Þifre

  Bir Ogle Uzeri - Sedef Erkman

 

Ogle yemegi saati. uc kisi bir lokantada yemegimizi bitirdik. Kahvelerimizi icerken hesabi odedik. Arkadaslarimdan biri kredi kartinin gecenlerde neden oldugu bir sorundan bahsediyor. Lokanta oldukca kalabalik, bir kac kisi masa bekliyor. ustumde bir agirlik var, arkadasimin anlattiklarini yarim kulakla dinliyorum. Gozum o sirada kapidan giren kadina takiliyor. Etrafi hizla suzdukten sonra, kapiya en yakin ve tek bos iskemlesi olan masa bizimki oldugundan olacak, yanimiza yaklasiyor ve oturuyor. Biz bir kac saniye suren soru dolu bir sessizlikle ona bakiyoruz. Kadin merakimizi gidermekte gecikmiyor, "Bir sigara istiyorum, bir sigara verir misiniz?" Kadina bos bos bakiyorum. sisman, giysileri oldukca pis, saclari kecelesmis, cildi soguktan kurumus. Etrafa yaydigi icki kokusu durumu biraz olsun acikliyor. Icimden bir ses kadinin sadece o ana mahsus olarak sarhos olmadigini, zaten alkolik oldugunu soyluyor. Ne garip, yasini tahmin etmek zor. Otuzlu yaslarinda da olabilir, ellilerinde de. Aslinda ellisine daha yakin duruyor. Gazetede diyet konusunda okudugum bir yaziyi hatirliyorum birden, fazla kilolar insani oldugundan yasli gosterirmis.

Kadin ilgisizligimize icerliyor, istegini bu kez yuksek sesle tekrar ediyor. Kadinin omuzunun ustunden tezgahin arkasinda duran ve lokantanin yetkili kisisine benzeyen adamin bize dogru baktigini goruyorum. Yuzunde sikintili ve kizgin bir ifade var. Kadin hala bizden olumlu veya olumsuz bir cevap alamadigindan olacak, "Sadece bir sigara istiyorum, tecavuze ugradim iki gun once, yardim lazim bana" diyor. Arkadaslarimla bakisiyoruz, etraflarina bakiniyorlar, canlari sikkin. Biri sonunda bir sigara vermeyi akil ediyor. Kadin sigarayi aliyor, cabucak yakiyor, derin bir nefes aliyor, sanki hayatta bu nefesten daha cok ihtiyaci olan bir sey yokmus gibi. Ardindan sigarayi cabucak sonduruyor, "Icki istiyorum" diyor bu defa, "Tecavuze ugradim". Bana dogru yasliyor bedenini, basi omuzuma degiyor, aglamasinin sessiz sarsintisini farkediyorum. Bedeninin agirligi kadinin varligini kesinlestiriyor. Yavasca uzaklastiriyorum kendimden, karsiliginda bir icki ismarlamaya karar veriyorum.

Lokantanin yetkilisi sonunda yanimiza yaklasiyor. Kadindan kurtulamamanin verdigi sikintidan bizi kurtarmaya hevesli bir hali var. Sonucta burasi onun yeri, boyle nahos bir sorun onun sorumlulugunda cozumlenmeli. Elimle isaret ederek adami durduruyorum. Arkadaslarimdan biri saatine bakarak ayaklaniyor. Gec kaldigini soyleyerek toparlaniyor. Arkasindan bakarken onu hic boyle hizli hareket ederken gormedigimi dusunuyorum. Yoksa bana mi oyle geldi?

Diger arkadasima birer kahve daha icecek vaktimiz oldugunu soyluyorum. Omuzlarini belli belirsiz silkerek "Olur" diyor.

O sirada kadinin gercekten tecavuze ugrayip ugramadigi geciyor aklimdan. Dogruyu soylemiyor olabilir. Bu tipler para icin yuzlerce degisik hikaye anlatabilir. Bir defasinda, her gun kullandigim otobus duraginin yakininda bir kadin beni durdurup, hastanedeki annesini ziyaret etmek icin otobus bileti alacak parasi olmadigina beni inandirmisti. Daha dogrusu tam olarak inanmamistim da biraz bos bulunup cebimdeki bozukluklari vermistim. Sonra ayni kadini ayni yerde ayni hikayeyi baskasina anlatirken gordum. ustelik o aralar para sikintisi cekiyordum. Bunun anlattiklari dogru mu? Ickiden sonra ne isteyecek? Para mi? Kadin sanki dusuncelerimi okuyor. "Bana inanmiyorsunuz, tecavuze ugradim. Kapiyi caldi, actigimda zorla iceri girdi. Beni bayiltti. Ayildigimda her taraf kan icindeydi ve yanimda bos bir vazelin kavanozu vardi". "Senin evine mi geldi?" diye soruyorum. Madem oturuyoruz, ilgi gostereyim. Arkadasim da mezardan gelen bir sesle "Korkunc bir olay. Insanin basina gelebilecek en kotu sey" gibilerinden birseyler geveliyor. Bir yandan da yan gozle sokagi seyrediyor. O sirada disarida olmaya can attigini dusunuyorum.

Ortaliga yayilan sikintidan kurtulmak icin garsonu cagirmaya karar veriyorum. Goz goze gelebildigimde elimle isaret ediyorum. Yanimiza gelmeye tereddut ettigini farkediyorum. Asagi siniftan biriyle oturuyor olmamiza bozulmustur. Bir sure burada yemek yemeyelim, belli ki ayni saygiyi gormeyecegiz. Garson sallana sallana geliyor. Iki kahve ve bir de icki istedigimizi soyluyorum. Sonra kadina ne icmek istedigini soruyorum. Garson kadinin cevabini beklemeden ona servis yapamayacagini soyluyor. "ozur dilerim ama fazlasiyla icmis bile". Sanki kadinin sagligiyla cok ilgili. Yan gozle patronuna bakiyor oysa, bu kararli hareketiyle puan toplayacagindan emin. Kadin o sirada telefonla konusan patronu gorup ayaga firliyor. "Polis. Polisi mi ariyor yoksa?" Hizla kapiya dogru ilerliyor. Bir kac saniye sonra caddenin kalabaliginda kendi sefaletine dogru gozden yitiyor. Garson, arkadasim ve ben sessizce bakiyoruz arkasindan bir sure, rahatlamis. Belli ki bir kac sigara, bir icki, insani bir temas, biraz ilgi ariyordu, hic bir cekici yani olmayan bir alkolik icin bulmasi zor seyler..

Lokantadan ciktik, vitrinlere bakiyoruz konusmadan. Indirimli satislarin son gunleri, gecenlerde begendigim ayakkabiyi alsam mi? Tabi uygun numarasi kaldiysa. Ayagim 41 numara olsaydi keske, onlar her zaman bulunuyor, 41 numara giyen az kisi var. "Sence anlattiklari dogru muydu?" diye sordu arkadasim. "Bilmem, herhalde degildi." diye cevap verdim. "Bu tipler cogaldi, eskiden hic gorulmezdi etrafta." dedi. "Evet, hakikaten oyle".

Bir sure daha sessizce dolastik.

 

Hosted by www.Geocities.ws

1