Tuzak

  Snookle - Paul Jennings (Cev. A. Sena Tinaz)

 

Snookle ile ilk kez, bir sabah sut siselerini almak icin bahceye ciktigimda karsilastim. Dort siseden ucunde sut, dorduncusunde ise Snookle vardi.

Sisenin icinden bana uzgun gozlerle bakiyordu. Hareket etmiyordu, ama canli oldugunu hissedebiliyordum. Disari cikmak ister gibi bir hali vardi.

Sut siselerini dolaba biraktiktan sonra Snookle'in kucuk hapishanesini masanin uzerine koydum. Siseye dikkatlice baktigimda gorebildigim tek sey bir cift uzgun gozdu. Bir vucudu olmaliydi, ama gorunurde iki tane gozden baska bir sey yoktu. Siseyi salladim. Gozler kucuk lastik toplar gibi sisenin icinde saga sola savruldular. uzgun ifadenin yerinde simdi korku vardi.

"uzgunum" dedim " Seni incitmek istememistim." cevap vermedi. Suclayan gozlerle bana bakmayi surdurdu: "Sen nereden ciktin boyle?" diye sordum "Buraya nasil geldin? sen nasil bir yaratiksin? Adin ne?" sorularima cevap alamadim. Gozler agri agir kapaniyordu. Belki de uykusu gelmisti. Yoksa oluyor muydu? Sisede fazla hava yoktu. Eger nefes alan bir yaratiksa, o sisenin icinde bogulabilirdi. Sisenin kapagini acip, onu disariya cikarmayi dusundum. Ama bu tehlikeli olabilirdi. Belki de bir daha siseye geri donmek istemezdi. Beni isirabilirdi. Ya da tum dunyayi yok edecek korkunc bir hastalik tasiyor olabilirdi. Ve kacip, o korkunc hastaligi gittigi her yere sacabilirdi.

Tanidigim birinin gecmesini umarak, mutfak penceresinden disari baktim. Eger bu sisedeki sey bana saldiracak olursa, yanimda beni koruyacak birisine ihtiyacim olaacakti. O an aklima geldi. Okul bir gun icin tatildeydi. Sokakta gorebildigim tek insan yasli Bayan McKee'ydi. O da oyle yasli ve gucsuzdu ki, bahce kapisinin onundeki iki sut sisesini almak icin saatlerce ugrasmasi gerekiyordu. Bazi hafta sonlari Bayan McKee icin ufak tefek isler yapardim. Zavallinin elleri o kadar gucsuzdu ki bir cok isini yapamiyordu. Bahcesini yabani otlar ve calilar kaplamisti. Duvarlarin boyalari dokulmustu. Annem, zavalli kadinin bir bakimevine gitmesi gerektigini dusunuyordu. Bu sey bana saldirirsa Bayan McKee beni kesinlikle koruyamazdi.

Kucuk Misafirime tekrar baktigimda, goz kapaklarini kaldiramadigini gordum. oluyor olabilirdi. Belki tehlikeli bir yaratikti, ama onu siseden cikarmaliydim. Ve sisenin kapagini actim. Gozlerindeki ifade bir anda degisiverdi. Cok mutlu gorunuyordu. Gozler yavasca sisenin agzina dogru yukseldiler. Vucudunu goremesem de, onun yukari tirmandiigini anlayabiliyordum.

Sanirim masanin kenarina oturmustu. Bir agzi ya da bir yuzu yoktu, ama bana siritarak baktigini hissediyordum. "Adin ne senin?" diye sordum. Gozleri disinda hicbir yerini goremedigim bir seye soru sormak cok anlamsiz geliyordu. Ama, icimden bir ses onun beni anladigini soyluyordu. Yine de bana cevap verdiginde cok sasirdim. Cevap verirken herhangi bir sozcuk soylemedi. Aslinda, hic konusmadi. Onu beynimin icinde duyabiliyordum.'Snookle' sozcugu bir anda beynimin icine yerlesmis gibiydi. "Sen kimsin Snookle" dedim "Ve ne istiyorsun?"

Yine hic konusmadan cevap verdi. Dusunceleri dusuncelerime karisiyordu: 'Ben senin esirinim. Senin her dusuncen benim icin emirdir.' gibi birseyler soyledi. Tabi yine konusmadan.

Karnim gurulduyordu. Acikmistim. Iki goz masanin uzerinden mutfak dolabina dogru uctular. Evet, Snookle ucabiliyordu! Sonra misir gevregi kutusu ve bir kase bir cift goz esliginde masaya dogru uctular. Ardindan buzdolabi acildi ve sut sisesi de masadaki yerini aldi. Bu harikaydi. Kahvalti istedigimi daha ben soylemeden anlamis ve herseyi hazirlamisti. Bu yaratik dusuncelerimi okuyabiliyordu.

Giyinmek icin odama gittim. Snookle benden once iceri girmisti. Okul tatil oldugu icin istedigimi giyebilirdim. Kadife pantalonumu giymeye karar verdim. Bunu dusunur dusunmez, Snookle dolaba dogru uctu. Gomlegimi, pantalonumu ve ic camasirlarimi yatagin uzerine birakti. Sonra olanlarsa oldukca garipti. Snookle pijamalarimi cikartip beni giydirmeye basladi. Kendimi annesi tarafindan giydirilen kucuk bir cucuk gibi hissettim. "Kes sunu, Snookle!" diye cikistim. "Beni giydirmek zorunda degilsin." Beni duymazliktan geliyordu. Anlasilan, Snookle sahibine istese de istemese de yardim(!) ediyordu. Hapsirmak uzereydim. Kagit mendil ararken, Snookle bir tane bulup burnuma tuttu. "Tesekkurler" dedim. Ama buna hic gerek yoktu."

Kahvaltimi bitirmek icin mutfaga dondum. Masaya oturur oturmaz, Snookle kasigi eline alip, bana tabaktakileri yedirmeye baslasi. Kasigi yakalamaya calistim, ama Snookle benim icin fazla hizliydi. Onu durdurmak icin dudaklarimi sikmayi denedim. Nasil olduysa bana tabaktakilerin hepsini yedirdi.

Umarim simdi anlatacaklarimi anlayisla karsilarsiniz. Pek oyle burnumu karistirmam. Ama, herkes kadar benim de parmagimin burnuma gittigi oluyor. Burnum kasiniyordu ve parmagimi burnuma goturmeyi dusundum. Gercekten! Bunu sizin yaptiginizdan daha fazla yapmiyordum. Neyse, daha gozlerimi kirpmadan, burnumun icinde soguk, gorunmez bir parmagin varligini hissettim.

Snookle burnumu karistiriyordu! Cigliklar atarak onu kendimden uzaklastirmaya calistim. Ama benim bas edemeyacegim kadar gucluydu. Bu olaydan sonra hersey daha da kotulesmeye basladi. Snookle hicbir seyi kendi basima yapmama izin vermiyordu. Hicbir seyi!..

Isler hic de iyi gitmiyordu. Hayatimin mahvolacagini biliyordum. Snookle herseyi benim icin yaparak hayati bana zehir edecekti. Gitmeliydi. Hem de hemen. Ama nasil?

Bir an onu icinden cikardigim bos sut sisesine baktim. Sisenin icine masanin ustunde buldugum bir elma cekirdegini atip, onu oradan cikarmak istedigimi dusundum. Snookle tereddut etmeden sisenin icine atladi. Hizla sisenin kapagini kapattim. Snookle tuzaga dusmustu. Kurtulmak icin hic cabalamadi. Sanki bunun olacagini onceden biliyormus gibi, uzgun gozlerle bana bakiyordu.

Zor bir durumdu. Snookle'i sonsuza kadar o sisede birakamazdim. Ama onun cevremde dolanip islerimi ve burnumu karistirmasina da izin veremezdim.

Snookle'i masanin uzerinde birakip pencereye dogru yurudum. Yasli Bayan McKee bahce kapisinin onundeki sut siselerini almak icin disari cikiyordu. Zavalli kadin. Benim birkac saniyemi alan bir is icin tam on dakika ugrasti. Hem de yalniz bir tek sise tasiyabiliyordu, cunku elleri cok gucsuzdu.

Snookle'i alip evden ciktim. Yasli kadinin bahce kapisindaki siseleri de alip boyalar dokulen eve dogru yurudum. Sut siselerini ve "Snookle'i kapinin onune birakip, kosarak eve dondum. Bu Snookle'i son gorusumdu.

Bu olanlardan birkac gun sonra, yasli kadinin evinde inanilmaz degisiklikler oldu. Bahce temizlenmis, cimler bicilmisti. Ev yeniden boyanmis, bahce duvarlari onarilmisti. Sokaktaki butun komsular bunlarin cok garip oldugunu dusunuyorlardi. Cunku butun bu iserin kim tarafindan, ne zaman yapildigini hic kimse gormemisti. O hafta sonu Bayan McKee'ye nasil oldugunu sormak icin ugradigimda, cok mutlu gorunuyordu. Hem de cok mutlu...

 

 

Hosted by www.Geocities.ws

1