Lao-Tzu
(604 BC)
Tao Te Ching*
1.
kelimelendirilen isim, mutlak bir isim olamaz. İsimsiz olan, gökyüzü ve yeryüzünün başlangıcı, ismi olan ise, binbir türün anası.
Hiç arzu taşımadan, çözülür sırlar, sürekli arzularla ise, ancak tezahürler... İkisi de aynı kaynaktan, salt isimleri farklı.
Gerçek bu, karanlık gelir kişiye, karanlık içinde karanlık, tüm sırlara açılan kapı..
2.
herkes güzelliği güzellik olarak görür, çünkü çirkinlik vardır. Herkes iyiyi iyi olarak bilir, çünkü kötülük vardır.
Bu nedenle sahip olmak ve olmamak beraber gider. Zor ve kolay birbirini tamamlar. Uzun ve kısa birbirine karşı çıkarken, yüksek ve alçak bir diğerinin üzerinde uzanır. Ses ve söz bir ahenk içindeyken; ön ve arka birbiri peşisıra yol alır.
İşte bu nedenle, bilge kişi edimsiz kalır, suskunluktadır onun öğretisi...
Binbir tür durmaksızın devinir. Yaratmak, ama sahiplenmemek, çalışmak, ama karşılık beklemeden. Bir iş yapılır ve unutulursa, sonsuza dek kalır...
3.
değerli olanı biriktirmemek hırsızlığı önler; arzulananları görmemek ise kalbin karmaşasını... İşte bu nedenle bilge olan, gönülleri boşaltıp karınları doldurarak, hırsları zayıflatıp kemikleri güçlendirerek yönetir. Eğer kişinin bilgisi ve arzusu yoksa, ziki olan ona dokunmaz... Eğer birşey yapılmazsa, herşey mükemmel kalır...
4.
içinden akarsın ama dolduramazsın. O ki, binbir türün, derinliğine varılamıyan kaynağı!
Keskinliği körelt. Düğümü çöz. Parıltıyı gölgele. Toz, toprakla bir ol.
O ki, derinlerde saklı, ama hep var olan! Nereden geldiğini bilmediğim... O ki, tüm tanrıların tanrısı...
5.
binbir türün dönüşümünde. Bilge de duygusal değildir herşeyin değişiminde.
Gök ile yer arası körük gibidir bomboş, ama doldurulamaz. Kullandıkça, çoğalır, ha çoğalır. Açıklamaya çalışma, tüketir seni. Bırak, olduğu gibi kalsın.
6.
o, kadındır, anaların anası... Eşiği, gökyüzü ve yeryüzünün kökü...
Belli belirsiz bir peçe gibidir o. Kullan; seni yanıltmaz.
7.
yeryüzü ölümsüz. Nasıl böyledir peki? Kendileri için yaşamazlar çünkü... Bilge de bunun gibi en sona koyar kendini ve en öncedir asıl yeri. Yüceltmez benliğini ve sonsuzlar varlığını. Bensizdir bilge ve dopdoludur bu alemde.
8.
su ki, beslerken dört bir yönü, yarışmaz, tartışmaz şunu, bunu. Kibirsizce akar, seçmeden sağı solu, bu yüzdendir ki, YOLa uyumludur yolu.
İşte bilge kişi benzer şekilde, yaşar, doğayla içiçe... Düşüncesinde derin, verirken tarafsız, engin. Konuşurken doğru, ve yönetirken dürüst. Gündelikte yeterli ve edimlerinde tutarlı. Yeteneğince üretici, fırsatlar kadar girişimci. Ne kimseye üstün olma çabasında, ne de kimse ona üstün.
9.
biraz boş bırak, yeğdir. Bıçağı aşırı bile, kısa zamanda keskinliğini yitirir. Depoya altın ve yeşim biriktir, onları kim koruyabilir? Servet ve etiket peşinde koş ve belayı davet et. Bunun yerine, işini tamamla ve terket, İşte yol, işte Cennet.
10.
Sakince nefes al, yeniden doğarsın. Zihnini arındır, sen de arınırsın.
Yüreğini aç, kabul görürsün. Dünyayı kabul et, YOLu görürsün.
Can ver ve besle. Üret ama sahiplenme. Ver, ama beklentisizce. İşte uyum bu...
22.
Baş eğ ve hakkını al; Eğil ve dosdoğru kal; Boşal ve dopdolu ol; Yıpran ama yeni kal; Aza sahip ol ve kazan; Çoğu topla ve aldan. Bu yüzden ki bilgeler, Bir'i kucaklarken tümden, Örnek olurlar tüme. Vitrine sıkışmadan, Işıl ışıl parlarlar. Haklılık aramadan, Farklılık kazanırlar. Kendilerini övmez, Ve kabul edilirler. Büyük söz söylemezler, Böylece sendelemezler. Kimseyle tartışmazlar, Ve kimse tartışmaz onlarla. Bu nedenle denmiştir, "Baş eğ ve hakkını al." Bu boş bir deyiş midir? Sen hele tümle bir ol, Ve herşey senin olur.
58.
insanları yalındır. Ülke şiddetle yönetildiğinde ise insanları kurnazdır.
Mutluluğun kökü derdin içine gömülüdür. Dert, mutluluğun arkasında pusuda bekler. Geleceğin ne taşıdığını kim bilebilir ki?
Dürüstlük yoktur, dürüstlük sahtekarlaşır. İyilik büyü şekline döner, ve insanın büyülenişi çok uzun zaman sürer.
Bu nedenle bilge, keskindir ama kesmez, incelmiştir ama delmez; direkt ama kontrolsüz değil, parlak ama körletircesine değil...
64.
dert en kolay başlamadan engellenir. Esnemeyen kolayca parçalanır, küçük olan hemen ufalanır, dağılır.
Olaylara önceden çare gerekir, düzeni, karmaşa gelmeden önce getir.
Bir insanın sevgisi kadar yüce bir ağaç, önce küçük bir filizdir ya; dokuz kat yüksek bir taraça, bir avuç topraktır başta; ve bin millik bir yolculuk, başlar, tek bir adımla...
Çabalayan kendi amacına yenilir. Yakalamaya çalışan ise, yitirir. Bilge kişi çabalamaz ve bu yüzden yenilmez. Hiçbir şeyi yakalamaya çalışmaz, ve hiçbir şeyi yitirmez.
İnsan genelde kaybeder kazanmak üzereyken, öyleyse, başlangıç kadar sona da özenirsen, başarısızlığı yok edebilirsin, temelden.
Bilge arzulardan özgür olmayı diler. Ne değerli şeyleri biriktirmeyi ister, ne de fikirlerin tutsaklığını seçer. İnsanları kaybettiklerine geri götürür, onbinlerce şeyi doğasına döndürür, ama bir şey yapmak gerektiğinde, durur.
|