Dr.sinan DOĞANTÜRK
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Ankara
OBSTETRİK ANESTEZİ ve ANALJEZİ
Doğum analjezisi
Doğum
ağrısı bilinen en şiddetli ve kontrolü zor ağrılardan birisidir.
Doğum
ağrısının anne, fetus ve yenidoğan üzerinde olumsuz etkileri olduğu
bilinmektedir.
Ağrının
algılanması ve ağrıya olan yanıt kişiye göre farklılıklar gösterir.
Doğum
ağrısı akut bir ağrıdır. Diğer akut ağrılar gibi solunum sistemi,
kardiyovasküler sistem, nöroendokrin sistem ve limbik sistem üzerinde olumsuz
etkileri vardır.
Genellikle
multiparlar da, primiparlara göre eylem kısa sürer ve doğumun 2. evresinde daha az analjezik gereksinimi
duyulur.
Ağrı
duyusu kişinin geçmişteki deneyimleri ile ilgili olup, bazı multiparlar daha
şiddetli bir travay geçirebilirler.
1800’lü yıllardan beri doğum
ağrısının giderilebilmesi için çok çeşitli ajan ve yöntemler geliştirilmiştir.
Ağrı çeken gebede etkin
analjezi sağlanırken gebenin vital fonksiyonlarının bozulmaması ve doğuma aktif
katılımının da engellenmemesi gerekir.
Bu nedenle doğum ağrısını
gidermede ideal yaklaşım, hastanın bilincinin açık olmasını sağlayacak, anne ve
fetusta yan etki ve toksisite yaratmayacak güvenilir bir yöntem seçmek
olmalıdır.
Günümüzde
bu amaçla çeşitli ilaçlar parenteral veya rejyonel olarak uygulanmaktadır.
Non
opioid analjezikler doğumun hiçbir evresinde etkili değildir. Bu nedenle doğum
analjezisinde opioid analjezikler tercih edilir.
Parenteral
yolla uygulanan opioidler SSS’deki opioid reseptörlere bağlanarak etkilerini
gösterirler.
Anneden
fetusa ilaçların geçişi pasif diffüzyonla olur.
Plasental
kan akımı, verilen ilaçların yoğunluğu, molekül ağırlığı, iyonizasyon derecesi,
yağda eriyebilirliği, proteine bağlanma derecesi ve membranın iki tarafındaki
parsiyel basınç farkı bu geçişi
etkiler.
Tüm
opioidler plasentayı kolaylıkla geçerler ve yenidoğanda başta solunum
depresyonu ve bradikardi olmak üzere aktivite azalması ve nöro adaptasyon
zorluğu gibi yan etkilere yol açarlar.
Obstetrikte
en sık kullanılan opioid meperidindir. IV uygulandığında 2 dk içinde fetusa 1/1
oranında geçer. IM yolla verildiğinde fetusa geçiş daha yavaş ve az
miktardadır.
Gebenin
tekrarlanan dozda meperidin alması fetustaki etkinin uzaması demek olacağından
son iki saatte uygulanmamalıdır.
Morfin,
solunum depresyonu yapma riski meperidinden daha fazla olduğu; etkisini uzun sürede
gösterdiği için doğum analjesinde tercih edilmez.
Sentetik
bir opioid olan fentanil, analjezi potansiyelinin yüksek olması; proteine
yüksek oranda bağlandığı için düşük plasental geçişli olması nedeniyle doğum
analjezisinde kullanılan güncel bir analjeziktir.
Opioidlerin
doğum analjezisinde parenteral kullanımları, epidural kateter uygulanmasında
herhangi bir engel var ise söz konusu olmalıdır.
Rejyonel
yöntemler etkinlikleri ve doğru uygulandıklarında güvenirlilikleri nedeniyle
obstetride en yaygın kullanılan yöntemlerdir.
Rejyonel
bloklar analjezi sağlaması yanında gebenin uyanık olması ve aktif olarak doğuma
katılması gibi avantajlara da sahiptir.
Parenteral
veya inhalasyon anestezi tekniklerine karşın, rejyonel anestezi ilaca bağlı
fetal depresyon ve maternal aspirasyon pnömonisi gibi riskleri de azaltır.
Doğum
analjezisinde rejyonel yöntemlerin başarılı olabilmesi için doğum ağrısının
ileti yollarının iyi bilinmesi gerekir.
Doğum analjezisinde etkili olan rejyonel
yöntemler
1.
Evre:
Lomber ve kaudal epidural analjezi
Spinal analjezi
Paraservikal blok
2.
Evre:
Lomber ve kaudal epidural analjezi
Spinal analjezi
Pudental sinir bloku
Perineal infiltrasyon
Lomber epidural/spinal
analjezi
Lomber bölgede L-3-4 aralığından epidural mesafeye lokal anestetik verilmesi “Lomber epidural
blok” olarak adlandırılır.
Epidural mesafeye bir kateter yerleştirilerek gerektikçe
lokal anestetik madde verilmesi yöntemine ise “kontinü epidural analjezi” adı
verilir.
Lokal anestezik madde aynı aralıktan subdural mesafeye
verilirse “spinal analjezi/ anestezi” adını alır.
Kontinü epidural analjezi son yıllardaki en gözde doğum
analjezisi yöntemi olup, doğumun
1. döneminde T11-12, L1
2. döneminde ise S2-4 dermatomlarını bloke ederek doğum
eyleminin ağrısız olarak geçmesini sağlar.
Annede eylem sırasındaki stres, ağrı, katekolaminler ve
sempatik uyarılarla uterin kan akımı azalır. Fetal hipoksi
LEA ile bu olumsuz durum ortadan kalkar, annenin O2 tüketimi azalır,
düzenli solunum ile Po2 artışı fetus için iyi
bir ortam sağlar.
Spinal analjezi/anestezi yönteminde teknik LEA’ye göre daha
kolaydır.
Kullanılan lokal anestezik miktarı epidurale göre daha
azdır.
Etki daha çabuk başlar. Kas gevşemesi ve analjezi daha
efektiftir.
Hipotansiyon, postspinal başağrısı, seviye kontrolünün
güçlüğü ve seviye yükselmesi spinal yöntemin istenmeyen etkileridir.
Kombine spinal-epidural anestezi/analjezi
Subaroknoid
ilaç uygulama avantajı ile (hızlı başlangıç, etkili analjezi, minimal
toksisite) birlikte epidural analjezinin esnekliğini (yetersiz bloğun
tamamlanabilmesi, anestezi süresinin uzatılabilmesi, postoperatif analjezi)
sunan etkili bir yöntemdir.
Paraservikal blok
1.
evre ağrıları sırasında obstetrisyen tarafından uygulanır.
Serviks’in
lateralinde saat 4 ve 8 hizasında bilateral olarak vajen forniksine submukozal
olarak lokal anestezik verilmesi işlemidir.
Kaudal epidural analjezi
Sakral
hiatustan epidural mesafeye girilerek lokal anestetik madde verilmesidir.
Tek
doz veya kontinü blok şeklinde uygulanabilir.
Doğumun
hemen olması bekleniyorsa analjezi için kaudal yaklaşım daha uygundur.
Pudental blok ve perine
infiltrasyonu
Doğumdan
hemen önce obstetrisyen tarafından uygulanır.
RA Endikasyonları
Alt
ekstremite, perine ve alt batın cerrahisi veya başka nedenlere bağlı ağrı
giderilmesi
Vajinal
doğum ve C/S
RA Kontrendikasyonları
Sistemik/lokal
enfeksiyon
Kanama
ve şok
Kanama
diatezi ve antikoagülan tedavi
SSS
hastalıkları
Lokal
anestezik maddeye aşırı duyarlılık
Geçirilmiş
vertebra operasyonu ve deformitesi
Hastanın
müdahaleyi kabul etmemesi
Anestezistin
deneyimsiz olması
SOLUNUM
SİSTEMİ DEĞİŞİKLİKLERİ
Erken gebelik döneminde
maternal AC volüm ve kapasiteleri değişmez. Fonksiyonel reziduel kapasite terme
kadar %15-20 azalır.
Tidal volüm artar. Vital
kapasite gebelik boyunca aynı kalır.
Diafram
yükselmesini kompanse etmek için göğüs ön-arka çapı artar.
Erken
gebelik döneminden başlayarak annede hiperventilasyon gelişir. Dakika solunum
sayısı ve alveoler ventilasyon artar.
Solunum
yolları mukozasında kapiller genişleme sonucu nazofarinks,orofarinks, larinks
ve trake ödemlidir.
Kardiyovasküler sistem değişiklikleri
Kardiyak
output gebeliğin 1. ve 2. trimesterinde %30 artar; son trimesterde normal
değerine döner.
Geç
gebelik döneminde kalbin end diastolik çapı ve sol ventrikül çapı artar. Kalbin pozisyonu değişmiştir.
Gebelikte
kan basıncı hafifçe düşer. Kalp hızı gebelik öncesine göre %10-15 artar.
EKG’de
minör ST, T ve Q değişiklikleri, sol aks deviyasyonu ve benign aritmiler
görülür.
Vücut sıvıları
Kan
volümü
Htc relatif bir anemi meydana gelir
Trombositler
Fibrinojen,
plazminojen, F-VII ve F-VIII
Beyaz
kürelerden PNL
Total
plazma proteinleri
Onkotik
basınç
Aorto kaval bası
Kan
volümündeki ve kardiyak output’daki artışa rağmen termdeki gebe hiptansiyona
çok hassastır.
Sırtüstü pozisyonda V.cava inferior ve aorta uterusun
baskısı ile kısmen ya da tamamen kompresyona uğrar. Uterin kan akımı Gebede hipotansiyon fetal distress ve asfiksi .
Asit-baz dengesi
Total
bazlar düşer
PaCO3
PH
değişmez
Diğer değişiklikler
Tükrük
sekresyonu
GIS
motilitesi Asidite
Mide
içi basınç alt ösefagus basınç
regürgitasyon, aspirasyon
Böbrek
kan akımı ve GFR
Alkalen
fosfataz, SGOT, LDH, kolesterol düzeyi hafifçe plazma kolinesferaz düzeyi
Kaval
bası nedeniyle spinal-epidural aralıklar daralır.
Prof.Dr.Gülnaz ASLAN ve Uz.Dr.Kenan ERK’in izniyle yayınlanmıştır
Ana sayfaya
dönmek için http://www.geocities.com/sinandoganturk/kadindogum1.html
ψ