E K L E R : "S İSTEMİN TAYYİP PLÂNI...Sinami ORHAN [Bu makale; "Rûhul Furkan" dergisininAralık 1999 tarihli 1. sayısının 34 ve 35. sayfalarında neşredilmiştir.]
Seyrediyoruz oynanan oyunu; oyunları... Oyun içinde oyun... "Biliyoruz!.." Bu sözü, hâdiseleri sadece dış yüzünden okuduğumuzu ifşâ etmek için değil; derinlemesine yapılan bir tahkikatı anlatmak için kullanıyoruz; "biliyoruz!.." Nerede, ne iş yapıyorlar ve ne konuşuyorlarsa, biliyoruz!.. Nefeslerimizin sıcaklığını bildikleri için 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını (1999) kutlamaya cesaret edemediler. Ruhiyatları, köşeye sıkıştırılmış kuduz köpek misali...
Yazımızın içinde, ayrı bir çevreve içinde sunulmuş bir mektup metni görüyorsunuz. Yazan, "İHAB Başkanı ve -eski- Furkan Dergisi genel yayın yönetmeni Saadettin Ustaosmanoğlu... Mektubun muhatabı ise, -zamanın- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan... Sözkonusu mektub, 1998 Ağustos ayında, muhatabına, sır katibi vasıtasıyla gönderilmiştir. Bu mektubun gönderilmesinden murad, "yaptığın hatadır; veled-i zinalarla fazla düşüp kalkıyorsun, onları adam edemeyeceğin gibi, sen de adamlıktıan çıkarsın! nasihatında bulunmak ve her hareketinin bütün müslümanlar adına TARAFIMIZDAN takip altında olduğunu hissettirmektir. Maalesef, "muhatabımız, bu nasihati ve uyarıyı o gün dikkate almadığı gibi, bu gün de aynı minvalde "kirli ilişkiler içinde görüldüğü için, bu mektubu hem bir tarihî borç olarak sizlerle paylaşmayı hem de bu yazıyı kaleme almayı gerekli gördük.
Tarih: 4 Nisan 1998 Yer: Malta Köşkü... Gece yarısını gösteriyor saatler... "27 Mart Belediyeler Bayramında (malum RPnin icad ettiği bir bayramdır!.) RPli belediye başkanlarının Ankarada bulunmalarından istifade ile gerçekleştirilecek olan fakat karşı tarafın şehir dışına çıkması gerektiğinden ötürü ertelenen tanışma/danışma toplantısı yapılıyor; şiir okuyan adamla karşı taraf ikinci kattaki br odada tanışma-ısınma turları atıyorlar... "Bizimkinin" ağzına bal sürülüyor, ikbâl vaâdediliyor. Birtakım zorlukların tabiî ki çıkabileceği ama bunların aşılabileceğinden bahsediyor karşı taraf; her büyük siyasetçinin başına gelir bunlar, diye... Ve sadede geliniyor; Refah Partisi, -zaten Aayasa Mahkemesinde kapatma davası sürüyor- içten parçalanacak ve bizimkine ikbal yolları açılacak...
Gazeteleri okuyorsunuz; "bizimki"nde .bir hareketlenme başladı son günlerde... "Zenginler kulübü" olarak bilinen TÜSİAD ve İTO gibi yerleri ziyaret ediyor, "Türkiyenin meseleleri ve çözüm yolları üzerinde projeler! üretip konuşuyor. Ve devamlı görüşme halinde bulunduklarından biri de KOÇ Gubu... Hani şu 28 Şubatın baş destekçisi Koç Grubu!... Ayrıca bir İngiltere seyahati plânlıyor. Herhalde anglosakson kabûl görmek istiyor... Dünyada iki büyük mason locası-riti olduğunu, Fransada bulunan Grand Orientin sadece ateistleri kabul ettiğini, İngiltere (Anglosakson) merkezli olanın ise teist veya ateist özellik aramadığını, Türkiyedeki en etkili masonik akım olduğunu; -mesela- Turgut Özalın da Anglosaksonik mason olduğunu biliyor musunuz?.. Anglosakson deyince, Amerikayı hatırlamamak olur mu?.. İdarî bakımdan anglosaksonik masonların hakimiyetinde olan ABD, Kasım ayında iki meşhur ismi ağırladı.. Biri, "28 Şubatın baş mimarı general eskisi Çevik Bir!.. Kendisine -yahudiler tarafından- "Hizmet Madalyası verildi. Çevik Bir gibi Selanik kökenli bir dönme olan Nazlı Ilıcakın Yeni Şafaktaki köşesinde bahsettiğine göre Başkanlık için destek arayışında bulunmuş Çevik Bir!.. Öteki konuk ise, Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan!.. Zavallı, tam bir hüsran yaşadı; hiçbir kapı açılmadı yüzüne... Müzelerin, kitabevlerinin ve lunaparkların önünde hatıra fotoğrafları çektirip geri döndü. Nedeni çok basit: Erbakan ve Recai Kutan başta olmak üzere gelenekçiler denilen ekibi gözden çıkardılar; Tayyip Efendiye oynuyorlar şimdi... Tayyipin Amerika yerine İngiltereye gidişinin hikmetini de anlamışsınızdır: Amerikadan sağlam söz alınmış, doğrudan merkeze gidiliyor!...
Bill Clintonu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin karşılamasıyla de facto başkanlık sistemine geçirilen TCde, başkanlık sistemi kurmayı plânlayanların gözdelerinden biri Recep Tayyip Erdoğan... Rakibi ise, -şaşırmayın- Çevik Bir!.. Neyse... Malta Köşkünda yapılan toplantlarda, Çevik Birin o kadar şansı olmadığı ve tasfiye edileceği, yakında siyasî af çıkacağı ve başkanlığa hazır olması telkin ediliyor bizimkine... Ve... İleride kullanmak üzere şimdiden yakın adamlarına para aktarmasını söylüyorlar...
"Yakınlarının hesabına aktarılması; tavsiye edilen paranın toplandığını; üç kişinin üstüne geçirildiğini, bunların da parayı görünce dinden imandan çıkıp birbirlerine düştüğünü, üçün birinin beyazcı ve kokainman olduğunu; birinin İGDAŞ soruşturması esnasında yurda girerken havaalanında tutuklanan FP milletvekili adayı olduğunu ve paranın yüklüce bir kısmını deve yaptıklarını da söyleyelim.
Bu arada Yargıtay 8. Dairesine 15 MİLYON DOLAR verildiğini; bu parayı da, bir bavul içinde İGDAŞın müteahhitlerinden ve bizimkininin yakın dostu yahudi ÜZEYİR GARİHin yolladığını söylesek ayrı bir haber değeri olur mu?
"Karşı tarafın; yani Malta Köşkünde bizimkiyle görüşenin, buraya Karadayı Paşamla konuşup, onun izni ve arzusu dahilinde geldim diyen ve Tayyipi yönlendirmekle görevli başaktör kim biliyor musunuz?... "Türk-Amerikan Dostluk Derneği Başkanı, MGK Başdanışmanı, Sivil BÇGin başı, Zaman ve Samanyolunun vazgeçilemez yorumcusu, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Selçuk Köni!... Demek ki "öğretim üyesi deyip geçmemek gerekiyor. Ne öğretim üyeleri görüyoruz biz!... Mesela Prof. Toktamış Ateş... Müslümanları, işkence eşliğinde sorgudan geçirildiği islamla Mücadele Masası işkencehânelerinde sorgulara "gözlemci ve danışman olarak katıldığını, kod adının "Kemal Şişmantürk olduğunu, Ankara Üversitesindeki Doç. Dr. Ümit Bozdağ isimli öğretim üyesinin de sorgalamalarda bulunduğunu biliyor musunuz?..
Plânlar... Plânlar... Plânlar... Vakitleri kalmadığını biliyorlar ya, 99 paniği ile alelacele birşeyler kotarmaya çalışıyorlar. "Beşkanlık Sisteminin Osmanlı idari sisteminden kopya edildiğini biliyorsunuz. TCnin, "jeopolitik konumu" itibariyle Ortaasya ve Ortadoğuya açılmanın ve hatta "GÖLGE KONFEDERATİF" bir yapılanmanın (Kürdistanın TCye bağlanma çabaları, mesela!) içine sokulmaya çalışıldığını hatırlatmak isteriz. Zaten "üniter devlet" içinde "Başkanlık Sistemi sırıtır; tabiî hâli federasyondur...
Plânlar... Plânlar... Plânlar... Onların planları varsa, bizim de planlarımız var; ve Allah bizimle beraber!.. Son söz: Tek Yol İslâm... Allah!.. Peygamber!.. Allahsız Köpekler Vatan Sizden Ne Bekler!..
|