Þifre

  'Martilar Alcaktan Ucacak' - Pinar Turen

 

Televizyonun tek kanaldan siyah beyaz yayin yaptigi donemler nedendir bilinmez II. Dunya Savasi filmlerinin bombardimaniyla doluydu. cocuklugumun ilk film kategorileri kovboy (artik asla dayanamiyorum), ask (inanilmaz teatral) ve savas filmleriydi. II. Dunya Savasi filmlerinden ise aklimda kalan, Nazilerin igrenc, savas denen seyin kotu, askerligin ise zor olduguydu. Ne yalan soyleyeyim II. Dunya Savasi sirasinda dunyanin herhangi bir yerinde yasamadigim icin cocuk kafamda bayagi mutlu olurdum zira seyrettigim yuzlerce filmden anladigim bu lanet savasin Pasifikteki ucra bir adadan, Avrupa'nin kucuk bir kasabasina kadar heryere sizdigiydi. O gercek bir dunya savasiydi. Bu arada onca savas filmi icinde elbette savas teknikleriyle ilgili de binlerce bilgiye sahip oldum. Bunlar arasinda kucuk kafamin bir turlu cozmeyi basaramadigi sifreli mesajlari duz yazi gibi okumayi basaran istihbaratcilardi. Yanyana inanilmaz derecede anlamsiz duran bir takim kelimeler, sayilar veya sacma cumlelerden net mesajlar cikartiyordu bu zeki insanlar. Mesela "martilar alcaktan ucacak" gibi bir cumleyi okuyan sifreci "hava saldirisi bu gece gerceklestirilecek" gibi gayet isabetli bir mesaj cikartabiliyordu. Verilebilecek onbinlerce mesaj turu oldugu icin her kaliba bir mesaj mantiken imkansiz gorunuyordu, her kelimeye karsilik gelen baska bir kelime olasiligi ise insan beyninin hafiza sinirlarini zorlayabilirdi. Peki ya rakamlara ne demeli! Rakamlarda sakli mesajlar en az remil kadar tuhafdi.

Derken daha degisik filmlerle birlikte, daha degisik sifreler ogrenmeye basladim. Kuskusuz benim icin en ilgincleri ozellikle eski Misir uygarligi ile ilgili hafif arkeolojik olan filmlerde (ki en mukemmel ornegi 'Kutsal Hazine Avcilari'ydi) rastlanan turden sifrelerdi. Arkeologlar da bir cesit sifre cozuculerdir ve genelde tesaduf ve sansin da yardimiyla -mesela tapinagin icinde yururken ayaga takilan bir cubuk kacis aninda iki tas arasina sikisir ve bir anda yerler titrer, duvarlar yarilir, tozlar kalkar ve ne anlama geldigini bilemedigimiz bir guc gosterisi sonucu tapinagin binlerce yillik sirrini elinde tutan sifre cozulur.

Savas filmlerinden macera filmlerine, mistik oykulerden uyduruk yarisma programlarina kadar her turden orneklerini gordugum ve genelde cozemedigim icin de ilgi alanima giren sifre oyununun en mukemmel ornegine 'Puslu Kitalar Atlasi'nda rastladim. Yeraltindaki varligini yerustunde inanilmaz oyunlarla surduren istihbarat orgutunun lideri olabilmek icin "bir dairenin capina oranini ifade eden sayiyi 666 haneye kadar hesaplayabilmelidir" zira ancak bu yetenege sahip bir insan sifreli mesajlari okuyabilir. Ben anlayabilmekte dahi zorlanirken bazi insanlarin bu ustun zeka oyunlarini bulabilmeleri insan beyniyle gurur duymami saglasa da aslinda sifre cozememe saplantimin bu hayranligimi percinledigini biliyorum. Aslinda 2 x 2 = 4 de bir sifre, tipki DNA zincirleri, kromozomlarin XX veya XY olarak yanyana gelmeleri atomun parcalanabilmesi gibi.

Dogada sakli binlerce sifreyi cozme yolunda iri adimlar atmis insanoglu icin yeni sifreler uretmek de cok zor degil. Bu arada sifre cozmekte insanlardan daha ileride olan yaratiklar da varmis. Mesela insanoglu (teknolojinin yardimi olmaksizin) halen bebek cinsiyeti belirlemekteki sifreyi cozebilmis degil. Oysa timsahlar bunu cozmusler. Vucut isisina gore cinsiyet belirleyen timsahlar yavrunun cinsiyetine hukmedebiliyorlar.

Insan beyninin isleyisine en yakin gorunen ise kuskusuz bilgisayarlar ki kendileri oldukca usta sifre cozuculer, ustelik varoluslari da sifreye dayaniyor. cagdas bir ekol olan bilissel psikoloji, bilgisayarin ilerlemesiyle dogru orantili olarak yildizi parlayan bilimlerden. Isi insan beynini bilgisayar gibi kodlayarak cozmek. Bilissel psikolojiye gore aslinda hersey beynimizde basliyor ve bitiyor: duygu, ruh, davranis, beceri vb beynimizdeki kodlardan baska seyler degil aslinda. Sadece sifrelerde gizli bilgi var. Ve muthis sifreci beynin sifresini cozebilmek icin binlerce bilimadami ve bilgisayar elele vermis cabaliyorlar. Ben yine de onlar kadar emin degilim. Siki bir pozitivist ama nacar bir romantik olarak hala insani bilgisayardan ayiran birseyler olduguna inaniyorum.

Hayatta cozulmesi en zor sifrenin ise insanin ta kendisi olduguna ictenlikle inaniyorum. Ustaca hazirlanmis, kurnazlik dehasi bir sifreyi bile dogru mantik yuruterek ve akilci davranarak cozebilirsiniz. Ama gelin gorun ki insan beyninin sifresini cozmek hic de kolay degil. Ne de olsa iki arti ikinin dort ettigini dusunmeyi bulan bir yapi var karsinizda. onceleri bilgisayarlarin insan beyninden yola cikilarak gelistirilebilecegine inanirken, simdilerde kendi icinde gelismeye devam eden bilgisayar teknolojisine bagli olarak insan beyninin anlasilabilecegine inanmaya baslamam, cok azi kesfedilmis insan beynine duydugum saygidan ileri geliyor olsa gerek. Ben bu satirlari yazarken biryerlerde mucizevi bir yonga (chip) daha bulunuyor ve sifreye bir adim daha yaklasiliyor (veya bir sifre daha cozuluyor). Insan beyni hic durmuyor, hep uretiyor.

Beynimizin disa vurumu davranislarimiz ise bilgisayarlardan daha fazla bilgi alanima girdiginden, uzun sure insan davranislari ve kisilik denen seyle ilgili atip tutmalarim da oldu. Kendimi kucuk bir Freud olarak gorup, kisilik ve insan tahlilleri yapmaya kalkismanin yani sira inanilmaz basarili bir Ôinsan sarrafi' oldugumu zannetme komikligini bile yaptim.

Ama insanlar beni hep sasirttilar. simdi zamanimi kendi sifremi cozmeye adadim desem yalan olur zira cocukken anlayamadigim mesajlar gibi insanlari da (kendim dahil) cozemiyorum. Isin asli Freud dahil kimsenin de cozebildigine inanmiyorum. Doganin en buyuk sifresi insan beyni kodluyor, kodlaniyor, cozuluyor ama sirrini asla ele vermiyor. En azindan simdilik.

 

Hosted by www.Geocities.ws

1