1- NİTRATLAR:
Etki mekanizmaları: Nitratlar vücutta enzimatik olarak NO’ye
(nitrik okside) dönüşerek etkirler. NO guanilat siklaz’ı aktive
ederek GTP’den kuvvetli bir vasodilatör olan siklik GMP’nin yapımına
neden olur. Sonuçta venöz kapasitan damarlarda genişlemeye bağlı
olarak kalbe dönen kan akımında azalma ve arteryel kan basıncında da
düşme sağlayarak, hem preload’u, hem de afterload’u azaltır.
Enddiastolik ve ntrikül içi basıncının yani duvar geriliminin azalmasını
sağlar. Bu da bir yandan subendokardiyal bölgenin kanlanmasını olumlu yönden
etkilerken, diğer yandan kalbin işyükünün azalmasına bağlı olarak
oksijen ihtiyacının da azalmasına neden
olur.
Yan etkiler i: Baş ağrısı, hipotansiyon, refleks taşikardi
Kontrendikasyonları: Hipotansiyon, şok, hipertrofik obstriktif
kardiyomiyopati (İHSS), Aort stenozu
*** Nitratlarla birlikte Sildenafil citrate (Viagra)
kulla nımı
ölümcül hipotansif ataklara neden olabileceği için kontrendikedir.
İSOSORBİTDİNİTRAT (İSDN): 5 mg, 10 mg, 20 mg’lık şekilleri
vardır. Prodrug olup karaciğerde isosorbit mononitrata dönüşerek
etkir. Tolerans gel işebildiği için günlük tedavide, 4-12 saatlik intervallerin
(İlaçsız-ilaç kan düzeyinin sıfırlandığı dönemlerin) olması önerilmektedir
(Örneğin; 3 x 10 mg’lık uygulamanın saat 07-13-19 da
uygulanması halinde 8 saat arayla yapılan uygulamaya göre etkide
anlamlı bir değişiklik olmadığı ancak tolerans gelişiminde anlamlı ölçüde
azalma olduğu bildirilmiştir). Günlük ortalama dozu: angina
profilaksisinde 2-3 x 10-40 mg’dır. Akut anginal durumlarda ve
kontrendikasyon olmayan olgularda dil altına 5 mg,
kan basıncı kontroluyla 5-15 dakika arayla 2-3 kez uygulanabilir.
İSOSORBİTMONONİTRAT (İSMN): En büy ük avantajı karaciğerden first
pass etkisinin olmamasıdır. Uzun etkili
nitratlardandır. Günlük ortalama dozu angina profilaksisinde 20-120
mg/gün arasındadır. Genel olarak, sabah tek doz veya
2 x 1 olarak uygulanması önerilmektedir.
GLYSEROLTRİNİTRAT (NİTROGLİSERİN): Sublin-gual veya intravenöz
olarak uygulanır. Unstable angina gibi akut koroner olaylarda, kan
basıncı kontroluyla ve yoğun bakım ünitelerinde, dakikada 1-5 mg iv.
olarak uygulanması önerilmektedir. Yurt dışı nda 0,8 mg’lık dil altı
kapsülleri mevcuttur.
PENTAERİTHYLTETRANİTRAT (PETN): Günlük o rtalama 2-3 x 50 mg
dozunda kullanılması tavsiye edilmiştir.
2- MOLSİDOMİN: Etki mekanizması ve yan etkileri
ni tratlar gibidir. Günlük ortalama dozu: oral 2-3 x 2
mg’dır.
3- BETABLOKERLER: Kalp hızını,
kontraktilitesini ve kan basıncını düşürerek kalbin oksijen
ihtiyacını azaltırlar. Diastol süresini uzatarak koroner dolaşımın
iyileşmesini, koroner kan akımının redistribisyonuyla ve kollateral
dolaşımın arttırılmasıyla iskemik alanın kanlanmasını arttırırlar.
Aterosklerotik plağın stabilizasyonunun sürdürülmesini sağlarlar.
Böylece plak rüptürü veya endotel kaybı zemininde koroner trombus
gelişimini azaltırlar. Mikrovasküler harabiyeti azaltırlar. Hücre
zarı ve lizozomal zarları stabilize ederler. Trombosit
aggregasyonunu önleyici etkileri olduğu ve oksihemoglobin
disosiyasyon eğrisinde sağa doğru kaymayı sağladıkları
bildirilmiştir. Ayrıca antiaritmik etkileri de vardır.
Yan etkileri: Negatif inotropik
etkileri nedeniyle kalp yetmezliğini dekompanze edebilirler.
Bronkokonstriktif yan etkileri nedeniyle kronik astmatiform
bronşiti olanlarda ve astımlılarda kull anılmamalıdır. Birinci
dereceden fazla AV bloğu olan hastalarda, bradikardisi olanlarda,
negatif dromotro-pik etkileri nedeniyle kontrendikedirler.
Ayrıca
Reynoud fenomeni olanlarda, kladikasyosu olanlarda, periferik arter
hastalığı olanlarda kontren-dikedirler. Alfabloker ile kombine
edilmemiş olan betabloker kullanımından Feokroma düşünülen veya
Feokromasitoması olan hastalarda mutlaka kaçınılması gerekir.
Nadolol, Sotalol, Atenolol gibi renal atılımı olan betablokerlerin
renal yetmezliği olan hastalarda kullanımında çok dikatli
olunmalıdır. Sulfonilüre ve İnsulin kullanan dibetik hastalarda
hipoglisemiyi maskeledikleri ve daha ağır
hipoglisemiye neden olabildikleri için çok dikkatli olunmalı veya
kullanımından kaçınılmalıdır. Hiperlipidemili hastalarda non-selektif
betabloker ajanlar kullanılmamalı veya beta-1 selektif ajanlar veya
ISA’lı (parsiyel agonist) ajanlar veya alfabloker özelliği de olan
ajanlar
tercih edilmelidir.
Etken madde |
Ortalama oral dozu |
1-ISA’sız nonselektif
betablokerler |
Nadolol
Metipranolol
Propranolol
Sotalol |
1 x 60-240 mg/gün
2-3 x 20 mg/gün
2-3 x 40-80 mg/gün
1-2 x 80-160 mg/gün |
2-Nonselektif ISA’sız vasodilatör
betabloker ler
|
Carvedilol
Bucindolol
Labetolol |
1 x 12,5-50 mg/gün |
3-Nonselektif ISA’lı
betablokerler |
Carteolol
Mepindolol
Oxprenolol
Penbutolol
Pindolol |
1 x 5-20 mg/gün
2 x 2,5-5 mg/gün
2-3 x 40-80 mg/gün
1 x 20-80 mg/gün
1-3 x 5 mg/gün |
4-ISA’sız Kardiyoselektif (Beta-1 selektif)
betablokerler |
Atenolol
Betaxolol
Bisoprolol
Metoprolol |
1 x 50-100 mg/gün
1 x 10-20 mg/gün
1 x 2,5-10 mg/gün
2 x 25-100 mg/gün |
5-ISA’lı Kardiyoselektif (Beta-1 selektif)
betablokerler |
Acebutolol
Celiprolol |
1 x 400-800 mg/gün
1-2 x 200 mg/gün |
Betablokerler kardiyoselektif ve nonselektif olarak
ve ya
intrisik sempatomimetik aktivitesi (ISA) olanlar ve olmayanlar diye
sınıflanmaktadırlar. Ayrıca ek olarak alfa-1 reseptörleri de bloke
edebilen betablokerler de olup vasodilatatör etkileri nedeniyle kalp debisinde
azalmaya neden olmayabilmektedirler.
3- KALSİYUM ANTAGONİSTLERİ: Koroner spazmı olan (Varyant angina)
hastalarda seçilecek ajanlardır. Antiateromatöz etkileri nedeniyle
aterosklerotik kalp hastalığı tedavisinde ayrı bir yerleri
olabilir.
Ancak çabuk ve kısa etkili Dihydropiridin grubu
kalsiyum antagonistlerinin miyokart infarktüsü ve mortalite
riskini
artırabildiği bildirilmiş olduğundan, bu tip kalsiyum antagonistlerinin
betablokerlerle kombine edilmeden kullanılmamaları
veya daha çok Verapamil veya Diltiazem gibi antiaritmik etkili,
refleks taşikardiye ve sempatik aktivasyona yol açmayan ajanların seçilmesi veya
hiç olmazsa yavaş ve uzun süre etkili dihydropiridinlerin seçilmiş
hastalarda kullanılması tavsiye edilmektedir.
Dihydrop yridinlerde kalbin otomatisitesi, ileti ve kontraktilitesi
üzerine belirgin bir etki görülmez. Bu nedenle betablokerlerle
birlikte rahatlıkla ve güvenilir bir şekilde kullanılabilirler.
Ancak Verapamil ve Diltiazem betablokerlerle kombine edilirlerse
negatif
dromotrop ve kronotrop etkilerde sumasyon etkisi olacağından tehlikeli
olabilirler (AV blok, bradikardi ve arrest tehlikesi!). Buna karşın
Verapamil ve Diltiazem (antiaritmik kalsiyum antagonistleri) ile de
flushing, ayak bileği ödemi ve refleks taşikardi gibi yan etkiler
pek görülmez. Ayrıca Digoxin alan hastalarda Digoxin’in klerensinde
azalmaya neden olabildiklerinden dikkatli olunmalı
ve bu ajanları (Verapamil, Diltiazem) alanlarda doz azaltılmalıdır.
(Bkz: Digoxin ilaç etkileşimleri)
4- HÜCRESEL DÜZEYDE ANTİİSKEMİK ETKİ
GÖS-TEREN AJANLAR: (Trimetazidine 3 x 20 mg, Carnitene 2-3 x
1 gram) Doğrudan hemodinamik etkileri olmamakla beraber
hipoksiye bağlı olarak hücre içinde ve immun
sistemde gelişen olaylara etki ettikleri ve böylece
sitoprotektif ve antianginal etkiler gösterdikleri bildirilmiştir.
Dihydropyridinler
Etken madde |
Ortalama doz |
Yan etkiler |
Kontrendikasyonlar |
Nifedipin
Nifedipin (slow releasing)
Nicardipin
Nitrendipin
Nisoldipin
Isradipin
Nilvadipin
Felodipin
Amlodipin
Lacipidin |
2-3 x 10-20 mg
1 x 30-90 mg
3 x 20 mg
2 x 10 mg
2 x 5 - 10 mg
2 x 2,5 mg
1 x 8 - 16 mg
1 x 5 - 10 mg
1 x 2,5 - 10 mg
1 x 2 - 8 mg |
Yüzde kızarma (flushing), başağrısı,
başdönmesi, yorgunluk, halsizlik, ayak bileği ödemi,
paresteziler, allerjik reaksiyonlar, nadiren kan tablosunda
bozukluklar , hipotansiyon |
Koroner arter hastası olanlarda tek başına
kısa etkili Dihydropiridinlerin kullanımından miyokart
infarktüsü riskini arttır abilecekleri
bildirildiği için kaçınılması tavsiye edilmektedir. |
Anti aritmik etkili kalsiyum
antagonistleri
Etken madde |
Ortalama doz |
Yan etkiler |
Kontrendikasyonlar |
Verapamil
Diltiazem
Gallopamil |
3 x 40-120 mg
3 x 30-90 mg
3 x 25-50 mg |
Bradikardi,kardiyak ileti bozukluğu, negatif
inotropi, hipotansiyon, kabızlık, bulantı, baş dönmesi,baş
ağrısı , allerjik cilt reaksiyonu, transaminazlarda
yükselme, çok nadiren flushing ve ayak bileği
ödemi, |
NYHA fonksiyonu klas III/IV sistolik kalp
yet mezliği, Hasta sinus sendromu (SSS), 1.dereceden fazla
AV blok, ciddi hipotansiyon |
5- KORONER TROMBOZİS PROFİLAKSİSİ: Ortalama günde 75-300
mg ASA (Aspirin) veya 2 x 250 mg Ticlopidine veya
Clopidogrel (1 x 75 mg/gün) ya da her üçününde kullanılamadığı
durumlarda (oral antikoagulanlar kontrendike değilse) düşük doz
Warfarin verilmesi tavsiye edilmektedir.
6- ANTİBİYOTİK TEDAVİSİ: Son yıllarda C.pneumoni-ae
ateroskleroz etiyolojisinde oldukça ön plana çı kmıştır. Burada halen ne
süreyle, nasıl bir tedavinin yapılması gerektiği belli olmamakla
birlikte hastalığın seyrinin durdurulması veya morbiditesi ile
mortalitesinin azaltılmasında antibiyotik tedavisinin yararlı
olabileceği (hiç olmazsa seçilmiş olgularda) düşünülmektedir.
Miyokart infarktüsü gelişiminin önlenmesinde ve hastalığın
regresyonunun sağlanmasında; azalid, makrolid
veya tetrasiklin grubu antibiyotiklerin uzun süreli kullanımı
üzerinde durulmaktadır. Belirlenmiş tedavi tavsiyeleri için geniş ölçekli ve
sürmekte olan çalışmaların sonuçları beklenmektedir. (Not: Yüksek
dozda statinler ile bu grup antibiyotiklerin ortak kullanımında
miyozit riskinde artış olabilir!!!)
B- UNSTABLE (KARARSIZ) ANGİNADA TEDAVİ
Karasız angina düşünülen bütün hastalar yoğun bakım ünitesine
yatırılarak tedavilerine başlanmalıdır. (Tedavi edilmeyen olgularda
infarktüs riski %11-20 arasındadır.)
Unstable anginada olayların altında, lokalize endotel kaybına
bağlı olarak kısmi tıkanıklık yapan, intravasküler pıhtıyla komplike
bir aterom plağı yatar. Bu aterom plağına kararsız plak da denir. Bu
nedenle tedavideki amaç; pıhtının gelişiminin durdurulması ve
damarın
açık tutulması yoluyla miyokart infarktüsünün
önlenmesidir. Endotel rejenerasyonu sağlanana kadar hastaların yoğun bakım
ünitesinde tutulmaları ve antikoagüle edilmeleri gereklidir. Ayrıca
vasospazmın kontrolü ve antiiskemik tedavinin uygulanması son
derece
gereklidir.
Heparin’in i.v.olarak, aPTT’yi 1,5 - 2 misli olacak şekilde tutan dozda
veya 100 Ü/kg bolusu takiben 15 Ü/kg/saat dozunda devamlı infüzyonu
önerilmektedir. 3-5 gün heparinizasyonu takiben 14 gün kadar düşük
molekül ağırlıklı Heparin (LMWH) ile tedaviye devam edilmesi
faydalı olabilir.
Enoxaparin ile yapılan bir çalışmada 30 mg i.v. puşeyi takiben, 2
hafta, 12 saat arayla 1 mg/kg s.c. Enoxaparin uygulamasının yüksek
riskli unstable angina ve nonQ-miyokart infarktüsünde klasik Heparin
tedavisine göre ölüm ve infaktüs riskini %20 azalttığı
yayınlanmıştır.
Aspirin (ASA) bütün hastalara, kontrendike olmadıkça, derhal
verilmelidir. Başlangıçta 300mg çiğnetilmeli ve daha sonra günde
75-300mg arasında bir dozla tedaviye devam edilmelidir
(ASA kontrendikeyse Ticlopidine veya Clopidogrel gibi ajanlar
kullanılabilir).
Nitrogliserin i.v. 10-20 mikrogram/dakika dozundan başlanarak kan
basıncı ve kalp hızına göre infüzyon hızı ayarlanmalıdır.
Kontrendikasyon olmayan bütün hastalara betabloker uygulanması
yararlıdır. Başlıca kontrendikasyonları ise; bradikardi
(60/dakikanın altında kalp hızı), hipotansiyon, orta ve ağır
dereceli kalp yetmezliği, periferik hipoperfüzyon bulguları veya
periferik damar hastalığı, AV blok, ağır KOAH ve bronşiyal
astmadır.
Nitrat, betabloker ve antiaggregan-antikoagülan
tedavi ye
rağmen semptomatik kalan olgularda tedaviye kalsiyum antagonistleri
ilave edilebilir.
Unstable (kararsız) angina tedavisinde; 24 saat
içinde
stabilize olmayan veya Troponin T pozitifliği gelişen tüm olguların
koroner anjiyo yapılarak değerlendirilmeleri ve uygun
olgularda gecikmeden revaskülarizasyon yapılması tavsiye
edilmektedir. Unstable anginalı hastalarda medikal tedavinin
18-48. saatleri arasında PTKA (perkutan translumninal koroner
anjiyoplasti) yapılan bir araştırmada mortalitenin %0.4, miyokart
infarktüsünün %2,9, acil by-pass operasyonunun %0.7 ve akut
vasküler oklüzyonun %2.2 oranında gerçekleştiği bildirilmiştir.
Revaskülarizasyon olasılığı olduğunda LMWH’ye göre unfraksiyone
Heparin tedavisinin tercih edilmesi kanama komplikasyonlarının
kontrolünün sağlanabilmesi için uygundur. Çünkü LMWH’nin etki
süresi daha uzun olup, antidotu yoktur.
3- Revaskülarizasyon:
Amaç; infarktüs riskini azaltmak, prognozu iyileştirmek, efor
kapasitesini arttırmak ve anginal yakınmaların iyileşmesini veya
semptomların ortadan kaldırılmasını sağlamaktır.
Revaskülarizasyon 3 metodla uygulanabilmektedir.
1- Perkutan Transluminal Koroner Anjiyoplasti
2- Koroner By-pass Operasyonu
3- Transmiyokardiyal Laser Revaskularizasyon
A- PTKA (Perkutan Transluminal Koroner Anjiyoplasti):
Genel likle
tek veya 2 damar hastalığı olanlarda
a) Standart metodlar: Balon anjiyoplasti
Stent implantasyonlu balon
anjiyoplasti
b) Diğer metodlar:
Rotasyon anjiyoplastisi
Yüksek frekans anjiyoplastisi
Laser anjiyoplasti
Aterektomi
Ultrasonik anjiyoplasti (Kalsifikasyonlu
plaklarda)
İntrakoroner aspirasyon trombektomisi (Taze
infark-tüslerde)
PTKA endikasyonları: Tek veya 2 damar hastalığı
PTKA kontrendikasyonları: Sol ana koroner arter
stenozu
PTKA İÇİN KORONER LEZYONLAR ININ SINIFLANMASI
(AHA/ACC)
(Tip A) Başarı oranları yüksek (>85) ve
düşük riskli lezyonlar
Konsantrik, kısa (<10 mm), kolay ulaşılabilen, açılaşma
yapmayan (<45 derece), yumuşak konturlu, kalsifikasyonsuz
veya minimal kalsifikasyon içeren, ostiyal lokalizasyonda
olmayan, total tıkanma yapmamış olan, major dalları da
içermeyen lezyon |
( Tip B) Orta başarı oranları olan (%60-85) orta riskli
lezyonlar
Tubuler (10-20 mm), eksentrik, orta veya ağır dereceli
kalsifikasyonlu lezyonlar, 3 aydan yeni total oklüzyonlar,
ostiyal yerleşimli lezyon, çiftli kılavuz tel gerektiren
bifurcatio lezyonları, bir miktar trombuslu lezyonlar,
lezyonun proksimalinde orta derecede tortuosite olması, orta
derecede açılaşma (45-90 derece arası) olan segment, düzensiz
kontur |
(Tip C) Ba şarı oranları düşük (<%60) ve yüksek riskli
lezyonlar
Diffüz (>20 mm), proksimali aşırı tortuöz lezyonlar,
aşırı açılaşma görülen (>90 derece lezyonlar, 3 aydan eski
total oklüzyonlar, major yan dalları korumanın mümkün
olmayacağı lezyonlar, kırılgan (friable) lezyonlu dejenere ven
greftleri |
Başarı oranları: PTKA’da uygun olgularda, başarı oranları %95’in
üzerinde olarak bildirilmeye başlamıştır. Başlıca komplikas-yonları
disseksiyon ve restenozdur.
İlk 6 ay içinde, bu olguların %20-40’ında restenoz
gelişm e
riskinin
olduğu bildirilmektedir. Her restenozun da tekrar PTKA ile
dilatasyonu yapılabilir. Ancak buradaki restenozun asıl sebebi
aterosklerozdan çok, dokunun travmaya cevabı olduğu için restenoz
gelişiminin erken tanısı çok önemlidir. Geç yakalanan restenozlarda
kalsifikasyon gelişimi nedeniyle PTKA ile tekrar tedavi şansı
ortadan kalkabilmektedir. Bu nedenle hastaların (PTKA sonrasında)
tekrarlanan
efor testleriyle takibi, ayrıca 6 ay sonra koroner anjiyografinin
tekrarıyla kontrol edilmeleri tavsiye edilmiştir. Önerilen bir
protokol 2. hafta, 6. hafta, 12. hafta ve 6. ayda postPTKA (stress)
testleriyle hastaların takibidir.
Disseksiyon gelişen olgularda stent implantasyonun
dene nmesi ve bu yolla akut oklüzyon gelişimi engellenemiyorsa,
by-pass operasyonu yapılması tavsiye
edilmektedir.
B. Koroner Arter Cerrahisi:
Medikal tedavi altında riski operasyon riskinin üzerinde ve
prognozu opere olanlara göre daha kötü olan veya kötü prognoz
kr iterlerine sahip olan ve PTKA uygulanması mümkün olmayan
hastalarda
ya da PTKA
komplikasyonlarının tedavisinde uygulanabilen bir revaskülarizasyon
yöntemidir (Bkz. Koroner arter by-pass greftleme ameliyatları
bölümü).
Operasyonlar, başlıca; Aortokoroner ven greftleriyle KABVG
(koroner arter by-pass ven greftleme) , Arteria thoracica interna
(mammaria) ile LIMA veya RIMA-KABG şeklinde veya endarterektomi
uygulaması şeklinde yapılır.
Ven greftlerinde 5 yıllık açıklık %75’den fazla, 10 yıllık
açıklık ise %50 civarındadır. IMA-By-passlarında ise 10 yıllık
açıklık %91’in üzerind edir.
C- Transmiyokardiyal Laser Revaskülarizasyon (TMLR):
Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu %30’un üstünde olup, iskemik
semptomlu ve inoperable olan hastalarda, yeni geliştirilen ve halen
de gelişimini tamamlamamış bir tedavi yöntemi olan TMLR’de, sol
torakotomiyle hasta açılarak, CO 2 laserle iskemik bölgeye
20-40 küçük transmiyokardiyal kanal açılmaktadır. Bu yolla tedavi
edilen hastaların 2/3’ünde semptomatik düzelme, sol ventrikül
fonksiyonlarında düzelme ve iskemi dökümantasyonunda iyileşme olduğu
bildirilmiştir. Ancak uzun dönemli sonuçlar zaman içinde ortaya
çıkacaktır. Bugün endikasyonu medikal tedavinin yetersiz olduğu ve
diğer revaskülarizasyon yöntemlerinin kontrendike olduğu
durumlardır.
KORONER ARTER CERRAHİSİNİN ENDİKASYONLARI VE
KONTRENDİ KASYONLARI
ENDİKASYONLAR |
KONTRENDİKASYONLAR |
-Günlük yaşantıyı kısıtlayan angina
-İstirahat EKGsinde veya efor testinde ağır iskemi
bulguları
-Sol ana koronerde %50 ve üzerinde stenoz
-LAD (RIVA)’da proksimal ³
%70’den fazla stenoz ve diğer major ve önemli koroner
arterlerde ciddi stenozlar (Sol ana koroner lezyonuna denk
düşecek ağırlık)
-En az %50 stenozlu proksimal 3 damar hastalığı
-Orta ve ağır sol ventrikül disfonksiyonuyla birlikte %50
ve üzerinde darlıkların olduğu 3 damar hastalığı
(LVEF<%50)* |
-İskemi bulgusunun ve anginanın olm aması
-Koroner arterlerin greftlenemeyecek durumda olması veya
lezyonların greftlenemeyen (çok distalde ve çok ince
arterlerde) arterlerde olması
-Sadece kalp yetmezliği semptom ve bulguları görülen kötü
sol ventrikül fonksiyo nlu olgularda
(LVEF<%20-30)
-Uyumsuz hastalarda
-Hastaların ameliyatı kabul etmemesi
-Çok yaşlı, ileri derecede debil ve yatalak, hareketleri
kısı tlanmış hastalarda
|
* LVEF: Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu.
KORONER ARTER HASTALARININ ANTİİSKEMİK TEDA-VİLERİ NE ŞEKİLDE
YAPILIRSA YAPILSIN (İSTER CERRAHİ, İSTER MEDİKAL), ATEROSKLEROZUN
SEKONDER PROFİLAKSİSİ UNUTULDUĞU TAKDİRDE BAŞARI ÇOK KISA SÜRELİ
OLUR. VE KAYBEDİLEN SÜRE İÇİNDE PROGNOZ DA KÖTÜLEŞİR. Bu
n edenle antiiskemik tedaviyle aynı anda antiaterosklerotik profilaksi
başlatılmalıdır (Sigara bıraktırılmalı, dislipidemi tedavisi,
hipertansiyon tedavisi, diabet tedavisi, hareketsizliğin önlenmesi
gibi önlemler derhal alınmalıdır).
|