BAŞKA BİR SAVAŞ MÜMKÜN
 

DEVLETE
VE ONUN AVRUPA ENTEGRASYONUNA
KARŞI

KAPİTALİZME
VE ONUN KÜRESELLEŞMESİNE
KARŞI

TOPLUMSAL SINIF SAVAŞI
 

Avrupa Birliği'nin Selanik zirvesi, ABD ve müttefiklerinin Irak'a karşı yaptığı haçlı seferinin yankısı altında; yanlızca askeri olarak ülkeyi işgal eden kuvvetler tarafından değil, ancak aynı zamanda avrupa blokunun sözde "barış-sever" kesimi tarafından da "kalkınma" ve "insani" programlar sayesinde yağması için görüşmelerin [sürdüğü] ve askeri işgali koşulları altında gerçekleştirilecek.

Ve eğer Avrupa süper devleti, ve onun küresel hakimiyet oyununda almak istediği hırslı rol[e ilişkin] "büyük düşüncesi" üye devletlerin kısmi çıkarları yüzünden tereddüt içinde gözüküyorsa bile, bu --söz konusu olan dünyanın bölüşümüyken, devletler-arası ilişkiler ve otoriterlik içi çatışmalardaki hiyerarşi veriliyken-- Avrupa Entegrasyonu yönelimini tersine çevirmez: Sınırlarına karşı kapitalist saldırının üssü olarak, bunları geçmeye çalışan göçmen ve sığınmacılar için kale olarak ve içerde devasa bir hapishane olarak işleyecek; iç içe geçmiş bir sömürü, toplumsal denetim ve baskı alanının kurulması [yönelimi].

Avrupa Kalesinin kurulması --ve genişlemesi--, ortak anayasanın ayrıntılı olarak hazırlanması ve "savunma", güvenlik ve uluslararası ilişkiler gibi meseleler üzerinde somut politikalar biçimlendirmek için [gösterilen] çabalar, Kapitalist yağmanın yayılması ve küresel hakimiyet çerçevesinde Devlet terörizminin konsolidasyonu için politik ve ekonomik entegrasyonu; soğuk-savaş mizanseninin çökmesiyle tetiklenen, ulus-ötesi lobiler tarafından öne çıkarılan, modern silah teknolojisi ve bunun sağladığı yaşamın tüm yönlerini, uzayı ve zamanı denetleme şeklindeki karabasanvari otoriter vizyon yaklaşımı tarafından kuvvetlendirilen dünyanın, bütün düzeylerde ve bütün araçlarla yeniden fethedilmesi kampanyası işleminin birer parçalarıdırlar.

Irak'daki ağır katliam savaşın barbarlığını yansıtıyorsa; AB kurumlarının sömürü, zulüm ve ölüm [doğrultusundaki] politik yönetimi, --savaşın bir önkoşul olduğu-- kapitalist barışın barbarlığını resmediyor.

Avrupa sınırları dışında yaşayan, "kurban edilebilir" olan ve sefaleti hisse senedi borsalarını besleyen kitlelerin acımasızca kurutulması anlamına gelen bir "barış"; savaş bölgeleriyle tahrip edilmiş olan Balkanların ve Birliğe entegre olmuş tüm bölgelerin doğal kaynaklarının yağmalanması, avrupa piyasalarını canlandırmak için toplumlarını ucuz emeğe dönüştürmek anlamına gelen bir "barış"; "gelişmiş" avrupa devletlerindeki toplumsal eşitsizlik ve dışlamaları derinleştirecek bir "barış". Bu "barış", binlerce işçinin sözde iş "kazaları"nda öldürüldüğü veya yaralandığı, binlerce göçmenin "kapitalist cennet"te kalmalarına müsade edilmesi için moden kölelik biçiminden acı çektiği, ve daha binlerce insanın ücret köleliği zindanlarına canlı canlı gömüldüğü kar sunağına devamlı olarak insan kurban edilmesinden başka bir şey değildir. İnsan onurunun sınıf tahakkümü, yabancılaştırma ve yaşamın peşinde koşuşturma ile her gün sakatlandığı, ilan edilmemiş bir savaş bu.

Sömür tekniklerinin modernleşmesi ile beraber, bunu dayatmanın yöntemleri de modernleşti. Uluslararası orwelci "anti"-terörist haçlı seferi sahnesinde, bu yöntemler giderek daha fazla otoriterliğe kayıyor; çünkü kurumsal, askeri ve politik şiddet, teknoloji destekli gözetim ve baskı, otoriter saldırı fırtınasına karşı mayalanan mevcut veya olası tehditler karşısında yöneticilerin güvensizliklerine gerekli bir cevap teşkil ediyorlar.

Bu, AB vakasında, göçmenlerin caniyane bir şekilde karşılanması için sınırların daha da kaleleşmesini, --genişlemenin koşulları olarak-- ortak sınır polisinin, toplama kamplarının ve Schengen Enformasyon Sistemi'nin kurulmasını dikte ederken, avrupa ordusu ise AB'nin emperyalist arzularına hizmet etmektedir. Aynı zamanda, entegre olmuş yargı alanı, sömürü ve baskı yapılarına karşı herhangi bir yıkıcı ifadeyi suç ilan eden avrupa terör yasası, --Selanik'in ardından AB dönem başkanı yunan başbakanı ile ABD başkanı arasında imzalanacak olan-- Guantanamo'nun sahibine ve küresel polisle [imzalanacak olan] suçluların iadesi anlaşması, küreselleşmiş baskı dönemine geçmekte olduğumuza işaret ediyor.

Tahakkümün küreselleşmesi, muhalifleri olmaksızın engellenmemiş bir işlem asla değildi; ne de basitçe müdafilerinin akademik araştırmalarının nesnesi olmamıştı. Aksine, Devlet ve Kapital'in modern saldırısı, ve bunun insanlar için dayanılmaz olan sonuçları referans noktası haline geldi; ve (Chiapas'dan Arjantin'e ve yöneticiler klüplerinin toplandığı Seattle'dan Genova'ya) tüm gezegende toplumsal ve sınıfsal direnişin patlamasına yol açtı.Refleks eylemleri olmaktan öte, iki farklı otoriter sistemin soğuk-savaş zıtlaşmasından kurtulmuş olan bu mücadeleler, "ulusal" ve "kısmi" çözümlere yer olmayan enternasyonalist devrimci perspektifi yeniden tarihin en önüne çıkardılar. Direniş eylemlerinin kendisi yeni kolektif bir duyguyu; sınırları olmayan, aşağıdan küreselleşen bir dünya için, Ütopya'nın kuvvetlerini yeniden özgürleştiren kapitalist şehirlerdeki gençliğin, silahlı Yerlilerin, Güney ve Kuzey'in ayaklanan topluluklarındaki bu duyguyu yarattı.

Küresel tahakküme karşı mücalenin sınırsız ifadelerinden birisi olarak zirvelere karşı patlayan direnişe gelince; bunlar, dünyanın geleceğini damgalayacak kararları açıklamak için lüks korunaklı alanlarda kibirle gizlenen patronların sembolik galalarına [yönelik] toplumsal karşı saldırının anlarını oluşturuyorlar. Bu zirveler, bu kararların alındığı farklı yerlerde günlük mücadeleye dahil olanların toplanma yeri haline geldi; karşılıklı etkleşim için, ve suni toplumsal barışa ve sahte itaatin tek-yoluna saldıran isyanvari olayların patlak vermesi için fırsatlar yaratıyor.

Bu ateşli dalgaya karşı, bunu karşılamak için yanlızca Devlet'in ideolojik propagandası ve zorba şiddeti kullanılmıyor. Bir yandan rejimin modası geçmiş bohçası (politik partiler ve sendikalar, stalinistler ve milliyetçiler), öte yandan da politik temsiliyetlerin post-modern versiyonları (NGOs, Sosyal Forum vb.), eski dünyanın boyunduruğunda ve onun savunması [için], veya "olası"nın --sokaklarda ifade edilen dinamizmi, kapitalizmi reformize etmeyi veya otoriter sistemin yönetimi için alternatifler bulmayı amaçlayan sözde "realist" paketlere dönüştürmeyi anlatan bir terim-- sınırları dahilinde, yeni yükselen ne varsa zincire vurmak üzere koşuşturuyorlar. Temel olarak bu, sadece satışa sunulabilecek iyi denetlenen bir olgu olarak direnişi temsil etme çabaları anlamına gelse de, bir gerçeklik olarak kendinden tahvilli bu liderlerin patronlar tarafından güvenilir arabulucular olarak kabul edilmesi yönünde işleyebilecektir.

Avrupa süper-devletinin temsilcileriyle, ve yine Reformist enternasyonaller ve geçmişin stalinist ve yurtsever kalıntılarıyla olan karşıtlık, bu sefer Selanik sokaklarından geçiyor; Balkanlardaki kapitalist saldırının sembolü haline gelmiş, ticari ve toplumsal denetimin değerleri tarafından sömürgeleştirilmiş bir alana, başka bir "kırmızı bölge"ye sahip olan bir şehir; hem devletin baskı kuvvetleri ve hem de kurumsal "küreselleşme karşıtlığı" ile korunacak bir şehir. Bu ikincilerin rolü Birliğin yunan başkanlığı altında yapılan daha önceki zirvelerde zaten ortaya çıktı; devlete kefaletlerini sunmakta koşuşturdular, polisle işbirliği içinde kendiliğinden örgütlenen anarşist kara bloğu marjinalleştirmeye ve --16 Nisan'da Atina'da gerçekleşen AB Genişleme zirvesinde gösteriyi ABD elçiliğine yönlendirmek gibisinden yenilikleriyle-- manipülasyonlarla işleri yatıştırmaya çalıştılar.

Yunan başkanlığındaki bu zirve, patronların yerel politik ve ekonomik diktatörlüğüne; işçilerin ve işsizlerin, işlerini kaybeden yüzlerce insanın ve "kara emek" olarak yaşayanların hayatlarını ezen kar diktatörlüğüne; ülkenin imajının tahakküm merdiveninde yukarıya tırmanarak artacağı --ki bunun anlamı diğer toplumları yağmalama yüzdesinde artış ve yereldeki proleterler için daha çok sefalet gözleneceğidir-- gibi doktrinleri öne çıkaran bir diktatörlüğe; şehirlerde ve sınırlarda polis diktatörlüğüne karşı toplumsal direnişi ifade etmek için bir şansdır.

Bu, suç projelerine karşı toplumsal rıza hayalini paramparça ederek, Avrupa Kalesi'nin temellerine meydan okumak için bir şansdır. Hiyerarşi ve teslimiyete karşı kendinden örgütlenme ve doğrudan eyleme şansı. Protesto etmekten ayaklanmaya doğru uzanan yolun daima açık olduğunu göstererek, dünyadaki tüm ezilenlere, Devlet ve Sermaye'nin tiranlığına karşı her türlü araçla savaşanlara bir dayanışma mesaj gönderme şansı.

BAŞKA BİR SAVAŞ MÜMKÜN
TOPLUMSAL SINIF SAVAŞI
 

Solidarios Girişimi
Karşı Enformasyon ve Eylem İçin Anarşist Bülten
no 23, Haziran 2003
[www.geocities.com/anar_gr]
 

Çeviri: Anarşist Bakış



Kaynak: "Another War Is Possible", Selanik Indymedia, 19 Haziran 2003.
Selanik 2003 Ana Sayfa --->
1