Murat Çelikkan

02/10/2003 (564 kişi okudu)

Türkiye, ciddi insan hakları ihlali yaşanan bir ülke. Ancak bu alanda çalışan örgütlerin çabasıyla, toplumda insan hakları bilinci de yaygınlaşıyor. Devlet de kaçınılmaz olarak gündemine aldığı insan haklarında, dönem dönem olumlu adımlar atıyor. Kuruluş yapıları her ne kadar sorunlu da olsa, il insan hakları kurulları da bu gelişmenin bir sonucu. Devlet yetkilileri ilk kez bu kurullar sayesinde insan hakları meselesinde toplumla yüz yüze. Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı Ocak 2003'ten beri bir proje yürütüyor. Yeni başkan Vahit Bıçak, projeyi dün basın mensuplarına anlattı. AB Komisyonu ve Avrupa Konseyi ile ortak yürütülen projenin temel hedeflerinden biri, 'ülke genelinde insan hakları kurulları ile çalışarak bu kurulların insan hakları bilincini ve anlayışını geliştirme çabasını güçlendirmek.' Başkanlık proje kapsamında insan hakları konusunda ilgi çekici yazılar yayımlanması için basın ile çalışacak. Proje Mayıs 2004'te sona erecek. Bu arada İl İnsan Hakları Kurulları'nın oluşumunun da gözden geçirilmekte olduğunu duyuralım. İnsan hakları örgütleri, kurulların oluşumuna haklı nedenlerle karşı çıkıyor. Ancak kurul toplantılarının, katılımcılar, güvenlik güçleri ve bürokratlara insan hakları eğitimi sağladığı da yadsınamaz. Başkanlığın insan hakları alanında bakanlıklararası koordinasyon görevi de var. Yani işi çok zor. Bu alanda atılan olumlu adımları desteklemek ve duyurmak gerekiyor. Bunun aracı da medya. Peki medyada niçin hâlâ insan hakları konusunda uzman muhabirler istihdam edilmiyor? Gerek ihlaller, gerekse olumlu gelişmeler açısından bu alan ciddi bir haber kaynağı değil mi?

Basın yasa taslağı
AKP hükümetinin değiştirmek için çalıştığı yasalardan biri de Basın Yasası. Basın yasası taslağı, henüz yoğun olmasa da tartışmaya açıldı ve Türkiye Gazeteciler Sendikası da görüş açıkladı. TGS, özellikle yürürlükteki Basın Kanunu'nun ek maddelerinin kaldırılmasını; basılmış eserlerin toplatılması ve basım aletlerine el konulması, yayının durdurulması ve yayın organlarının kapatılmasını düzenleyen hükümlere taslakta yer verilmemesini basın özgürlüğünü genişletmeye yönelik önemli adımlar olarak kabul ediyor.
Ancak, taslağın bu şekliyle yasalaşması halinde bile basın özgürlüğünü tam anlamıyla sağlayamayacağı kanısında. Çünkü taslağın, 'devlet-basın ilişkilerini yeniden düzenlerken; yazıişlerinin basın-yayın organı sahipleri karşısında bağımsız davranmasını sağlayacak yeterli güvenceyi içermediği' görüşünde. TGS, yasada yapılacak değişiklikle eşzamanlı olarak şu düzenlemeleri de istiyor: "Basında tekelleşmeyi engelleyici; basın-yayın işletmesinin hisse sahipliğini belli oranlarla sınırlayan; birden fazla basın-yayın organına sahipliğe sınırlama getiren; basındaki sermayenin saydamlığını sağlayacak; gizli ortaklıkları, muvazaalı hisse devirlerini önleyecek; toplam tiraj içindeki payları sınırlayan; basın-yayın organlarının hissedarlarının devlet ihaleleriyle ilişkisini sınırlandıran düzenlemelerin mutlaka yasalaştırılması."

Yardım gerekli!
Süreyya Ağaoğlu Çocuk Dostları Vakfı, 1949'dan beri, kimsesiz fakat okuyan çocuklara bir yuva ve eğitim olanağı sağlayan bir kuruluş. Bugün
50 kimsesiz erkek çocuk burada kalıyor ve eğitim görüyor. Vakıf, para yardımı almıyor ancak pirinç, bulgur, mercimek, nohut, fasulye, yağ, margarin, un, şeker, et, kahvaltılık malzeme, çay, bisküvi, süt, yoğurt gibi gıda malzemesine ihtiyaç duyuyor. Okullar açıldığı için kırtasiye malzemesi de gerekli. Kullanmadığınız veya değiştirmeyi düşündüğünüz her tür malzemeyi de vakfa bağışlayabilirsiniz. Vakıf telefonları: 0212-276 11 35/ 276 41 77/286 01 89