Sonsuz

  Son On - Yekta Kopan

 

10.

'Asil sorun zamanda' dedi baliklari ayiklayan adam. Baliklari bir zarf gibi aciyor, kilciklarini cikardiktan sonra suya tutuyordu. ' Asil sorun geceklik olgusunda' diye yanitladi onu baliklarin ayiklanisini hayran hayran seyrederken bir yandan da aklina salataya sikacagi limon geldigi icin agzi sulanan kadin. 'Pinokyo'nun gercekci yalanciligini, Polyanna'nin gercegi yalanlarla saptirmasina tercih ederim her zaman.' Baliklarin hepsi ayiklanmis, sirilsiklam olmasina karsin gercek bir hamur tutkaliyla yapistirildigi icin dibi dagilmayan kesekagidina dogru yolculuga cikmislardi.

Butun bu konusmalar sirasinda beni ilgilendiren tek sey baliklarin sayisiydi. Adamin elleri nasirli, kadinin elleri yumusacikti. Adamin biyiklari sigara, kadinin gogusleri yalnizlik kokuyordu. Adamin isigi mekani aydinlatirken kadin lokal bir spotun altindaydi ve butun bunlar beni hic ilgilendirmiyordu. Sekiz tane balik vardi, bu da bana aksam yemeginin dort kisilik oldugunu dusunduruyordu. Makarna paketlerinin ustunde de dort kisiliktir yazmaz mi ? Tabi ki ancak Pinokyo boyle bir yazidan makarna pakedinin dort kisilikli oldugu sonucunu cikarabilir. Oysa makarnanin kisiligi yoktur. Sadece bitis noktasi vardir. Makarnanin sonu vardir. Baliklarin sonu vardir.Adamin isiginin, kadinin yalnizliginin sonu vardir.

Butun bunlardan bize ne? Bu noktadan itibaren 'biz' diyerek 'ben'i de 'siz'e dahil etmis bulunuyorum. Buna hakkim oldugunu da sanmiyorum. Cunku 'siz'in de bir sonu vardir ve 'ben'in katilimi belki de bardagi tasiran son damla olacagi icin 'ben' yuzunden 'siz' tasabilirsiniz. Bardagi tasiran bir son damla vardir.

Butun bunlardan size ne?

 

9.

Alti yasinda bir cocuk annesine olum nedir diye sordugunda, sonsuzluktur yavrum cevabini aliyor. Hemen oturup bir resim yapiyor. 'Karanligin icinde yildizlar ve boslukta devrilmesin diye tas desteklerle ayakta duran bir trafik lambasi.' Bu nedir, diye soruyorum. Ben sonsuzluga gittigimde yanimda bir trafik lambasi goturup onu oraya dikecegim, diyor. Benden sonra sonsuzlukta hep kirmizi yanacak, sonsuzluk duracak, kimse sonsuzluga gitmeyecek. Olumsuzlugun kesfi. Sonsuzlugun sonu. Super kahraman. Duygusal bir opucuk. Son-suzluk, su-suzluk.

 

8.

Hangi noktaya kadar gitmeli, otesine gecmenin tehlikeli oldugu nokta hangisidir?

Sunun farkina vardim; insan cok uzaklastigini dusunmeye basladigi anda bunu sormaya basliyor.

(Sam Shepard, Motel Gunlukleri)

 

7.

(Los mavi isigin altinda bir kadin ve bir adam vardir sahnede. Adam onundeki tahta tezgahin ustunde balik ayiklamaktadir. Kadin rahat bir koltuga oturmus, yanindaki muzik setinin onunde duran kasetleri, plaklari, CD'leri karistirmaktadir. Adamin yaninda bir cop tenekesi, kadinin yaninda ise her yere dagilmis dergiler, CD'ler vb. durmaktadir. Oyuncular sonsuz fonun onundedir.)

ADAM: Kim oldugunu hatirlamiyorum, bir arkadasim baliklarda sinir sisteminin olmadigini bu yuzden oltayla yakalandiklarinda hic aci cekmediklerini soylemisti. Ne garip degil mi ? Agizlarindan her tarafi vicik vicik kan olmus oltayi cikarirken onlar hic bir seyin farkinda olmuyorlarmis. Sence dogru mudur bu ?

KADIN: (Adamin lafini dinlememistir. Kendi dunyasindan cevap verir. ) Tom Waits'in istanbul'u mekan tutan bir sarki yazmis olmasi sana da garip gelir mi ?

ADAM: (Kadinin sorusunu duymazdan gelip elini onlugune siler, tezgahta duran sarabindan bir yudum alir.) Engeller istegi korukler.

KADIN: Kim demisti bunu ?

ADAM: Eski bir sozdur, ben Bu�uel'in anilarinda okumustum.istegin nesnesi ne olursa olsun bir etkiye gereksinim duydugunu kabul edecek olursak ne kadar da dogru degil mi ? Engeli tepki olarak ele aldigimizda ortadan kaldirilmasi gerekecektir. Boylece istenilene ulasmak icin yapilan hersey de tepkiyi olusturuyor.

KADIN: (Hafif alayci bir tavirla ) Bir katilin guncesi. Hosgeldiniz Bay Ripley !

ADAM: (Kanli ellerinde tutuugu bicagi kadina dogru uzatir ve tehditkar bir sesle ) Sonsuzluga hos geldiniz !..

KADIN: (Guler.)

ADAM: (Guler, sonra da ayaga kalkip oturmaktan tutulmus vucudunu esnetmeye baslar.) Gunlerdir onlari duzenlemeye ugrasiyorsun. Yillardir ustunden atamadin su kutuphaneci ruhunu. (Taklit ederek.) Aradigimi kor karanlikta bile bulmak isterim.

KADIN: Ben oldukten sonra cok rahat edeceksin bir sey dinlemek istediginde.

ADAM: Evet, o konuda haklisin. Ama olecek olmani boylesine dramatiklestirmen hem sana yakismiyor hem de sinirimi bozuyor. Az kaldi biraz sabret. ( Umursamaz ama vahsi bir hareketle baligin basini govdesinden ayirir bu sirada. )

KADIN: (Son sozu duymamiscasina isine devam eder.) Yillar once yegenim bir gun olum nedir, diye sormustu. insanlarin, dedim, sonsuza gitmeleridir.Yani, artik onlarin vucudunu goremeyiz, onlar sonsuza gider. Boylece madde olarak varolan bir kavrami dokunulmaz kildigimi saniyordum.Ne dese begenirsin? Bir gun ben oldugumde yanimda bir de trafik lambasi goturecegim. Sonra da onu sonsuzlugun sonuna dikecegim. Hep kirmizi yanacak ve sonsuzluk orada duracak hep. Benden sonra kimse olmeyecek boylece. Alti yasinda bir cocuk boylece hem kahraman olmanin hem de olumsuzlugun yolunu buluyor, bununla da kalmayip sonsuzu noktaliyor. Dusunebiliyor musun ?

ADAM: (Elindeki bicagi bir pipo gibi tutup, bilge bir ifade takinir. ) Son bir engeldir ve istegi, kesfi, yaratimi, bulusu korukler. Sonsuzluk giderek tembelin bahanesi haline gelebilir.

KADIN: ( Elinde tuttugu Janis Joplin CD'sini adama gostererek) Sence olum sonsuzluk mudur ?

ADAM: ( Elinde tuttugu baligi kadina gostererek ) Sonsuzluk yalandir.

KADIN: Peki son gercek midir?

 

6.

...ve genc adamla genc kadin sonsuza kadar mutlu oldu.

 

5.

Herhangi bir adamin doktora tezinin herhangi bir bolumudur:

'Yasadiklarimizin gercekliginin tartisilir oldugunu kabul etmek zorundayiz. Daha da basite indirgersek gerceklik olgusunun tartisilir oldugunu kabullenmeliyiz. Acaba bize dikte edilen bir gercekligin pesinde aslinda arzulamadigimiz normlarin kolesi mi oluyoruz sorusunu kendimize sik sik sorabilmek bir erdem olarak gorulmelidir. Cagimizda gercek kavramini ekonomik guclerin gudulemesiyle anlik degisimler belirledigine gore ancak bunu sorgulayarak kendi mutlak gercegimize ulasabiliriz. Gerceklik olgusu sosyal cevrenin genislemesi ve hatta sosyal cevrenin ekonomik guclerle genlesmesiyle standardize olmakta ve birey, yasi ilerledikce kendisini ister istemez bu standardizasyonun icinde

Carkin bir dislisi olarak gormeye baslamaktadir. Mutlak gerceklik, bu baglamda mutlak mutsuzluga donusebilmektedir. Bireyler Polyanna'nin mutluluk oyunundan kopup, Pinokyo'nun yalanlarla

kurdugu mutlulugun cazibesine kapilmaktadir giderek. Aslinda her ikisi de standardize edilmis bir mutlulugu anlatmaktadir. (...) Bu noktada sonsuza kadar kalici olabilmek, giderek olumsuz olmak bir amac olmaktan cikip standardizasyonun otesine gecebilme yolunda bir amac olmaya baslar. Sonsuza kalmak yaratmakla esdeger olarak gorulecektir. Ancak burada da bireyi mutsuz kilacak bir olgu vardir ; Yaratilan yaratanin onune gecebilir. Ozellikle sanat tarihi bu sozu dogrulayan bir cok ornekle doludur. Bireyin mutlak gerceklik kavramiyla sorgulayan olarak verdigi kavgada, toplumsal standardizasyonun olusturdugu soru sadece bu kavrama degil sonsuzluk kavramina verilecek cevabi da bulaniklastir-maktadir : Sonsuza kalan yaratan midir, yaratilan mi ? '

 

4.

Martin Hewitt bos bos ama hani hakkini da yememek gerekir huzunlu huzunlu bakiyor.

Oysa bir bobin once Brooke Shields'in tazecik vucuduna Zefirelli usulu sahip olmus.

Fonda Lionel Richie-Diana Ross ikilisi cigiriyor: 'Sen benim sonsuz askimsin...'

Sonsuz ask.

Hadi be !

 

3.

Bir dostun evinde oturuyoruz. Bademli kahve iciyoruz. Sigara da var tabi. Konusuyoruz. Bu bulusmadan once en son bir balikci da karsilasmistik, ikimiz de baligi seviyoruz. Bir zarf gibi acilip kilciklari cikarildiktan sonra izgara yapilan baliklar, bol limonlu roka salatasi ve raki o gece

gokkusaginin renkleri gibi yayilmisti masaya. Sigara da vardi tabi. Konusuyorduk. Basit seyler anlatiyorduk birbirimize. Basit seyler arariz bazen hayatta. Basit seylerin daha guzel olduguna inaniriz.

Cunku bir takim mutluluklara ulasabilmek icin ZORluklarin ustesinden gelmemiz geregi belletilmistir. Ugrasilmadan elde edilen bir basarinin keyfini cikaramayacagimiz ve boylesi bir zaferin sonsuza kalmayacagi ogretilmistir. Tam da bu noktada basit seyler aramaya baslar yuregimiz. Kucuk bir gulus, bir elmanin kabugunun koparilmadan soyulabilmesi, bir sozu ayni anda soylemek, bardaktan bosanircasina yagan bir yagmurda kosmak, yere dokulen yapraklarda ayni anda ayni sekli gormek, yapraklari ayni nesneye benzetmek. iste o nesne sevginin basit nesnesidir. iste o elma kaybedilebilecek bir zaferin en guzel mujdecisidir. Ama bu yasananlar ne kadar guzel olursa olsun ZOR olmadiklarindan delilik olarak adlandirilirlar. Cunku insan ancak deliyse basit bir mutlulugu yakalayabilir. Cunku insan ancak toplumun disindaysa toplumun bir turlu yapmaya cesaret edemedigi seyleri yapabilir. Bir gun ZORu basite cevirecek kadar sevgi dolu olmamiz gerektigini anlayana dek boylesine kirilgan olmaya devam edecegiz.

Biz deliyiz.

Konustukca, keyifleniyoruz. Sigarayi sarapla islatiyoruz. Sarabi askla kurutuyoruz. Kurumus asklari siirle yakiyoruz. Yanginlari kahkahayla sonduruyoruz. Aslinda hic bir sey ZOR degil.

Kapi aciliyor, gercek giriyor iceri ; Acikmadiniz mi, diyor. Sonsuza kadar ac oturamazsiniz.

Biraz ZOR ayriliyorum oradan.

Sokaga cikip kaldirim taslarini yemeye basliyorum, bunu sonsuza kadar yapabilirim.

Ben bir deliyim.

 

2.

PINOKYO : son - suz.

olumsuzluk soz konusu olabilir mi ?

POLYANNA : mutsuz / mutlu.

susuz / sulu.

olumsuz / olumlu.

sonsuz / sonlu.

PINOKYO : gercek nerede ?

POLYANNA : tek basina varolamazsan sonun yok demektir.

PINOKYO : yani sonun yoksa sonsuz olursun denebilir mi ?

POLYANNA : bu gercek.

PINOKYO: bu yalan.

bu KOCAMAN bir yalan.

 

1.

Sonsuz kendi sinirindir.

 

Hosted by www.Geocities.ws

1