Sonsuz

  Yok Olamamanin Dayanilmaz Acisi - Deniz Ekin Ozsoysal

 

Insanoglu'nun magara duvarina cizdigi ilk resimlerden, o devasa tapinaklari insa etmesine tum sorunun 'olum' oldugu daha dogrusu 'olumsuzluk' ugruna cabalar oldugu soylenir. Herkes insanoglunun olumsuz olmak istedigi icin, kendinden sonra bir iz kalsin, kendinden bir parca yasasin diye ugrasip durdugunu dusunur. Bu dusunuse gore cocuklar da bu yuzden dunyaya getirilir. Yine bu nedenle olumden sonra hayat olduguna inandirir insanoglu kendini. Yani olumden kacmak icin, olumsuz olabilmek, sonsuz bir yasam icindir her yapilan. Bize soylenilen budur.

Evet, insanoglunun derdi 'olumsuzluktur' ama 'olum' diye bir sey oldugu icin degil. Tam tersine olmadigi icin. Sorun hic olememek, hic yol olamamaktir. Aslinda hep var oldugumuz ve var olacagimizdir bizi yigip bitiren. Belki de yasamin karsiti olum degil, donusumdur. Asil mucadele de surekli var olmanin acisina karsi verilmektir. cunku donusum, huzursuz ve aci verici bir seydir. Sinirli algi ve dusunus bicimimizle bilemedigimiz, tanimlayamadigimiz bir baska seye donusmek korkutur bizi. Bu yuzden insan formunda ve bilinciyle sonsuza dek yasama arzusu yasanilan olumsuzluk. Biz de, olumsuzluk karsisindaki caresizligimize, adi 'olum terapisi' olan bir oyunla karsilik veririz ve 'olum' diye bir sahte kurtulus uydururuz. 'olum' tipki 'umut' gibi insanoglu'nun yasami yasanilasi kilmak, politik gucler, dini somuruleri, tuketim toplumlarini guclendirmek, desteklemek ve yonetilmeyi kolaylastirmak ugruna kendisi icin yarattigi yanilsamalardan birisidir. Yok olabilme dusuncesi dunyevi acilari da donusumsel acilari da unutmak cin, bulunmus ve bulunabilecek en harika ilac. Yani acidan kacmanin bir yolu.

Gercekte, dunya zamaniyla, milyarlarca yildir var oldugumuzu, herbir hucremizde, atomlarimizda sozde 'bosluk' dedigimiz seyin maddesini tasidigimizi biliyor muyuz sanki? Evrenin aci cektigini farkediyor muyuz? Kuskusuz dusundugumuz ya da algiladigimiz hersey insanin sinirli algilarinin otesine gidemiyor ve evremin donusurken aci cekmesi de bizim hissettigimize benzer saniyoruz. Ðste olumsuzlukten korkumuz da bu yuzden. insan olma boyutundan bizi urkuten birsey donuserek surekli bir surec icinde olmak.

Yasami hissedebilmek icin olumun varligina yani sonlu oldugumuza inanmamiz gerekiyor. Dil ve gostergeler araciligiyla kurdugumuz, karsitliklar uzerine kuguladigimiz uydurulmus bir dunya var kafamizda. Dili somut bir seynis gibi kabul edip, karsitliklar uzerine kurgulanmis olanin yarattigi anlam iliskileri icinde yeni anlamlar ureterek bunlarin gercekligine inaniyoruz. Boylece dusunce, dil ve dilin yarattigi kurgunun otoritesi altina giriyoruz.

Kendi algilarimizin ve dilimizin sinirli yanilsamalari icinde olume de olumsuzluge de anlamlar yukluyoruz. Olum kavrami araciligila yasami durduruyor, sureci goz ardi ediyoruz. Olumsuzluge yukledigimiz anlamda ise daha iyiye yonelik bir yasam ozlemi icinde hayal edilen ve yine dilin kurgu sistemi disina cikamayan yani yine su an oldugu gibi ayni tur bir dunya ayni tur bir bicim icinde durdurmak, dondurmak demek. Dolayisiyla insanin olumsuzluk olacaginiz yeni bir dunya da, su an varolan sistemin 'iyi, guzel ve mutlu' sozcuklerine yukledigi mutlak, degismez anlamlarla sinirli ve dahasi size aci veren sisteminden kactiginiz dunyadan farksiz olamayan bir dunya gorunumunde. Yine dilin anlam kurgusu icine hapis olmus, yasami

Insan algilarinin sinirlarindan kurtaramayan, degisimi ve donusumu dislayan, varolana secenek olusturamayip dizgeyi oldugu gibi koruyan bir olumsuzluk ya da sonsuz yasam anlayisi bu. Belki de bu yuzden cocuklarin dunyaya gelis nedenlerini kendimizden bir parcanin yasamasi biciminde yorumluyor, devasa tapinaklar insa ediyor, magara duvarlarina resimler ciziyoruz. Acaba aslinda insanoglu magara duvarlarina resim yapmaya basladigi andan itibaren, resmini yaptigi seyi dogasindan koparip gorunen gerceklikle arasina bir mesafe koymus, ondan uzaklasmaya ve onu kurgulamaya baslamis olabilir mi?

Dilin kurgusu icinde dusunce, ancak karsitinin varedilmesiyle yasam kazaniyor. Bu yuzden varolmanin karsiti yok olmak gibi gorunuyor. Butunsel, mutlak bir yok olustan soz edebilmek bizi acilardan arindirirdi. Kendi uydurdugumuz dizgelerin gozlugunden bakarak kendimize, biz sonsuz ve hedefsiz olmaktan korkuyoruz!

Buyukluk kucukluk olsun, mesafeler olsun ya da mekan ve zaman olsun nesnesi olmadan varolamayan bu kavramlarin hepsi de insan algi boyutundan kendimizi olcut alarak, dil sistemimizin isleyisi icinde anlam kazandirdigimiz ve bu olcutler cercevesinde bicimlenen gercekligine inandigimiz olgular degil mi? 'olumsuzluk' ya da 'sonsuz yasam' dusuncesi icin de durum farkli mi? olcut, kendimiz ya da kurguladigimiz dizgeler olunca sinirli, sonlu ve sonsuz gibi kavramlari yaratmamiz da belki 'olumsuzluk' ve yok olamamanin dayanilmaz acisi ya da sureci sanki. Oysa biz olumlu degiliz ki, hic olmadik. Biz donuseniz, sonsuzuz! Ama, eger evren sinirli ve kosullu rastlantilarin sonsuzluguysa bunu hep birlikte olusturuyoruz. Bir rastlantidan baska bir sinirli rastlantiya donuserek. Tipki su an sinirli bir rastlantida var oldugumuz gibi.

 

Hosted by www.Geocities.ws

1