5 - TARTIŞMA 

 Bu günkü bilgilerimiz ışığında, yaşamlarının herhangi bir döneminde her 100 kadından 50’ si meme yakınmaları ile hekime başvurmakta, 25’ ine tanı amacı ile biyopsi uygulanmakta, 12’ sinde ise herhangi bir meme kanseri varyantı gelişmektedir (134).
 Mammografi ileri yaş kadınlarda meme kanseri için Dünya Sağlık Örgütünün de kabul ettiği tarama yöntemidir (135,136). Mammografi tarama amacıyla kullanılırken, erken tanı koyma şansı nedeni ile meme kanseri mortalitesini yaklaşık olarak 1 / 3 oranında düşürmektedir (137).
 Mammografi meme hastalıklarının tanısında en eski ve en güvenilir radyolojik tanı yöntemi olarak bilinmektedir. Kitle taramalarında, meme kanserinin saptanmasında doğruluk oranı bir çok seride % 90’ ın altına düşmemiştir. 
 Tarama mammografilerinin amacı meme kanserlerinin erken evrede yakalanmasıdır. 1980’ li yıllardan önce duktal karsinoma in-situ olguları malign meme lezyonlarının %  3-5’ ini oluştururken bu gün bu oran % 20’nin üzerindedir. Bu artış tarama mammografilerinin yaygın kullanımına bağlıdır. (32). Yine mammografilerle lezyonun boyutu henüz 3-7 mm iken saptanabilmesine karşın, meme muayenelerinde en az 14 mm ve üzeri boyutlardaki lezyonlar saptanabilmektedir. Mammografinin 50-69 yaş arasındaki kadınlarda sensitivite ve spesifitesi yüksek olmasına rağmen daha aşağı yaş gruplarında düşüktür (10).
 İsveç’ te 1963-1966 ve 1977-1985 yılları arasında yapılan kitlesel taramalarda, özellikle 49 yaşından büyük kadınlarda meme kanseri mortalitesinde %  30’ lara varan azalmalar saptanmıştır (138).
 Özellikle genç yaşlarda memelerin radyasyona daha duyarlı olması, meme kanserlerinin bu yaş grubunda nadir görülmesi, meme parankim dansitesinin yüksek olması ve glandüler dokunun yoğun oluşu  mammografik yorumda sınırlayıcı faktör olduğundan 35 yaşından küçük vakalar öncelikle ultrasonografi ile değerlendirilmelidir (139). Bu yaş grubunda ultrasonografide saptanan lezyon malign kriterlere sahipse, hastaya önce bilateral mammografi uygulanmalı, sonra biopsi yapılmalıdır. Bilateral mammografi özellikle diğer memenin mikrokalsifikasyonlar veya parankimal distorsiyon yönünden değerlendirilmesi için önemlidir. 
 Şüpheli meme lezyonlarında cerrahi girişim yapmadan perkütan iğne biyopsileri ile doğru tanıya ulaşmak meme radyolojisinin önemini artırmıştır (140). 
 35 yaşından büyük olgularda memelerin incelenmesinde mammografi ilk yöntemdir. Mammografide meme kanserinin karakteristik özelliklerini taşıyan bir lezyon saptanırsa ve memenin parankim yapısı lipomatö patternde ise ultrasonografik inceleme ve lezyondan biyopsi yapılmalıdır. Memenin parankim yapısı liposkleroze veya skleroze bir patternde ise, mammografide net ayırt edilemeyen opasite ve dansiteler varsa mutlaka ultrasonografik inceleme yapılmalıdır. İleri yaş gruplarında solid meme lezyonları düzgün sınırlı olsa bile malignite olasılığı yüksektir. 
Bizim serimizde mammografide dens olarak değerlendirilen 562 olgumuz vardır. Ancak bu olgulardan 388 (%  70) olgu son tanıda da başka bir lezyon bulunamayarak  dens olarak değerlendirilmiştir. Bunun dışında kalan 174 (%  30) olguda  ise diğer tanı yöntemleri ve ultrasonografi ile benign veya malign lezyonlar saptanmıştır. Bu patolojiler, 66 (%  11.7) olguda kist, 13 (%  2.3) olguda duktal ektazi, 46 (%  8.2) olguda fibrokistik hastalık, 3 (%  0.5) olguda ise fibroadenomdur. Mammografi ile memelerin tamamen yağlı olarak değerlendirildiği 257 olgudan 227 (%  89) olguda lezyon izlenmemiştir. Yağlı ve dens memelerde mammografinin duyarlığı istatistiksel yönden analiz edildiğinde yağlı memelerde mammografinin daha duyarlı olduğu görülmüştür (Chi-Square Test: p<0.028, Yates Corrected Test: p<0.032). Görüldüğü gibi dens memelerde mammografinin duyarlılığı belirgin şekilde azalmakta ve ultrasonografi ile değerlendirme mutlaka gerekmektedir. Özellikle benign meme hastalıkları olan olgularda dens memelerde mammografi ile lezyon saptama oranı %  30 oranında azalmaktadır. 
Tablo-33’ te değişik araştırıcıların bildirdiği mammografik olarak malignite tanıma yüzdeleri görülmektedir (141-145).

Tablo-33: Mammografik olarak malignite tanınma yüzdeleri
Çalışma Grubu Mammografi (%) 
Cohen ve ark. 90
Mygind ve ark. 94
Sickles ve ark. 97
Lamas ve ark. 90
Yazgan 90
Somuncu 88
GATA 86

 Bizim serimizde mammografinin malignite tanıma oranı % 86.2, buna şüpheli malign olgularda eklendiğinde ise yaklaşık %  98 olarak bulunmuştur.
 Teixidor ve Kazam’ ın çalışmasına göre mammografik olarak benignite tanınma yüzdesi %  46 olarak belirtilmiştir (146). Bizim çalışmamızda toplam 534 benign olgudan 518 (%  97) olgu mammografi sonrasında benign olarak değerlendirilmiştir.  Ayrıca son tanısında normal olan 985 olgumuzdan 760 (%  77.2) olgu mammografi sonucunda da normal olarak rapor edilmiştir. Bizim serimizde de literatür ile uyumlu olarak mammografinin hem malignite hemde normal ve benign vakaları ayırt etme oranı yüksektir. 
 Ultrasonografi memeyle ilgili yakınması olan 35 yaşından genç hastalarda primer görüntüleme yöntemi olarak önerilmektedir. Tanıya en büyük katkısı lezyonların kistik ya da solid ayrımlarının yapılmasında olmaktadır (147-149). 
 Bizim serimizde 1960 olgudan son değerlendirmede kist tanısı alan 195 olgumuz vardır, ultrasonografik değerlendirme sonucu bunlardan 150 (% 76.9) olgu kist olarak değerlendirilmiştir. Son tanısında duktal ektazi olarak değerlendirilen 26 olgumuzdan 20 (% 76.9) olgu ultrasonografik olarakta aynı tanıyı almıştır.  Yine malignite tanısı konan 36  olgumuzdan 23 (% 63.9) olgu ultrasonografik olarak solid kitle lezyonu, 8 (% 22.2) olgumuz solid aksiller kitle lezyonu ve 4 (% 11.1) olguda solid heterojen alan olarak değerlendirilmiştir. Çalışmamızda ultrasonografinin solid ve kistik lezyonları ayırt etmede yüksek oranda doğru sonuçlar verdiği görülmektedir. 
Tablo-34’ te değişik araştırıcıların yayınladığı ultrasonografinin malignite tanıma yüzdeleri özetlenmiştir (150).

Tablo-34: Ultrasonografik olarak malignite tanıma yüzdeleri
Çalışma Grubu Ultrasonografi (%) 
Cole-Beuglet ve ark 74
Kobayashi 93
Sickles 58
Teixidor ve Kazam 78
Somuncu 64.3
GATA 32

 Tez çalışmamızda incelenen 1960 olgumuzun 36’ sında (% 1.8)  memede malignite bulunmuş olup, ultrasonografi sonuçlarına göre de bunlardan  23 (% 63.9) olgu malign olarak değerlendirilmiştir. Yine ultrasonografinin şüpheli malign olarak değerlendirdiği 12 (% 33.3) olgumuz vardır. Sonuçlarımız literatür ile de uygunluk göstermektedir 
 Ultrasonografi non-invaziv, pratik ucuz ve radyasyon içermeyen bir görüntüleme yöntemi olarak meme incelemesinde önemli bir yer tutmaktadır. Ultrasonografi ile mammografinin yetersiz duyarlılıkta olduğu durumlarda veya mammografide görüntülenemeyen kitlelerin görüntülenmesi mümkün olabilmektedir. Bunun yanında mevcut kitlenin natürü, ekojenitesi, duvar özellikleri saptanabilmekte, aksiller malign lenfadenopatiler de araştırılabilmektedir (151,152). Ultrasonografi rehberliğinde meme kisti aspirasyonu, abse aspirasyonu, ince iğne aspirasyon çalışmaları ve kor biyopsiler yapılabilmektedir (56).
 Bizim olgularımızda, ultrasonografisinde kitle lezyonu izlenen 85 olgudan 23 (% 27.4) olgu malign tanısı almıştır, bu 23 olgu tüm malign olguların % 63.6’sını oluşturmaktadır. Ultrasonografisinde heterojen alan izlediğimiz 26 olgudan 4 (% 15.4) olgu malign tanısı almış olup, bu sayı tüm malignitelerin % 11.4’ ünü oluşturmaktadır. Ultrasonografide aksillada malign özellikte kitle lezyonu ya da lenfadenopati izlediğimiz 5 olgudan 8 (% 15.1) olguda malignite saptanmış olup, bu sayı tüm malignitelerin % 22.2’ sini oluşturmaktadır. Ultrasonografide izlenen solid, düzensiz konturlu ve heterojen kitle lezyonları ve aksillasında solid, hipoekoik alanlar izlenen olgular mutlaka malignite yönünden değerlendirilmeli ve tanıya gitmek için ileri yöntemler uygulanmalıdır. 
 Bazı nonpalpable maligniteler de dikkatli bir ultrasonografi incelemesi  ile saptanabilir. Pamilo M. ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada 79 meme kanseri tanısı konmuştur, bunlardan ultrasonografi ile gösterilen 32 lezyon palpable , ancak 29 lezyon nonpalpable idi. Nonpalpable lezyonlardan 22’ sinde ultrasonografide tümör benzeri lezyon, 2 olguda lokal eko-yapısında distorsiyon, 5 olguda ise akustik gölgelenme izlenmiştir. Rosner D ve arkadaşlarının çalışmasında ultrasonografi ile kistik lezyonlar % 96, mammografi ile %  42 oranında , fibrokistik kitleler ultrasonografi ile %  84, mammografi ile % 74 oranında   saptanmıştır. Malignitelerin ise ultrasonografi ile % 73, mammografi ile %  84’ ü saptanmıştır. Malign lezyonlarda ultrasonografinin majör limitasyonu minimal meme lezyonlarını ve mikrokalsifikasyonları saptayamamasıdır. Bu çalışmada tanı konan erken evre malignitelerden ultrasonografi ile ancak %  23’ ü saptanabilmiştir.
 Garra,  ultrasonografide kitle saptadığı 80 olgunun analizinde 44 fibrokistik hastalığın % 82 ‘sinde, 28 fibroadenomun % 78’inde doğru (+) sonuçlar vermiş, 8 malignitede % 100 doğru sonuca ulaştığını ifade etmiş, % 18 yalancı (-) sonuç bildirmiştir. Bu sonuçlara göre yöntemin sensitivitesi %  80.56, spesifitesi % 100, (+) prediktivitesi % 100 olarak bulunmuştur (153).
 Golub ve arkadaşları ise 124 olguluk palpabl malign kitlelerde ultrasonografinin sensitivitesini % 86, spesifitesini ise % 84 olarak bildirmişlerdir (154).
 Harris ve arkadaşları 35 yaşından genç kadınlarda tanı amaçlı mammografinin, sadece palpabl kitle gibi spesifik endikasyonu olan olgularda etkin olduğunu bildirmişlerdir (155). 
 Bizim serimizde bulduğumuz sonuçlara göre toplam 1960 olgudan 1430 olgu normal olarak değerlendirilmiştir. Ultrasonografi ile bunların 786 ’sı (% 55) tamamen normal, 554 (% 38.7) olgu ise benign bulgular (fibrokistik pattern, kistler, duktal ektaziler vb..)  olarak değerlendirilmiştir. Serimizde ultrasonografi sonucuna göre normal olarak değerlendirilen, son tanıda malign bulunan olgumuz yoktur. 
 Warwick ve arkadaşları yaptıkları bir çalışmada dens parankim patternine sahip , benign veya malign kitlesi olan olgularda, mammografinin duyarlılığının oldukça düşük, buna karşın ultrasonografinin duyarlılığını ise nispeten daha yüksek bulmuşlardır. Feig ve arkadaşları ise 35 ve altı yaş grubunda palpable kitlesi bulunan olgularda bile mammografinin klinik yararının şüpheli olduğu sonucuna varmıştır (156).
 Mammografi tarama amacıyla kullanılırken, erken tanı koyma şansı nedeni ile meme kanseri mortalitesinin yaklaşık 1 / 3 oranında düşürmekte, ancak 40 yaşın altındaki olgularda yetersiz duyarlılık nedeniyle kullanılamamaktadır. Sienko ve arkadaşları 17 811 olguluk mammografi tarama serisinde malignite sensitivitesinin % 71, spesifitesinin % 98, pozitif prediktivitenin % 30 olduğunu bildirmiştir (157).
 Ancak 35 yaşının altındaki olgularda mammografinin tanı koymada anlamlı bir yardımı olmadığını, palpabl kitle ve önemli bir risk faktörü yokluğunda herhangi bir görüntüleme yönteminin gereksiz olduğunu , palpabl kitle varlığında ise öncelikle ultrasonografi  yapılmasını eğer negatif sonuç verirse mammografi yapılmasını önerenler vardır (158). 
 Nonpalpabl lezyonları (mikrokalsifikasyonlar başta olmak üzere) saptamada tartışılmaz bir üstünlüğü olan mammografinin benign-malign ayrımını yapmada yetersiz kaldığını söyleyen araştırmacılar vardır (159). 
 Bizim sonuçlarımıza göre ise benign tanısı alan olgularımızın % 97’ si mammografi ile de benign, malign tanısı alan olgularımızdan % 86.2’ si mammografi ile de malign olarak değerlendirilmiştir. İstatistiksel analiz yapıldığında hem malignite hem de benignite ayrımında mammografi sonuçlarımızın yüksek oranda anlamlı olarak görülmüştür (p<00.5).
 Standart olarak uygulanan kranio-kaudal ve mediolateral oblik grafilere ek olarak alınacak 90 derece medio-lateral grafilerin tanı koymada ek yararı olup olmayacağının araştırıldığı 710 olguluk bir seride, yalnız medio-lateral grafinin saptadığı hiçbir olgu olmamış ve gereksiz olduğu bildirilmiştir (160). 
 Şüpheli meme lezyonlarında cerrahi girişim yapmaksızın perkütan iğne biopsileri ile doğru tanıya ulaşmak meme radyolojisinin önemini artırmıştır (161,162).
 Serimizde tanıya ulaşmak amacı ile 1960 olgumuzdan 247 (% 12.6) olguya ultrasonografi veya mammografi eşliğinde tel lokalizasyonu, ince iğne aspirasyon biyopsileri ve genel cerrahi kliniğinin destekleri ile bazı olgularda cerrahi eksizyonel girişim ve biyopsiler yapılmıştır. Ultrasonografi ile preoperatif tel lokalizasyonu yapılan 35 olgumuzun 8’ inde (% 22.9) malignite bulunmuştur. Mammografi eşliğinde tel lokalizasyonu uygulanan ve preoperatif lezyon lokalizasyonu yapılan 4 olgumuzda malignite bulunmuştur. İnce iğne aspirasyon biyopsisi yapılan 142 olgudan 7 (% 6.9) olguda malignite, 4 (% 2.8) olguda şüpheli malignite, 108 (% 75) olguda ise benign meme patolojileri rapor edilmiştir. Malign tanı alan 36 olgumuzdan 8 (% 18.2) olguya ultrasonografi rehberliğinde preoperatif tel lokalizasyonu, 4 (% 9.1) olguya mammografi eşliğinde tel lokalizasyonu, 7 (% 19.4) olguya ince iğne aspirasyon biyopsisi ve genel cerrahi anabilim dalının katkılarıyla da 8 (% 22.2) olguya eksizyonel biyopsiler yapılmıştır. 
 Görüldüğü gibi mammografi ve ultrasonografi yanında meme hastalıkları ve malignitelerinde kesin tanıya gitmede, tedavi protokollerinin de belirlenmesi amacıyla  preoperatif lezyon lokalizasyonunun ve histopatolojik tanının önemi çok fazladır. Burada önemli olan doğru, hastaya ve tanıya en çok katkısı olacak, en az invaziv yöntemin seçilmesidir.  Stereotaksik meme biyopsileri veya preoperatif lezyon lokalizasyonu, mikrokalsifikasyonlarda, şüpheli mammografik opasiteler ve asimetrik dansitelerde, yapı distorsiyonlarında tercih edilmelidir.
 Değişik araştırıcıların meme hastalıklarının tanısında önerdiği üçlü test, klinik bulgular, radyolojik yöntemler ve sitopatolojik çalışmalardır. Bu üçlü diagnostik yöntem meme hastalıklarında tanıya gitmede en iyi ve en kesin yoldur. Özellikle palpable meme  lezyonlarında ince iğne aspirasyonu sonucu elde edilen histopatolojik tanılar çok önemlidir. 
 35 yaşından ileri hastalarda, klinik bulgusu olanların radyolojik incelemeleri mutlaka mammografi ile başlamalıdır. Mammografide meme kanserinin karakteristik özelliklerini taşıyan bir lezyon saptanırsa ve memenin parankim yapısı lipomatö patternde ise ultrasonografik incelemeye gerek olmaksızın biyopsi uygulanmalıdır (163).
 Olson ve arkadaşlarının sonuçlarına göre, mammografide saptanan iyi sınırlı kitlelerin % 98’ i benign, şüpheli lezyonların % 20-35’ i malign, malign olduğu düşünülen lezyonların ise % 75-90’ ı malign sonuç vermektedir (164). Bizim sonuçlarımıza göre tüm olgulardan 534 tanesi benign olarak tanı almıştır, bunlardan  mammografide benign olarak değerlendirilen 518 olgu vardır. Mammografi benign olgularımızda % 97 oranında doğru sonuç vermiştir. Malign tanı konan 36 olgudan, 31 olgu mammografi ile de malign olarak değerlendirilmiş ve doğruluk oranımız % 86.2 olarak bulunmuştur. Buna mammografik değerlendirme sonrasında şüpheli malign olarak rapor edilen 5 (%13.7) olgu da eklenirse mammografinin malign meme lezyonlarındaki doğru tanı yüzdesi %  99 olarak bulunmaktadır.  Sonuçlarımız literatürdeki sonuçlarla paralellik göstermiştir.
 Davies ve arkadaşları 297 mammografinin değerlendirilmesinde benignite açısından % 75 doğru (+) sonuç bildirmişlerdir (165). 
 Miller ve arkadaşları, 530 mammografi şüpheli olguda % 83 yalancı negatif sonuç bildirmiş ve mammografi ile benign malign ayrımını yapmanın güç olduğunu belirtmişlerdir (159). Benzer şekilde Kreager ve arkadaşları 69 olguluk seride %  82 yalancı negatif sonuç saptamış (160), Ciatto ve arkadaşları ise 270 olguluk serilerinde % 68 yalancı negatif sonuçlar vermiştir (166).
 Eksojen hormonların da memelerin mammografik görünümüne etkisi olabilir. Östrojen tedavisi altındaki bazı kadınlarda memelerin dansitesinde toplam artış görülebilir (2). Dışardan verilen östrojenler ile meme kanseri arasındaki ilişkiyi ilk araştıran Hoover ve arkadaşlarına göre, östrojen kullanan grupta kontrol grubuna göre meme kanseri sıklığında % 25 bir fazlalık vardır, ancak 10 yıldan uzun süreli kullanımın riski daha da artırdığı vurgulanmıştır (10). Her bir yıl için hormon kullanımı meme kanseri riskini % 3.1 oranında artırmaktadır. Stomper ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada östrojen tedavisi altındaki kadınların % 24’ünde hormonal etkilere bağlı değişiklikler gözlenmiştir. Bunlar, % 14 olguda memelerde diffüz dansite artışı, %  4 olguda multifokal asimetrik alanlar, %  6 olguda ise memede kist oluşumudur (167).
 Schairer ve arkadaşları  1980-1995 yılları arasında yapılan  meme kanseri tarama proramımının datalarını kullanarak (29 merkezde 46355 olguda 2082 meme kanseri tanısı konmuştur) meme kanserleri ile kullanılan hormonun yakın zamanda kullanılışı, süresi ve tipi ile ilişkisini araştırmışlardır. Çalışma sonuçlarına göre östrojen + progesteron kullanan grupta meme kanseri riskinin tek başına östrojen kullanan olgulara göre yüksek olduğu bulunmuştur. Ancak bu risk artışı vücut kitle indeksine göre zayıf kadınlarda artarken, obes kadınlarda artmamıştır (182). 
 Bizim serimizde malignite tanısı konulan 36 olgumuzun 33’ ünde (% 91.7) oral kontraseptif ilaç kullanma hikayesi yoktur, 3 (% 8.3) olgu ise 12 ay ve üzeri oral kontraseptif ilaç kullanmıştır. Oniki ay ve üzeri OKS kullanan olgularımızın sayısı 309 olup, bunların son tanılarına göre, 138 (% 16.8) olgu normal, 147 (% 15.7) olgu benign, 6 (% 1.9) olgu şüpheli benign, 15 (% 4.9) olgu şüpheli malign, 3 (% 1) olgu ise malign tanı almıştır. Hiç OKS ilaç kullanmayan 1446 olgumuzun ise 33’ (% 2.3) ünde malignite saptanmıştır. Yapılan istatistiksel analizler sonucunda  bizim serimizde OKS ilaç kullanımı yönünden malignite insidansında artma izlenmemiştir (Chi Square Test: p<0.15, Yates Corrected Test: p<0.22). Ancak olgularımız arasında 10 yıl ve uzun süre OKS kullananların sayısı çok azdır. Aralıklı OKS kullanan olgularımız daha fazladır. 
OKS kullanımı ile perimenapozal dönemdeki kadınlarda meme kanseri riskini artıran çalışmalar tablo-35’ te özetlenmiştir. Brinton’ un 1820 olgusunda 10 yıllık OKS kullanımı sonucunda relatif risk 1.13 olarak saptanmıştır. Romieu’ nun 1301 vakalık çalışmasında ise on yıllık OKS kullanımında risk 1.27 olarak bulunmuştur. On yıldan uzun süreli OKS kullanan olgularda meme kanserleri açısından  relatif risk artmış olarak izlenmektedir.

Tablo-35: 45 yaş üstü kadınlarda oral kontraseptif kullanımı ve meme kanseri ilişkisi
Çalışmacı Yaş Grubu Olgu Sayısı (n) 10 yıl kullanımda
relatif risk
Brinton (86)+  1820 1.13
Stadel (85)+    45-54 1904 0.94
Paul (88)+ 45-54 569 0.76
Vessey (83)* 45-64 63 0.56
Romieu (87)* 45-64 1301 1.27
+ olgu kontrol  * prospektif

OKS kullanımı ile genç yaş grubu kadınlarda meme kanseri riskini artıran çalışmalar tablo-36’ da özetlenmiştir.

Tablo-36: Genç kadınlarda oral kontraseptif kullanımı ve meme kanseri ilişkisi
Çalışmacı Yaş Grubu Olgu Sayısı (n) 10Yıl Kullanımda Relatif Risk
Bernstein (91)+ =<36 878 1.77
Stadel (85)+ =<44 2655 1.15
Paul (88)+ =<44 761 1.01
Meirik (92)+ =<44 949 1.42
UK (93)+ =<35 1510 2.28
Vessey (89)* =<44 126 1.07
Romieu (84)* =<44 441 1.15
+ olgu kontrol  * prospektif

Daniel. S. May ve arkadaşları tarafından yapılan, 1998 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bütün sağlık merkezlerini içine alan, Temmuz-1991 ve Temmuz-1995 tarihleri arasında 40 yaş ve üzerindeki 284 503 kadının mammografi sonucunun değerlendirilmesini içine alan ulusal tarama çalışmasının sonuçlarına göre (The National Breast and Cervical Cancer Early Detection Program- The Breast Cancer Detection Demonstration Project-BCDDP) taranan vakaların tümünün % 6.5 unda anormal mammografik bulgular tesbit edilmiştir. Ancak bu yüzde 40-45 yaşlar arsında % 7.4 iken, 70 yaş üzerinde % 5.1 olarak tesbit edilmiştir. Ancak yaş ilerledikçe kanser tesbit edilme oranı yükselmektedir (8).  Meme kanseri oranı 40-49 yaşlar arasında % 3.6 iken, 50-69 yaşlar arasında %  5.8, 70 yaş ve üzerinde % 7.3 tür  (8). Bizim 1960 olguluk serimizde mammografide malignite yönünden anormal bulgular tesbit edilen 355 (% 18) olgumuz vardır. Bizim oranlarımızın yüksek çıkma nedeninin daha çok herhangi bir meme şikayeti ile başvuran olgularımızın fazla olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir, yine bizim vakalarımız genellikle klinikler tarafından mammografi istemi bulunan ve müsbet anamnez veya muayene bulgusu oranları normal popülasyona göre daha sık olan olgulardır.
 Daniel S. May ve arkadaşlarınca yapılan bu çalışmaya göre; toplam 284 503 olgunun mammografi sonuçları şöyledir; olguların %  68’ i  negatif , %18’ i benign, % 7.9 olgu şüpheli benign, % 2.1 olgu şüpheli anormallik, % 0.3 vaka yüksek oranda malign, % 4.1 yetersiz değerlendirme olarak değerlendirilmiştir. Bu çalışmada 3557 meme kanseri tesbit edilmiştir. Bunların %  90’ ına mammografi ile, % 56’ sına fizik muayene ile tanı konmuştur. Fizik muayene ile negatif olan kanserlerin % 41.6’ sına mammografi ile biyopsi kararı verilmiştir. Bu çalışmanın sonuçlarına göre mammografinin doğru pozitifliği % 91.8’ dir. Tüm mammografiler içinde toplam anormal mammografi oranı % 6.5 ‘dir.  Yaş gruplarına göre anormal mammografi oranları yaş ilerledikçe azalmakta olup, 40-49 yaş grubunda %  7.4, 50-59 yaş grubunda %  6.5, 60-69 yaş grubunda %  5.8 ve 70 ve üzeri yaş grubunda ise %  5.1 dir 8. Bu çalışmada birinci taramalarda toplam malignite oranı % 5.1, 40-49 yaş grubunda %  3.6, 50-59 yaş grubunda % 5.8, 60-69 yaş grubunda %  5.8 ve 70 yaş ve üzeri grupta %  7.3 olarak bulunmuş ve ikinci dönem yapılan mammografilerde ise tüm olguların %  2’ sinde meme kanseri tesbit edilmişitir. Yine bu dönem için yaş gruplarına göre 40-49 yaş grubunda % 1.2, 50-59 yaş grubunda % 1.8, 60-69 yaş grubunda % 2.6, 70 ve üzeri yaş grubunda ise % 4.1 oranında meme kanseri izlenmiştir. Bu çalışmanın sonuçlarına göre ileri yaş grubunda meme kanseri oranı yüksektir (8). Bu çalışmanın sonuçları ile bizim sonuçlarımız uyumludur.
 Yaş gruplarına göre malignite yönünden bizim serimizde bir değerlendirme yapıldığında 70 yaş ve üzeri grupta bulunan 33 olgumuzda toplam 8 malignite, 40-49 yaşları arasında olan toplam 992 olguda ise 10 malignite tesbit edilmiş olup, istatistiksel analiz yapıldığında ileri yaş gruplarında artmış malignite riski bakımından sonuçlar anlamlı olarak bulunmuştur (Chi Square Test: p<0.0005).
 Bizim serimizde toplam 1960 olgumuzun mammografi bulgularına göre, 985 (% 50.3) olgu normal mammografik bulgular, 534 (% 27.2) olgu benign mammografik bulgular, 86 (% 4.4) olgu şüpheli ya da muhtemel benign bulgular, 225 (% 11.5) olgu şüpheli malign vakalar (kısa dönemde takip ve/veya ileri diagnostik yöntem uygulanması gereken olgular), 130 (% 6.6)  olgumuzda mammografide malign olarak değerlendirilmiştir. 
 Daniel S. May ve arkadaşlarının çalışmasına göre toplam 13 921 (% 4.9) olguda  anormal mammografik bulgular elde edilmiş olup, bu olguların %  56’ sında ek, tamamlayıcı mammografik incelemeler, %  31’ inde ultrasonografi, %  30’ unda cerrahi konsültasyonu ve ikinci kez meme muayeneleri, % 8.7 olguda ince iğne veya kist aspirasyonu, % 28 olguda biyopsi, % 34 olguda biyopsi ve/veya ince iğne , kist aspirasyonu, % 99 olguda ise bir veya birden çok işlemler yapılmıştır (8).
 Bizim serimizdeki 1960 olgudan 1713 (% 86.7) olguya ileri diagnostik yöntem uygulanmamıştır, 142 (% 7.2) olgumuza ince iğne aspirasyonu- biyopsisi, 35 (% 1.8) olguya preoperatif tel lokalizasyonu, 4 (% 0.2) olguya stereotaksi, 66 (% 3.4) olguya eksizyonel biyopsi yapılmıştır. Serimizde girişimsel diagnostik işlem uygulanan olgularımızın oranı % 12.6 olarak bulunmuştur. Girişimsel yöntem uygulanan olgularda yapılan işlemin dağılımı incelenirse, 246 olgudan, 142 (% 63.2) olguya ince iğne aspirasyon biyopsisi, 67 (% 27.5) olguya eksizyonel biyopsi, 35 (% 14.2) olguya ultrasonografi rehberliğinde preoperatif tel lokalizasyonu, 4 (% 1.6) olguya ise mammografi rehberliğinde tel lokalizasyonu uygulanmıştır. İleri diagnostik yöntemlerin tanıya katkısı amacıyla yapılan istatistiksel analizler sonucunda da bu yöntemlerin anlamlı olarak ve yüksek oranda tanıya yardımcı oldukları gözlenmiştir. Sonuçlarımız ile literatür arasında tercih edilen yöntemler ve bulgular açısından paralellik izlenmektedir.
 ABD’de yapılan 1991-1994 yıllarını kapsayan ve çok sayıda 50 yaş ve üzerindeki olgunun tarama mammografi sonuçlarına göre 1991-1992 yıllarında tarama mammografisi yapılan popülasyonda 6.2 / 1000 oranında kanser tesbit edilmiştir, 1992-1993 yılında bu oran 5.7 / 1000, 1993-1994 yılında ise 5.5 /  1000 olarak bulunmuştur (56).  Yine aynı çalışmaların sonucunda 50-64 yaş kadınlarda 6 / 1000 oranında meme kanseri tesbit edilmiştir (56). 
 Bizim serimizde malignite oranı 36 / 1960 (% 1.8) olarak bulunmuştur, 30-39 yaş grubunda % 2.1, 60-69 yaş grubunda % 15.9, 70 yaş ve üzeri grupta ise % 24.2 oranında malignite tesbit edilmiştir. İleri yaşlarda malignite izlenme oranımız yüksektir.
 Handel E. Reynolds ve arkadaşlarının 1997 yılında 40 yaşının üzerinde 4210 kadın hastada yaptıkları tarama mammografisi çalışmasının sonuçlarına göre 3761 (% 89) olgu normal veya benign iken 438 (% 10) vaka için ek bir tanı yöntemine ihtiyaç duyulmuştur, bu olgulardan  418 (% 95)  olguya ikinci kez mammografi çekilmiş, 59 (% 14) vakaya biyopsi önerilmiş. 4   vakaya da kist aspirasyonu önerilmiştir, 60 hastaya biyopsi yapılmıştır, bunların 42 si benign 18’i  malign olarak sonuçlandırılmıştır. Bu popülasyon üzerinde yapılan çalışma sonucunda 4210 hastadan 18’inde (% 0.43) kanser tesbit edilmiştir (64). 
       1997 Temmuzunda Harmine M. Zonderland ve arkadaşları tarafından Hollanda‘ da yapılan bir çalışmada iki yıl içerisinde 4811 mammografi değerlendirilmiştir. 4473 (% 93) vaka benign olarak tesbit edilmiştir, 354 (% 7) vakada meme kanseri (312 invaziv meme ca, 40 karsinoma in situ, 2 tanesi intramammaryan over ve tiroid ca metastazı) olarak bulunmuştur. Bu çalışmada 4811 vakadan 1103 (%  23)  tanesine meme ultrasonografisi yapılmıştır. Mammografinin sensitivitesi %  83 iken, ultrasonografi ile kombine çalışmada bu sensitivite %  91’ e çıkmıştır. Spesifitesi tek başına mammografide % 97, MG+US kombinasyonunda % 98 olarak bulunmuştur (101). Ultrasonografi ile desteklenen mammografi sonuçlarında tanı güvenilirliği artmaktadır (101). Bizim serimizde çalışma kapsamına alınan 1960 olgudan 36 (% 1.8) olguda malignite tespit edilmiştir. Mammografinin malignite tanıma oranı ise % 86.2 olarak bulunmuştur. Malignite tesbit edilen olgularımızda histopatolojik dağılım ise şöyledir. 13 (% 36.1)  olguda infiltratif duktal karsinom, 10 (% 27.7)  olguda invaziv lobüler karsinom, 4 (% 11.1)  olguda invaziv meme kanseri, birer olguda (% 2.7) ise sırasıyla malign epitelyal tümör, meduller karsinom, papiller karsinom, histiositoid ve komedokarsinom, paget hastalığı ve bir olguda meme sarkomu tanıları konmuştur. 
         Zonderland ve arkadaşlarının çalışmasına göre çalşmaya alınan 4811 olgunun mammografi endikasyonları ve endikasyonlara göre  malignite oranları şunlardır;  palpable kitle şikayeti ile gelen 918 (% 19) hastada tüm malignitelerin  186’ sı (% 55) , meme derisi veya meme başı anormalliği ile gelen 177 (% 4) hastada 14 (% 4), bir nedene bağlanamayan şikayetleri olan 1053 (% 22) hastadan 13 (% 4), HRT-kanser korkusu olan veya diğer asemptomatik 712 (% 15) hastada 13 (% 4), ailede meme kanser öyküsü, yada daha önce radyasyon tedavisi alan yüksek riskli 619 (% 13) hastada 6 (% 2) , daha önce meme kanseri geçiren 942 (% 20) hastada 27 (% 8), diğer mammografi tarama ünitelerinden sevk edilen 114 (% 3) olguda 72 (% 21), muhtemel benign lezyon olarak takip edilen ve tekrar mammografileri çekilen 187 (% 4) hastada 6 (% 2), primeri bilinmeyen diğer kanser nedenleri araştırılan 59 (% 1) hastada ise tüm kanserlerin 1 (% 1 den az) tanesi saptanmıştır. Bu çalışmada en yüksek oranda meme kanseri tanısı alan hasta grupları sırasıyla; memesinde palpable kitle olanlar %  55, diğer tarama ünitrelerinden ileri yöntemler için sevk edilen hastalar %  21, önceden meme kanseri geçiren olgular %  8 olarak bulunmuştur (101). 
        Bizim serimizde malignite bulunan 36 olgudan 25 (% 69.4) olguda ilk gelişinde tek memede ele gelen  kitle mevcuttur.  Bir olguda ise (% 2.8) her iki memesinde ele gelen kitle mevcuttur. Zonderland ve arkadaşlarının çalışmasında bulunan tüm malignitelerin % 55’ inde olguların memesinde palpable kitle izlenmektedir. Sonuçlar uyumlu olup, memesinde palpable kitle ile gelen vakalarda tesbit edilen malignite insidansları artmaktadır. Bizim serimizde tek memesinde ele gelen bir kitle ile başvuran 379 olgudan 25 (% 6.6) olgu malign tanı almıştır, memesinde ele gelen bir kitle olmadan başvuran 1514 olguda ise 10 (% 0.7) malignite tesbit edilmiştir. 
        Yapılan istatistiksel değerlendirmeler sonucunda da palpable kitle ile başvuran olgulardaki meme kanseri bulunma riskinin normal popülasyona göre anlamlı ve belirgin bir şekilde yüksek olduğu sonucuna varılmıştır. Bu sonuçlarda peryodik meme muayenesinin önemini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Sonuçlarımız literatür sonuçları ile uyumludur.
 Yine Zonderland ve arkadaşları 4811 vakadan 1103 (% 22.9) tanesine ultrasonografi yapmışlardır. Bu vakalardan 272 ( %  24.6) sinde meme kanseri tesbit edilmiştir. Ultrasonografi endikasyonlarına göre malignite yüzdeleri ise şöyledir. Mammografi de palpable lezyon görülen ve ultrasonografi yapılan 283 (% 26) vakanın 179 (% 66) sında , mammografi de görülmeyen palpable lezyonu olan 262 (% 24) vakanın 17’ sinde (% 6), mammografide izlenen, nonpalpable lezyonu olan 202 (%  18) vakanın 60’ ında (%  22)   ve muhtemel kist olan yuvarlak lezyonları olan 356 (% 32) vakada 16 (% 6) oranında meme kanseri tanısı konmuştur. En yüksek oran mammografide de izlenen ve palpable meme lezyonu olan vakalarda olup, ultrasonografi yardımı ile bu vakaların % 66’ sı meme kanseri olarak değerlendirilmiştir (101).
 Bizim serimizde memelerin mammografide tamamen lipomatö olarak izlendiği  258 (% 13.2) olgu hariç, tüm olgularda  (% 86.8) ultrasonografi aynı gün içerisinde yapılmıştır. 
 Zonderland ve arkadaşlarının Hollanda’ da yaptıkları meme tarama çalışmasının diğer sonuçları ise şöyledir:
 Toplam 4811 mammografi vakasının 338 (% 7) inde meme kanseri saptanmış , 4473 (% 93) olgu benign olarak değerlendirilmiştir, bunlardan 3885 (% 80 tüm vakaların) olgu ise tamamen negatif- normal olarak rapor edilmiştir. Benign hastalık tanısı alan ise 588 (% 12.2 tüm vakaların) olgu olup, 315 (% 6.6) tanesinde kist, 91 (% 1.8) olguda fibroadenom, 182 (3.7) olguda ise memenin diğer benign lezyonları tesbit edilmişitir.
 Bu çalışmada ultrasonografi yapılan 1103 olguda ise 272 (% 25) malignite, 315 (% 28.5) olguda kist, 85 (% 7.7) olguda fibroadenom, 117 (% 10.6) olguda ise diğer benign lezyonlar bulunmuştur (benign aksiller lenf nodu, benign görünümde intramammarian lenf nodu vb..) (101). 
 A. Tiryaki ve arkadaşlarının yaptığı ve meme kitlelerinin mammografik ve ultrasonografik bulgularının histopatolojik sonuçlarla karşılaştırıldığı çalışmada 67 olguya mammografik ve ultrasonografik inceleme yapıldıktan sonra 56 olguya histopatolojik incelemeler yapılmıştır. Histopatolojik sonuçlarla karşılaştırma sonucunda mammografinin sensitivitesi %  85.7, spesifitesi % 100, ultrasonografinin sensitivitesi % 85.4 ve spesifitesi %  80 olarak bulunmuştur (117).
Bizim serimizde mammografide malign ya da şüpheli malign olarak rapor edilen vakaların % 91’ i histopatolojik olarak malign tanı almışlardır. Ultrasonografik değerlendirme sonrasında malign olarak düşünülen 82 olgumuzun 23’ (% 28) ü malign, şüpheli malign olarak değerlendirilen 12 (%14) olgunun ise % 14’ ü malign olarak tanı almıştır. Yine tüm malign olguların % 63.6’ sı ultrasonografik değerlendirmeler sonrasında da malign olarak değerlendirilmiştir. Tanı konulan 36 malign olgunun 23 (% 63.9) ‘ü ultrasonografi sonrası malign, 12 olgu da (% 33.3) şüpheli malign olarak değerlendirilmiştir. Bizim serimizde sadece malign olgular yönünden ultrasonografi % 63.9 oranında duyarlıdır.
Her iki yöntemin sensitivitesi ve spesifisitesi yüksek olmasına rağmen tek başına kullanıldıklarında saptanamayan ve doğru tanı konulamayan olguların varlığı nedeniyle meme patolojilerinin tanısında mammografi ve ultrasonografi kombine kullanılmalıdır.
Guyer ve arkadaşları 288 meme kanseri olgusunun 34’ ünde, Dempsey ve arkadaşları 381 kanser olgusunun 19’ unda, Basset ve arkadaşları ise 45 kanser olgusunun 11’ inde palpable bir kitle olmasına karşın (-) mammografik, (+) ultrasonografik sonuçlar saptamışlardır (168,169,170).
Knutzen ve arkadaşlarının 859 mammografilik serisinde benign rapor edilen 171 olgu ve şüpheli rapor edilen 299 olguda, % 35 doğru (+), % 16 doğru (-), %  1.5 yalancı (+), % 47.5 yalancı (-) sonuçlar bildirilmiş olup, buna göre sensitivite %  42.16, spesifisite % 91.36, pozitif  prediktivite % 95.91 olarak bulunmuştur (171).
T. Baysal ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmaya göre mammografik tetkiki yapılan 209 hasta incelenmiştir. Bu çalışmada 167 (% 79.9) olgu normal bulunmuştur, 14 (% 6.69) hastada benign makrokalsifikasyon, 5 (% 2.4) hastada fibroadenom, 6 (% 2.9) hastada intramammarian lenf nodu, 7 (% 3.34) hastada malignite teşhis edilmiştir. Bu çalışmada çocuk sayısı üçten fazla olan olgularda malignite görülmemiştir. T. Baysal ve arkadaşlarına göre multiparite meme kanseri riskini azaltmaktadır (117)
E. Yetkin ve arkadaşları postmenapozal 424 olguyu değerlendirmişlerdir. Bunlardan 330 (% 77.8) olguda yaşa bağlı memelerde yağ involüsyonu , 37 (% 8.7) olguda fibrokistik hastalık, 11 (% 2.5) olguda fibroadenom saptanırken 25 (% 5.9) olguda tamamen normal olarak değerlendirilmiştir. Diğer 21  (% 4.9) memede kitle saptanmıştır (117).
Bizim serimizde 970 postmenapozal olguda, 60 (% 6.2) olguda mammografide kitle lezyonu, 60 (% 6.2) olguda mikrokalsifikasyon, 43 (% 4.4) olguda asimetrik dansite izlenmiştir. Postmenapozal olgulardan 178 (% 18.4) olguda memeler yağlı, 203 (% 20.9) olguda dens görünümdedir, 85 (% 8.8) olguda benign özellikte intramammarian lenf nodu, 6 (% 0.6) olguda ise cilt ve meme başında değişiklikler izlenmiştir.
Ultrasonografik olarak serimizde postmenapozal olguların bulguları şunlardır, 771 (% 53.9) olgu normal, 57 (% 5.9) olguda kist, 44 (% 4.5) olguda kitle lezyonu, 20 (% 2.1) olguda fibrokistik değişiklikler, 24 olguda ise aksiller kitle lezyonları izlenmiştir. 
B. Değirmenci ve arkadaşlarının çalışmasına göre ultrasonografide fibroadenom düşünülen lezyonların tamamında (116 / 83, %  75.4) patoloji sonucu fibroadenom olarak rapor edilmiştir. Şüpheli lezyonların % 96.2 ’sinde (116 / 26, % 24.6) fibroadenom, %  3.8’ inde (116 / 1, % 0.9) sistosarkoma filloides tanısı konmuştur. Mammografik olarak fibroadenom düşünülen lezyonların tamamında (78 / 55, % 70.5) ve şüpheli olduğu düşünülen 23 lezyonun (78 / 23, % 29.5)  % 86.9 ’unda  patoloji sonucu fibroadenom olarak bildirilmiştir. Şüpheli 3 lezyon ise (78 / 3, % 3.8) granülomatöz mastit, komplike kist ve metaplazik değişiklik olarak rapor edilmiştir. Fibroadenom doğru tanısı, olguların % 75.4‘ ünde ultrasonografi ile ve %  70.5‘ inde mammografi le konmuştur. B. Değirmenci ve arkadaşlarına göre radyolojik olarak tamamen benign görünümlü lezyonlarda biyopsi yerine düzenli olarak yapılacak ultrasonografi ve / veya mammografik izlem, gereksiz biyopsileri ve biyopsilere bağlı komplikasyonları önleyecektir (117). 
 İnce iğne aspirasyon biyopsisi lezyon düzeyindeki hücrelerin aspirasyonu olup, sitolojik inceleme yapılır. Azavedo E. ve arkadaşlarının mammografik olarak tesbit ettikleri 2594 nonpalpable meme lezyonunda yaptıkları çalışma sonucu ince iğne aspirasyon biyopsisinin duyarlığı % 53-99, özgüllüğü ise % 96-100 olarak bulunmuştur. Yetersiz materyal oranı ise %  0 - 54 oranında bildirilmektedir (172-173-174). Kesici iğne biyopsilerinde ise lezyondan ufak parçalar şeklinde doku örnekleri alınır ve histopatolojik inceleme yapılır.  Parker SH ve arkadaşlarının yaptığı çalışmaya göre sensitivite % 85-97, spesifisite ise % 99 olarak bildirilmiştir (172-174). 
 American College of Radiology  tarafından geliştirilen BIRAD’S sınıflandırmasına göre olası benign lezyonlarda ve malignite açısından şüpheli lezyonlarda biyopsi ve kısa aralıklarla izlem endikasyonu mevcuttur.
A. Roditi ve arkadaşlarının bir çalışmasında nonpalpable meme lezyonları preoperatif / prebiyopsi lokalize edilmiştir. Toplam 20 hastaya biyopsi öncesi lokalizasyon yapılmış ve 13 (% 65) olgu benign, 7 (% 35) olgu malign sonuç vermiştir. Bu çalışmaya göre % 35 olarak saptanan pozitif prediktif değer yüksek olarak bulunmuş ve nonpalpable meme lezyonlarında daha dikkatli yaklaşımım gereği vurgulanmıştır (96).
A. Eltahir ve arkadaşlarının 1991 yılında semptomları olan 1110 meme hastasında yaptıkları çalışmaya göre, ince iğne aspirasyon sitolojilerinde yüksek prediktif değer saptamışlardır % 97.3, yöntemin sensitivitesini %  93.5, spesifisitesini ise % 98.1 olarak bulmuşlardır (180). 
G. Liszka ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada 50-65 yaşları arasındaki 8877 semptomsuz kadında 67 (% 0.75) meme kanseri tanısı , 1593 semptomatik olarak taramaya gelen 50-65 yaş kadınlarda ise 113 (%  7.4) kanser tesbit etmişlerdir.  Görüldüğü gibi meme şikayetleri ile taramaya gelen olgularda tesbit edilen kanser oranı , asemptomatik olgulara göre çok yüksektir .
Egan RL ve arakadaşlarının yaptığı bir çalışmada ise 1003 semptomatik olgu incelenmiştir. Bu olgulardan 360 olguya meme biyopsisi yapılmış, 53 malign ve 307 benign lezyon tanısı konmuştur.
IM. Zardavi ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada 40-86 yaş grubundan 426 kadın incelenmiştir. Görüntüleme yöntemleri ile 426 olgunun, 176 (% 41.31) benign, 34 (% 8) olgu muhtemel benign, 104 (% 24) olgu şüpheli malign, 95 (% 23) olgu malign olarak değerlendirilmiştir. Daha sonra bu olguların ince iğne aspirasyon sonuçları karşılaştırılmıştır. Olguların 59’unda (% 14) nondiagnostik sonuç, 175 (% 41) olgu benign, 36 (% 8) olgu atipik hücreler içeren, 41 (% 10) olgu şüpheli, 115 ((% 27) olgu malign olarak rapor edilmiştir . 
Mammografide temel bulgu kitlenin görülebilmesidir. Diğer önemli bulgu ise mikrokalsifikasyonların görülmesidir. Kitle görülmese bile, bir bölgede lokalize kum veya tuz tanecikleri şeklindeki mikrokalsifikasyonların görülmesi maligniteyi düşündürmelidir. Değişik araştırmacılar, memenin malign kitlelerinde % 25-63 oranında mikrokalsifikasyonlar belirlemişlerdir. Mammografide izlenen solid kitlelerin malignite karakteristikleri şöyledir; belirgin hipoekojenite, spikülasyonlar, eninden daha uzun kitleler, açılı kenarlar, gölgelenme, mikrolobülasyon, duktal genişleme, kalsifikasyonlar, dallanma patternidir (2).
Bizim serimizde malignite tanısı alan 36 olgudan, 26’ sında (% 72.7) mammografide kitle lezyonu, 4 (% 11.1) olguda asimetrik dansite, 2 (% 5.6) olguda cilt ve meme başı değişiklikleri, 1 (% 2.8) olguda mikrokalsifikasyon, 1 (% 2.8) olguda yapı distorsiyonu, 2 olguda (% 5.6) lenfadenopati, 2 (% 5.6) olguda ise malign özellikte lenf nodu izlenmiştir. Bazı olgularda aynı vakada birden fazla özellikte izlenmektedir.  Mammografilerinde mikrokalsifikasyonlar izlediğimiz toplam 106 olgumuz vardır. Bu olguların 66’sı (% 62.3) şüpheli malign olgudur, 21 (% 19.8) olgu benign, 17 (% 16) olgu muhtemel benign, 1 (% 2.8) olgumuz ise normal olarak tanı almıştır. Yine mammografide memenin tamamen dens olarak izlendiği bir olgu da ultrasonografi ve biyopsi ile malign tanı almıştır. Memelerin dens olduğu olgularda inceleme mutlaka ultrasonografi ile sürdürülmelidir. Ancak halen takipte olan olgularımız vardır.
 P. Kaane ve arkadaşlarının araştırmasında, 2985 olguya meme ultrasonu yapılıp bunlardan 355 tanesinde malignite tesbit etmişlerdir. Bu vakalardan 28 tanesi mammografik olarak normal, diğer 327 vakanın 16’sı DCİS, 66 invaziv karsinomda mammografik olarak mikrokalsifikasyonlar izlenmiştir. Kalan 245 malign vakada mikrokalsifikasyon izlenmemiştir. Toplam 327 vakanın 82 sinde mikrokalsifikasyon izlenmiştir. Malign meme neoplazilerinin tesbitinde mammografilerle birlikte ultrasonografi de yapılmalıdır . 
 Memenin kitle lezyonlarında en doğru ve son kararı biyopsi vermekte olup tanıya gitmede sitopatolojik ve patolojik yöntemlerin önemi büyüktür. Bucchi’nin 638 malign, 426 benign olgu, Kauffman’ın 110 malign ve 1214 benign olgu içeren çalışmalarında MG+US+İİAB yöntemlerinin birlikte yorumlanmasının sonuçları incelendiğinde benignite açısından pozitif prediktivite %  100 bulunmuş olup, her üç yöntemle de benign sonuç alan lezyonlarda cerrahi biyopsi uygulanmasının gerekmediği vurgulanmıştır (92, 176). 
 Şüpheli meme lezyonlarında cerrahi girişim yapmadan perkütan iğne biyopsileri ile doğru tanıya ulaşmak meme radyolojisinin önemini artırmıştır. Ayrıca iğne biyopsileri meme rutin mammografik takiplerde değerlendirmeye engel olabilecek yapısal değişikliklere neden olmazlar. 
 Bizim sonuçlarımıza göre mammografi ve ultrasonografi bulguları ile son tanılar karşılaştırıldığında, 1960 olgumuzdan son değerlendirmede 823 (% 42) olgu normal olarak tanı almıştır, ancak mammografi ve ultrasonografi sonuçlarına göre normal tanısı alan ortak 752 (% 38) olgu vardır. Toplam 937 (% 47) olgumuzun benign tanı almasına karşın mammografi ve ultrasonografik değerlendirmeler sonrasında ortak benign tanı alan 71 (% 3.6) olgu vardır. Son tanısı malign olan toplam 36 (% 1.8) olgumuza karşın mammografi ve ultrasonografi sonucunda ortak malign tanı alan 26 (% 1.3) olgu izlenmektedir. Bu sonuçlardan da anlaşıldığı gibi meme hastalıklarında tanıya gitmede mammografi ve ultrasonografinin yanında patolojik sonuçlar ve tanılar da mutlaka gereklidir. Mammografi ve / veya ultrasonografinin tanıya gitmede yetersiz kaldığı durumlarda mutlaka tanıya yardımcı ileri yöntemler ile lezyonun histopatolojik tanısına ulaşmak çok önemlidir. Ancak mammografi ve ultrasonografinin yardımı ile sadece gerekli olan olgularda uygulanan ileri yöntemlerin, gereksiz girişimleri azalttığı kesin bir gerçektir. 
 Amerikan Kanser Birliği önerilerine göre Base-Line ilk mammografi 35-40 yaş arasında çekilmelidir, 40-49 yaş arasında kadınlara yılda veya iki yılda  bir kez mammografi çekilmelidir. Elli yaş ve üzerindeki kadınlara yılda bir kez mammografi çekilmelidir. Ayrıca kadınların en az ayda bir kez meme muayenelerini yapmaları için gereken eğitim verilmelidir (2). Yüksek risk taşıyan kadınlarda tarama 30 yaşında başlatılmalıdır.
 30 yaşın altındaki olgularda ultrasonografi primer görüntüleme yöntemi olarak kullanılmalıdır. Bunun nedenleri, bu yaş grubunda meme parankiminin yoğun olması nedeniyle mammografinin sensitivitesinin düşük olması, meme kanseri insidansının % 1’ in altında olması ve gençlerde memelerin radyasyona duyarlılığının yüksek olmasıdır. Gebelik ve laktasyon dönemlerinde de primer görüntüleme modalitesi olarak ultrasonografi seçilmelidir.
 Bizim bulgularımıza göre mammografi ve ultrasonografi sonuçları, histopatolojik tanılarla da desteklenmelidir. Özellikle meme kanserinden şüphelenilen olgularda mammografi, ultrasonografi ile biyopsi sonuçları da elde edilmelidir. Meme hastalıkları ve kanserleri tanı ve tedavisi aşamalarında radyolog, genel cerrah ve patolog mutlaka işbirliği içerisinde olmalıdır. Meme hastalıkları tanı ve tedavisinde multidisipliner ve üçlü yaklaşım çok önemlidir. Üçlü yaklaşım klinik muayene, radyolojik görüntüleme ve sitopatolojik değerlendirmenin meme hastalıkları tanı ve takibinde kullanılmasıdır. Üçlü yaklaşım memenin palpable ve / veya nonpalpable lezyonlarına hızla tanı koydurucu, malign olgularda yeterli preoperatif bilgi sağlayan, benign olgularda güvenli takibe imkan veren, ekonomik ve güvenilir bir yöntemdir. 
 ÖZET

Meme kanseri kadınlarda deri kanserlerinden sonra en sık karşılaşılan kanserdir ve kadınlarda kanser ölümlerinde ikinci sırada gelir. Meme kanserinde mortalite oranını düşürmek ve uzun yaşam süresi elde etmenin en etkili yolu erken tanı ve erken tedavidir. Meme kanserinden ölümleri azaltmak için kanserin erken tanınmasında tarama mamografisi tek etkin yöntemdir.
Bu tez çalışmasında amacımız, meme hastalıklarında tanıya gitmek yönünden tarama mammografisi, meme ultrasonografisi ve girişimsel diagnostik yöntemlerin etkinliğini değerlendirmek, popülasyondaki meme hastalıkları sıklığını ve dağılımını araştırmak, aynı zamanda tanı ve tedavide ileriye yönelik stratejilerin geliştirilmesine katkıda bulunmaktır. 
Çalışmamızda Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyodiagnostik Anabilim Dalı Mammografi ünitesine Ağustos 1998- Şubat 2000 tarihleri arasında başvuran 1960 vakaya özgeçmiş, soygeçmiş ve meme hastalıkları yönünden sorgulayan genel bir anket uygulandıktan sonra; Mammografi ve meme ultrasonografisi yapılmıştır. 
Tanıya  gidilemeyen vakalarda ek mammografik yöntemler, diagnostik girişimsel işlemler ve preoperatif lokalizasyon uygulanmıştır. Tüm işlemler sonucunda vakalarımızdan elde edilen veriler istatistiksel olarak son literatürlerin ve yayınların ışığı altında değerlendirilmiştir. 
Mammografi kadınlarda meme kanserlerinin erken tanısında en önemli diagnostik yöntemdir. Ultrasonografi tarama amaçlı kullanılmamalıdır, ancak 30-35 yaşından genç hastalarda primer görüntüleme yöntemidir. Ultrasonografinin meme patolojilerinde tanıya en büyük katkısı lezyonların kistik ya da solid ayrımının yapılmasıdır. 
 İdeal meme görüntüleme yöntemi non-invaziv olmalı, hasta için risk taşımamalı, yüksek oranda güvenilir olmalı, uygulaması kolay ve mümkün olduğunca ekonomik olmalıdır. Meme hastalıklarında tanı ve tedavi aşamalarında radyolog-patolog ve cerrah multidisipliner bir anlayışla birlikte çalışmalıdır. 

Anahtar Sözcükler : Meme Hastalıkları, Meme Neoplazileri Meme Hastalıklarında Görüntüleme, Meme Radyolojisi, Tarama Mammografisi, Meme Kanseri

SUMMARY
 

Excluding skin cancers, breast cancer is the most frequently diagnosed malignancy and the second leading cause of cancer mortality in women. The most effective way to decrease the mortality rate and to increase the lifetime is the early detection and the early treatment in breast cancer. Screening mammography is the only established method for early cancer detection that has proven efficacy for reducing deaths from breast cancer. 
The purpose of this study is to evaluate the efficacy of the screening mammography, breast ultrasonography and interventional procedures and is to the frequency and distribution of the determine breast disorders in the population and also to describe the methods of early detection and treatment of these disorders.
We evaluated 1960 patients who were examined mammographically from August 1998 to February 2000 of the Department of Radiology Süleyman Demirel Üniversity Medical Faculty, Isparta. We used a questionnaire to all these patients. After than we obtained mammography and breast ultrasonography from all. If we couldn’t diagnose, we took an additional mammography and interventional procedures. 
Mammography is the most important method in early detection of breast cancers. Ultrasonography is the primary imaging modality in patients younger than 30-35 years old women and ultrasonography must not use for screening purpose. Ultrasonography also important for differentiation of cystic lesions from solitaries.
Ideal imaging modality should be non-invazive, safe, easy to use, economic. In the diagnosis and  treatment of breast disorders, radiologist, pathologist and surgeon should work colloborately.

Key Words:  Breaest Diseases, Breast Neoplazm,  Breast Radiology, Breast Diseases İmaging, Screening Mammography

KAYNAKLAR

1. McPherson K, Steel CM, Dixom JM. ABC of Breast Disease. British  Medical  Journal 309:1003-1006, 1994.
2. Gilda Cardenosa. Breast İmaging Companion. Lippincott-Raven,1997.
3. Carol A. Hulka et al. Patient’s Opinion of Mammography Screening Services: İmmediate Result Versus Delayed Results Due To İnterpretation by Two Observers. American Journal of Radiology  1997;168:1085-1089.
4. Moskowitz M: Guidelines for screening for breast cancer: is a revision in order? Radiol Clinics North am  30(1):221:223,1992.
5. Hindle WH: Breast masses. In-office evaluation with diagnostic triad. Postgraduate Medicine 88 (2):85-87, 1990.
6. Kaplan C, Matallana R, Wallack M. The Use State of-the Art Mammography in the Detection Nonpalpable Breast Carcinoma. The American Surgeon 56:40-42, 1990.
7. Parkin DM, Laara E, Muir CS. Estimates of the World Wide Olgu Sayısı of Sixteen Major Cancers in 1980. İnt Journal Cancer 41:184-196, 1988.
8. Daniel S. May et al. The National Breast and Cervical Cancer Early Detection Program: Report on the First 4 Years ogf Mammography Provided to Medically Underserved Women. American Journal of Radiology   1998;170:97-104.
9. Seidman H, Mushhinski MH, Gelb SK. et al. Probabilities of Eventually  Developing or Dying of Cancer. United States C.A. Cancer J Clin 35:36-56, 1985.
10. Topuz Erkan ve ark. Meme Kanseri. Biyoloji, Tanı, Evreleme, Tedavi. İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Yayınları No.3, 1997.
11. Rachel Ballard-Barbash et al. Breast Cancer Surveillance Consortium: A National Mammography Screening and Outcomes Database. American Journal of Radiology  169:1001-1008,1997.
12. Brand IR, Sapherson DA, Brown TS. Breast imaging in Women Under 35 with Symptomatic Breast Disease. Br .Journal of Radiology. 1993; 66 (785): 394-7.
13.  Adler DD, Rebner M, Pennse DR. Accessory Breast Tissue in the Axilla: Mammographic Appearance. Radiology 163:709-711, 1987.
14. Beller F: Development and Anatomy the Breast. In: Mitchell Jr GW, Basset LW, editors. The female breast and its disorders. Baltimore: Williams and Wilkins, 1-12, 1990. 
15. Romrell LJ, Bland KI. Anatomy of the Breast, axilla, chest wall and related metastatic sites.  In Bland KI, Copeland EM. The Breast. Comprehensive Management of Benign and Malignant Diseases. Philadelphia, WB Saunders Company, 17-35, 1991.
16. Page DL, Winfield AC. The Dense Mammogram. American Journal of Radiology 147:487-489, 1986.
17. Sadler TW. Langmans Medical Embryology. Fifth Edition. Williams and Wilkins 331-333, 1985.
18. Cosgrove O. David, Tohno E, P. Sloane John. Ultrasound Diagnosis of Breast Diseases. Churchilll Livingstone, 1994.
19. Osborne M. Breast development and Anatomy. In: Harris JR, et al., Breast Diseases. Philadelphia. JB. Lippincott, 1987.
20. Harold E: Anatomy the Breast. In Isaacs JH, ed. Textbook Breast Disease. St. Louis: Mosby Year Book, 1-14, 1992.
21. McCarty Jr KS, Tucker JA. Breast. In Sternberg SS, ed. Histology for Pathologists. New York Raven Press, 893-902, 1992.
22. Haegensen  D. C. Diseases of The Breast. 3nd Edition .W.B Saunders Company, Philadelphia, 1986.
23. Le Parades ES. Atlas of Film Screen Mammography. 2nd ed. Williams and Wilkins, Baltimore, 1992.
24. Tavassoli F. Pathology of the Breast. Norwalk  Appleton and Lange, 1-24,1992.
25. Page DL, Anderson TJ. Diagnostic Histopathology of the Breast. Edinburgh, Churchill Livingstone 4-10, 1987.
26. Fechner E, Mills Se. Breast Pathology . Benign Proliferations, atypias and in-situ Carcinomas. Chicago ASCP Press 11-1990.
27. Dahnert Wolfgang, Radiology Rewiev Manual. Williams & Wilkins, Third Edition, 397-418, 1996. 
28. Putman CE, Ravin CE. Textbook of Diagnostic Imaging. W.B Saunders Company, Philadelphia, 1988.
29. Taveras JM, Ferruci JT. Radiology. J.B Lippincott Company, Philadelphia, 1991.
30. Leucht D, Madjar H.  Teaching Atlas of Breast Ultrasound. Thieme Medical Publisher Inc. Second Edition, Newyork, 1996.
31. Carl L. Kalbhen et al. Mammography in the Evaluation of Nipple İnversion. American Journal of Radiology  170:117-121,1998.
32. Üstün Esin Emin. Meme Kanserinin Tanı ve Tedavisinde Görüntüleme Yöntemleri. Konferans. Haziran-1999 Isparta.
33. Paul C. Stomper et al. Analysis of Parankimal Density on Mammograms in 1353 Women 25-79 Years old. American Journal of Radiology 167:1261-1265,1996.
34. Mark A. Helvie et al. Mammography of Breast Carcinoma in Women Who Have Mutations of the Breast Cancer Gene BRCA1: İnitial Experince. American Journal of Radiology ;168:1599-1602,1997.
35. A. Jill Leibman et al.  Findings on Mammography in the Axilla. American Journal of Radiology 169:1385-1390,1997.
36. Ruth Walsh et al. Axillary Lymph Nodes. American Journal of Radiology  168:33-38 ,1997.
37. Tanrıverdi P. Meme Kanserinde Prognostik Faktörler ve Genetik. Makale. Sayfa:5.
38. Erkuş M, Özgün H. Beşinci Meme Hastalıkları Kongresi, 7-10 Nisan 1999 İstanbul.  Cerrahi Onkoloji Dergisi 1 (1), 1999.
39. Tunacı Mehtap.  Nonpalpable Meme Lezyonlarında İnce İğne Aspirasyon ve Kesici İğne Biyopsileri. Turkish Journal of Radiology 33(1)113-117, 1998.
40. Jay A. Baker et al. Sonography of Solid Breast Lesions: Observer Variability of Lesion Description and Assesment. American Journal of Radiology 172:1621-1625,1999.
41. Per Skaane, Knut Engedal. Analysis of Sonographic Features in the Differentiation of Fibroadenoma and İnvaziv Ductal Carcinoma.  American Journal of Radiology  1998;170:109-114.
42. Memiş Ayşenur. Meme Lezyonlarında Mammografik Değerlendirme.  Radyoloji, Türkiye Klinikleri Yayınları Radyoloji dergisi  1(1):12-25, 1997.
43. Laura Liberman et al. Percutaneous Large kor Biopsy of Papillary Breast Lesions. Amercan Journal of Radiology   172:331-337,1997.
44. H. D. Sarah Rovno et al. Solitary İntraductal Papilloma: Findings et MR Imaging and MR Galactography. American Journal of Radiology  172:151-155,1999.
45. Boo-Kyung Han et al. Granulomatous Mastitis: Mammographic and Sonographic Appearences. American Journal of Radiology  173:317-320,1999.
46. Luz A. Ventra et al. Imaging Features of Focal Breast Fibrosis: Mammgraphic- Pathologic Correlation of Noncalcified Breast Lesions. American Journal of Radiology  1999;173:309-316.
47. Catherine C. Chow et al. Case Report: Mammography of Lymphatic Filariasis. American Journal of Radiology 1996;167:1425-1426.
48. U. Brinck et al. The Variability of Fibroadenoma in Contrast-Enhanced Dynamic MR Mammography. American Journal of Radiology  168:1331-1334,1997.
49. Hagen-Ansert Sandra L. Textbook of Diagnostic Imaging. Mosby, Fourth Edition,  Volume One, 333-349, 1989.
50. Oğuz Mahmut, Aksungur EH, Bıçakçı YK, Çeliktaş M. Ultrasonografi. Nobel Tıp Kitabevleri, 215-219,1997.
51.Fajardo LL, jackson VP, Hunter TB. Interventional Prosedures in diseases of the Breast: Needle Biopsy, pneumocystography and galactography. American Journal of Radiology  155:977-981, 1990.
52. Tuncel Ercan. Klinik Radyoloji, Güneş & Nobel Tıp Kitabevleri, 556-570, 1994.
53. Çetin R, Demirci S. Memenin Malign Hastalıkları. Makale, 1995.
54. Oyar O. Radyolojide Temel Fizik Kavramlar. Nobel Tıp Kitabevleri, 1998.
55. Sheri Schweitzer etal. Cowden Disease: A Cutaneous Marker For Increased Risk of Breast Cancer. American Journal of Radiology 1999;172:349-351.
56. Sutton David. Textbook of Radiology and Imaging: In The Breast. Michell MJ. Churchill-Livingstone, Sixth Edition. 1429-1460, 1998.
57. Çetin R, Karaayvaz M. Memenin Benign Hastalıkları. Makale ,1995.
58. Cardenosa G, Eklund GW. Benign Papillary Neoplasms of the Breast: Mammographic Findings. Radiology  181:751-755, 1991.
59. Pike MC, Henderson BE, Casagrande JT et al. Oral Contraseptives Use and Early Menarche as Risk Factors for Breast Cancer in Young Women. British Journal of Cancer 43:72-76, 1981.
60. MacMahon B, Trichopoulos D, Brown J. et al. Age at Menarche, Probability of Ovulation and Breast Cancer. Int Journal of Cancer 29:13-20, 1982.
61. Trichopoulos D, McMahon B, Cole P. et al. The Menapause and Breast Cancer Risk. JNCI 48:605-609, 1972.
62. Freaderick R. Margolin et al. Mammographic Changes After Hormone Replacement Therapy in Patients Who Have Undergone Breast Irradiation. American Journal of Radiology 1999;172:147-150.
63. Jennifer A. Harvey: Use and Cost of Before Imaging for Postmenopausal Women Undergoing Hormone Replacement Therapy. American Journal of Radiology  1999;172:1615-1619.
64. Handel E. Reynolds et al. Fixed Facility Workplace Screening Mammography. American Journal of Radiology 168:507-510,1997.
65. Hildret NG, Shore RE, Dvoretsky PM. The Risk of Breast Cancer After Treatment of Hodkin’s Disease. JNCI  85:25-29, 1993.
66. Genetic Screening for Breast Cancer. New England Medical Journal. 1997, 336:1401-1408.
67. Genetic Screening for Breast Cancer. New England Medical Journal. 1997, 336:1409-1415.
68. Nancy A. Lee et al. Fatty and Fibroglandular Tissue Volumes in Breasts of Women 20-83 Years Old: Comparison of X-Ray Mammography and Computer-Assisted MR Imaging. American Journal of Radiology  168:501-506,1997.
69. Love SM, Gelman RS, Silen W. Fibrocystic Disease of the Breast – A Nondisease? N England J Med 307:1010-1014, 1982.
70. Eric L. Rosen et al. Ability of Mammography to Reveal Nonpalpable Breas Cancer in Women with Palpable Breast Masses. American Journal of Radiology  172:309-312,1999.
71. Laura liberman et al. Mammographic Features of local Recurrence in Women Who Have Undergone Breast-Conserving Therapy for Ductal Carcinoma In Situ. American Journal of Radiology  168:489-493,1997.
72. Kaya Tamer. Temel Radyoloji Tekniği. Güneş ve Nobel Tıp Kitabevleri, Eskişehir, 1997.
73. K. L  Carlson et al. Relationship Between Mammographic Screening Intervals and Size and Histology of Ductal Carcinoma In Situ. American Journal of Radiology 172:313-317,1999.
74. Laura Liberman et al. Lobuler Carcinoma In Situ at Percutaneous Breast Biopsy: Surgical Biopsy Findings. American Journal of Radiology 173:291-299,1999.
75. Foote FW  Jr, Stewart FW. Lobuler Carcinoma in Situ: A Rare Form of Mammary Cancer. American Journal of Pathology 17:491-496,1941.
76. Rosen P.P et al. Lobuler Carcinoma in Situ of the Breast. Detailed Analysis of 99 Patients With Average Follow up 24 Years. American Journal of Surgical Pathology 2:225-241,1978.
77. Helena Gabriel. The Dilemma of Lobuler Carcinoma In Situ at Percutaneous Biopsy: To Excise or to Monitor. American Journal of Radiology 173:300-312,1999.
78. R. S. Butler et al. Sonographic Evaluation of Infiltrating Lobuler Carcinoma. American Journal of Radiology  172:325-330,1999.
79. G. N. Rodenko et al. MR Imaging in the Management Before Surgery og Lobuler Carcinoma of the Breast: Correlation with Pathology. American Journal of Radiology 167:1415-1419,1996.
80. Anne C. Kushowa et al. Mucinous Carcinoma of the Breast. American Journal of Radiology 173:290,1999.
81. Julie S. Mitnick et al. Tubuler Carcinoma of the Breast: Sensitivity of Diagnostic Techniques and Correlation with Histopathology. American Journal of Radiology 172:319-323,1999.
82. Patchefsky A. S. et al. The Pathology of Breast Cancer Detected by Mass Population Screening. Cancer 40:1659-1670,1977.
83. Santamaria Gorane et al. Adenoid Cystic Carcinoma of the Breast: Mammographic Appearance and Pathologic Correlation. American Journal of Radiology 171:1679-1683,1998.
84. Camp E. Inflamattory Carcinoma of the Breast. American J Surg 131(5):173-176, 1976.
85. Tardivon AA, Viala J, Rudelli AC.  et al. Mammographic Patterns of Inflammatory Breast Carcinoma: A Retrospective Study 0f 92 Cases. Europan  Journal of  Radiology 24:124-130, 1997.
86. Dershaw DD, Moore Mp, Liberman L. et al. Inflammatory Carcinoma: Mammographic Findings. Radiology 190:831-834, 1994.
87. Murray Rebner et al.  İnitial Experience with the Advanced Breast Biopsy Instrumentation Device. American Journal of Radiology  173:221-226,1999.
88. M. P. Hiorns, J. Murfitt. Granülocytic Sarcoma ( Chloroma) of the Breast: Sonographic Findings. American Journal of Radiology  169:1639-1640,1997.
89. Wei Tse Yang et al. Sonography of Nonmammary Malignencies of The Breast. American Journal of Radiology  172:343-348,1999.
90. Austin L. Belton et al. Mammographic and Sonographic Findings in Metastatic Transitional Cell Carcinoma of the Breast. American Journal of Radiology  168:511-512,1997
91. Acunaş Gülden. Meme Lezyonlarında Mammografi. Turkish Journal of Radiology 33(1):74-78.
92. Philips, mammoDIAGNOST 4000/400, Operator’s Manuel. March, 1998.
93. Helena Gabriel et al. Breast Cancer in Women 65-74 Years Old: Earlier Detection by Mammographic Screening. American Journal of Radiology  168:23-27,1997.
94. Egan RL, Mc Sweeney MB, Sewel CW. İntramammary calcifications without an associated mass in benign and malignant disease. Radiology 1980; 137:1-7. 
95. Lanyi M. Differential diagnosis microcalcifications. In: Friedrich M. Sickles EA. Radiological diagnosis breast diseases. Berlin Heidelberg: Springer 1997; 89-136.
96. A Roditi, M Can, B. Önal. Mammografi Eşliğinde Nonpalpabl Meme Lezyonlarının Prebiyopsi lokalizasyonu. 16. Ulusal Radyoloji Kongresi. Sözel ve Poster Bildiri Kitabı. 169,1998.
97. C. Kimme-Smith et el. Effects of Ambient Light and View Box Luminance on the Detection of Calcifications in Mammography. American Journal of Radiology  168:775-778,1997.
98. Revathy B. Iyer et al. Late Sequelae After Radiation Therapy for Breast Cancer: İmaging Findings. American Journal of Radiology  168:1335-1338,1997.
99. Ferris M. Hall. Sonography of the Breast: Controversies and Opinions. American Journal of Radiology  169:1635-1636,1997.
100. Jay A. Baker. Sonographically Guided Percutaneous Interventions of the Breast Using a Steerable Ultrasound Beam. American Journal of Radiology  172:157-159,1999.
101. Harmine M. Zonderland et al. Diagnosis of Breast Cancer Contribution of US as an Adjunct to Mammography. Radiology  213:413-422,1999.
102. Lillian U. Palmon et al. Ruptured or Intact: What Can Linear Echoes  Silicone Breast Implants Tell Us? American Journal of Radiology  168:1595-1598,1997.
103. Robyn L. Birdwell et al. Preliminary Experience With Power Doppler Imaging of Solid Breast Masses. American Journal of Radiology  169:703-707,1997.
104. Tejas S. Mehta, Sughra Raza. Power Doppler Sonography of Breast Cancer: Does Vascularity Correlate with Node Status or Lymphatic Vascular Invasion? American Journal of Radiology  173:303-307;1999.
105. MM. J. McNicholas et al. Color Doppler Sonography in the Evaluation of Palpable Breast Masses. American Journal of Radiology  161:765-771,1993.
106. Üstün EE ve ark. Meme Hastalıklarında Görüntüleme Yöntemlerinin Algoritmi. Turkish Journal of Radiology  33 (1):67-73, 1998.
107. E. Turgut Talı. Meme Lezyonlarının Tanısında MR Mammografi. Turkish Journal of Radiology  32(1):116-130,1997.
108. Priscilla J. Slanetz et al. CT-Guided Preoperative Needle Localization of MR Imaging-Detected Mammographically Occult Lesions. American Journal of Radiology   172:160-162,1999.
109. M. Müller-Schimpfle et al. Do Mammography, Sonography, and MR Mammography Have a Diagnostic Benefit Compared with Mammography and Sonography? American Journal of Radiology  168:1323-1329,1997.
110. Tunacı M. ve ark. Meme Lezyonlarında Dinamik Kontrastlı Manyetik Rezonans Mammografinin Yeri. Turkish Journal of Radiology  33(4):567-573, 1998.
111. C.E. Soderstrom et al. Detection with MR Imaging of Residual Tumor in the Breast Soon After Surgery. American Journal of Radiology  168:485-488,1997.
112. Desiree E. Morgan et al. MR Imaging of Breast Inplants and Their Complications. American Journal of Radiology  167:1271-1275,1996.
113. Debra F. Munt et al. MR Imaging of the Breast in Patients with Silicone-Gel Implants: Spectrum of Findings. American journal of Radiology  161:773-778,1993.
114. Has AG. Recent Advances in Screen Mammography. Radiol Clin North American 25:913-928, 1987.
115. Kimme-Smith C. Basset LW, Fold RH, et al. New Mammography Screen-Film Combinations: Imaging Characteristics and Radiation Dose. American Journal of Radiology 154:713-719, 1990.
116. Logan WW, Janus J. Use of Special Mammographic Views to Maximize Radiographic İnformation. Radiol Clin North American 25:953-959, 1987.
117. Rad 99, +. Tıbbi Görüntüleme ve Girişimsel Radyoloji Kongresi, Program, Sözlü ,Bildiri ve Poster Kitabı,  E108-E117, 26-31 Ekim 1999, Antalya.
118. Sin Zheng et al. Mass Detection in Digitized Mammograms Using Two Independent Computer Assisted Diagnosis Schemes. American Journal of Radiology  167:1421-1424,1996.
119.  Altuğ Ayça. Dijital Mammografi. Turkish Journal of Radiology 33(1):88-89, 1998.
120. Laura Liberman et al. Impact of kor Biopsy on the Surgical Management of Impalpable Breast Cancer. American Journal of Radiology  168:495-499,1997.
121. Stephanie k. Patterson et al. Metaplastic Carcinoma of the Breast: Mammographic Appearance with Pathologic Correlation. American Journal of Radiology  169:709-712,1997.
122. Jill S. Montrey et al. Wire Fragments After Needle Localisation. American journal of Radiology  167:1267-1269,1996.
123. Feig SA. The Importance of Supplemantary Mammographic Views to Diagnostic Accuracy. American Journal of Radiology 151:40-41, 1988.
124. Yankaskas BC, Knelson MH, Abernethy ML, Cuttino JT, Clark RL. Needle Localization of Occult Lesions of the Breast. Experience in 199 Cases. Invest Radiology 23:729-733, 1988.
125. Liane E. Philpotts et al. Comparison of Rebiopsy Rates After Stereotactic kor Needle Biopsy of the Breast with 11-Gauge Vacuum Suction Probe Versus 14-Gauge Needle and Automatic Gun. American Journal of Radiology  172-683-687,1999.
126. Bokran Won et al. Stereotactic Biopsy of Ductal Carcinoma In Situ of the Breast Using an 11-Gauge Vacuum Assisted Device:Persistent Underestimation of Disease. American Journal of Radiology  173:227-229,1999.
127. David E. March et al. Use of Breast kor Biopsy in the United States: Results of a National Survey. American Journal of Radiology  169:697-701,1997.
128. Anthony j. Doyle et al. Decubitis Stereotactic kor Biopsy of the Breast: Technique and Experience. American Journal of Radiology  172:688-690,1999.
129. Gregory J. Welle et al. Adaptation of an Add-On Stereotaxic Breast Biopsy Unit: Use a Dedicated Reclinable Mammography Chair. American Journal of Radiology  169:1391-1393,1997.
130. Wendie A. Berg et al. Predictive Value of Specimen Radiography for kor Needle Biopsy of Noncalcified Breast Masses. American Journal of Radiology  171:1671-1678,1998.
131. Bland KI, Copeland EM. Cytological Needle Sampling the Breast. The Breast-Comprehensive Management Benign and Malignant Diseases. 1991; 8 (26): 475-94. 
132. Gupta RK, Mc Hutchinson AG, Dowle CS. et al. FNA Cytodiagnosis of Breast Masses in Pregnant and Lactating Women and Its Impact on Management. Diagnostic Cytopathology 9(2):156-159, 1993.
133. Karyn A. Goodman et al. Compliance with Recommended Follow-Up After Percutaneous Breast kor Biopsy. American Journal of Radiology  170:89-92,1998.
134. Bland KI, Copeland EM. Breast. Principles Surgery Schwartz, Shires, Spencer. 1994; 14: 531-87.
135. Kimme-Smith C, Bassett LW, Fold RH et all. New Mammography Screen-Film Combinations: İmaging characteristics and radiation dose. American Journal of Radiology 154:713-719, 1990.
136. Sickles EA. Periadic mammographic follow-up probably benign mass lesions, results in 3184 consecutive cases. Radiology  179:463-468,1991.
137. Morrow M. Breast Disease in Elderly Women. Surgical Clinical North American 74(1): 145-59, 1994.
138. Bassett LW. Breast Imaging: Current Status and Future Directions. Radiol Clin North American 30:1, 1992.
139. Basset LW, Israel M, Gold HR, Israel C. Usefulness of Mammography and Sonography in Women Less Than 35 Years of Age. Radiology  180:831-835, 1991.
140. Fornage BD. Interventionel Ultrasound of the Breast. Williams Wilkins, 71-73, 1990.
141. Cohen I. M et al. Mammography in Women Less Than 40 years of age. Surgery Gynecology Obstetrics  160:220-222,1985.
142. Mygind T. et al. Mammography is an Objective Diagnostic Method. Acta Radiologica Diagnosis  25(39):189-1993,1984.
143. Sickles A. E et al. Breast Cancer Detection With Sonography and Mammography. American Journal of Radiology 140:843-845,1983.
144.  Yazgan C. Meme Kanserlerinin Radyolojik Tanısında Mammografinin Yeri. GATA Bülteni 2:285-301,1977.
145. Somuncu İ.  Memenin Kitle Lezyonlarında Ultrasonografinin ve Ultrasonografi Kılavuzluğunda Yapılan Aspirasyon Biyopsisinin Tanı Değeri ve Mammografi ile Kıyaslanması. Doçentlik Tezi. GATA Basımevi, Ankara 1984,1-40.
146. Teixidor H.S, Kazam E. Combined Mammographic, Sonographic Evaluation of Breast Masses. American Journal of Radiology 128:409-417, 1977.
147. Basset LW, Kimme-Smith C. Breast Sonography. American Journal of Radiology 156:449-455, 1991.
148. Guyer PB, Dewburry KC. Ultrasound of the Breast İn the Symptomatic and X-Ray Dense Breast. Clin Radiology  36:69, 1985.
149. Jackson VP. The Role of US in Breast Imaging. Radiology 177:305-311, 1990.
150. Cole-Beuglet C. et al. Ultrasound Analysis of 104 Primary Breast Carcinomas Classified According to Histopathologic Type. Radiology 147:191-196,1983.
151. Bland KI, Copeland EM. Screening and Diagnosis of Breast Cancer. The Breast Comprehensive Management of Benign and Malignant Diseases  American Journal of Radiology 8(26):475-494, 1991.
152. Venta LA, Dudiak CM, Salomon CG. Et al. Sonographic Evaluation of the Breast. Radiographics 14(1):29-50, 1994.
153. Garra BS, Krasner BH, Horii Sc. Et al. Improving tha Distinction Between Benign and Malignant Breast Lesions. Ultrason Imaging 15(4):267-285, 1993.
154. Golub RM, Parsons RE, Sigel B. et al. Differantiation of the Breast Tumors by Ultrasonic Tissue Characterizations. J Ultrasound Medical 12(10):601-608, 1993.
155. Harris VJ, Jackson VP. Indications for Breast Imaging in Women Under Age 35 Years. Radiology 172:445-448, 1989.
156. Feig SA. The Role of Ultrasound in a Breast Imaging Center. Seminars in Ultrasound, CT and MR 10:90-105, 1989.
157. Sienko DG, Robert AH, Elaine MM. Et al. Mammography use and Outcomes in a Community. Cancer 71(5):1801-1808, 1993.
158. Brand IR,  Sapherson DA, Brown TS. Breast Imaging in Women Under 35 with Symptomatic Breast Disease. Breast Journal of Radiology 66(785):394-397, 1993.
159. Miller RS, Adelman RW, Espinoza MH. Et al. The Early Detection of Nonpalpable Breast Cancer, with Needle Localization. Tha American Surgery 58:193-197, 1992.
160. Kreager JA, Kornguth Pj. Mammography for Screening High Risk Patients for Cancer. American Journal of Radiology 162:295-297, 1994.
161. Dowlatshani K, Yaremko ML, Kluskens LF, Jokich PM. Nonpalpable breast lesions: Findingsstereotaxic needle-core biopsy and fine needle aspiration cytology. Radiology 1991; 181:745-750.
162. Parker SH, Burbank F, Jackman R, et al. Percütaneous large-core breast biopsy: a multi-institutional study. Radiology 1994; 193(359-364).
163. Kopans DB. The Positive Predictive Value of Mammography. American Journal of Radiology 154:713-719, 1990.
164. Olson LK. Interpreting the Mammogram Report. American Fam-Physician 47(2):396-403, 1993.
165. Davies RJ, A’Hern RP, Parsons CA. Et al. Mammographic Accuracy and Patient Age. Clinical Radiology 47(1):23-25, 1993.
166. Lee S. Caplan et al. Coding Mammograms Using the Classification ‘’Probably Benign Finding-Short Interval Follow-Up Suggested’’. American Journal of Radiology  172:339-342,1999.
167. Stomper PC, Van Voorhis BJ, Ravnikar VA, Meyer JE. Mammographic Changes associated with Postmenapousal Hormone Replacement Therapy. Radiology 174:463-468, 1990.
168. Guyer PB et al. Direct Contact B-Scan Sonomammography . Clinical Role Relative to X-Ray Mammography. Ultrasound Med Biol 14:49-52,1988.
169. Bassett LW, Kimme-Smith C. Breast Sonography. American Journal of Radiology 156:449-455,1991.
170. Dempsey PJ. The Importance of Resolution in the Clinical Application of Breast Sonography. Ultrasound Med Biol 14:43-48.1988.
171. Knutzen AM, Gisvold JJ. Likelihood of Malignant Disease for Various Cathegories of Mammographically Detected Nonpalpable Breast Lesions. Mayo Clinic Proc. 68(5):454-460, 1994.
172. Azavedo E, Svane G, Auer G. Stereotaxic Fine Needle Biopsy in 2594 Mammographically Detected Non-Palpable Lesions. Lancet   1033-1036,1989.
173. Dempsey P, Rubin E. The Roles of Needle Biopsy and Periodic Follow-Up in the Evaluation and Diagnosis of Breast Lesions. Semin Roentgenology  28:252-258,1993.
174. Parker SH, Burbank F, Jackman RC, et al. Percutaneous Large kor Breast Biopsy : A Multi Institutional Study. Radiology  193:359-364,1994.
175. M. Tunacı. Meme Biopsisi. Turkish Journal of Radiology   34:2:255-260,1999.
176. Bucchi L, Schincaglia P, Melandri G. et al. Performance of FNA Cytology of Nonpalpable Breast Lesions. Radiology 188(1):195-198, 1993.
177. Kauffman Z, Shpitz B, Shapiro M. et al. Triple Approach in the Diagnosis of Dominant Breast Masses. PE, MG, and FNA. Journal Surgical Oncology 56(4):254-257, 1994.
178. Ciatto S, Catarzi S. Morrone D. et al. Fine Needle Aspiration Cytology of Nonpalpable Breast Lesions. Radiology 188(1):195-198, 1993.
179. Gülgün Engin ve ark. Duktal ve Lobüler İn-Situ Meme Karsinomu: Klinik ve Mammografik Bulgular. Turkish Journal of Radiology 33(4):574-579, 1998.
180. A. Eltahir et al. The Accuracy of one Stop Diagnosis for 1110 Patients Presenting to a Symptomatic  Breast Clinic. J R Coll Surg Edinburg  44(4):226-230, 1999. 
181. Roger A. Graham et al. The efficacy of Specimen Radiography in Evaluating the Surgical Margins of Impalpable Breast Carcinoma. American Journal of Radiology 162:33-36, 1994. 
182. Schairer C. et al. Menapausal Estrojen and Estrojen-Progestin Replacement Therapy and Breast Cancer Risk. JAMA 283:485-491, 2000 
183. Şahin G. Meme Kitlelerinde Doppler Ultrasonografi. Türkiye Klinikleri Tıp Bilimleri  Dergisi 11:437-443, 1991 
 


 
Hosted by www.Geocities.ws

1