Rio de Janeiro ve Sao Paulo 2007

Yılbaşını Copacabana'da geçirmek yani "Raveillon" hayat boyu hiç unutmayacak bir şey …

Yılın en son günü plajda yürüyerek güne başlıyoruz. Hava bulutlu ve yağmur çiseliyor. Deniz hep dalgalı.
Önce sahideki kulubelerde coconut suyu içtik.
Yılbaşı akşamı için Marius'un deniz ürünleri bölümüne rezervasyonumuzu yaptıktan sonra, Ipanema ve Leblon'da dolaşıp, yeni yıl hediyelerimizi aldık. Bu bölgeler Rio'nun en lüx semtleri. Marina All Suites'in kafesindeki passion fruit'lü kahve süperdi.
Otelimiz Rio Copa'nın yeri çok güzel. Le Meridien otelin sokağında. Gece yürüyerek Leme'ye gidiyoruz. Marius Restaurant, Copacabana'nın ucunda Leme'de.

Marius için Gastronomi Merkezi demek lazım, Restaurant ötesi bir yer. Dekorasyon ve yemekler inanılmaz. Masamızı dışarıdaki bölümde ayarlatdık. Bizi çiçeklerle ve şampanyalarla karşıladılar. Gece 11:30 gibi yürüyerek kumsala indik. sahilde yeni yıl için bir pagan töreni yapılıyor. Beyazlar giymiş bir tür kabile deniz tanrıçasının etrafında dans ettikten sonra, heykeli omuzlarda taşıyarak tam saat onikide dalgalara bırakıyorlar. Bu turistik bir olay değil. Leme'deki bu kayalıklarda adak yapılıyor. 7 kere dalgalardan atlayıp dilekte bulunuluyor. Yiyecekler ve çiçekler bırakılıyor. Biz de dileklerimizi yazılı olarak dalgalara ilettik. Ve aynı zamanda Pınar'ın doğum gününü de kutladık. Akşam üstü bir kaç transatlantik Copacabana koyunun karşısına gelip yerleşti. Gece donanma gibi ışıklarını yaktılar. Yılbaşı gecesini burda geçirecekler. Tam onikide gemilerden havai fişekler atılmaya başladı. Yarım saat sürdü. Görüntü çok güzeldi. Bir tarafta tanrıça töreni, karşıda ışıklı gemiler ve gökyüzü ve Copacabana'da kumlarda, dalgaların önünde, hafif bir yağmur ve Marius'un verdiği şampanyalar. Marius'daki servis de çok iyiydi. Programda Samba show, negroların dansı ve çeşitli gösteriler vardı.

Sabah kahvaltı öncesi Copacabana'da yürüdük. Sahilde tropikal meyveli bir kahvaltı yaptık. Ögleden sonra, otelin Sugar Loaf (Pao Azucar) turuna katıldık. Teleferik ile tepeye çıkılıyor. Manzara süper. Rio, topografik güzellik açısından dünyada ilk beşde diye karar verdik.

Zaten, Allahın Brezilyalı olduğuna dair bir deyiş varmış. "Deus e Brasileiro".
Pao Azucar turunun sonunda şehir merkezini ve vitrayları çok güzel olan modern bir kiliseyi de gezdik. Rio'ya Paris'den 11 saatlik bir uçuşla geldik. Türkiye'den sadece 4 saat geride olduğu için jet-lag yaşanmıyor.

Gezi dönüşü otobüsten Ipanema'da Jobi'nin önünde indik. Codfish kızartmaları ve biraları çok meşhur. Dışarda masa bulmak için uzun süre bekleniyor. Burdan çıkışta Academia de Cachaça'ya gittik. (Kaçasa okunuyor) Brezilya kirazlı caipirinha (Kaypirinya okunuyor) ve batida passion fruit gibi bir sürü tropikal meyveli, şeker kamışı (cane) liköründen yapılma içki var.


Sabah kahvaltıyı Copacabana otelinin havuzlu terasında yapıp, Rio'nun çok lüx yönünü gördükten sonra, Favela yani gece kondu turuna katıldık.
Bu turu en iyi yapan rehber Marcello ile 2 Favela gezdik.

Yağlı boya resim, kolye vs. alarak da Favelalara yardım yapmayı ihmal etmedik.
Bizdeki gecekondular ile aynı sistem. Oy toplamak için, seçim öncesi dönemde herşeye izin veriliyor. Tek farkı dünya uyuşturucu ticareti buralarda döndüğü için çok daha tehlikeli.
Şu anda 5 tane yaşayan lider varmış. Biz Rio'ya gitmeden 1 gün önce 19 kişinin öldüğü, hapishaneden yönetilen bir operasyon oldu.
Rio için bizi herkes zaten çok fazla uyardı. Tabanca, bıçak dayayıp para isterlerse hiç direnmeyin diyorlar.

Akşam fakir hayatı bırakıp, en ünlü Portekiz Restaurant'ı Antiquarius'a gittik. Zaten, Rio tezatlar şehri. Lüx villalar ile Favelalar yanyana. Yemekte Cariocas (Rio'nun yerlisi demek) Cesar ve Antonio ile tanıştık. Çıkışta şehir merkezindeki Rio Scenarium'a, canlı muzik olan bir Samba Barına gittik. Burası aslında 3 katlı bir antikacı.

Sahildeki bir kafede kahvaltıdan sonra güne, H-Stern'in müzesini gezerek başladık. Brezilya topaz, zümrüt, turmalin, aquamarin cenneti. Ipanemadaki butiklerden ve Mil Frutas'daki tropik meyveli dondurmalardan sonra, akşam Girl from Ipanema şarkısının yazıldığı Gorota de Ipanema'nın karşısındaki Vinicius'de yedik. Üst katı canlı Bossa Nova müziklerin çaldığı küçük bir bar. Gece Lapa'daki Carioca da Gema'da devam etti. Yine canlı Samba müzik ama omuz omuza kalabalık.

Kahvaltı bile etmeden Corcovado turuna başladık. Nihayet bulutlar biraz açıldı. Corcovado'ya çıkarken, Tijuca ormanlarından geçiliyor. Zaten Brezilyada her yerden yeşil fışkırıyor. Bu en yüksek tepedeki devasa İsa heykeli şehrin her yerinden gözüküyor. Tabi hava açıksa!

Tepeden manzara çok çok güzel. Sanki uçakta gibi. Rio'nun tüm girintileri, çıkıntıları, koyları ve gölleri gözüküyor. Sugar Loaf'un görüntüsü ve Lagoa'daki floating Christmas Tree olağan üstü.

Turun sonunda, Karnaval zamanı (Şubat ayı) Samba okullarının yürüyüş yaptığı parade'yi gördük. (Sambodromo)
Bir de dünyanın en büyük stadyumu olan Maracana'yı.
Bir Brezilyalı için hayattaki en önemli 2 şey, Futbol ve Samba.

Bir hafta boyunca, güneş sadece yarım gün gözüktü. O sırada da biz Marius'un et bölümünde mide fesadı geçirmekle meşguldük.
Neyse yemek sonrası biraz kumda oturduk, satıcılar etrafımızı sardı. Yürüyüş de yaptık ama dev dalgalardan yüzmek mümkün değil.

Leme'ye akşam güneşinin vuruşu, tropik adaların arasından geçen gemiler, kayalardan fışkıran palmiyeler ile burası büyülü bir yer. Gece Copacabana'da kurulan pazarı gezdik. Sahilde bira içip, arka sokakta bir barda cachaça içtik. Alkol oranı %48.
Sabah 1 saatlik Sao Paulo uçuşu ile Hyatt Otel'in executive katındaki bedava lux hayatımız başladı. Otelden özel bir şehir turu aldık.

Burası çok kalabalık ve modern bir metropol. Jardim Bolgesi en güzel semti. Japon ve italyan mahalleleri de var. Gece D.O.M Restaurant'da geç saatde bir yemek yiyip, El Bulli ekolünden, ödüllü şef Alex ile tanıştık. Sonrasında Nuh'un gemisi şeklinde mimarisi olan Unique oteli görmeye gittik. Terasındaki manzaraya hayran kaldım.

Sabah, ünlü Brezilya kahvelerinin satıldığı kafede oturup, dükkanları dolaştık. Fazla alışveriş yapmamak için ATM ve kredi kartlarının çalışmaması ve de dolar bozulamaması ne iyi oldu!.Ben de tropikal meyveler almak için, Mercado Municipal'e gittim. Sampa'daki en ilginç yerlerden biri. Her çeşit yiyecek satılıyor ve üst kattaki lokantalarda inanılmaz bir kalabalık var.

Amozanlar, Iguasu Şelaleleri, Salvodor Bahia eksikler listesine eklendiler.
Ben Brezilyayı da çok sevdim..

Gezi ekibimiz Sibel P, Sibel D, Pınar ve babamız Recep...
"obrigado"

Nilgün , Ocak 2007

 

Hosted by www.Geocities.ws

1