İNTERNETİN İLK TÜRK GAZETESİ
03.10.2003
Cuma
  For English
  Ana Sayfa
  Haberler
  Ekonomi
  Dış Haberler
  Politika
  Kadın-Aile
  Kültür Sanat
  Televizyon
  Spor
  Yazarlar
  Yorumlar
  Çizgi-Yorum
 
  Akademi
  Bilişim
  Eğitim
  Otomobil
  Röportaj
  Tüketici Masası
  Okur Hattı
 
  Bölge Haberleri

  Dünyada Zaman

 
  Arşiv Arama
  Abone Formu
  About Us
  Reklam
  Künye / İletisim

  Hava Durumu
  Namaz Vakitleri
  E - Kart
  Sanat Galerisi

ZAMAN KiTAP


  Yorum

İnsan hakları ihlallerini önlemede yeni taktikler

Vahit Bıçak



İnsan hakları ihlallerini önleme konusunda yapılan normatif reformların uygulamaya yansıtılması Avrupa Birliği üyelik sürecinde önem kazanmıştır. Bu konuda toplumun tüm kesimlerine görev düşmektedir. Sorunların üstesinden gelebilmek için her zaman büyük ve kapsamlı projelere ihtiyaç olmayabilir. Bazen küçük ve basit bir uygulama çok büyük etkiler doğurabilir. Uygulamayı uluslararası standartlara çekebilmek için geliştirmiş olduğumuz bir taktiğin kamuoyunun bilgisine sunulması benzer çalışmaları cesaretlendirebilecektir.

Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi’nde öğrenim gören komiser adaylarına insan hakları bilincinin ve insan hakları mağdurlarına yönelik empati duygusunun geliştirilmesi amacıyla insan hakları ihlalinden dolayı yargılanan polislerin yargılama kasetlerinin izlettirilmektedir. Bu taktik uzun yıllar boyunca öğrencilerimle karşılıklı etkileşim içinde oluşmuştur. İnsan hakları konusunda bilgilenme ve bilinçlenmeye nasıl bir yaklaşımla öğrencilerin ilgilerini daha iyi çekebileceğimi, aktarmak istediğim değer yargılarını nasıl daha iyi benimsetebileceğimi bana bu karşılıklı etkileşim öğretti.

Taktiğin özü, insan haklarının ötekinin hakları değil, hepimizin hakları olduğu bilincinin benimsetilmesidir. Kolluk mensuplarının kendileri ve ailelerinin de toplumun diğer bireyleri gibi insan hakları normları ve koruma mekanizmalarından yararlandıkları, kolluğun yetki alanı içerisinde yaşayan meslektaşlarının ve diğer tüm bireylerin insan haklarını kullanmalarını sağlama özel sorumluluğunu taşıdığı bilincinin yerleştirilmesi ve geliştirilmesidir.

Temel yanlış kanaatler

Taktiğin stratejisi, öğrencilerinin sanığın insan haklarını ihlal etmeyen soruşturma ve sorgulama usullerini benimsemesi ve uygulaması yönünde eğitilmeleridir.

Taktiğin geliştirilmesi ihtiyacı nereden doğmuştur? İnsan hakları ile ilgili olarak genel olarak toplumumuzda ve özel olarak öğrencilerimizde var olduğu gözlemlenen bazı yaygın yanlış kanaatleri ve yanlış anlamaların değiştirilmesine duyulan ihtiyaç taktiğin geliştirilmesine neden olmuştur. Yanlış kanaatlerin bazıları şu şekilde ifade edilebilir:

1. İnsan haklarına saygı güvenlik güçlerinin suçla mücadele kapasitesini olumsuz etkiler. Suçluları yakalayabilmek için mümkün olan her türlü yöntem kullanılabilir ve kullanılmalıdır.

2.Kolluk faaliyetleri suç olgusu ile bir savaştır; savaşta yöntem sınırlandırılması olamaz; insan hakları konsepti bu savaşı engellemek için hukukçular ve gönüllü insan hakları kuruluşlarının ortaya attıkları engellemelerdir.

- Kolluk normal insanlarla uğraşmaz; suçlularla uğraşır. Suçlulara yönelik şiddet ve baskı uygulanması rutin bir çalışma usulüdür.

İnsan hakları konseptinin, öğrencilerin kendileri de dahil, herkesin haklarının korunmasını da kapsadığının algılanmasında güçlük çekildiğinin gözlenmesi, benimsetilmeye çalışılan değer yargılarını aktarmakta karşılaşılan çeşitli güçlükler, insan hakları ihlallerinin müeyyidelerinin yeterince bilinmediğinin tespiti, mevcut müeyyidelerin pratikte işlemediğine ilişkin kanaatlerin yaygın olduğunun tespiti, yetkilerini kötüye kullananların daha iyi pozisyonda olduğuna ilişkin kanaatlerin yaygın olduğunun tespiti, aktarılmaya çalışılan değer yargılarına karşı mevcut olan direnç, bu direnci kırmaya yönelik çabanın yoruculuğu ve çağdaş insan hakları değer yargılarının genç nesle daha iyi benimsetilmesi bu taktiğin geliştirilmesi ihtiyacını ortaya koymuştur.

Adalet sisteminin insan haklarını ciddiye aldığı ve insan hakları ihlali yapanları cezalandırdığının gösterilmesi ihtiyacının net olarak belirmesi, görsel malzemenin daha etkili olacağına karar verilmesi, insan haklarının ‘ötekinin hakları’ değil ‘hepimizin hakları’ olduğunun benimsetilmesine ihtiyaç duyulması, “polislerin de sanık olabileceği” olgusunun büsbütün dışlandığının fark edilmesi, öğrencilerin kendilerinin mahkemeye götürülmesini talep etmeleri sonucu bunun teknik olarak mümkün olmaması nedeniyle ‘mahkemenin sınıfa getirilmesi’ fikrinin ortaya çıkması taktiğin gelişmesine neden olan faktörler arasında yer almaktadır.

Taktik nasıl bir sosyal bağlam üzerine inşa edilmiştir? İlk olarak, Türkiye’de her yıl yaklaşık bir buçuk milyon kişi sanık olmasına rağmen bu kişilerden sadece yaklaşık elli bin kişinin suçlu olduğu mahkeme kararıyla sabit olmaktadır. Dolayısıyla, polis sadece suçlularla değil, normal insanlarla da uğraşmaktadır.

İkinci olarak, Türkiye coğrafyasının sadece yüzde sekizi polisin yetki alanını oluşturmaktadır. Geri kalan yüzde doksan ikisi ise Jandarmanın yetki alanıdır. Nüfus açısından ise, nüfusun yarısı polis yetki alanında diğer yarısı ise jandarma yetki alanında yaşamaktadır. Yaz aylarında şehirlerden tatil yörelerine hareketlenme ile beraber jandarma alanında yaşayan insanlar daha fazla sayıya ulaşmaktadır.

Üçüncü olarak, polis eğitimi “hizmet-öncesi” ve “hizmet-içi” olmak üzere iki kategoriden oluşmaktadır. Hizmet öncesi eğitim Polis Akademisi şemsiyesi altında yapılmaktadır; eğitim üç aşamalıdır. İlk seviye, tütbesiz polis adaylarının eğitildiği iki yıllık meslek yüksek okullarıdır. İkinci seviye, rütbeli polis adaylarının eğitildiği dört yıllık Güvenlik Bilimleri Fakültesi’dir. Üçüncü seviye ise polis bilimleri alanında araştırma ve akademik kariyer yapılması için oluşturulmuş, Güvenlik Bilimleri Enstitüsü’dür. Şu anda polis adaylarının sadece küçük bir bölümüne, Güvenlik Bilimleri Fakültesi öğrencilerine bu taktik uygulanmaktadır.

Taktiğin uygulanmasının aşamaları ise şu şekildedir: İlk olarak, insan hakları ihlallerinden dolayı yargılanan polislerin yargılama süreçlerinin video kaydı “Akademi TV” tarafından yapılmıştır. İkinci olarak, on kaset halindeki bu ham görüntüler doksan dakikalık bir eğitim kasetine dönüştürülmüştür.

İnsan hakları bilinci

Üçüncü aşamada, ders yılı başında öğrencilerin sahip oldukları insan hakları bilinci ve bilgisini ölçmek amacıyla on sorudan oluşan anket uygulanmıştır. Anket formalarına isim yazılmaması istenilerek gerçek düşüncelerin rahatlıkla ifade edilebilmesine imkan sağlanmıştır. Dördüncü olarak, polislerin de sanık olabileceğini göstermek ve tüm sanıkların insan hakları güvencelerinden yararlanması gerektiği konusunda öğrencilerde empati duygusu oluşturmak ve geliştirmek amacıyla doksan dakikalık video kaseti izlettirilmektedir.

Beşinci olarak, ders yılı boyunca dersler, insan hakları ihlallerine başvurmaktan caydırmak ve empati duygusu geliştirmek ekseninde verilmektedir. Altıncı aşama olarak, on sorudan oluşan ve ders yılı başında uygulanan anket ders yılı sonunda tekrar uygulanmaktadır. İsimlerini belirtmeden öğrenciler yeni oluşan değer yargılarını ifade etmektedirler. Önceki cevaplarla, sonraki yanıtların mukayese edilmesi taktiğin insan haklarına karşı değer yargıları değiştirmekte, insan hakları bilincini geliştirmekte oldukça etkin olduğunu ortaya koymaktadır.

Taktik tarafımdan geliştirilmiş olmakla birlikte taktiğin geliştirilmesinde Güvenlik Bilimleri Fakültesi’nde ceza usul hukuku dersi veren diğer öğretim üyelerinin de önemli katkıları olmuştur. Duruşma görüntülerin kaydedilmesi talebini olumlu değerlendiren yöneticilerin ve görüntüleri bizzat kaydeden Akademi TV görevlilerinin de taktiğin geliştirilmesine katkıları ortadadır. Doksan dakikalık yargılama kasetinin öğrencilere izlettirilebilmesi için gerekli olan televizyon ve video cihazlarının sınıflarda mevcut olması da taktiğin hayata geçirilmesini kolaylaştırmıştır.

Taktiğin birincil hedef kitlesi Güvenlik Bilimleri Fakültesi öğrencileridir. Taktiğin potansiyel hedef kitleleri arasında iki yıllık polis meslek yüksek okulları öğrencileri, polis hizmet-içi eğitimi kursiyerleri, jandarma hizmet-öncesi ve hizmet-içi eğitimi katılımcıları da yer almaktadır.

Doç. Dr., Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı Başkanı

03.10.2003


Yazıcıya uyarla      Arkadaşıma gönder




Diğer Yorumlar

> ’Lanetli çukur’ ya da medyanın tekelleşmesi sorunu Ahmet Fazıl Özsoylu (03.10.2003)

> Davasız siyaset, siyaset davalarından medet umuyor Ahmet Aldemir (02.10.2003)

> Dünya Ticaret Örgütü ve fakirin sesi James Shikwati (02.10.2003)

> Edward Said ve YÖK meselesi ESER KARAKAŞ (01.10.2003)

> ABD’de ‘Kürdistan’ lobisi atağı M. Hakan Yavuz (01.10.2003)

> Yargıtay’ın kararı Yüksek Seçim Kurulu’nu bağlamaz H. Ali Özhan (30.09.2003)

> Sosyal güvenlikte tek çatı bilmecesi Mustafa Avcı (30.09.2003)

> İran, nükleer silahlanma ve Amerikan politikası Bülent Aras (30.09.2003)

> Edward W. Said’in hatırasına Zaineb Istrabadi (29.09.2003)

> Edward Said ve Doğu’nun dıştan okunuşu Dursun Ayan (28.09.2003)

> Bir Osmanlı münevverinin ardından... Dr. Coşkun Yılmaz (28.09.2003)

> YÖK ‘psikolojik savaş’ uyguluyor Nevzat Tarhan (27.09.2003)

> Edward Said’den özür diliyoruz Abdulbari Atwan (27.09.2003)

> ‘Kubilay’ tartışması ve taraflar Levent Korkut (26.09.2003)

> Bir elinde kalem, öbüründe kılıç: Son entelektüel öldü Mustafa Armağan (26.09.2003)







GAZETE SAYFALARI


 

   BÜTÜN YAZARLAR


 

   
   
   
   

 

 

Copyright© 1995-2003 Feza Gazetecilik A.S. / Çobançesme Mh. Kalender Sk. No: 21 34530 Yenibosna / İstanbul
Tel:+90 (212) 639, 34 50 (pbx) Fax: +90 (212) 652 24 23 e-posta: [email protected]
Bu site Zaman Gazetesi Bilgi İşlem ve İnternet Servisi tarafindan hazırlanmaktadır.

Hosted by www.Geocities.ws

1