1 - GİRİŞ ve AMAÇ
 
 

Yeryüzünde her yıl 570 000 yeni olguyu ve kadınlarda görülen kanserlerin % 31’ ini oluşturan meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türlerindendir (1,2). Kadınlarda kansere bağlı ölümlerin ise % 17-18’ i meme kanseri nedeniyle olmaktadır (2). Meme hastalıklarının görüntülenmesinde kullanılan modaliteler hastalığın tanısında, taranmasında, tedavi öncesi değerlendirilmesinde, tedavi sürecinde ve tedavi sonrasındaki izleminde önemli rol oynar. Rutin uygulamalarda kullanılan değişmez yöntem mammografidir. Meme hastalıklarının görüntüleme yöntemlerinin kolay uygulanabilir, tekrarlanabilir, duyarlığı yüksek, özgül ve düşük maliyetli olması önemlidir. Memenin en sık görülen hastalıkları fibrokistik hastalık, fibroadenom ve meme kanserleridir. Meme kanseri kadınlar arasında en sık ölüm nedenlerindendir (2).

Tıp, her geçen gün yoğun araştırmalar ile kansere karşı yeni tanı ve tedavi yöntemleri geliştirmekte, kanserlerin erken tanı ve tedavisi yönündeki çalışmalar daha da hızlandırılmaktadır. Meme hastalıklarının tanı ve tedavisinde de sürekli araştırma ve geliştirme peşinde koşan tıp dünyası üçüncü bin yıla girerken büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Böylece meme hastalıklarında erken ve doğru tanı konarak morbidite ve mortalite oranlarında önemli düşüşler sağlanmıştır (3).
Kadınlarda meme kanserine bağlı ölümler, akciğer kanseri ve kolo-rektal kanserlerden sonra üçüncü sırayı almaktadır (4-6).  Avrupa ülkelerinde yılda 180 000, ABD’ de yılda 182 000 yeni olgu saptanmaktadır (7). Amerika Birleşik Devletlerinde meme kanseri kadınlarda en sık saptanan kanserdir ve kanser ölümü nedenleri arasında ikinci sırada yer alır, 1997 yılında 180 200 kadında meme kanseri tesbit edilmiş ve bunlardan 43 900 ü bu hastalıktan ex olmuştur (8). Yaşla birlikte meme kanseri görülme insidansının artması 1940’ lı yıllardan 1980’ li yıllara kadar hafif bir artış göstermiştir. Ancak 1980-1987 yılları arasında bu artış üç kat olmuş ve 1992 yılına kadar aynı seviyede devam etmiştir. Geç evrede meme kanseri tesbit etme oranındaki düşme, erken evrede meme kanserlerini yakalama oranındaki bu artış tarama mammografilerinin yaygınlaşması ile açıklanmıştır (8). Maalesef ülkemizde bu konuda henüz yeterli istatistiki bilgiler oluşmamıştır. Dünyada her yıl yaklaşık bir milyon yeni olguya meme kanseri tanısı konmaktadır. Her dokuz kadından birisi ömrü boyunca meme kanserine yakalanma riski altındadır (2). Hastalığın gelişme riski yaş ile doğrudan ilişkili olup, yaş arttıkça hastalığın görülme sıklığı giderek artar. Meme kanseri 30 yaşından önce nadir olup, bu yaşı takip eden reprodüktif yıllarda hızlı bir tırmanış gösterir. Menapoz dönemindeki hafif bir azalmayı takiben menapoz sonrası yıllarda yavaş eğimle sürekli devam eden bir artış ortaya çıkar. Bu nedenle 85 yaşındaki her dokuz kadından birinde meme kanseri gelişebileceği beklenmektedir. Görülme sıklığında olduğu gibi mortalitede yaşa bağlı olarak artmakta ve 80 yaşındaki her 100 000 kadından 155 ’i meme kanserinden ölmektedir. Dünyada meme kanserine bağlı mortalite ülkeden ülkeye değişmekte olup, İngiltere ve Galler’de en yüksek, Japonya ve Tayland’ da en düşük seviyededir (9, 10).
 Meme kanseri tedavisindeki gelişmeler hastalığın morbiditesinde azalmaya neden olmakla birlikte mortalitede belirgin bir azalma sağlayamamıştır. Kitle taramaları ile meme kanserinin erken dönemde saptanması mortaliteyi önemli oranlarda düşürmeyi mümkün kılmaktadır (2, 10).
Meme kanseri tedavisindeki en etkili yöntem erken tanıdır. Erken tanı konması ve uygun tedavi yöntemlerinin zamanında başlatılması ile hastaların yaşam sürelerinin belirgin derecede uzaması bu tanı yöntemlerinin önemini artırmıştır.  Malign meme lezyonlarının erken tanısı ve benign lezyonlardan ayırt edilebilmesi önemlidir. Küçük ve nonpalpable tümörlerin prognozu daha iyidir. Meme kanserlerinin erken tanısında başvurulan ilk yöntem hastanın kendi memelerini muayene etmesidir (2,8,9).
Meme hastalıklarının tanı ve tedavisinde multi disipliner ciddi bir yaklaşım ve cerrah-radyolog-patolog, medikal ve radyasyon onkoloğu ile  psikiyatristin işbirliği gereklidir (9,10).

Zamanımızda
Mammografi, optimal şartlarda uygulandığında kadınlarda erken evre meme kanserleri tanısında en etkili ve en iyi görüntüleme yöntemidir (2,10,11,32). Günümüzde tarama amaçlı mammografinin yaygınlaşması nedeni ile asemptomatik meme lezyonları ve nonpalpable meme kanserleri erken evrede görüntülenebilmektedir (3,18). Klinik olarak saklı yani nonpalpabl meme kanserlerinin büyük çoğunluğunu erken evre meme kanserleri meydana getirmektedir. Nonpalpabl meme kanserlerinde palpasyonun yetersizliklerini gidererek erken evrede tanıya imkan vermesi nedeniyle mammografi önemli bir yöntemdir. Erken evre kanserlerin % 50 kadarı sadece mammografi ile tesbit edilebilmektedir. Tarama mammografileri sonucunda meme kanserlerinin daha erken dönemlerde saptanması ile meme kanserlerinde mortalite oranı son yıllarda  % 8.1 oranında azalmıştır (2).
 Diagnostik amaçlı meme ultrasonografisi  noninvaziv, kolay uygulanan, ucuz ve radyasyon içermeyen bir modalitedir. Kistik lezyonlarda tanıda etkinliği % 95 in üzerindedir (18,30,50). Radyolojik olarak dens memelerde ve mammografide saptanan lezyonun solid ve / veya kistik ayrımında yararlıdır. Ultrasonografi benign malign lezyon ayrımında yeterince spesifik değildir (12). 
 Sık rastlanılan meme hastalıklarında mammografinin, meme ultrasonografisinin ve tanıya yönelik diğer girişimsel diagnostik yöntemlerin tanı değerlerinin ortaya konması ve her yaş grubuna göre tanı stratejilerinin, uygulanacak yöntemlerin belirlenmesi gereklidir.

Bu tez çalışmasında amaç Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Radyodiagnostik Anabilim Dalına çeşitli nedenlerle başvuran meme hastalarında görüntüleme modalitelerinin, tanıya gitmede uygulanan yöntemlerin etkinliğinin ve elde edilen sonuçların son literatür bilgilerinin ışığı altında değerlendirilmesi ve yorumlanmasıdır. Meme hastalıkları ve malignitelerindeki risk faktörlerinin ve oluşumda rolü olan sosyo-demografik özelliklerin, meme hastalıklarının dağılımının incelenmesi ve mammografik ve ultrasonografik bulguların tanı değerinin ortaya konulması, mammografi ve ultrasonografi ile diğer diagnostik girişimsel yöntemlerin tanıya gitmedeki yol göstericiliğini araştırmak ve yaş gruplarına göre tanı stratejilerinin belirlenmesine katkıda bulunmaktır. 
 Avrupa ülkeleri ve ABD‘ de meme hastalıkları ve tarama sonuçları hakkında pek çok istatistiksel veri mevcut iken, ülkemizde henüz meme hastalıkları ve kanserleri hakkında yeterince istatistiksel veri birikimi oluşmamıştır. Isparta ve yöresinden gelen vakalarla yaptığımız tarama mammografisi sonuçlarımızın ve bunların değerlendirilmesi ile ortaya çıkan verilerin kendi ülkemizin istatistiksel verilerine ve bundan sonra geliştirilecek stratejilere  az da olsa bir katkısı olması amacımız ve dileğimizdir. 
 

Hosted by www.Geocities.ws

1