1- GENEL BİLGİLER
2.1. MEME HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Meme glandı süt üretimi gibi özel bir
görevi olan modifiye bir apokrin ter bezidir (10,13,14). Memenin şekil,
büyüklük ve durumu kadının hayatı boyunca sürekli bir değişim içerisindedir.
Ayrıca ırk ve yaş faktörleri yanında; doğum, menstruasyon, gebelik, emzirme
ve menapoz gibi çeşitli fizyolojik faktörlerle değişiklik gösterir.
Puberteden sonra her bir menstruel siklusta, gebelik ve laktasyondaki değişiklikler
ve son olarak menapozda memelerde involüsyon izlenir. Bütün bu dönemlerde
memenin makro ve mikroanatomisi farklı özellikler gösterir. Memenin dış
görünümünün tanımlanmasında normalin tanımlanması güçtür. Memenin dış görünümünü
genetik etkenler belirler. Diskoid, hemisferik, konik ve benzeri biçimlerde
olabilir. Her yaşta memede pitozis görülebilir (14). Meme genellikle hiç
doğurmamış kadınlarda koniktir. Doğurmuş kadınlarda ve yaş ilerledikçe,
belirgin yağlanma yoksa gevşer, daha sarkık bir biçim alır. Ortalama bir
meme laktasyon dışında 150-400 g ağırlığında, 10-12 cm çapındadır. Kalınlığı
orta kısımda 5-7 cm dir. Laktasyonda ağırlığı 500 gramın üzerine çıkar
(14,15) .
Normal erişkin kadın meme dokusu epitelyal
ve stromal elemanlardan oluşur. Dallanan duktus yapıları ile birleşen lobüller
epitelyal komponenti oluştururken; değişik oranlardaki adipoz ve fibröz
bağ dokusu, stromal komponenti meydana getirir. Yaş ve hormonların etkisi
altında meme dokusunun belirgin bir iç dinamiği vardır (14).
Eksojen hormonların, hormon replasman
tedavilerinin memelerin mammografik görünümlerine etkisi olabilir. Östrojen
tedavisi altındaki bazı kadınlarda memelerin dansitesinde diffüz artış,
multifokal asimetrik dansiteler, kist formasyonları görülebilir (2,16,27).
2.1.1. Memenin Embriyoloji, Histoloji ve Anatomisi
2.1.1.1. Meme Embriyolojisi
Memeler ektodermal orjinli cilt glandlarıdır
(apokrin bezlerdir). 5. gestasyonel haftada embriyoda gelişen ve
orta hattın her iki yanında aksilladan inguinal bölgeye kadar uzanan ektodermal-kütanöz
katlantılar primitif süt bantlarına karşılık gelir. 7-8. haftalarda göğüs
duvarı mezenkimine doğru bir invajinasyon oluşur. 16. haftada epitelyal
tomurcuklar gelişir ve dallanır. 20-32. haftalarda fetal dolaşıma giren
plasental seks hormonları, meme kanalllarını oluşturmak için epitelyal
tomurcukların kanalizasyonunu indükler (10,14,17,18).
Bilateral meme tomurcukları 5. ayda bu katlantıların
üst 1/3 kısımlarının ortasında mezenşimal proliferasyon ile oluşur. Bu
sırada katlantıların diğer kısımları geriler. Eğer primitif süt bandının
gerilemesinde ya da dağılımında bir yetersizlik olursa, kadınların % 2-6’
sında görülen aksesuar meme dokusu oluşur. Özellikle aksiller bölgede bulunan
aksesuar meme dokusu mammografide asıl meme parankiminden ayrı olarak görülebilir.
Meme tomurcuklarından sekonder epitelyal büyümeler ve ileride laktifer
duktusları oluşturacak olan dallanmalar meydana gelir. 8. gestasyonel ayda
epitelyal kordonlar içerisinde lümen gelişir. Eş zamanlı olarak santralde
bağ doku proliferasyonu ile meme başı ortaya çıkar. Doğumda anneden geçen
hormonların etkisiyle, gelişen gelişen primordial süt kanallarından geçici
süt salgılanması izlenebilir (10,13,14,17,18).
Polimasti, süt bandı boyunca aksesuar
memeler; politeli, aksesuar meme başları; hipoplazi; amasti, meme yokluğu;
amazi, memenin parankiminin yokluğu gelişimsel meme anomalileridir (18,19).
Doğumda ve çocukluk döneminde memede
sadece rudimanter duktuslar bulunur. Pubertede hipofizer FSH ve LH overlerden
östrojen salgılanmasını uyarır. Östrojen uyarısı ile memeler büyür ve olgunlaşır.
Erken adolesan dönemde overlerin östrojen sentezi progesteron sentezinden
fazladır. Gelişmekte olan memeye östrojenin etkisi longitudinal duktal
büyümeyi ve terminal duktül tomurcuklarının oluşumunu stimüle etmektir.
Periduktal bağ dokusu ve yağ depolanması artar. Pubertede mammografik olarak
meme çok dens ve homojen görülür. Erişkin memesinde progesterona yanıt
olarak lobüllerin oluşumu ile karakterize olan glandüler gelişimin ikinci
evresi oluşur (10,19).
2.1.1.2. Memenin Anatomi ve Histolojisi
Meme reprodüktif sistemin fonksiyonel
yönden bir parçası olmakla beraber yapı ve gelişim açısından deriye bağlı
bir çeşit apokrin bezdir. Meme dokusu üç temel yapıdan oluşur: cilt, cilt
altı yağ dokusu ve meme dokusu (parankim ve stroma) (14,18,20,30 )
Erişkin kadın memesi üstte, ikinci kosta ya
da üçüncü kostanın üst sınırından başlar. Altta, altıncı kosta hizasında
biter. İç sınırı sternumun kenarında, dış sınırı orta veya ön aksiller
hattadır (10,20). Meme üst dış ucunda, m. pectoralis major kasının alt
kenarı boyunca koltuk altına doğru uzanır (Spence’in aksiller kuyruğu).
Bu uzantı bazen ele gelen, hatta gözle görülebilen bir kitle oluşturabilir.
Meme dokusunun ana kitlesi genellikle üst yarıda ve daha çok dış kadranda
yerleşmiştir. Bu nedenle lezyonlar daha sık üst dış kadranda görülür (15,18,20).
Derin planda, memenin yaklaşık dörtte
üçü m. pectoralis major üzerinde bulunur. Dışta m. serratus anteriorun,
altta kısmen m. serratus anterior ve eksternal oblik kasın, içte de rektus
kılıfının üst kısmını örter (10,21).
Meme göğüs ön duvarında yüzeysel fasya içerisinde
yer alır. Yüzeysel fasyanın yüzeysel veya subkütan tabakası hemen dermisin
altındadır. Bu tabakadan başlayan fibröz lifler deriye ve meme başına uzanır.
Bunlar memenin üst kısmında daha fazla gelişmiş olup Cooper ligamentlerini
oluşturur. Cooper ligamentleri cilt ile yüzeysel fasyanın yüzeysel tabakası
arasında uzanan ve meme parankimini saran, yönleri cilde dik olan ve meme
dokusunu septalara ayıran fibröz bantlardır (ligamanlardır). Bunların uzanımlarına
‘’Duret Crestleri’’ denir. Cooper ligamanlarının malign tümörlerle
infiltre olması sonucu yada herhangi bir nedenle gelişen fibrozis nedeniyle
kısalması ile deride karakteristik içeri çekilmeye neden olur (Portakal
kabuğu görünümü-Peau D’orange). Kanserin sekonder işaretlerinden olan ciltte
retraksiyonun nedeni budur. Kansere yanıt olarak gelişen bu desmoplastik
reaksiyon komşu duktusların duvarlarını da kalınlaştırır. Bunların mammogramlarda
belirginleşmesine, kısalmalarıyla da meme başı çekintisi oluşmasına neden
olur. Mammografilerde Cooper ligamanları ve arterlere ait kalsifikasyonların
meme kanserlerinde görülen spiküllerle karıştırılmamaları önemlidir (10,14,20,22).
Meme dokusu normalde bilateral ve simetrik
bir patterndedir. Simetrinin bozulması meme kanserinin işareti olabilir.
Mammografiler daima bilateral ve birbirinin ayna görüntüsünü verecek şekilde
elde edilmelidir.
Memenin kan dolaşımı;
Arteryel dolaşım üç kaynaktan gelir (10,14,15,19,27).
1. İnternal torasik arterin iki,üç ve dördüncü
anterior perforan dalları göğüs duvarını sternumun kenarından delerek memenin
medialini ve orta kısımlarını besler. Bunlar memenin en büyük damarlarıdır.
Laktasyon sırasında büyük oranda genişlerler.
2. Torasik aortadan çıkan iki, üç, dört ve
beşinci posterior interkostal arterlerin perforan dalları göğüs kafesi
yanında kasları deldikten sonra ikiye ayrılırlar. Ön dallar meme derisini
ve parankiminin lateralini beslerken, arka dallar da kaslara gider.
3. Aksiller arterin dalları daha çok üst dış
kadranı ve memenin kuyruğunu besler. Başlıca dört adet dal vardır. Lateral
torasik arter, süperior torasik arter, torakoakromial arterin pektoral
dalı, subskapular arter.
Memenin yaklaşık olarak % 60 ını internal
torasik arterin perforan dalları, % 30 unu da lateral torasik arter
besler. Ancak tüm arterler arasında yaygın anastomozlar vardır (14).
Memenin venleri; Memenin venöz akımı genel
olarak aksillaya doğrudur. Memebaşı çevresinde venler bir anastomoz çemberi
‘’circulus venosus’’ oluştururlar (14). Memenin ve göğüs duvarının venöz
kanını taşıyan başlıca üç grup ven vardır.
1. İnternal torasik venanın perforan dalları
2. Aksiller venaya dökülen dalllar
3. Posterior interkostal venaların perforan
dalları ( Bunlar arkada vertebral ven pleksusuna, santralde ise azygos
venine açılırlar).
Memenin lenfatik drenajı başlıca üç yoldan olur
(15,21);
1. Aksiller lenf nodları, meme lenf akımının
% 75-97’si aksiller lenf nodlarına olmaktadır.
a. Mammaria eksterna lenf nodları
b. Scapular lenf nodları
c. Santral ganglionlar
d. İnterpektoral ganglionlar (Roter Ganglionları)
e. Vena aksillaris civarındaki lateral ganglionlar
f. Subklaviküler ganglionlar
2. Parasternal (mammaria interna) lenf nodları,
memenin toplam lenfatik akımının % 3-25 ‘ini alır.
3. Posterior interkostal lenf düğümleri
2.2. MEMENİN RADYOLOJİK ANATOMİSİ
2.2.1. Memenin Mammografik Anatomisi
Memenin yumuşak dokusunu ve patolojik değişikliklerini
yansıtan primer görüntüleme yöntemi mammografidir. Memenin temel radyografik
dansitelerini yağ dokusu, yumuşak dokular ve kalsiyum oluşturmaktadır.
Mammografik olarak meme; Kütanöz yapılar (deri,
areola, meme başı), ciltaltı yağ tabakası ve glandüler tabaka olmak üzere
üç bölümde izlenir (2,27,28,29,56).
Areola, meme başı, cilt ve meme parankiminin
hepsi yumuşak doku dansitesindedir. Ciltaltı ve destek yağ dokusu, yağ
dansitesini oluşturur. Retromammer mesafe ile meme venleri de görülür.
Venler cilt altı dokuda 2-4 mm çapında uzun kürvi lineer dansitelerdir
ve yağlı memelerde daha iyi görülebilirler. Venöz pattern genellikle her
iki memede simetrik olup, her hastada farklıdır. Arterlerin genç
hastaların mammografilerinde seçilebilmeleri veya venlerden ayrılabilmeleri
zordur. Arterlerin kıvrımlı olmaları ve aterosklerotik kalsifikasyon içermeleri
nedeni ile yaşlı veya orta yaşlı kadınların mammografilerinde izlenebilirler.
Mammografilerde lenfatik damarlar görülemezler. Ancak duktografi esnasında
fazla miktarda kontrast maddenin enjekte edilmesine ve ekstravazasyona
bağlı olarak lenfatikler oldukça ince ve dallanma göstermeyen lineer opasiteler
şeklinde görülürler (2,18,28,29,30).
Meme başı ve areola; uygun teknikle elde olunan
mammografilerde meme başı mammografi parlak ışık ile incelenirken memeden
öne doğru projekte olan yumuşak doku dansitesi olarak görülür. Bazı kadınlarda
ise anatomik varyasyonla çökük, retrakte veya içe çekiktir. Areola normalde
santralde ve önde yumuşak doku dansitesi olarak görülür. Ancak çoğu kadında
mammografilerde areola seçilemeyebilir. Meme başı inversiyonu pubertede
normalde görülebilir (31), benign formlar normal nipple pozisyonunun bir
versiyonu olabilir veya emzirme, mastit ve abse formasyonlarını takiben
oluşan subareoler parankim ve meme başı arasındaki fibröz dokuya bağlı
oluşabilir. Yetişkin bir kadında akut olarak gelişen meme başı inversiyonu
daima fizik muayene ve mammografi ile değerlendirilmelidir. Bu vakalarda
meme kanseri insidansı % 5-50 arasında görülebilir (28,29,31).
Cilt, mammogramlarda memeyi saran yumuşak doku
dansitesinde ince bir çizgi olarak görülür. Normal mammografik cilt kalınlığı
0.7-2.7 mm arasındadır. Meme cildinin en kalın kısımları medialde ve aşağıdadır
(2).
Cilt altı yağ dokusu; normalde memede cilt
altında parankimi çepeçevre kuşatan yağ dokusu bulunur. Bunun dansitesi
boylu boyunca uniform olmalıdır. Yağ lobülleri arasında, meme parankiminden
cildin iç yüzüne doğru uzanan ve eğimli seyir gösteren fibröz septalar
(Cooper ligamanları) bulunur. Bunlar mammografik olarak en iyi cilt altı
yağ dokusu içinde görülür. Bunların eğimli olmaları önemlidir, çünkü düzleşmeleri
ya da kalınlaşmaları altındaki meme parankiminde olan bir patolojinin indirekt
bulgusu olabilir (10,28,29).
Meme parankimi ve stroma; mammografilerdeki
yumuşak doku dansitesinin çoğunluğunu meme parankimi ve destek elemanları
olan stroma oluşturur. Normal kadınlarda glandüler yapılar üst dış kadran
ve subareoler alanlarda çoğunlukla simetrik olarak bulunur. Ancak belirli
bir oranda herhangi bir patoloji olmaksızın parankimal asimetri görülebilir
(28,29).
Premenapozal nullipar kadınlarda glandüler
yapılar çok fazladır ve meme volümünün büyük kısmını kapsar. Laktasyonda
bu yapılar çok daha belirgindir. Memeler daha dens görülür (16). Bu durumlarda
yumuşak doku kitleleri, normal parankimal yapılarla örtülebilir.
Postmenapozal kadınlarda glandüler yapıların
involüsyona uğraması ve yağ dokusunun artmasıyla meme parankim dansitesi
belirgin derecede azalır ve yağ dokusundan zengin memelerde yumuşak doku
kitleleri kolaylıkla görülebilir (2).
Mammografik olarak memenin yapısının değerlendirilmesinde
glandüler ve stromal yapıların miktarına göre meme parankimi genel olarak
3 patterne ayrılır (32);
Skleroze pattern, glandüler ve stromal yapılar
fazla, yağ dokusu oldukça azdır. Bazen tüm memeyi kapsayan radyoopasite
nedeni ile yağ doku alanları hiç yoktur. Mammografik incelemelerde yorumu
en zor olan bu patternde izlenen memelerdir. Meme
kanseri gelişiminde bir risk faktörü olarak mammografide parankim dansite
artışının klinik öneminin minimal olduğu gösterilmiştir. Bununla beraber
parankim dansitesindeki artış yanlış negatif mammografi sonuçlarına neden
olması açısından klinik önem taşır (2,10,16,27,28,29,33). Dens memelerde
mammografik yorum güç olduğundan US etkin bir tanı yöntemidir.
Liposkleroze pattern; eşit miktarlarda glandüler
ve yağ dokusu içeren pattern, fibroglandüler ve fibrokonjunktif doku opasiteleri
memede iç ve arka kadran dışındaki alanda nodüleri retiküler, retikülonodüler
ya da örtü tarzında radyoopasiteler oluşturur (32).
Lipomatö Pattern; fazla miktarda yağ dokusu
ve ileri derecede az glandüler doku patterni nedeniyle memede belirgin
radyolüsend görünüm izlenir (27,32).
2.2.2. AKSİLLA MAMMOGRAFİSİ
Mammografi aksillanın alt parçasını gösterir
ve bu bölgedeki anormalllikler mammografi ile gösterilebilir. Bu bölgede
en sık karşılaşılan patoloji aksiller lenfadenopatidir. Sistemik hastalıklarla
beraber görülen veya meme kanserinin neden olduğu lenfadenopatiler olabilir.
Aksilladaki kitleler veya aksiller meme patolojik lenf nodunu taklit edebilir.
Aksilla patolojilerini mammografi ile göstermek ayırıcı tanıda yardımcı
olabilir . Aksillada normal lenf nodları mammografilerde iyi sınırlı ve
düşük dansitede, 1.5 santimetreden küçük olarak izlenirler. Aksiller
benign lenfadenopati nedenleri arasında; Nodal hiperplazi, kollajen doku
hastalıkları, granülomatöz hastalıklar, silikon lenfadenopatileri ve enfeksiyöz
hastalıklar sayılabilir. Aksiller malign lenfadenopati nedenleri ise sıklıkla
lenfoproliferatif hastalıklar, meme kanseri ve meme kanseri dışında primer
tümör metastazlarıdır. Diğer aksiller kitleler hematomlar, deri lezyonları,
hidradenitis süpürativadır (2,15,35).
Mammografide tesbit edilen aksiller patolojilerin
en yaygını lenf nodlarıdır. Aksillada görülen homojen yoğunlukta, 33 mm
den uzun, spiküler çıkıntıları olan veya intranodal mikrokalsifikasyonlar
içeren lenf nodları büyük ihtimalle maligndir, ancak mammografi ile malign
ve benign lenf nodu ayrımı yapılmamalıdır (36).
Meme kanserlerinde aksiller lenf nodlarının
değerlendirilmesi çok önemlidir. Tümörlü hastada aksillasında tutulum yoksa
10 yıllık sağ kalım % 75-80, 1-3 lenf nodu tutulmuşsa % 35-40,
4-10 lenf nodu tutulmuşsa % 25-30, 10 ya da daha fazla lenf nodu varsa
% 10-15 ’tir (37). Meme kanserleri % 5 ten az bir oranda sadece aksiller
metastazlar ile bulgu verebilir. Görüntüleme yöntemleri okkült meme karsinomlarında
yetersiz kalmaktadır (38).
|