PEKİ YA "DEĞERSİZ KURBAN"LAR?
John Pilger *
 

4 Ekim 2001

 
Daha önceki canavarlıklar karşısında niye böylesine haykırılmadı? 11 Eylül'de ölen 6 bin insan 'değerli,' bir ayda ölen 6 bin Iraklı 'değersiz'

Londra Gözetleme Kulesi'nde faciaları belleklere kazıyan bir fotomuhabirliği sergisi vardı geçen hafta. Vietnam'da çekilmiş çarpıcı fotoğraflar, dehşet saçmak için tasarlanmış silahlarla bir ülkenin nasıl da sistematik biçimde ırzına geçildiğini gözler önüne seriyordu. Serginin kapsamı Hiroşima'dan, neredeyse hiç haberi yapılmamış iki yıl önceki bir İngiliz-Amerikan bombardımanı sonucunda Amerikan füzeleriyle yerle bir edilmiş Irak'ın Basra şehrindeki bir sokağın enkazına gömülmüş 10 ve 12 yaşlarındaki iki kız kardeşin
gözümün önünden hiç gitmeyen son anlarının görüntüsüne kadar uzanıyordu.

11 Eylül'de Amerika'ya karşı girişilen vahşetten bu yana sergi özellikle gençlerin akınına uğradı. En manidar buldukları fotoğraflar "değersiz kurbanlar"ınkiydi. Şöyle anlatayım: 11 Eylül'de Amerika'da ölen 6 bin insan "değerli kurban"; yani, şerefle anılmayı ve hesaplarının sorulmasını hak ediyorlar. Olması gereken de bu. Buna karşılık her ay Irak'ta ölen 6 bin insan, Washington ve Londra'nın tasarlayıp dayattığı ortaçağa özgü bir kuşatmanın kurbanları, Basra'da uykularında bombalanan iki kızkardeş gibi, değersiz kurbanlar. O derece ki "uygar"' Batı'nın akıbetlerini bilmesine bile gerek yok.

10 yıl önce, "Körfez Savaşı" diye bilinen kıyım sırasında ve sonrasında 200 bin Iraklının ölmesi Batı kamuoyundan gizlendi. Çoğu, karanlıkta Amerikan zırhlılarının kar paletleriyle diri diri gömülmüş, geri çekilirken öldürülmüştü. 22 yıl önce Vietnam'da My Lay katliamını örtbas etmekle görevlendirilmiş, bugünlerde de Batı medyasınca kahraman ilan edilen, dönemin Amerikan Genelkurmay Başkanı Colin Powell; "Sayılarla uğraşmaktan çok daha önemli işlerim var" diyordu. Amerikan politikaları sonucu milyonlarca yaşam söndü; Iraklılardan Filistinlilere, Timorlulardan Kongolulara kadar...

11 Eylül vanşetini, yarım yüzyıldır süren Amerikan haçlı seferleri, ekonomik savaşları ve canice maceralarından ayrı tutmak için birilerinin etekleri tutuşmuş bulunuyor. Bush ve Blair'e göre, 'terörizmle savaşmak' uğruna ülkelere saldırılması, masumların ölmesi, kıtlık başgöstermesi ve uluslararası hukuk hiçe sayılabilir. Ama kamuoyu düşüncesi henüz tamamen "Murdoch"laşmadı ve daha şimdiden huzursuz, şüpheci; bir anket toplumun yüzde 60'ının yoğun bombardımana karşı olduğunu ortaya koyuyor. Ve Blair, ağzını bu konuda biraz daha açarsa, şüpheciler daha da artacak ve haçlıların zihinsel ve ahlaki yamuklukları daha da ortaya çıkacak. Acaba Blair, savaş planlarının "teröristlere silah verenleri" hedeflediğini söylerken Amerika'ya saldırmak üzere olduğumuzu mu kastetti? Ne de olsa Afganistan'daki ılımlı bir rejimi yıkıp fanatik bir rejimi yaratan Amerika'ydı...

İkiz kulelere saldırıldığı günü, Blair hükümetinin desteğiyle, Londra'nın Docklands'inde zorbalara ve insan hakları ihlalcilerine terör silahları satan bir fuar açılmıştı. Şimdi de Bush ve Blair, BM'nin "Dünyanın en feci insani felaketi" dediği durumu yarattı: Yaklaşık 7 milyon insan açlıktan ölüm tehlikesiyle karşı karşıya. Amerika'nın ilk işi Pakistan'dan "değerli kurbanlar" olma ölçütüne uymayan açlık mahkûmlarına gıda yardımını kesmesini istemek olmuştu.

Bombardıman aydınları (Edward Herman'ın tabiriyle "Yeni İnsaniyetçiler") üzerlerine düşeni yapıyorlar. 11 Eylül'ü "modernliğe karşı şer bir nefret" veya "kıyamet nihilizmi" diye suçluyorlar. Onlara göre olup bitenin gerekçesi olamaz, Gözetleme Kulesi'ndeki fotoğraflar da sahte. Dahası birkaç "hata" bir tarafa, İngiliz-Amerikan politikaları takdire şayan onların gözünde. ABD'nin kan lekeli kirli çamaşırlarını ortay dökenler de Amerikan karşıtı, tıpkı İsrail hükümetinin hunharca faaliyetlerine dikkat çekmeye cüret edenlerin Yahudi karşıtı olması gibi...

Phyllis ve Orlando Rodriguez çifti, oğulları Greg'i Dünya Ticaret Merkezi'nde kaybetti. Bakın ne diyorlar: "Okuduklarımızdan anlıyoruz ki hükümetimiz vahşi bir intikama doğru yol alıyor; uzak ülkelerde oğullar, kızlar, ana babalar, arkadaşlar ölecek, acı çekecek, yeni kinler oluşacak... Yol bu değil... en azından bizim oğlumuz adına".

* Vietnam başta olmak üzere savaş karşıtı filmleriyle tanınan İngiliz yönetmen ve yazar, 4 Ekim 2001.

Çeviri: Bilinmiyor


MİLİTARİZM Ana Sayfa ---> 
1