Botswana

"CC Africa" ile Mobile Camping Safari..

Güney Afrika, Hindistan ve Nepal'den sonra benim yaptığım 4. safari ama Botswana'da yapılan gerçek safari çünkü doğanın içinde çadırlarda kalınıyor. Daha doğal ve heyecanlı.
Çadırların yanındaki pencereden gece hem gökyüzü gözüküyor hem de çok yakındaki aslan, zebra, fil, hipopotam gibi hayvanların sesleri duyuluyor..
Gece tehlikeli olduğu için çadırdan dışarı çıkmak yasak.


Almanya üstünden Johannesburg'a ordan Botswana havayolları ile Maun'a uçtuk. Yolculuk 20+ saat ama jet-lag olmamak iyi..(Saat farkı Istanbul-1). Botswana'nın hemen güneyinde Güney Afrika Cumhuriyeti var. Botswana, elmas madenleri sayesinde Afrikanın en zengin ülkelerinden biri.
Biz turumuza Maun'dan rehberimizin kullandığı ciple ilk olarak Makgadikgadi'ye giderek başladık. Maun Havaalanında bavullar çıkmayınca marketten önce detaylı bir alışveriş yapmak zorunda kaldık.
Sinek kovucu, Malaria(sıtma) tableti, safari kıyafetleri..















Makgadikgadi Pans'de binlerce zebrayı birarada su içmeye giderken izledik. 2 tane fil gelince hemen su kenarından çekilip fillere öncelik verdiler. Filler gidince teker teker, tekrar suya döndüler.
Ertesi gün Nxai Pans'e gittik. Burda büyük tuz yatakları ve etrafında binlerce yıllık baobap ağaçlarını gördük.

Kalahari Game Reserve'de kum, toprak ve çalıların arasında bol miktarda akbaba, antilop türleri, bir kaç zürefa ve binlerce zebra gördük. Filler ve aslanlar cipe çok yakın mesafedeydi. Aslanlar cipi tek bir hayvan gibi algıladıkları için cipin içinde hızlı hareket etmek, ayağa kalkmak veya cipten inmek kesinlikle yasak. Ama Çekirdek, pop-corn yiyerek aslan seyretmek serbest!!
Central Kalahari çölünde birkaç günden beri süren büyük bir yangın vardı. Kışın (kurak mevsim) çalılar bazen kendiliğinden de yanabilirmiş.

Ertesi gün, Kalahariden Deception Valley Lodge'a gittik. Böylece 4 gecelik çadır hayatı bitti ve lüx Lodge'larda kalmaya başladık. Akşam Güney Afrika şarabı eşliğinde az pişmiş kudu yedik. Bushman'ler (San ırkı) ile orada yürüyüş yaptık. Sanki etrafta su varmış gibi serap görüldüğü için Deception Valley denmiş..
Bushman'ler yerli kıyafetlerini giyip bize doğada nasıl su bulduklarını, nasıl suyu serin olarak sakladıklarını, ateş yakmalarını ve atalarına av için danışmalarını gösterdiler.
Atalarını temsil eden ahşap kuklaya, "aslan nerede?" diye soruyorlar. Orada, Bushman'ler ile gece safarisine de çıktık ama bizim şansımıza gece pek hayvan göremedik.

Güneş doğarken ve batarken manzara çok güzel. Genelde 18:30 gibi kampa dönülüyor. Çünkü gece safari yapmak tehlikeli.
Safari dönüşünde back-up personel çadırları kurmuş, yemeği hazırlamış oluyordu. Bazen öğle yemeğini kampa dönmeden yolda mola vererek yedik. Ahçımız genelde "bush-dish" pişiriyordu ve gece ateş başında sohbet ederken menüyü açıklıyordu. CC Afrika'nın gün batımında arazide içki ikramı çok keyifli. .

Afrikanın kışı gündüz 25-30 derece sıcak ama sabah akşam çok soğuk. Isı 5 dereceye kadar düşüyor. Sabah 05:30 gibi kalkıp gün doğarken safariye çıkıldığı için çok üşüdük. Ama Okavango Deltasına gelince biraz ısındık. Maun havaalanından 4 kişilik Cessna tipi uçaklara bindik ve arazinin ortasına, toprağa indik! Lodge'dan Maun Havalanına gelene kadar cip arızalandı. 5 saatlik yolda sadece 1 araba ve 1 insan gördük. Cip bozulsa ne yapardık bilmiyorum çünkü o bölgede telsiz de çalışmıyor telefon da.

Okavango Deltasında Nxabega Lodge'da kaldık. Burası da Deception Valley Lodge gibi çok lüx. Çok büyük çadırlarda kalınıyor. İçinde bir kaç oda, banyo ve eşyalar var. Lodge'da çok şık yemek salonu, bar, lobi ve havuz da var. Gece çok iri kirpiler, sırtlan, yarasa çok yakına geliyor. Son Sabah çadırın yanında fil ile göz göze geldik. Inanılmazdı!. Palmiyeleri sarsarak meyvelerini yere düşürüyor ve yiyor. filler ağaçların kökünü yemek için ağaçları büyük bir gürültü ile deviriyorlar. o yüzden, bir bölgede filler çoğalırsa çevreye zararlı oluyor.



Hayvanların seslerini bir süre sonra ayırt edebiliyorsunuz..
Aslanlar inler gibi,
zebralar tiz kahkaha atar gibi,
zürefalar sessiz..
Fil ve hippopotam sesleri de çok belirgin.


Deltada papirus sazlarının arasında kano yaptık.
Ertesi gün, güneş batımını teknede izledik.
Manzara muhteşemdi. Gökyüzü ve bulutların suya yansıması ve renkler çok güzeldi.


Okavango Deltası Kalahariden çok farklı. Yeşil ve sulak, hatta bataklık. Lodge'un etrafı hipopotam doluydu. "Hort hort" diye sesleri geliyordu.
Okavango'da daha çok hayvan türü gördük.
Aslan, Zürafa, rengarenk çeşitli kuşlar, oryx, kudu gibi farklı türde antiloplar, Sırtlan, timsah, zebra, hipopotam, devekuşu, akbabalar, maymun, ok gibi sivri dikenleri olan çok iri kirpiler, yarasa, babun, zıplayan ceylanlar, bal porsukları ...Sadece Leopar göremedik.



Rehberimiz Peace çok sempatik ve espriliydi. Her konuda güzel fikirleri olan kendini çok iyi yetiştirmiş birisi..
Okavango'da ayrıca tracker Bufano da bize katıldı. Aslanları ayak izlerinden takip ettik. Safari arabasının arkasını kullanarak çok güzel kahve-kurabiye molası veriyorduk.

Afrika büyüleyici bir kıta. Tekrar tekrar safariye gidenleri artık anlıyorum.





Gezi ekibimiz Levent, Meltem, Sibel, Christine, Hale, Serra ve Meltem ile tekrar,
başka bir safaride buluşmak üzere...

2006 Ağustos, Nilgün AKIN

 

Hosted by www.Geocities.ws

1