İnsan hakları ihlallerini
önleme konusunda yapılan normatif reformların uygulamaya
yansıtılması Avrupa Birliği üyelik sürecinde önem kazanmıştır. Bu
konuda toplumun tüm kesimlerine görev düşmektedir. Sorunların
üstesinden gelebilmek için her zaman büyük ve kapsamlı projelere
ihtiyaç olmayabilir. Bazen küçük ve basit bir uygulama çok büyük
etkiler doğurabilir. Uygulamayı uluslararası standartlara çekebilmek
için geliştirmiş olduğumuz bir taktiğin kamuoyunun bilgisine
sunulması benzer çalışmaları cesaretlendirebilecektir.
Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi’nde öğrenim gören
komiser adaylarına insan hakları bilincinin ve insan hakları
mağdurlarına yönelik empati duygusunun geliştirilmesi amacıyla insan
hakları ihlalinden dolayı yargılanan polislerin yargılama
kasetlerinin izlettirilmektedir. Bu taktik uzun yıllar boyunca
öğrencilerimle karşılıklı etkileşim içinde oluşmuştur. İnsan hakları
konusunda bilgilenme ve bilinçlenmeye nasıl bir yaklaşımla
öğrencilerin ilgilerini daha iyi çekebileceğimi, aktarmak istediğim
değer yargılarını nasıl daha iyi benimsetebileceğimi bana bu
karşılıklı etkileşim öğretti.
Taktiğin özü, insan haklarının ötekinin hakları değil, hepimizin
hakları olduğu bilincinin benimsetilmesidir. Kolluk mensuplarının
kendileri ve ailelerinin de toplumun diğer bireyleri gibi insan
hakları normları ve koruma mekanizmalarından yararlandıkları,
kolluğun yetki alanı içerisinde yaşayan meslektaşlarının ve diğer
tüm bireylerin insan haklarını kullanmalarını sağlama özel
sorumluluğunu taşıdığı bilincinin yerleştirilmesi ve
geliştirilmesidir.
Temel yanlış kanaatler
Taktiğin stratejisi, öğrencilerinin sanığın insan haklarını ihlal
etmeyen soruşturma ve sorgulama usullerini benimsemesi ve uygulaması
yönünde eğitilmeleridir.
Taktiğin geliştirilmesi ihtiyacı nereden doğmuştur? İnsan hakları
ile ilgili olarak genel olarak toplumumuzda ve özel olarak
öğrencilerimizde var olduğu gözlemlenen bazı yaygın yanlış
kanaatleri ve yanlış anlamaların değiştirilmesine duyulan ihtiyaç
taktiğin geliştirilmesine neden olmuştur. Yanlış kanaatlerin
bazıları şu şekilde ifade edilebilir:
1. İnsan haklarına saygı güvenlik güçlerinin suçla mücadele
kapasitesini olumsuz etkiler. Suçluları yakalayabilmek için mümkün
olan her türlü yöntem kullanılabilir ve kullanılmalıdır.
2.Kolluk faaliyetleri suç olgusu ile bir savaştır; savaşta yöntem
sınırlandırılması olamaz; insan hakları konsepti bu savaşı
engellemek için hukukçular ve gönüllü insan hakları kuruluşlarının
ortaya attıkları engellemelerdir.
- Kolluk normal insanlarla uğraşmaz; suçlularla uğraşır.
Suçlulara yönelik şiddet ve baskı uygulanması rutin bir çalışma
usulüdür.
İnsan hakları konseptinin, öğrencilerin kendileri de dahil,
herkesin haklarının korunmasını da kapsadığının algılanmasında
güçlük çekildiğinin gözlenmesi, benimsetilmeye çalışılan değer
yargılarını aktarmakta karşılaşılan çeşitli güçlükler, insan hakları
ihlallerinin müeyyidelerinin yeterince bilinmediğinin tespiti,
mevcut müeyyidelerin pratikte işlemediğine ilişkin kanaatlerin
yaygın olduğunun tespiti, yetkilerini kötüye kullananların daha iyi
pozisyonda olduğuna ilişkin kanaatlerin yaygın olduğunun tespiti,
aktarılmaya çalışılan değer yargılarına karşı mevcut olan direnç, bu
direnci kırmaya yönelik çabanın yoruculuğu ve çağdaş insan hakları
değer yargılarının genç nesle daha iyi benimsetilmesi bu taktiğin
geliştirilmesi ihtiyacını ortaya koymuştur.
Adalet sisteminin insan haklarını ciddiye aldığı ve insan hakları
ihlali yapanları cezalandırdığının gösterilmesi ihtiyacının net
olarak belirmesi, görsel malzemenin daha etkili olacağına karar
verilmesi, insan haklarının ‘ötekinin hakları’ değil ‘hepimizin
hakları’ olduğunun benimsetilmesine ihtiyaç duyulması, “polislerin
de sanık olabileceği” olgusunun büsbütün dışlandığının fark
edilmesi, öğrencilerin kendilerinin mahkemeye götürülmesini talep
etmeleri sonucu bunun teknik olarak mümkün olmaması nedeniyle
‘mahkemenin sınıfa getirilmesi’ fikrinin ortaya çıkması taktiğin
gelişmesine neden olan faktörler arasında yer almaktadır.
Taktik nasıl bir sosyal bağlam üzerine inşa edilmiştir? İlk
olarak, Türkiye’de her yıl yaklaşık bir buçuk milyon kişi sanık
olmasına rağmen bu kişilerden sadece yaklaşık elli bin kişinin suçlu
olduğu mahkeme kararıyla sabit olmaktadır. Dolayısıyla, polis sadece
suçlularla değil, normal insanlarla da uğraşmaktadır.
İkinci olarak, Türkiye coğrafyasının sadece yüzde sekizi polisin
yetki alanını oluşturmaktadır. Geri kalan yüzde doksan ikisi ise
Jandarmanın yetki alanıdır. Nüfus açısından ise, nüfusun yarısı
polis yetki alanında diğer yarısı ise jandarma yetki alanında
yaşamaktadır. Yaz aylarında şehirlerden tatil yörelerine
hareketlenme ile beraber jandarma alanında yaşayan insanlar daha
fazla sayıya ulaşmaktadır.
Üçüncü olarak, polis eğitimi “hizmet-öncesi” ve “hizmet-içi”
olmak üzere iki kategoriden oluşmaktadır. Hizmet öncesi eğitim Polis
Akademisi şemsiyesi altında yapılmaktadır; eğitim üç aşamalıdır. İlk
seviye, tütbesiz polis adaylarının eğitildiği iki yıllık meslek
yüksek okullarıdır. İkinci seviye, rütbeli polis adaylarının
eğitildiği dört yıllık Güvenlik Bilimleri Fakültesi’dir. Üçüncü
seviye ise polis bilimleri alanında araştırma ve akademik kariyer
yapılması için oluşturulmuş, Güvenlik Bilimleri Enstitüsü’dür. Şu
anda polis adaylarının sadece küçük bir bölümüne, Güvenlik Bilimleri
Fakültesi öğrencilerine bu taktik uygulanmaktadır.
Taktiğin uygulanmasının aşamaları ise şu şekildedir: İlk olarak,
insan hakları ihlallerinden dolayı yargılanan polislerin yargılama
süreçlerinin video kaydı “Akademi TV” tarafından yapılmıştır. İkinci
olarak, on kaset halindeki bu ham görüntüler doksan dakikalık bir
eğitim kasetine dönüştürülmüştür.
İnsan hakları bilinci
Üçüncü aşamada, ders yılı başında öğrencilerin sahip oldukları
insan hakları bilinci ve bilgisini ölçmek amacıyla on sorudan oluşan
anket uygulanmıştır. Anket formalarına isim yazılmaması istenilerek
gerçek düşüncelerin rahatlıkla ifade edilebilmesine imkan
sağlanmıştır. Dördüncü olarak, polislerin de sanık olabileceğini
göstermek ve tüm sanıkların insan hakları güvencelerinden
yararlanması gerektiği konusunda öğrencilerde empati duygusu
oluşturmak ve geliştirmek amacıyla doksan dakikalık video kaseti
izlettirilmektedir.
Beşinci olarak, ders yılı boyunca dersler, insan hakları
ihlallerine başvurmaktan caydırmak ve empati duygusu geliştirmek
ekseninde verilmektedir. Altıncı aşama olarak, on sorudan oluşan ve
ders yılı başında uygulanan anket ders yılı sonunda tekrar
uygulanmaktadır. İsimlerini belirtmeden öğrenciler yeni oluşan değer
yargılarını ifade etmektedirler. Önceki cevaplarla, sonraki
yanıtların mukayese edilmesi taktiğin insan haklarına karşı değer
yargıları değiştirmekte, insan hakları bilincini geliştirmekte
oldukça etkin olduğunu ortaya koymaktadır.
Taktik tarafımdan geliştirilmiş olmakla birlikte taktiğin
geliştirilmesinde Güvenlik Bilimleri Fakültesi’nde ceza usul hukuku
dersi veren diğer öğretim üyelerinin de önemli katkıları olmuştur.
Duruşma görüntülerin kaydedilmesi talebini olumlu değerlendiren
yöneticilerin ve görüntüleri bizzat kaydeden Akademi TV
görevlilerinin de taktiğin geliştirilmesine katkıları ortadadır.
Doksan dakikalık yargılama kasetinin öğrencilere izlettirilebilmesi
için gerekli olan televizyon ve video cihazlarının sınıflarda mevcut
olması da taktiğin hayata geçirilmesini kolaylaştırmıştır.
Taktiğin birincil hedef kitlesi Güvenlik Bilimleri Fakültesi
öğrencileridir. Taktiğin potansiyel hedef kitleleri arasında iki
yıllık polis meslek yüksek okulları öğrencileri, polis hizmet-içi
eğitimi kursiyerleri, jandarma hizmet-öncesi ve hizmet-içi eğitimi
katılımcıları da yer almaktadır.
Doç. Dr., Başbakanlık İnsan Hakları
Başkanlığı Başkanı
03.10.2003
|