2.5. MEME HASTALIKLARI TANI VE TEDAVİSİNDE
UYGULANAN GİRİŞİMSEL YÖNTEMLER
(Diagnostik Teknikler)
2.5.1. PREOPERATİF LEZYON LOKALİZASYONU
Tarama mammografileri sonrasında gösterilebilen
ve palpable olmayan meme lezyonlarında cerrahi öncesi lezyonların işaretlenmesinin
avantajları, nonpalpabl lezyonlara kolayca ulaşabilmek, çıkarılan meme
dokusunun en az miktarda olmasını sağlamak ve operasyon zamanını kısaltmaktır
(2,120,121, 122). Uygun lokalize edilmiş bir lezyon tanı ve tedavi için
kolayca eksize edilebilir (122). Erken teşhiste iğne ile yönlendirilmiş
meme biyopsilerinin kullanıma geçmesi ile nonpalpable meme kanserlerinin
görülme oranı artmaktadır. Bu biyopsi spesimenlerinde kanser teşhis oranı
% 21-36’dır (181).
En çok tercih edilen yöntem tel
lokalizasyonudur. Bu yöntemde içlerinde uçları çengel ya da J şekilli
teller olan iğneler kullanılır. İğne lezyon hizasına kadar ilerletildikten
sonra tel içinden ilerletilerek serbestleştirilir. Tel meme dokusuna tutunduktan
sonra iğne geri çekilir. Cerrahi eksizyon sonrasında çekilen spesimen grafileri
ile lezyon ve telin birbirlerine göre yerlerini gösterilir ve işaretlenen
lezyonun tam olarak çıkarılıp çıkarılmadığı kontrol edilir (181). Preoperatif
lezyon işaretlemesinin cerrahi biyopsinin boyutlarını küçülterek ve süresini
kısaltarak istenmeyen komplikasyonların ve kötü kozmetik sonuçların önüne
geçtiği bildirilmiştir (123,124,181).
Preoperatif tel lokalizasyonunda işaretlemeler
mammografi veya ultrasonografi eşliğinde yapılır. US eşliğinde işaretlemenin
bazı avantajları vardır. Stereotaksik işlemlerden daha hızlı olup, iyonize
radyasyon kullanılmaz. Ayrıntılı ekipmana gerek yoktur ve hasta yatar pozisyondadır
(2).
Ultrasonografik olarak izlenebilen tüm lezyonlarda
işaretleme US eşliğinde, ancak US ile görülemeyen mikrokalsifikasyonlar
ve parankimal distorsiyonlarda lezyon mammografi eşliğinde delikli kompresyon
plakları ve stereotaksi yöntemi ile işaretlenmelidir (2).
İşaretleme sonrası cerrahi eksizyonu
yapılan mikrokalsifikasyonlarda ve çıkarıldığından emin olunamayan kitle
ve distorsiyon olgularında, spesimen grafisi mutlaka gereklidir. Spesimen
grafilerinde lezyonun çıkarılıp çıkarılmadığı ve özellikle tümör olgularında
cerrahi sınıra yakınlık değerlendirilir (181). Preoperatif lezyon lokalizasyonu
ile palpable olmayan meme lezyonları başarılı bir şekilde çıkarılır (120).
Biyopsi işleminin komplikasyonları arasında, hematom, hemoraji, pnömotoraks,
venöz tromboz, skar oluşumu görülebilir (121).
2.5.2. STEREOTAKSİK LEZYON LOKALİZASYONU ve
STEREOTAKSİK BİYOPSİ
Stereotaksik core needle biyopsiler nonpalpable
meme lezyonlarının incelenmesinde etkili bir yöntemdir (2,125). Eksizyonel
cerrahi biyopsilere alternatif bir metoddur (126). Biopsi öncesi
stereotaksik işaretleme ile biopsi gerektiren palpable meme kitleleri
cerrah tarafından kolaylıkla eksize edilebilir. Ancak mammografik olarak
malignite şüphesi bulunan, fakat fizik muayenede nonpalpabl olan lezyonların
çıkarılması sorun oluşturmaktadır. Bu lezyonlar mammografide küme şeklinde
mikrokalsifikasyonlar, asimetrik dansiteler ve parankimal yapı distorsiyonları
şeklinde izlenen alanlardır. Bir çok okkült meme kanserinde belirtilen
lezyonlar tek bulgu olarak ortaya çıkmaktadır (2). Özellikle genç hastalarda
çok fazla doku kaybına ve kozmetik bozukluğa yol açmadan biopsiyi uygulamak
önem taşımaktadır.
Bu amaç için geliştirilen ve Stereotaksi üniteleri
adı verilen bağımsız veya mammografi cihazı ile kombine kullanılabilen
cihazlar kullanılmaktadır. Stereotaksi cihazları lezyonun X,
Y ve Z eksenlerindeki koordinatlarını bilgisayar yardımı ile kesin olarak
hesaplayarak özel iğneler ile işaretlenmesini sağlar. Cihaz esas olarak
iki ana parçadan oluşur (2,127).
Mammografi cihazına fikse edilen (Add-on
Ünite); 40x80 mm lik pencereli bir kompresyon sistemi, kaset bölümü
ile x, y, z koordinatlarında hareket edebilen 3 mikrometre vida kontrollü
iğne tutucu sistemi ile sterilize edilebilen iğne kılavuz sistemi bulunan
parça
Lezyonun koordinatlarını, özel olarak
alınan kılavuz mammogramlar üzerinden dijital gösterge ile hesaplayan mikroprosessör.
Mammografi cihazına fikse edilen parçada lezyonun zıt yönlerde 30 ar derece
açılı elde olunan iki spotunun bulunduğu filmin yerleştirildiği, üzerinde
transvers ve longitudinal planda hareket ettirilebilen bir cetvel bulunan
ışıklı tabla.
Stereotaksik kor biyopsiler en iyi dekübitis
pozisyonunda add-on ünitelerde yapılabilir (128). Stereotaksi yöntemiyle
lezyonun kesin lokalizasyonu yapılarak, içinde ucu kanca veya T şeklinde
kılavuz tel bulunan özel bir iğne ile lezyon işaretlenir. Cerrah biopsi
esnasında bu kılavuz teli takip ederek nonpalpbabl lezyona kolayca ulaşarak
lezyonu çıkarır (2,127).
Stereotaksik kor meme biyopsileri
iğne biyopsilerine göre daha uygun ve kabul edilebilir alternatif yöntemdir
(129)
2.5.3. SPESİMEN RADYOGRAFİSİ
Mammografik veya ultrasonografik olarak saptanan
ve lokalizasyon yaplan nonpalpabl meme lezyonlarının operasyonda tamamen
çıkarıldığını saptamak ve doğrulamak için spesimen radyografileri gereklidir.
Cerrahi eksizyonla çıkarılan ve iğne ile lokalize edilen kalsifiye
olan ya da olmayan target lezyonların gösterilmesinde etkili bir
yöntemdir (2, 181). Ayrıca kor biyopsi materyallerinin spesmen radyografisi
mikrokalsifikasyonlar tesbit edildiğinde daha güvenilirdir (2). Mikrokalsifikasyonların
varlığı diagnostik materyalin varlığını gösterir (130,181). Spesimen
radyografileri lokalize edilen lezyon çıkarıldıktan sonra ve cerrahi girişime
son vermeden önce alınmalıdır. Radyografiler bu iş için tasarlanan spesimen
radyografi cihazı ile ya da mammografi cihazında magnifikasyonlu ya da
magnifikasyonsuz teknik kullanılarak elde edilebilir. Elde edilen grafiler
lokalizasyonu yapan radyolog tarafından değerlendirilmelidir. Eğer lezyon
tam olarak çıkarılmışsa biopsiye son verilir, lezyon tam olarak çıkarılmamış
ise telin durumuna göre lezyonun lokalizasyonu tariflenir. Cerraha eksizyon
için yön gösterilir. Spesimen radyogramlarında kalsifikasyonlar çok
iyi görünürler. Spesimen radyografisinde lezyon saptandıktan sonra, patoloğa
rehberlik etmek üzere lezyonun lokalizasyonu bir iğne ile işaretlenir (2).
Bu şekilde patoloğun lezyonu içeren uygun blokları seçmesi sağlanır (parafin
blok radyografi).
Nonpalpabl meme lezyonlarının değerlendirilmesinde
spesimen radyografileri ile patolog ve cerrahın işi kolaylaşmaktadır. Spesmen
radyografileri özellikle erken evre tümörün cerrahi sınırlarının belirlenmesinde
çok önemlidir (181). Roger Graham ve arkadaşlarının bir çalışmasında spesimen
radyografileri 63 olgudan 62 sinde tümörün cerrahi sınırlarını net olarak
göstermiştir (181).
2.5.4. PERKÜTAN İĞNE BİYOPSİLERİ
Görüntüleme yöntemleri rehberliğinde uygulanan
işlemler şunlardır (2,56)
1. İİAB (FNAC-Fine Needle Biyopsi-Aspirasyon,
Sitoloji)
2. Tedavi amaçlı basit kist aspirasyonu
3. Tanı amaçlı kompleks kist aspirasyonu
4. Kor biyopsi, Tru-cut biyopsi ( mammografi
veya ultrasonografi eşliğinde)
5. Perkütan (Mammatome) biyopsiler
6. Geniş kor meme biyopsileri
7. Nonpalpable meme lezyonlarında preoperatif
lezyon lokalizasyonu
Klinik olarak gizli ya da erken meme kanserinin
tanınmasında mammografinin etkinliği çalışmalarla kanıtlanmıştır. Mammografi
nonpalpabl meme lezyonlarını saptanmasında en duyarlı yöntem olmasına karşın,
benign ve malign ayrımında çok spesifik özellikler bulunmamaktadır. Palpabl
kitlelerin tanısında perkütan ince iğne aspirasyon biyopsileri daha çok
klinisyenler tarafından uygulanırken, nonpalpabl meme lezyonlarının görüntüleme
rehberliğindeki biyopsi işlemlerinin radyolog yapmaktadır. İİAB ilk kez
1930 yılında Martin ve Ellis tarafından uygulanmıştır (131).
Şüpheli meme lezyonlarında cerrahi girişim yapmadan perkütan iğne biyopsileri
ile kesin tanıya ulaşabilmek, meme görüntülemenin önemini artırmıştır.
Değişik radyolojik modaliteler eşliğinde perkütan iğne biyopsileri yapılabilmektedir.
İİAB, ucuz, pratik ve komplikasyonları az olan bir diagnostik yöntemdir.
Hamile ve emzirenlerde de diğer olgularla aynı ölçüde başarılı olduğu bildirilmiştir
(132).
Perkütan biyopsilerin cerrahi biyopsilere
göre bazı avantajları vardır; Daha ucuz olmaları, kolay uygulanabilmeleri
ve hastalarda daha az rahatsızlık hissine neden olmalarıdır. Perkütan biyopsilerden
sonra rutin takip mammografilerinde değerlendirilmeye engel olabilecek
skar dokusu gelişmemektedir. Perkütan meme biyopsilerinden hasta yararlanımını
maksimuma çıkarmak ve teşhiste gecikmeden ya da malignensinin ilerlemesinden
kaçınmak için hastanın takiplerdeki uyumu çok önemlidir. Yanlış negatif
sonuçları belirlemek için biyopsilerdeki teşhis güvenilirliğine rağmen
takip mammografileri de önemlidir (2,10,51,56,133,134).