Sonsuz

  Yagmur Gidisi - Erk Acarer

 

Neden sonra sagnak dindi. Zaman "Ðstanbul Radyosu'nda aksam ustuydu. Aynadaki tasvirlerde surat kalintilari oynuyordu. Mekanik sesin "aksam ustu"lugunu kendi kadraniyla karsilastirip, zemberege saygilica dokunarak, kostekli zamanini yeniden ayarladi. Her yani beyaz bir sigara cikardi ekose tayorunden ve kav marka eczali cami kahverengi puture cakti. Dumani cigerlerine tutusturup, gozlerime bakti. Yapay bir karnaval kuruluydu aksam ustune. Sofadaki trabzana tutunmus kirmizi cocuk, kendir ustundeki ruhta, seytani bir maskara dovuyordu loslukta. Yaramaz, sararmis bir gecmis sinmisti duvardaki kagittan aniya. Musambanin uzerinde basacak yer yoktu. Boylelikle, radyodaki orta-dalga islik oldu dudaklarina. Sessizce agladi. Yanina bakti, utandi. Muzik de bitmisti zaten. Kapi aralikti.

Disarida yuzu bahara donuk bir soguk vardi. Cicekli nevresim mevsimi yaklasmak uzereydi. Potikare bir yurumuslukten sonra cakiltasi batti dusunceme. Sokaklar siyah-beyazdi. Golgeler cikmisti. Sehirlerarasi dostluklar hava bosluklarina sinmisti. Evine gec kalmis bir 'varos bakiresi' yasiyordu icimde. Ucube karyolada yuzustu mavna gece yarisi aglamadaydi. Buyuk, sessiz bir agacin golgesinde uykum gelmisti. Bu saatte yapilacak son duygusal is; elleri kirli, saclari kirpi, igreti kentli bir cocukla goz goze gelmek olacakti. Ve ben bunu da basardim.

Bodrum katlardan kesif romatizma kokulari yayiliyordu sokaga. Kente gulyabani kilikli bir adam adim atmisti. Ne zaman isteksiz, martisiz bir kente gidecek olsam tavan arasinda kendimden saklaniyordum. Yandaki kirik dokuk oymali kapinin anahtari benim bulamayacagim bir endise diyarina raflanmisti. Bu raflanip saklanmislik, bu kendiliginden esatirlik; bana; cocuklugumda, oyuncak dolu bir odayi, ilk gencligimde, guzel bir kadin cesedini cagristirirdi. Hirsizlik cagina eristigim sira, anahtari bulma cesaretine kapilip kapiyi actim. Oda tertemiz ve bombostu. 'Anilmis bir mezar sirra kadem basmamisti.' Anladim ki, yalin bir urkutuculuk gercek bir ritueldi. Anahtari bir daha bulamayayim diye arka bahceye savurdum.

En siradan olasilik; biraz ask, birkac kitap, elde kalmis dosttu. Gazoz kapaklarindan ok yapmayi ogrenmis delilik, simdi kalbinden kibrit kutularini cikarmaya ugrasiyordu. Ðnce nakisli bir oya tutuyordu portakal kokulu parmaklari ve tigi oyanin yuzune sapladikca emegi buyuyordu. Bense kadinligin uretkenligine hayret ediyordum.

Suratim sana emanet bir bakistan sonra, -Gitmek zorundaydim-. Gozluklerin iki iri damla yasi tutamayip, benim avuciclerime savurdu. Hic belli etmedigini sanarak, cok agladigini gordum.

Cata-pat cocukluktan sonra, catilmis bir tas, sirin bir yuz, sakalli bir puro, gec kalmis utopya sakliyordum dolabimda. Babam gorse kizardi. Cunku kendi cekmecesinde de bunlar bulunuyordu. Defalarca gozgoze kavga ettik ve biyiklarini kesti en sonunda. Sanirim benim yolculuk seruvenlerim boylece basladi.

Ayriksi bir yerdeyken �Oedipus Kompleksi�min tutma ihtimalini dusunerek, yerinden cikardigi sol gogsunu, itinayla beyaz bir tulbente sarip valizime yerlestirdi. Bu incecik melegin yeryuzune inmis temsilcisi bununla birlikte butun bedenimi titretti. Mekanik sesin �aksam ustu�lugunu kendi kadraniyla karsilastirip, zemberege saygilica dokunarak, kostekli zamanini yeniden ayarladi. Heryani beyaz bir sigara cikardi ekose tayorunden ve kav marka eczali cami kahverengi puture cakti. Dumani cigerlerine tutusturup gozlerime bakti. Havada derin bir pus kalintisi vardi. isiklardan kovulmus karanlik, evlerin mumlarini yakiyordu.

Vedalasma kahramani son ayriligiymis gibi tuttu guncesini -Son ayriligi bu olmasa da-

Lodos cikarilmisti. Sonradan da egri bir yagmur basladi yine. Biri, birazdan kentin pimini cekerek, yollari, garlari, evleri, isiklari ve bugulari toptan yok edecekti. Kozalak kuruttum defterim arasinda ve kozalak kelimelerimin ruhunucizdi.

En gec kalmis otobuse bindim. Bozkirin ortasindayim.

 

Hosted by www.Geocities.ws

1