Sözcüklere Bayılıyorum, Kursat Basar

Bazıları için hayat ancak sözcüklere dönüştüğünde anlam kazanır. Ne zaman içimde bir sıkıntıyla herkesten uzak kalıp kafamı dağıtacak bir şeyler arasam, bilirsiniz işte bir üzüntüyü olabildiğince aklımdan uzaklaştırmaya çalışsam ya Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın ya da Salah Birsel'in kitaplarını yeniden okumaya koyulurum.

Bazı konularda kendimi şanslı sayıyorum, bunlardan biri de Salah Bey gibi insanlarla tanışmış olmak...

Yıllar önce bir sabah, kitaplarla dolu odasında oturuyorduk, yakından geçen bir trenin sarsıntısı zaman zaman onun tekdüze, sakin konuşmasını kesiyordu. O günlerde sigarayı bırakma çabası içindeydi, hem de yoğun bir çaba... Sonra bu çabayı da deneme haline getirdi. Yalnızca sigarayı bırakma çabasını mı? 1001 Gece Denemeleri'nin, Salah Bey Tarihi'nin ve elbette günlüklerinin tiryakileri bilir, Salah Bey bütün bir hayatı kaleme almıştı.

Salah Bey, tatlı dilli bir Evliya Çelebi'ydi. Kitaplarının kapağını açtığınız andan itibaren sizi alır, diyar diyar gezdirir, geçmişle bugün arasında bir zaman makinesine bindirmiş gibi dolaştırır. Ama belki hepsinden önemlisi, ne yazarsa yazsın, asıl şenliğin, asıl eğlencenin sözcüklere yansıtılış biçimidir. O, konuşur gibi ama hepimizin konuştuğu gibi değil, kendi konuştuğu gibi yazabilen nadir denemecilerdendir.

Şöyle diyordu, "Sanım o ki her yazarın yapması gereken şey budur, sözcükleri sevmek. Benim üslubum da bu, sözcükleri yağlamadan, ballamadan kullanmam. Bir başka deyişle sözcüklere bayılıyorum."

Denemeyi, biraz öykü, biraz şiir, biraz sohbet, biraz içdökmesi ama en çok da şiir olarak tanımlamıştı. Ama bence en önemlisi, "Ben yazdıklarımda bir yaşama sevinci yaratmaya çalışıyorum" demesiydi.

Yaşama sevincini anlatmıyordu ama onu yaratmaya çalışıyordu. İyi ki bunu başarabilen pek az yazardan biri oldu da onun deyimiyle "aklımın tasını" alıp götürdü kitaplarıyla...

Milan Kundera, "bir roman, çeşit çeşit yemeklerin sunulduğu bir şölen sofrasına benzemelidir" derken sanki Salah Bey'in yazı tarzını anlatıyordu.

Kitapları alıntılarla, anılarla, başka kitaplarla doludur. Hepsini bir tarafından tutar başka bir yere bağlar, bir uçurtmaya binmiş gibi hafiflemiş hissedersiniz kendinizi okurken. Günlüklerinden birinde "Bir kitap yeni bir sözcük getirmedikçe beş para çalışmaz" diye yazmıştı. Yoksa söylemedim mi, Salah Bey'in en önemli yanı onun tümüyle kendine özgü deyişleri, zaman zaman unutulmuş, zaman zaman uydurulmuş sözcükleri değil midir? Salah Bey bize yaşama sevincini de verdi, sözcükleri ve edebiyatı sevmeyi de öğretti. Bir sabah onun gittiğini söylediler. Ama sözcükler hiçbir yere gitmez ve o her zaman sözcükleriyle vardı. Onun için hep burada, eskisi gibi.

Bir yerde, "Kimse ölüm yazılarını gerçeğe uygun biçimde yazamaz. Yaşam öykülerini de öyle... Çünkü ölüm olsun, dirim olsun, ikisi de dışardan içeri değil, içerden dışarı anlaşılırsa anlaşılır," diye yazmıştı.

Bu son yolculuğunu da anlatacaktır mutlaka, belki bir gün okuruz.

Star Gazetesi, 12 Mart 1999

Gazete Yazilari

Kursat Basar Ana Sayfasi

Levent’s Home

Hosted by www.Geocities.ws

1