Thailand: Bangkok

Bu sefer sevgili kedim SRI’nin memleketini bir ziyaret edeyim dedim.
Thailand’ın eski ismi 1939’dan önce Siam’mış …

Biz Thailand’a Şubat ayında gittik.

En doğru mevsim
Kasım ve Şubat.

Thailand diğer Güney Doğu Asya ülkelerinden farklı olarak bağımsızlığını korumayı başarmış.
Bununla da çok övünüyorlar.
Yani Burma, Hindistan falan gibi İngiliz sömürgesi olmamışlar.
Yönetim şekli kırallık. Şimdiki kıral 9. Rama.

Halkın çoğunluğu Budist.
Başkent Bangkok 6 milyon nüfuslu.
Para birimi Baht.
100 USD = 3700 Baht.


Biz nehir kıyısında 4* Menam River otelde kaldık.
Bangkok şehrinin otantik görüntülerini,
nehir ve kanal hayatını
otelin free tekne gezisinde gördük.

Chao Phraya (River of Kings)
nehrinde, daracık kanalların arasında
eski tahta evler,
renkli çiçekler,
eski ve yeninin tezatından oluşan
Thai hayatı açıkça gözüküyor.

Çok kalabalık ve karışık bir semt olan “China Town”ın içinden otobüs ile geçtik.
Kuş gribi korkusundan bugünlerde kimse tavuk yemiyor.
Neyse ki Thai yemekleri
deniz ürünleri ağırlıklı.

Silom’da Silom Harbour Restaurant’da
jumbo karides ve istakoz yedik.
Sonra gece 12’ye doğru
Pat Pong’daki
sokak pazarını gezdik.
Bambu hediyelik eşyalar,
ipek kumaş giysiler,
tütsüler satılıyor.

Mutlaka pazarlık yapın.
Değerli taşlar Burma’daki kadar ucuz değil
ama Gem Store’lardakiler
dizayn açısından daha güzel ve kaliteli.
Bu büyük store’larda pazarlık yapılmıyor.

Mutlaka Thai masajı yaptırın.
1 saati 300 Baht.
Damarlara uygulanan basınç
ile kan dolaşımını sağlayan
farklı ve çok güzel bir masaj.

Otellerin içindeki butikler de alışveriş için güzel. Yine pazarlık yapın.
Özellikle Gems alırken
kaliteden emin olmak için
büyük Gems Shop’ları tercih edin.

Havaalanına fazlaca vakit ayırın.
Bangkok havaalanındaki freeshop’lar
çok çeşitli ve güzel şeyler satıyor. Mesela "Stingray" balığının derisinden yapılmış çantalar çok ilginç.
Ülkeden çıkışta 500 Baht alan vergisi alınıyor. Thailand’a bir daha gelişte
Phuket, Phi phi , Koh Samui
adalarını ve Bangkok’daki tapınakları gezmek lazım.