AFGANİSTAN ÜZERİNE SORULAR VE YANITLAR
Pakistan asıllı İngiliz Marksist Tarık Ali ile söyleşi
10 Ekim 2001


Sovyet müdahalesi ve Taliban’ın zaferinden sonra Afganistan nasıl analiz edilebilir?

Ordu ve Hava Kuvvetleri içerisinde güçlü bir tabanı olan PDPA (Afganistan Demokratik Halkın Partisi --Afgan Komünist Partisi) 1978’de Davud’un yoz rejimini deviren bir darbe düzenledi. Halk değişimi hoş karşıladı. PDPA başlangıçta popülerdi. Önemli sosyal reformlar ve demokrasi vaat etti. Fakat, özgür eğitim ve kızlar için açılan okullar gibi önemli eğitim reformları yapılsa da ikinci söz asla tutulmadı. Kentlerde kızlar ve erkekler aynı okullara gitmeye başladı. Sağlık hizmetleri ilerledi. Fakat, şiddetli bir fraksiyon mücadelesi, kitleleri baskı altına alma kampanyasına girişen Hafizullah Amin önderliğindeki Pol-Pot fraksiyonunun zaferiyle sonuçlandı. Bununla birlikte, ABD ultra-dinci tarikatları silahlandırarak ve Pakistan ordusunun İslamcı yobazlara yardım etmesini sağlayarak, rejimin dengesini bozmaya karar verdi. Amerikalılar bir ayı tuzağı hazırladılar ve Sovyet önderliği de bu tuzağa düştü. Zor kullanılarak Amin’in devrilmesi ve PDPA rejiminin devam etmesi için Kızıl Orduyu gönderiler. Bu krizi daha da şiddetlendirdi ve ABD komünizme karşı cihat çağrısı yaptı. Pakistan ordusu, Suudi bir prensin gelip mücadelenin başına geçmesi durumunda cihada yardımcı olacağını düşündü. Fakat buradan gönüllü olarak gelen yoktu.

Suudi rejimi Osame Bin Laden’i CIA’ye önerdi. Bu, onaylandı ve Osame Bin Laden eğitilip iyi savaştığı Afganistan’a gönderildi. Bir eylemde Osame Bin Laden karışık okullardan(kızlar ve erkekler) birine saldırılması ve bütün öğretmenlerin öldürülmesi emrini verdi. ABD bunu onaylayarak seyretti. Gerisi tarih. Sovyetler Birliği yenildi ve 1989’da güçlerini çekti. İç savaş başladı ve İran, Tacikistan ve Pakistan’a bağlı güçleri içeren bir koalisyon oluştu. İstikrarsızlık hüküm sürdü. Sonrasında, Pakistan Taliban’ı (öğrenciler) güçlendirdi. Pakistan ordusunun açık desteğiyle savaşmak için özel dini okullarda eğitildiler. Kabil ele geçirildi ve rejim kendi egemenliğini zamanla tüm ülkeye yaydı. Amerikan tink-tank’ları birkaç ay öncesine kadar Orta Asya cumhuriyetlerini istikrarsızlığa sürüklemek için Taliban’ı kullanmayı düşünüyorlardı. Şimdi, Pakistan ve ABD kendi yarattıkları bir rejimi devirmek için savaş yürütüyorlar. Tarihin ironik olmaya devam etmediğini kim söyleyebilir?

Taliban’ın İslamcılığında özel olan nedir?

Öldürücü, mezhepci, ultra-püriten geleneği büyük ölçüde Wahhabizmden --Suudi Arabistan’ın resmi devlet dininden etkilenir. Taliban’ı Suudi dini öğretmenler eğitti. Kafirlere ve diğer Müslümanlara (özellikle Şiilere) karşı sürekli cihada inanırlar. Bin Ladin’in kendisi de safkan Wahhabidir. 7. yüzyılda, Muhammet önderliğinde yaşanan İslam’a dönüşü isterler. Anlamadıkları, Maxime Rodinson’un mükemmel biyografisinde açıkladığı gibi Muhammet’in çok esnek bir peygamber-politikacı olduğudur.

ABD’nin, SSCB’ye karşı İslamcı direnişinin en sert çizgisinde ve genel olarak İslam dünyasında Bin Ladin'inki gibi gruplar içerisinde, üstlenmesinin stratejik amacı neydi?

Soğuk savaş süresince ABD İslam’ı komünizm ve devrime karşı bir siper olarak kullandı. Bu, sadece Güney Asya’da değil bütün İslam dünyasında yaşandı. Öyleyse, bahsettiğimiz İslam’ın emperyalizmin ve modernitenin bir ürünü olduğunu söyleyebiliriz.

Bölgede olacakların anahtarı Pakistan. Bu ne tür bir rejimdir, önemli noktaları nedir, karşılaştığı çelişkiler nelerdir?

Askeri bir rejim. Fakat, üreticisi gibi şiddetli değil. Pakistan’da neo-liberalizmi hayata geçirmeye çalışan bir rejim. Ordu tabi ki bölünmüş, fakat ordu içerisindeki Taliban yanlısı akımın gücü tartışmalı. %15-%30 arasında olabilir. İslamcılar, Pakistan toplumunun bütünü içerisinde oldukça zayıflar. Bu olguyu anlamak çok önemli. Başarılı seçimlerde, Pakistan’da, İsrail’dekinden çok daha az sayıda insan fanatiklere oy verdi. Pakistan’daki Taliban’ın ordu içerisine "antrizm" yapmaya karar vermesinin nedeni budur. Eğer ABD, Afganistan’da çok fazla kan dökerse, bir yıllık sürede sonuçları, Pakistan ordusu içerisinde korkunç bir durum yaratabilir.

Bugünlerde Başkan Müşerref ABD ile uzun süreli bir beraberlik istiyor gibi görünüyor. Pakistan’ın, ABD’nin Afganistan’a müdahalesinin lojistik bir desteği olması mümkün mü?

Pakistan lojistik destek vermeyi kabul etti. Aslında Pakistan ordusu bütün operasyon için gerekli. ABD uçakları ve askerleri soğuk savaş döneminde inşa edilen Baluchistan’daki Gwadur’da üstlenecek. Pakistan’ın 1954-1992 yılları arasında ABD’nin soğuk savaş müttefiki olduğu unutulmamalı. Her iki taraf birbirlerini çok iyi tanıyor. Pakistan’ın seçkinleri ülkenin borcu(36 milyar dolar) silinerek memnun edildi ve daha fazla para için söz verildi. Bunun karşılığı olarak Taliban’ın silahsızlandırıldığını ve bozguna uğratıldığını görmek istiyorlar. Eğer çok sayıda sakallı adam öldürülse, sıkıntı başlayacak. Kanımca, eylemin ertelenmesinin nedeni, Taliban’ın ABD’ye direnmeyeceğinden emin olmak için Pakistan ordusunun çabalıyor oluşu. Sadık olanlara verilen öğüt şu: sakallarınızı kesin ve tuzunuzu kuru tutun. Batı gidecek ve ondan sonra göreceğiz. İslamabad, Kabil’i Taliban ile birlikte aldıklarında bozguna uğrattıkları Kuzey İttifakından nefret ediyor. Taliban’ın her düzeyde Pakistan tarafından yaşatıldığını yeterince anlatmak çok zor. Açılan aynı zamanda kapatılabilir. Pakistan için problem, Taliban’ın Bin Ladin’e bağlı olan kanadı ve Arap anarko-islamcı korumaları. Bu adamlar, ihtimaller ne olursa olsun muhtemelen savaşır.

Eğer çatışma bölgesel olursa bu, bölgedeki durumu nasıl etkiler ve Hindistan, Çin ve Rusya gibi ülkelerin tutumu ne olur?

Bu ülkelerin üçü de "terörizme karşı savaş" tutumundan memnun oldu. Şimdi hepsi Amerikalı! Hindistan, Keşmir sorununu çözmeye çalışıyor. Türk ordusu "Kürt sorununa" nihai bir çözüm istiyor. Putin, Çeçenistan’ı çoktan işgal etti. Çin, istediği her şeyi yapabilmesi için yeşil ışık aldı. Öyle ki bu hepsine uyuyor. Fakat, büyük anlaşma bu maceranın nasıl sona ereceğine bağlı. Artık, ABD’nin dünya üzerindeki hegomanyasının kabul edilmesinden ve yeni artışların olmasından ya da zafer kazanmak üzereyken kendini ölüme götüren bir imparatorluktan söz ediyoruz.


Kaynak: Enternasyonalist Bülten.
MİLİTARİZM Ana Sayfa ---> 
1