Þifre

  11 - Mehmet Acar

 

Rivayete gore, Eski Gaip'in en bilinmeyen, en karanlik koselerinden birinde, yuz yillar once kurulmus Siyah Pence diye bir teskilatin Kirmizi namiyla bilinen esrarengiz sefi yasarmis... Kimsenin yuzunu dahi gormedigi Kirmizi, Eski Gaip'teki ininde sehirdeki butun suc alemine ve suclulara hukmeder, kendi bilgisi ve onayi disinda tek bir sucun islenmesine dahi izin vermezmis... Siyah Pence'nin Eski Gaip sokaklarinda kulaktan kulaga dolasan, batakhanelerin bir ucundan oteki ucuna kisa surede ulasan emirlerine ve kurallarina karsi gelen biri, asla cezasiz kalmaz, teskilat tarafindan er ya da gec mutlaka cezalandirilirmis...

Detektif Ruhi, sabahin besinde arabanin arka koltugunda Eski Gaip'in karanlik, izbe sokaklarini seyrederken dusunuyordu bunlari. Siyah Pence'nin adini yillar once, yine Eski Gaip'in sokaklarinda dolasirken duymustu. Gaip'teki bircok insanin gulumseyerek dinledigi bir kent efsanesiydi Siyah Pence ve ona dair uydurulan hikayeler... Hatta unlu bir bilimadaminin tezlerine bile konu olmustu bu gizli teskilat. Bilimadamina gore, Siyah Pence Eski Gaip'in kollektif bilincdisinda modernlesmeye karsi olusmus bir tepkiden baska bir sey degildi. Haksiz da sayilmazdi... Yuz yil kadar once uc eski kitanin azgelismis ulkeleri biraraya gelmis ve uc kitanin da kesistigi yerde ozerk bir sehir devleti kurmaya karar vermislerdi... Amaclari ekonomik acidan bir tur serbest bolge yaratmak, binlerce yildir dinmeyen huzursuzluklarin, hatta savaslarin kaynastigi bu bolgede, ticaretin her tur politik baskidan uzak bir bicimde devam etmesini saglamakti. Bunun icin de uc-dort yil gibi kisa bir surede, kara ve deniz yollarinin kesistigi Gaip isimli kucuk bir kasabanin hemen yaninda, gokyuzune dogru uzanan gokdelenler insa etmis; suclularin buraya adim dahi atmamasi, sucun hicbir turlusunun kentte barinmamasi icin de teknoloji harikasi bir guvenlik sistemi kurmuslardi. Sifirdan insa edilen Yeni Gaip, teknolojinin ve sehirciligin ulasabildigi en son noktayi simgeleyen bir Yeryuzu harikasiydi... Bilimadami, yuzyillardir uc-bes binlik nufusuyla kendi halinde yasayan kucuk bir kasabanin insanlari icin Gaip'in hazmedilemez bir gerceklik olduguna inaniyordu. Onlari en cok buyuleyen de, sehrin her tur organize suctan arinmisligiydi. Gaip'te kisiler arasinda olup biten cinayet, kavga, siddet, tecavuz gibi suclar disinda kanundisi bir is yapmak neredeyse imkansizdi... Butun sehirde neler olup bittigini goren; kimin nerede ne zaman nereye girdigini, nereden ciktigini, ne satin aldigini, kac para kazandigini bilen; herseyi takip eden ve kaydeden bir Ana Bilgisayar vardi. Anahtar, para, cek, kredi ve kimlik karti yoktu. Herkes tek bir manyetik kart kullaniyor ve binalara giris-cikis, her tur para alisverisi bu kartla yapiliyordu.

Bilimadami haksiz sayilmazdi, yuzyillardir banka kartinin dahi ne oldugunu bilmeyen Gaipliler, basuclarinda yukselen ve hayatin tek bir kartla yurudugu Yeni Gaip'e sembolik de olsa karsi cikabilmek icin efsanevi bir teskilat uyduruyordu: Siyah Pence... "Bu teskilat efsanesi" diye yazmisti bilimadami, "onlarin gozunde tanriya benzer bir islevi ustlenen Ana Bilgisayar'in dunyevi iktidarina karsi koyabilmenin tek ruhani yoludur."

"Efsane" diye mirildandi dedektif Ruhi, sofor bir sey mi soyledi diye dikiz aynasindan soyle gozucuyla bir bakti. Detektif aldirmadi. Eski Gaip'i asla sevmemisti. Manyetik kartlarin devre disi oldugu tek bolgeydi ve daha cok turistler ragbet ederdi. Esrar serbestti, fuhusa ise aldiran yoktu. Eski Gaip kendi haline birakilmis goruntusu veren ama aslinda polisin geleneksel guvenlik yontemleriyle cok iyi kontrol ettigi bir bolgeydi. Yine bir rivayete gore, kent kurulurken sehircilik uzmanlarinin israriyla manyetik kart burada gecersiz kalmisti. Onlara gore, insanlarin Ana Bilgisayar tarafindan gozlenmedikleri bir yere ihtiyaclari vardi ve bu kucucuk kasabayi geleneksel guvenlik yontemleriyle cok guvenli bir yer haline getirmek de hic zor degildi. Evet, bu, hic zor olmamisti... Butun sokaklar, esrarin serbestce icildigi, fahiselerin diledikleri gibi pazarlik yaptigi egzotik gece kulupleriyle doluydu ve hem esrar hem de fuhus el altindan polisin kontrolu altindaydi... Gaip'i ziyaret ettikten sonra kendi ulkelerinde izlenimlerini yazan gazeteciler buyuk bir sirri ifsa edermis gibi yazarlardi bunu: "Eski Gaip'te herseyin altinda polis oldugu soyleniyor." Gaip'te kayitdisi ekonominin hicbir turlusunun olamayacagini cok iyi bilenler ise bu apacik sirra gulup gecerlerdi. Herseyin, hatta seksin bile kurusu kurusuna vergisi veriliyordu bu kentte... Iste bu yuzden sevmiyordu bu sokaklari. Dogal bir dekorda yapay bir egzotizm pazarlaniyordu, hem de bizzat siyasi iktidarin eliyle...

Turistlerin heyecanli ve gergin yuzlerle ugultulu bir kalabalik olusturduklari Rayiha barin onunde arabadan inerken durup, oradaki kalabaliga "Bu cinayeti de biz sizin icin islettik, sirf siz egzotik bir Eski Gaip gecesi yasayasiniz" diye demek istedi. Ama sadece gulumsedi, Rayiha barin kapisindaki gorevlilere manyetik kartini verdi. Eski Gaip devriyelerinin tumu ceplerinde kucuk bir seyyar bilgisayar tasir, kimlik kontrollerini bununla yaparlardi. Bilgi onaylanir onaylanmaz iceri girdi. Hemen ortada dosemenin ustunde kanlar icinde yatan cesete dogru ilerledi. Bir muddet ayakta, bir muddet de yere diz cokerek ceseti inceledi. Yanina gelen sivil giyimli polisi fark etmedi bile. Genc sivil, kibar bir ifadeyle bu cinayetin Eski Gaip ozel Guvenlik Birimi'ni ilgilendirdigini soyledi. Ayrica cok merak ettigi bir seyi sormayi da ihmal etmedi: Cinayeti nasil ve nereden haber almisti? Ruhi, soguk bir ifadeyle bunu kendisini getiren arabanin soforune sormasini onerdi ona ve kayitsiz bir ifadeyle bardaki resmi giyimli devriyenin yanina gitti. Gorgu taniklarini isaret ederek, "Bunlar ne diyor?" dedi... Devriye butun Gaip polis teskilatinin tanidigi bu unlu Cinayet Masasi detektifiyle konusma sansina erismenin heyecaniyla bildiklerini acikladi: Biri haric tumu olayi tam olarak goremediklerini iddia ediyorlardi. Detektif hic vakit kaybetmeden olayin tek gorgu taniginin yalniz basina oturdugu masaya gitti ve bir sigara yakti. Esmer, uzun boylu, guler yuzlu genc bir adamdi. Bir muddet bakistilar... "Eee anlat bakalim" dedi detektif. "cok basit" diye basladi tanik, "Siradan bir tartisma, neden ciktigi bile belli degil. Kisa boylu olani su yerde yatanin kafasini dosemeye carpa carpa oldurdu. Kavga ettiler bile denemez. Barda konusurlarken birden kisa boylu adam, su zavallinin kafasini eliyle tuttugu gibi dosemeye vurmaya basladi. Hem kendisi hem de kurban kanlar icinde kalincaya kadar da vurdu. Sonra da hicbir sey soylemeden cekip gitti."

Sivil giyimli genc polis bir kez daha geldi. Detektife yine kibar bir ifadeyle bu ise karismamasi gerektigini, ayrica gorgu tanigini sorguya cekmesinin kurallara aykiri oldugunu da hatirlatti. Ruhi, "Sorguya cekmiyorum" dedi, "bu beyle sohbet ediyordum sadece, oyle degil mi?" Karsisindaki tanik dostca bir gulumsemeyle hemen onayladi. Sivil, caresiz bir ifadeyle bara dogru yurudu. Ruhi, goz goze gelmekten hic korkmayan taniga, bakislarinda bir seyler ararcasina bakti. "Ne is yaparsin?" dedi. "Asagi yukari hicbir sey" diye cevapladi genc adam. Ruhi ellerini hafifce iki yana acarak, "Peki burada ne ariyorsun?" diye sordu. Gorgu tanigi yine gulumseyerek cevapladi: "Bir is icin." Hemen ardindan da elini uzatip adini soyledi:

"Cemal"... Detektif Ruhi, ertesi sabah Gaip Polis Merkezi'ndeki ofisine cok erken geldi ve vakit gecirmeden bilgisayarinin basina oturup calismaya basladi... Sabah dokuz bucuga dogru ise gelen yardimcisi Ali, onu bu halde gorunce huzursuz oldu... cunku detektif Ruhi onemli bir is olmadikca merkeze 11'den once asla gelmez ve bilgisayarinin basina da kolay kolay oturmazdi. Oysa simdi buyuk bir dikkatle, Ali'nin gorebildigi kadariyla Ortak Bilgi Agi'nin dosyalari arasinda dolasiyor ve notlar aliyordu... Bu da cok tuhafti. cunku o, ozellikle Ortak Bilgi Agi'nda bulunup cikarilacak bilgiler icin asla ekran karsisina kendisi gecmez, butun bu isleri Ali'ye yuklerdi...

Yardimcisinin saskin bakislarina aldirmayan Ruhi, bir sure daha hic kimseyle konusmadan, bilgisayarin basindan kalkmadan calisti ve hic kimseye bir aciklama yapmadan ofisi terk etti... Sadece Ali'den tuhaf bir istekte bulunmus, sabaha karsi kendisine gelip evinden alan devriye arabasini kimin gonderdigini bulmasini istemisti.

Ruhi merkezden cikar cikmaz kosedeki kafede ayakustu bir seyler atistirdiktan sonra ozel arabasini Eski Gaip'e dogru surdu... Kente ismini veren nehirin her iki tarafinda bulunan dort bes mahalleden ibaret, dar sokaklarin birbirleriyle asimetrik olarak kesistigi bir bolgeydi Eski Gaip. Detektif Ruhi arabasiyla saatlerce mahalleler arasinda dolasti ve Gaip nehrinin ustundeki koprulerden en az ikiser defa gecti. Bir yeri degil bircok yeri ariyordu adeta... Bazen arabasindan iniyor, etrafina bakiniyor, kimligini gosterip barlara, gece kuluplerine girip cikiyor ve elindeki kucuk deftere bazi notlar aliyordu. Gunbatimina kadar bu isi surdurdukten sonra bolgenin her yaninda yuzlercesi bulunan seyyar lokantalardan birinin kucuk masasina ilisti ve notlarini incelemeye basladi... Pilav, kurufasulye, tursu ve taze beyaz ekmekten olusan yemegini yerken masanin ustune dusen bir golge dusuncelerini boldu. O sabah Rayiha'da karsilastigi taniktan baskasi degildi bu golge. Ona oturmasini soyledi. Cemal oturur oturmaz sohbete hevesli bir ifadeyle, "Geziyorsunuz herhalde" dedi... Ruhi, onu basiyla onayladi. "Geziyorum ama buralari bilen birinin rehberligine ihtiyacim var galiba." Cemal hemen atildi. "Seve seve talibim bu ise ama bu saatler oludur. Burada hayat gece birden sonra baslar. O zaman gelseniz."

"Peki, gece birde dun geceki su barda, Rayiha'da bulusalim."

"Ozel bir isteginiz var mi? Yani gezip gormek istediginiz bir yer..."

Ilgisizce basini salladi detektif ve yemegine devam etti.. "Dansozlerden hoslanir misiniz?" diye konusmaya basladi Cemal ve ona Eski Gaip'in dansozlerini anlatmaya basladi... Sonra soz donup dolasip Gaip'in efsane dansozu sahende'ye geldi... Rivayete gore, sahende, tum zamanlarin en iyi dansozuydu ve dunyanin butun buyuk kentlerinde degisik isimlerle sahneye ciktiktan sonra, yillar yillar once Eski Gaip'e yerlesmis ve izini kaybettirmisti... Her gece ayri bir pavyonda farkli bir adla sahneye ciktigi anlatilirdi... Ruhi, "Bu turistler icin uydurulmus bir hikaye" diye araya girdi, "Dusunsene, ben bile sahende'nin neden birdenbire ortadan kaybolup Gaip'te izini kaybettirdigine dair en az uc dort farkli hikaye dinledim... Batili bir gazetecinin butun Yakin Dogu'da sahende'nin izini arayip bulamadigini da herkes biliyor... oyle bir dansozun hic yasamadigini soyleniyor." Cemal, cebinden cikardigi ve ustunde horoz resmi bulunan filtresiz sigaralardan birini yaktiktan sonra, ona sahende'nin gercek hikayesini dinlemek isteyip istemedigini sordu. Ruhi bir kahkaha attiktan sonra, "Elbette" dedi, "ha bir eksik ha bir fazla farketmez."

Cemal'in anlattigi hikaye Beyrut'ta buyuk bir otelde basliyordu... Butun Yakin Dogu'nun silah ticaretini elinde tuttugu rivayet edilen Ali Hasan, otelin diskosunda seyrettigi sahende'ye bir goruste asik olmus ve uc gun uc gece ugrasmisti, sahende'nin kalbini kazanmak icin... Sonunda "evet" cevabini alir almaz sahende'yle birlikte bir ay butun dunyayi dolasmislardi. Artik asklari butun batakhanelerde anlatilan bir destan olup cikmisti... Rivayete gore, Ali Hasan, sahende'ye Istanbul'da Bogaz sirtlarinda bir villa alacagini ve onu orada yasatacagini soylermis hep... Sonra bir gece Paris'telerken bir haber gelmis Ali Hasan'a... sahende'yi hemen otele birakip cikip gitmis ve gidis o gidis... once bir telefon edip ondan kendisini Beyrut'ta beklemesini istemis Ali Hasan... Bu esmer Turk delikanlisinin askindan yanip tutusan sahende kalkip Beyrut'a gitmis ve baslamis Ali Hasan'i beklemeye... Ama sevgilisinden tek bir haber dahi gelmemis. Bu sure icinde dans da etmeyen sahende, Beyrut'taki bir musluman mahallesinde, yillardir biriktirdigi parayla kucuk bir ev tutup, tessetture girmis ve Ali Hasan'i beklemeye baslamis. Sonra bir gun birileri Ali Hasan'in, Misirli bir sarkiciyla Venedik'te gondollarda avazi ciktigi kadar Urfa turkuleri soylerken goruldugunu fisildamislar kulagina...

Bunun uzerine kalkip Gaip'e gelmis sahende. Eski Gaip'teki bir batakhanede yeniden dansoz olarak calismaya baslamis; ismini gizleyerek ve yuzunu siyah bir tulun gerisinde gizleyerek... Adini da Leyla Nur yapmis; Iran'daki molla yonetiminden kacan bir dansoz oldugunu soylemis herkese...

Bu arada, baska kadinlardan cani sikilan Ali Hasan'in ici yeniden sahende atesiyle yanip tutusmaya baslamis. Yakin Dogu'nun dort bir tarafina haberler saldirip aylarca her yerde aratmis onu... Derken bir gun, siyah tullu Iranli Leyla Nur'un methini duymus ve kalkip gizlice Eski Gaip'e gelmis onu seyretmek icin... Leyla Nur'un dansini gorur gormez bir ates dusmus icine... Hemen o gece batakhane raconunu cignemeden ama kapisindaki adamlarin gozunu de korkutarak, gidip Leyla Nur sandigi ama aslinda sahende olan dansozun kapisina dadanmis... Yalvarip yakarmis ve ondan evinin adresini almis... Yine hemen o gece kapida erketede duran iki adamini birakip girmis Leyla Nur'un evine... Ali Hasan, gorur gormez tanimis hemen o kivrak, beyaz dolgun bedeni, o gul kokulu rayihayi... Sonra sevismisler, ama bir muddet sonra Ali Hasan'in gozleri agirlasmis ve sahende'nin koynunda derin bir uykuya dalmis. Bir muddet sonra kasiklarinda buyuk bir aciyla bogure bogure uyanmis. Gozlerini actiginda ilk gordugu sey iri bir lagim faresi ve onun agzinda tuttugu erkekligiymis... Fare koca poposunu agir agir sallaya sallaya, Ali Hasan'in gozlerinin onunde helanin kara ve buyuk deliginde kaybolup gitmis... Erketedeki adamlari cigliklara yetistiklerinde Ali Hasan'in apis arasinda kirmizi bir delikten akan kandan baska bir sey gormemisler... seflerini zorlukla yetistirmisler hastaneye... Ali Hasan kurtulmus kurtulmasina ama bir daha asla Gaip'i terkedememis. Polis hemen yakasina yapismis ve onu goturmus... O gunden sonra Ali Hasan'dan bir daha hic kimse bir haber alamamis...

Ruhi, inanmayan ama memnun bakislarla dinlemisti hikayeyi... Cemal, hikayesini bitirdikten sonra isi oldugunu soylereyek yalniz birakti onu. O da telsiz telefonundan Yeni Gaip'teki barlardan birinde yemek yiyen yardimcisi Ali'yi arayip yarim saat sonra merkezde olmasini soyledi ve seyyar lokantadan ayrildi...Yarim saat sonra detektif ve yardimcisi, tenhalasmis ofislteki bir bilgisayar ekraninda Eski Gaip haritasinin basindaydilar... Daha dogrusu Ali, Ruhi'nin kucuk defterinden okudugu yer isimlerini harita ustunde isaretliyordu. Isaretleme bitince Ruhi, Ali'den bunlari cizgilerle birlestirmesini istedi. Ali, sefinin kendisine hicbir on bilgi vermeden yaptirttigi seylere aliskindi aliskin olmasina ama, bekar barlarindan birinde devam ettirmek istedigi bir aksamin aniden bolunmesinden ve bir ekranda nedenini hic bilmedigi grafikler cizmekten hic memnun degildi. Yine de istenileni yapti... Ortaya hicbir seye benzemeyen duzensiz bir sekil cikti... Ruhi, "Sence bu neye benziyor?" dedi. Oyunun kuralini bilmeyen bir cocugun isteksizligiyle, "Hicbir seye" dedi Ali... "Bunlar" dedi Ruhi, "Son bir yilda Eski Gaip'te islenmis 11 cinayetin yerleri... Her ay bir tane..." Ali'nin gozleri zevkle parladi: "Ortak noktalari ne peki?" Ruhi, dolaplardan birinin hemen yanina oturup, yasak oldugu halde bir sigara yakti ve plastik kahve fincanini kulluk olarak yanina aldi. "oldurulenlerin alti tanesi ikinci kusak Eski Gaip rantiyelerinden... Diger bes tanesi ise yine Eski Gaip rantiyelerinin aile cevrelerinden... Yani tumu de Yeni Gaip kurulurken sattiklari arsalarla dunyaliklarini yapip, yan gelip yatan ailelerden. Eski Gaip ozel Guvenlik Birimi, bu cinayetlerin tumunu birbirinden bagimsiz adi cinayetler olarak yorumlamis... " "Bir seylerin ustunu ortmeye mi calismislar?"

"Orasini bilmiyorum, ama ilk bakista aralarinda bir bag oldugunu dusunmek biraz zor... cunku Gaip'te yasayan rantiye ailelerinin sayisi azimsanamaz. ustelik oldurulenlerin baska hicbir ortak ozelligi de yok. Ama cinayetlerin bircok ortak ozelligi var. Hepsinin katilleri tespit edilmis; 7'si yakalanmis, 4'u ise serbest... Cinayetler alenen insanlarin gozu onunde islenmis... 11 cinayetin tumunde katiller kurbanlarin kafasini bir yere vura vura parcalamislar. Vurduklari yer de hep ahsaptan yapilmis bir doseme, duvar ya da bir esya... Ayrica, butun cinayetler sabaha karsi 4 ile 5 arasinda islenmis..."

Sigarasini plastik bardagin dibinde kalan kahvenin icine atip sondurdukten sonra ayaga kalkan Ruhi ceketini giydi. "Ve dostum daha da onemlisi, aradikca daha da cok ortak ozellik cikiyor. Mesela katiller... Hepsi de Gaip'in ayak takimindan... Ifadelerinin tumu asagi yukari ayni. Bir an kontrollerini kaybettiklerini, ofkelerine hakim olamadiklarini soyluyorlar... OBA'dan girip bu katillerin kisa hayat hikayelerini okudugunda bazi ortak ozellikler goreceksin. cogunlugu Gaip'e isci olarak gelmis yabancilardan olusuyor... Islerini kaybetmisler ve issizlik sigortasi almiyorlar, cunku Is Bulma Kurumunun onlara gosterdigi isi kabul etmemisler..."

Ali, sefinin butun sabahini neye harcadigini cok iyi anliyor ama bir turlu bu isleri neden kendi ustune yikmadigini anlayamiyordu... Ruhi, derin bir nefes aldiktan sonra devam etti: "En garibi bu katillerin tumunun kurbanlarla olan yakin iliskisi... Sanirim, sadece Eski Gaip'te rastlanan bir tur kayitdisi ucret sistemiyle bizzat oldurdukleri adamlara bagli olarak calisiyorlardi..."

"Eski Gaip Ozel Guvenlik Birimi butun bunlarin hicbirini rapor etmemis mi?"

Umursamaz bir ifadeyle basini salladi Ruhi... "Hayir, etmemis."

"Peki, benden istedigin nedir?"

Ruhi tam cikmak uzereyken, eliyle bilgisayari gostererek, "Iste tam aradigin gibi bir denklem... Ben bir suru ortak nokta yakalamama ragmen 11 cinayetin arasindaki baglantiyi bulamadim... "

"Ama bulmussunuz iste... Kayitdisi ekonomi... Ve belki de Gaip mafyasi... Hatta kimbilir Eski Gaip ozel Guvenlik Birimi'ne kadar giden bir sey bu..."

"Diyelim ki oyle, ama aradaki baglantiyi nasil kurmayi dusunuyorsun... Katillerden bazilari 20 yil daha iceride yatacak. Soyler misin bana, hangi gerizekali 20 yil sonra dunyanin herhangi bir bankasina yatacak gizli bir hesap icin cinayet isler ki? Hem de bu kadar acik ve aleni bir bicimde... Mafya dedigimiz orgutler boyle cinayet islemez..."

Ali umitsizlige kapilmisti, "Ama ben nasil bir baglanti bulabilirim ki, bu cok zor... ustelik siz katilleri ve kurbanlari tek tek incelemissiniz." "Senden istedigim zaten o degil... Daha fantastik, ilk bakista akla gelmeyecek baglantilar bulmaya calis... Mesela haritada cikan sekiller, cinayetlerin islendigi yerler, gunler, isimler, rakamlar ve baska seyler... Cok daha gizli ve ortuk iliskiler ara... "

Ruhi birkac cesaretlendirici soz daha ettikten sonra merkezi terk etti ve evine gidip biraz vakit gecirdi. Geceyarisina dogru da Eski Gaip'in yolunu tuttu... Saat bire bes kala, Rayiha barin tezgahinda kendine hafif bir icki soylemis ve sigarasini yakmisti... Rayiha, turistlere yonelik gosterilerin olmadigi, sabaha kadar acik bir bardi... Daha cok Eski Gaip sakinleriyle, saat 1 civarinda baslayan erotik sovlari bekleyen turistler ve Yeni Gaiplilerin ugradigi bir bardi. Butun bunlardan oturu ortalik cok tenhaydi... Cemal birkac dakika sonra gelip Ruhi'nin yanindaki tabureye ilisti ve o da kendine bir icki soyledi, ardindan da dun geceki katilin yakalandigindan bahsetti... Ruhi ilgilenmedigini belirtir bir ifadeyle, "oyle mi?" dedi ve konu kapandi... Iki adam ickilerini bitirdikten sonra Rayiha'dan cikip Eski Gaip'in dar ve karanlik sokaklarinda yurumeye basladilar. once nehirin bati yakasindaki birkac gece kulubune girip ciktilar... Ruhi hepsinden de cok cabuk sikildi. Sonra da dogu yakasina gecip turistlerin pek ugramadigi, adi sani bilinmeyen kucuk, izbe pavyonlari girip cikmaya asladilar. Butun bunlar olup biterken Cemal, dansoz sahende'nin hikayelerini anlatiyordu... Asklarini, ihanetlerini, erkeklerini, Avrupa'nin degisik kentlerinde okuyan cocuklarini... Girdikleri her yerde ictikleri esrarin da etkisiyle butun herseyin aslinda bir Eski Gaip turundan cok adim adim sahende'ye yaklasan bir yolculuk oldugunu dusunuyordu Ruhi... Dunyanin en unlu politikacilarinin, Ortadogu'nun en siki kabadayilarinin onunde diz coktugu sahende, Eski Gaip'in izbe karanlik bir kosesinde sanki onu bekliyordu...

Cemal'in onu son goturdugu yer bir bar ya da bir gece kulubu degil, Ruhi gibi bir polisin bile varligindan haberdar olmadigi bir afyon tekkesiydi... Disaridan buyuk bir ev goruntusu veren binaya Cemal'in tek bir sozuyle girmisler ve bes alti kat indikten sonra Eski Gaip'in bittigi noktada cole uzanan buyukce bir salonda bulmuslardi kendilerini... Ortada buyukce bir bosluk, duvar diplerinde de kucuk masalar ve oturanin rahatlikla uzanabilecegi rahat divanlar vardi... Ruhi genis tavanlara bakarak ortalikta dolasan yasli bir adamin getirdigi cubuktan ilk nefesini cektikten sonra, "sahende" dedi, "o burada degil mi?"... oteki divana coktan uzanmis olan Cemal, "Evet," dedi, "herkese nasip olmaz onu seyretmek... Sadece onun sectigi birkac insan... " Ruhi soyle bir kafasini kaldirip etrafina bakmaya calisti ama iceride kac kisi oldugunu asla anlayamayacagini farkedip tekrar uzandi... Neden kendisinin sahende'yi seyretmek icin secildigini sormayi dusundu ama esrar, zihnini dumanli halelerle coktan sarmisti.... Tarifsiz bir keyif, gevsek bir rehavete karisiyordu. Yan yatarak tekrar afyon tekkesini inceledi. Ortadaki bos yer biraz aydinlikti, divanlarin oldugu butun duvar dipleri ise koyu bir karanliga gomulmustu. Sadece bazen birkac karalti gorebiliyordu... Ne kadar zaman gectigini hic bilemedi, cok uzaklardan gelen bir ud sesi duyuyor, karanlik tavana bakip hayallerden hayale gidiyordu... Derken bir tef sesi duyuldu, sonra bir klarnet... Muzik genis tavanli salonun icinde dolasip dedektif Ruhi'nin icine akmaya basladi... Dogruldu ve divandaki yastiklara sirtini verdi... Iste o zaman farketti, geldiginden beri bir tur sahne zannettigi boslugun arkasindaki buyuk camekani... Icerisi zifiri karanlikti ve kestirilmesi guc bir ufuk noktasinda yildizli gokyuzuyle birlesen colu gordu... "Ne yazik ayisigi yok" diye gecirdi icinden... Sonra klarnet taksimi bitince turuncu bir isik yandi ve altinda butun bedeni beyaz tullerle kapli bir dansoz gordu... Cemal, oteki divandan, "Iste sahende" diye fisildadi... seffaf tullerin ardinda dolgun, gergin, kivrak ve muzigi gorsel bir ritme, basdondurucu bir uyuma donusturen bir vucut yukseliyordu yerden... sahende once agir ritmler esliginde seyredenleri buyulercesine dans etti, sonra da muzigin hizlanmasiyla ustundeki seffaf tulleri cikardi ve oyle bir dansa basladi ki, Ruhi gobek dansinin boyle guzelini, boyle hasini omrunde daha once hicbir yerde gormedigini anladi. Beyaz gobegini, an geliyor, oyle iyi kiviriyordu ki sahende, Ruhi karsisindakinin gercek degil uc boyutlu sanal bir bilgisayar goruntusu oldugunu dusunuyordu... Cismani alemle ruhani alemin icice gecmis cografyasinda bir sahende bir de o vardi sanki... Zaman durmus, evren onun zihninde kilitlenip kalmis bir sahende hayaline donusmustu.

Detektif Ruhi eve geldiginde saat sabahin besiydi ve bilgisayarinin iletisim sistemindeki hicbir nota bakmadan derin bir uykuya daldi... Oglen 11'e dogru uyanip ilk is kendisine birakilmis mesajlara bakmak icin kisisel bilgisayarinin basina oturdu. Tek bir not vardi, o da yardimcisi Ali'den... Giris tusuna basti ve ekranda Ali'nin yuzu belirdi. "Sef, kusura bakma ama cok onemli bir sey bulamadim. oldurulenlerin banka hesaplarinda, vergilerinde hicbir acik yok, hersey temiz gorunuyor. Tumunun de Eski Gaip'li olmasindan oturu ben de OBA kayitlarinda o yillari incelemeye calistim. Ama kayda deger bir sey bulamadim. Acikcasi sef, OBA yuz yil onceki Eski Gaip'le ilgili pek bir sey bilmiyor..."

Ruhi, ilgisizce ekranin basindan kalkip bir dus aldi, dustan sonra mutfakta ayakustu bir seyler atistirdiktan sonra kahvesini alip gunun ilk sigarasini yakti... Evvelsi geceyi gozlerinin onune getirmeye calistikca, sahende'nin beyaz tulleri cikartmasiyla birlikte baslayan o muhtesem danstan baska bir sey hatirlayamiyordu. Ya sonrasi... Kendini birden Rayiha barda buluvermisti. Ama arada kapkara bir bosluktan baska bir sey yoktu. 22. kattaki dairesinden dalgin bakislarla kenti seyrederken bilgisayarindan sinyal geldi ve giris tusuna basinca karsisina yine her zamanki enerjisiyle, nese dolu bir yuz cikti: Ali. Ama detektif yorgundu, "gunaydin, nasilsin" fasillarini kesip niye aradigini sordu.

"Sef, dun geceki notumda OBA'da Eski Gaip'in gecmisiyle ilgili veri bulunmadigini soylemistim... Hakliydim veri yoktu ama bu sabah OBA'da dolasirken daha onemli bir sey kesfettim. Yuz yil onceki Eski Gaip'in kent efsaneleri... Sabahtan beri bunlari okuyorum ve cinayetlerle bu efsaneler arasinda aciklanmasi cok zor bir bag olduguna inaniyorum."

Ruhi, "Geliyorum" demekle yetindi. Yarim saat sonra merkezde, Ali'nin kendisine hic yorum yapmadan gosterdigi Eski Gaip efsanelerini okuyordu. Siyah Pence teskilatina dair cok eski hikayelerdi bunlar... Teskilat, cok buyuk suclar isleyenlerin sabaha karsi evinden disarida bir yerde basini tahtaya carpa carpa oldurulmesini emrediyordu. Ama son 11 ayda islenen cinayetlerle Siyah Pence arasindaki tek bag bu degildi... Ali'nin icinde "Siyah Pence" gecen butun OBA dosyalarini sabirla tararken buldugu Cemal isimli bir dosyada Kirmizi imzasiyla yazilmis tam 11 hikaye vardi ve her hikaye teskilata ihanet eden birinin hikayesi uzerine kuruluydu... Ilk 11 hikayede ihanet eden kahramanlara verilen isimlerle son 11 ayda oldurulen kurbanlarin adlari birbirini tutuyordu...

Ruhi hikayeleri suratle okuyup bitirdikten sonra basini kaldirir kaldirmaz, bir saattir bu ani kollayan Ali hemen konusmaya basladi. "Asil garip olan, bu hikayelerin OBA'ya hangi kanaldan girdiginin belli olmamasi... Bu hikayelerin nereden geldigini arastirdigimda hep sahende diye ozel bir adres farkettim... sahende adresine ulasmaya calistigimda ise hep ayni ifadeyle karsilastim. 'Bilinmeyen Kaynak... sifresiz Giremezsiniz'. Bunun da ne anlama geldigini sanirim biliyorsunuz." "Hayir" dedi Ruhi kayitsizca... Ali derin bir nefes alarak cevapladi: "OBA'ya bir satir dahi yazi girseniz, isteyen herkes sizin bu yaziyi hangi adresten girdiginizi ogrenir... Bu, Gaip Ana Bilgisayari ilk kuruldugunda ilk Baskan tarafindan konulmus bir seffaflik ilkesi. Sadece cok ozel durumlarda, adresler icin sifre kullanilir. Bu da ancak Gaip Yonetiminden alinacak bir izinle mumkundur... Mesela polisin iki tane sifreli kanali vardir. Biri ic iletisim, ikincisi de arastirilan cinayetler icin tutulan tutanaklardir. Ama bu dosyalarin basinda 'Gaip Guvenlik ozel' yazar... 'Bilinmeyen Kaynak... Sifresiz Giremezsiniz' ifadesi bunun gayri resmi bir kurum oldugunu gosteriyor... Bu kentte sifre kullanabilen gayri resmi bir kurumun ya da bir kisinin bu izni sadece ve sadece Gaip Baskan'indan alabilecegini soylememe bilmem gerek var mi?"

"Ne yani, 11 cinayet de Baskan'a mi cikiyor sence?"

Ali'nin birden yuzunun rengi degisti ve boyle bir sey iddia etmedigini, ayrica katillerin belli oldugunu soyledi... "Benden katilleri belli olan ve ayrica organize bir suc olmadigi cok rahat ispatlanabilecek 11 ayri cinayette ortak noktalari arastirmami istediniz.. Ben de arastirdim. Yaptigim tek sey bu... Baskan'dan kimlerin sifre izni alabildigini ben nereden bilebilirim ki?"

Ruhi, Ali'yi sakinlestirdikten sonra ona dansoz sahende'nin gercekten yasayip yasamadigini sordu. Ali, "Yasasa bile artik dansetmiyordur herhalde... Hikayeleri benim cocuklugumda bile anlatilirdi. Ama yine de bakabiliriz." Ikisi birlikte OBA'ya girip cok fazla ugrasmadan Gaip kentinde sahende isminde tek bir kisinin dahi yasamadigini ogrendiler... Ama Ali'nin onerisiyle sadece "sahende" ismini vererek yaptiklari bir genel taramada bu isimle kayitli bir dosya buldular... Bu dosyada yine Kirmizi imzasi tam 11 tane hikaye vardi. Bunlarin cogu dun gece Cemal'in Ruhi'ye anlattigi hikayelerdi ve hikayelerin kahramanlari 11 cinayetin katillerinin isimlerini tasiyorlardi. Ruhi 1. cinayetin katilinin adinin Ali Hasan oldugunu hatirlayip gulumsedi. Dosyanin giris kanalina baktiklarinda ise Cemal diye bir adresle karsilastilar. Bu adrese girmeye calistiklarinda karsilarina yine ayni ibare cikti: "Bilinmeyen Kaynak. Sifresiz Giremezsiniz." Cemal adresinden gelen 11 hikayenin tumu cinayetlerden uc gun, sahende adresinden gelen hikayelerden de bir saat once OBA'ya cikmisti...

Birileri iki ayri sifreli adresten OBA'ya ayni gun icinde once kurbanlarin ismini, bir saat sonra da katillerin ismini giriyordu. uc gun sonra da Siyah Pence usullerine gore cinayetler isleniyordu... Isin icinde, ikisinin de bir efsaneden ibaret olduklarini sandiklari Siyah Pence olabilir miydi? Kesin olan tek sey, Baskan'a ya da onunla ayni seviyede bir mevkiye kadar uzanan iki sifreli OBA adresi vardi: sahende ve Cemal... Ali'nin bilmedigi ama Ruhi'yi daha da allak bullak eden baska bir sey ise bir gun once Eski Gaip'te yasadiklariydi.

Ruhi, aralarindaki sinir bozucu sessizligi bozarak Ali'ye herseyi anlatacagini soyledi. "Bilirsin cesetlerin cok sey soyledigine inanir ve her gece mutlaka OBA'da dolasip o gun icinde islenen cinayet vakalarinda cekilmis ceset resimlerine bakarim... Bundan dort ay once birden basi tahtaya carpilarak oldurulen birini gorunce, yani simdi artik yedinci cinayet oldugunu bildigimiz vaka karsima cikinca, sasirmis ve bir deja vu duygusu yasamis, yine de ustune dusmemistim. Ama ertesi ay 8. cinayeti biraz arastirip bazi ortak noktalar yakalamaya basladim. Geriye giderek diger cinayetleri de arastirdim... Ama arastirmalarim cok yavas ilerliyordu cunku o siralar isim basindan askindi... ustelik polis katilleri yakalamakta hic zorlanmiyordu. 9. cinayetten sonra, bu kez oldurme seklini arastirmaya basladim... Emekli bir cinayet masasi detektifi, cocuklugunda okudugu Siyah Pence isimli resimli romanlarda bu tur cinayetlerin yer aldigini hatirladi. Hatta sefle bile bir sohbet esnasinda konustum bunu..."

Birden bir sey hatirlamis gibi durdu ve Ali'ye evvelsi sabah arabali devriyeyi evine kimin gonderdigini bulup bulamadigini sordu. Ali, "Sadece ust duzey yoneticilerin kullandigi bir kanaldan geliyor emir. Ya bizim sef ya da bir baskasi."

"Tuhaf" dedi "cok tuhaf. Ya biri benim bu olayi cozmemi istedi ya da..." Sustu... Ali, daha da tedirgin olmustu. Biraz usteledi ama detektif Ruhi baska bir yerlerdeydi sanki... Ali onun ilgisini cekebilmek icin bir ay sonra islenecek 12. cinayeti engelleyebileceklerini soyledi. Ruhi, aniden ona bakip gulumsedi. "12. cinayet islenmeyecek. Hersey bitti. Operasyon tamamlandi artik." dedi ve Ali de Ruhi'nin bekledigi soruyu sordu: "Ne operasyonu?"...

Detektif sakince gulumsedi, bir anda butun tedirginligi kaybolmustu... "Bundan sonra neler olacagini hic bilemiyorum aslinda ama emin ol, bir daha benzer bir cinayet islenmeyecek... Sana herseyi tek tek anlatacagim. Ama once burayi terk edelim, canim sigara ve kahve istiyor."

Birlikte teras katindaki kafeye gittiler. Ruhi, kahvesinden ilk yudumu aldi ve "Bu sabah yeterince Siyah Pence efsanesi okumamissin" diye basladi. "Isin sirri resimli romanlarda... Onlara da OBA'da rastlayamazsin. Emekli detektif Siyah Pence adli resimli romanlardan bahsedince, merak edip arastirdim. Buyuk Kutuphane dahil hicbir yerde bulamadim. Birisi ancak birkac ozel koleksiyonda bulabilecegimi soyledi. Ben de gunlerce sehirdeki butun sahaflari dolastim." "Neden OBA'ya bir mesaj birakmadiniz, hemen cevap gelirdi." diye atildi Ali.

"Tedbirli olmak zorundaydim... Sonunda bir sahaf bana elinde yuz elli yil once yayinlanmis 11 tane Siyah Pence cildi oldugunu soyledi. Ama bunlari satamayacagini ve sadece gosterecegini soyledi... Dukkanin arka odasinda hepsini tek tek okudum. cok eglenceliydi. O zamanlar hic ciddiye almadigim ama az once herseyi cozmemi saglayan bilgileri de o ciltlerden ogrendim. Siyah Pence gizli bir teskilat. Tepesinde de kentin 11 ayri bolgesine hukmeden 11 tane sef var. Hepsi de Kirmizi'ya bagli... Ama hicbirisi Kirmizi'yi tanimiyor. 11 sef her ay toplaniyorlar ve yaptiklari isleri sifreli bir metine donusturup Beyrut'taki bir adrese postaliyorlar. 10 gun sonra da Kirmizi'nin sifreli metinlerini iceren bir mektup geliyor. Eski Gaip kuruldugundan beri surup giden bir sistem bu... Yeni seflerin kim olacagina da yine Kirmizi karar veriyor. Kirmizi'nin tahtinin da buyuk ihtimalle babadan ogula gectigi tahmin ediliyor. Seruvenlerden birinde, 11 sef biraraya gelip Kirmizi'ya ihanet etmeye karar veriyorlar. Ona hicbir sey soylemeden kenti diledikleri gibi idare etmeye basliyorlar... cok gecmeden, her gun biri olmak uzere 11 gunde 11'i de tek tek olduruluyor.

 

Hosted by www.Geocities.ws

1