Fransizkanlar zamanında Mısır' da bulunan El Amarna öğretisinin devamı sayılabilir. Giyisilerin üzerinde bir kurdela takıyorlardı ve daima iyilik dolu ve adaletli davranmaya çalışıyorlardı. Dominikanların inisyasyon sistemi ise oldukça katı ve zalimceydi. Onlar daha sonra katolik engizisyon mahkemelerinin kurucularıdır. [8]
14. y.y.' da ilk defa "Yılanın Kadeşliği" örgütünün bilgisi doğrultusunda ve latince bir kelime olan "İlluminati" adı altında faaliyet gösteren Almanya' da bir grup kurulmuştu (Eski Mezopotamya' da yılan kelimesi yerine "nahash" diye okunan "nhsh" kullanılıyordu. Anlamı ise, şifreli olan ortaya çıkarılandır. Latince bir "illuminare" ise; aydınlanan, tanınan, bilen anlamına geliyor). En belirgin İlluminati akımlarıdan birisi, 9. y.y. da Büyük Karl (Karl der Grosse) tarafından kurulan Rosenkreuzer' (Gül-Haç) dır. İlk localarını Worms' ta kurulmuştur. Gül-Haçlılar' ın iddialarına göre gerçek bilgiye ancak, kadim mısır bilgilerinden ve insanın yaradılışı ile ilgili bilgilerden ulaşabiliriz. Hermetik semboller ve simya ile ilgilenmişlerdi. İlluminati ile Gül-Haçlılar arasında ilişki oldukça sıkıdır. Öyleki şu andaki illuminati akımlarından etkilenen öğretiler Gül-Haçlılar' ın inisyasyon sistemini kullanıyorlar.
Gül-Haçlılar hakkında fazla bilgiye ulaşmak gerçekten zordur. Nedeni ise kuruluşundan 108 yıl sonra ancak kendilerini herkese açtıkları için. 108 yıl kendi içlerine kapalı vaziyette çalışmışlardır. Bazı yazarlara göre kuruluş tarihi 1614' dür. Onları bu kuruluş tarihine ulaştıran kaynak ise tamamen yanlış bir bilgiden çıkmadır. Papanın Aristoteles ve Galler' ler hakkında yaptığı gibi, Gül-Haç' lılar için de tarihsel gelişimini hakla karşı değiştirip yönlendirmiştir. Papa' nın tarihsel yönlendirmesine göre Gül-Haçlılar'ı "Christian Rosenkreutz" kurmuştur. Bu tamamen yalandır. Kuruluş tarihi hâlen bilinmiyor.
Günümüzde Gül-Haçlılar' ın içinden birçok farklı örgüt çıkmıştır. Bunlardan bazıları pozitif amaçlar için çalışmaktadır ve kurtuluşun ruhsal tekamül ile olacağını savunmaktadırlar (bunlardan birisi de A.M.O.R.C. = Eski Mistik Gül-Haç Tarikatıdır).
İlluminati akımı ise Veba salgını sırasında oluşan dinsel akımlar ile Gül-Haçlılar' ı etkilemiştir. Bu akım o zamanlar kendilerini "Tanrının Arkadaşları" olarak tanıtmışardı. Daha sonra isimlerini "Sen Johannes Tarikatı" olarak tanımlamışlardır. Bu tarikat Albert MacKey' in "Mason Ansiklopedisi" nde "Gizli bir misyonu olan masonik bir tarikat" şeklinde yer alır.
İlluminati akımı etkisindeki Gül-Haçlılar' dan birisi de Martin Luther' dir. Bunu kendi kullandığı özel mühüründen anlayabiliriz (Mühüründe bir gül ile birlikte bir haç bulunur). Martin Luther zamanında Papa, 10. Leo' du ve oğlu Lorenzo di Medici ile beraber katolik kiliseleri yönetiyorlardı. Lorenzo di Medici, Floransa' nın en ünlü ve zengin bankacılarındandı. Daha sonra onun soyundan gelenler Papa 23. Johnannes tarafından kilise vergilerini toplamakla görevlendirilmişti. Katolik kiliselerin o aralar daha çok bir şirket haline dönüştüğünden, Martin Luther' in ayaklanma hareketi haklıdır. Martin, kilisenin paraları sömüren bir yer değil de daha çok bir öğreti yeri olmasını istiyordu. En büyük reformlardan birisi de Phillip der Grossmutige' nin Marburg' da "Protestan Üniversitesi" ni kurmasıdır.
Martin Luther' in ölümünden sonra aynı görüşe bağlı olan Sör Francis Bacon tarafından bir örgüt kurulmuştur. Bacon İngiltere' deki en öncü Gül-Haçlılar öğretisine bağlı olanların arasındandır.
Kral 1. James tarafından Protestan İncil' in oluşturma projesinin başına Bacon atanmıştır. Günümüzde bu İncil "King James Version" olarak biliniyor ve ingilizce konuşulan ülkelerde en çok kullanılan incil versiyonudur.
Buna karşı reformasyon olarak bir öğreti daha çıkmıştır : Cizvitliler. Bu akım 1534 yılında Ignatius von Loyola tarafından kurulmuştur. Bu tarikatın gizli ve katoliksel ritüelleri vardır. Sembolizm ve inisyasyon mertebeleri de vardı (2. Kademeye yükselirken söylenen yeminin içinde, bütün masonları ve protestanları öldürmeli şeklinde bir söylem vardır). Bütün Cizvit taraftarları İngiltere' ye kafir olan protestanlar ile savaşmaları için gönderilmişti. Masonlar bile gizlilik içinde yaşamları gerekti bu olaylardan sonra, yoksa onların da kafaları uçacaktı.
Masonlar gizli bir şekilde İngiltere, İskoçya ve İrlanda' da çalışmalarına devam etmişlerdir, ama aynı zamanda protestanizm ve insan hakları konusunda insanları teşvik etmişlerdir. Magna Charta anlaşmasında bile Mason ve Templier Şövalyeleri etkili olmuşlardır.
1717 yılından sonra masonlar artık İngiltere' de daha açık bir şekilde çalışabiliyorlardı. Aynı zamanda bu tarih masonlar üzerine çeşitli kuruluş efsanelerinin yazıldığı tarihtir. Bu kitapların sayesinde masonların nasıl ve ne zaman kurulduğu ile ilgili bilgiler sonsuza kadar gizli kalacaktı. O yıllarda ayrıca "Londra Locası", İngiltere' de bulunan diğer localardan daha da güçlü hale gelip, onları yönetmeye başlamıştır. Hatta bütün avrupa devletlerindeki locaları da. Yeni kıtaların keşfinden sonra "Boston Çay Partisi" nini düzenleyen "Boston Locası" hiçbir hükümete bağlı olmadıklarını ve kimseden emir almadıklarını resmen açıklamıştır.
John Locke güney Carolaina da bir kitabını yazarken masonik temel öğretilerini kullanmıştır ve daha sonra o da masonlar arasına katılmıştır. Ayrıca Sör Francis Bacon' un yazılarında da masonik düşünceleri bulmak mümkündür. George Washington ve çevresindeki en günvendiği komutanları da masondular. Bu bir gerçektir ki, masonların etkisi olmadan Amerika Birleşik Devletleri kurulamazdı.