Þifre

  Estigince - Sedef Dicle Yasatilan

 

Bir kumasi ozene bezene dokurken birlikte, birden sivri, keskin bir yerlere taktiriveriyoruz onu. Ve kumas narin, kumas ince... Firlatip atmak bize yakismaz. Her seferinde bastan tutmaliyiz yolumuzu. Umutla, inancla, direncle, sevgiyle... Insan insana beynindeki soyut semalarla yaklastigi surece, kimse bir digerinin dil ve dusunme cevresine, evrenine giremez. Peki insan insan'a nasil ulasacak?... Bir nehrin yatagini bir gecede degistirip, icinizdeki ahirlardan gecirebiliyor musunuz? Insansiniz o zaman...

Logos ve alogos yolculari: katharsis'e devam: Beni belirleyen etmenleri saptayabildigim olcude onlardan kurtulup ozgurlesecegimi saniyordum. Oysa hos ve bos bir dusmus bu. Madem ki yasa var -hem icimizde, hem disimizda- madem ki bizi belirleyen seyler kendi secimimiz degil buyuk oranda, ozgurluk'un ne anlami kalir ki...

Trajik bir son mu bekliyor bizi, yoksa bir happy end mi? 0 Deus Ex Machina bir gun sahnemize inecek mi? Farkinda misiniz bilmem... Bir yandan okuduklarinizi icsellestirirken; ote yandan kendi psikolojinizi dissallastiriyorsunuz felsefe yaparken...

Kendimize tutsak olup gidecek miyiz?

Eger yeniden baslayabilseydik yasama, kendinizi secer miydiniz birkez daha?

Buz daginin altini gormuyorsun. Yalnizca kucucuk bir bolumunu kavriyorsun yasadiklarinin... Denetim sende degil. Belleginde, genlerinde, fizyolojinde, cevrende, toplumda, cagda, duzende... Ve dilde: yasalari sen koymadin, sen belirlemedin kurallari. Senin belirleyebildigin kendin, belirleyemediklerine oranla okyanusta bir damla...

Neyi, nerde, ne zaman, neden ve nasil soyledigini bilmiyorsun: neyi niye istedigini; ne zaman, nerde, nasil, nicin, oyle eyledigini bilmiyorsun: Bundan daha buyuk karamizah olur mu hayatta... Sinirsiz bir ozgurluk arayisi ve kuraltanimazlik, yogun bir isyan insani bosluga, hiclige goturebilir. Fazasiyla ozerk bir yapilanmaniz varsa, bunu diserklikle dengelemeniz gerekir.

Korkularimizin elinde oyuncagiz her birimiz... Ayirimina bile varmadigimiz ve cok da karmasik olmayan icsel ihtiyaclarimizin, ic buyruklarimizin, elinde tutsagiz. Kendi kendimizin kuklasiyiz. Insan: Kukla oldugunu anlayabilecek denli akilli bir kukladir.

Her sey cok karmasik... Ve her seyi oylesine basite indirgiyoruz ki... cikmaz sokaklari bilginin... Beni kendime cikaramadiktan sonra, baska yollara acilsa da yolum, bana ne... O benim yolum degilse eger, bana ne Japonlar'in otobanlarindan...

Gunluk, siradan ugraslarla belleksiz, istemsiz, zayif, kendi kendine mahkum, tutsak!.. Gecip gidiyor zaman...

Biz ki tek bir mevsimin, tek bir iklimin, tek bir cografyanin insanlari degiliz. Yazdan kisa, kistan yaza gecebilir, ovadan daga cikip, dagdan vadiye yuvarlanabiliriz. Kurtulusumuz felsefede, sanatta... Tek umarimiz yaratmak bizim. Bu insanlar bu eserleri nasil yaratmislar sizce? Derinliklerini ortbas ederek mi? Gizlenerek mi, kendi gozlerinden bilec... Bu insanlar herseyden once, yasamislar! Ne yaptilarsa, yurek gucleri ile yapmislar...

Korku ve kaygilarimiz, duygulanimlarimiz, bastirdiklarimiz yonlendiriyor hayatimizi... Bizi biz yapan seylerin cogu, bilinc disimizda...Yine de rasyonel oldugumuza inandiriyoruz kendimizi. Gormezden geliyoruz yasamdaki irrasyonelligi... Hem felsefi bir tavir rasyonalizasyon, hem de -ne tuhaf!- bir savunma mekanizmasi... Artik rasyonel cerceveleri parcalama zamani: Kukla olmaktan baska yolu var mi?

Omrunun kalan kismini kukla oldugunun bilinciyle gecirecek bir kukla: Iste ben!

Gozleri dogustan gormeyen birine renkleri anlatmak kadar zorludur, kendini bilmeyene insan'i anlatmak. Denizin resmini bile gormemis bir kimseye deniz ne ise; kendisiyle yuzlesmeyen, yuzlesemeyen icin, insan da odur.

Hersey yarim yurum, hersey carpik curpuk, hersey yanilsamali... Hep nesnel, hep rasyonel. Hep olculu ve tutarli olma cabalari boguyor beni... Hicbir zaman kendim olmadigimi, olamayacagimi biliyorum... Bilinc disimin, o koskocaman irrasyonel dunyanin mantigimi nerde alip nerde biraktigini, nereye surukledigini ve nerede ise yaramazlastirdigini bilemiyorum.

Dus ve gercek, yanilsama ve dus, gercek ve yanilsama ic ice...

Bir dalgic, kiyisindan denize baktigi zaman digerlerinden ne denli farkli bir gorme gucune sahipse, siz de o kadar farkli bir yaklasim sergileyin insanlara karsi...Lambanin dugmesine dokundugunuzda, oraya gelen elektrik akiminin nasil isiga donustugunu, o akimin nasil uretildigini, ta baraj sularindaki seruvenine dek geri goturerek dusunemiyorsaniz, kendinizi ve insanlari yargilamaktan kacinmazsiniz. Oysa bu sureci goz onune aldiginizda, her turlu moral deger yargilarinin yuzeyde kaldigini siddetle ayirimsayacaksiniz.

-Insanlari seviyor musun?

-Evet, seviyorum.

-Ben sevmiyorum. cunku onlari tanimiyorum. -Insanlari seviyor musun?

-Az seviyorum...

-Ben seviyorum. Kendimi ve onari tanimama karsin:..

Ortak bir dil kurma umudu, inanci ve istencini bizde dogurabilen kisidir, dost. Yasami anlamsizlastirmak da, anlamli hale getirmek de insanin kendi elinde... Insan, yasam anlayisini kendi yaratir; anlamini kendisi uretir: Ah zavalli kukla ah! Kukla oldugunu anliyor ama kabul edemiyorsan, kim ne yapabilir ki... Yine de UMUT bitmiyor; kukla olmaktan kurtulma umudu... Yoksa nasil cekilirdi yasam?

Belli cevrimler icinde akiyor zaman... cevrimler!...

Soru/n: Gecmisin simdiye, su ana olumsuz mudahalesi engellenebilir mi? Gecmisin ilmegi her an boynumuzda! cikarilip atilabilir mi?..

Ah bu kipirtisizlik!..

Beni fazlasiyla heyecanlandirdi mi bir kitap, birakirim okumayi... Dayanamam! su siralar okuyamiyorsam, tutkumun beni alt ust edip suruklemesinden degil bu... Yuregimin kabarip, duyarliligimin artmasindan. Siz kalbi sonukler!... Anlamiyorsunuz.

Sozcukler!... Hem dusmanimiz, hem dayanagimiz.. Sozcukler.. Onlara mahkumuz. Yanilsamalara, yanilgilara, gorecelige mahkumuz.. carpitmalara, yalanlara, zaaflara; aliskanliklara, kaliplara, putlara... Mahkumuz! Onlarsiz, belki daha insanca yasanabilirdi yeryuzunde. Ama sozcukleri terkettigimiz noktada, cilginlikla basbasayiz... Iletisim kurun!

Ah bu gec kalmislik duygusunun ezinci...

Soru: Iki INSAN -eger felsefeci iseler- aralarina giren putlari devirebilirler mi? Yanit: Guldurmeyin!... Bunun icin uzman birer psikanalist olmalari gerekir once...

Konustugumuz herseyde bir bulaniklik, bir belirsizlik , biraz yalan yanilsama, biraz ictenlik, biraz da sahtelik var. Sozcuklere dokulebilenlerin inanilmazligina inanmak da guc ama... Asil gercek, soylemeyediklerimizde ve belki hicbir zaman da soyleyemeyeceklerimizde. Asil gercek, zamaninda dile dokulmeyende... Neden hep gecikiyoruz birbirimize?

Dile getirdiklerimin hicbirinin dogruluguna inanmiyorum! (Saydam, durust ve nesnel insanin paradoksu......)

Birakin gulsunler!.. Biz once kendimize gulmemeyi ogrenelim! Kendimize katlanarak yasamasini ogrenelim; cunku tek kurtulusumuz bu... Butun mesele kendimizle kurdugumuz iliskide..! Gunluk uyarimlar cercevesinde yasiyoruz. Darligimiz, sigligimiz, yoksullugumuz bundan... Ancak; agirliklarimizi kaldirabilmemizi de yine buna borcluyuz.

Hava boslugunda yetisemez, gelisemez insan. Daha cok uyaran lazim, daha cok uyaran...

Sacmalamaktan korkmanin yolu. oncellikle kendini ve baskalarini yargilamayi ogrenmekten geciyor.

Ve goz gormek istedigini gorur ancak. Kulak isitmek istedigini isitir...

Ikiye ayirabiliriz iletisen insanlari: Beden dilindeki ve sozlerdeki metinalti anlamlari sezgisel olarak yakalayip, ona gore konusmalarina yon verdiginin ayiriminda olanlar ve olmayanlar... Siz hangi kategoridensiniz?

Sozlerinin metinalti anlamlarina kafa yormayan, konustugu kimselerin boyle bir sezinleyis ve refleksiyon icinde olduklarini, olabileceklerini aklina bile getirmeyen, kendi bilincaltinin derinliklerinden habersiz, yalinkat konustugunu sanan bir insanla kurdugunuz iletisim ve iliski, ne kadar derin, ne kadar verimli olabilir ki!..

Bu dunyada yikim varsa, savas varsa, iskence varsa... Tecavuz varsa, fasizm varsa, dusmanlik duygulari varsa; ask, tutku adina ne derseniz deyin ("Benim aklima bir ad gelmiyor!") evet ask da olmak zorunda...!

Sevdiklerin seni harcadiginda, nicin boyle bir trajediye yazgili oldugunuzu anlayabiliyorsan eger, ne kadar agir gelse de katlanabilirsin. Anlamak bir yerde, katlanabilmektir.

Susuyorsunuz, susabiliyorsunuz: Gucunuz burdan geliyor. Susmuyorum, susamiyorum: Gucum burdan geliyor. Ic ozgurlugun yolu nerden geciyor? Dolu dolu yasamak nedir ki, kalbiniz bossa...

Ah su gozlerimin kor noktasina takili kalan dunya...

Haydi durmayin ! Diri diri gomun kendinizi.

Bahar gelmis bu arada! Dallar yesermis.. Nice firtinalara direnen tohum birdenbire acivermis. Kuruyup gidenler kimin umrunda...

Soysuz ve kirletilmis bir dunya sizi bekliyor. Soylulugunuzu ve safliliginizi sinamak icin...

Hic bir seyi kavrayamiyorum. Hersey cok uzagimda olup bitiyor sanki. Belki de cok yakinimda? Aynasiz, kendime, yuzume bakamiyorum. Artik aynalari kirma zamani.

Gecsin bakalim zaman, bu yeralti koyunde... Bu inde her gecen an, biraz daha olumum geciyor, gececek. Her keresinde geri donecegim mezarima; yasam her kezinde beni icime firlatip atacak... Icimdeki o kor kuyuya... O denli yaklasmistim ki kendime... O denli kirmistim ki yabancilasmanin gucunu... Tam uzattim ellerimi; tam dedim ki: Iste ben : Kalakaldim:omrumun kalan kismini, kukla oldugunun bilinciyle gecirecek bir kuklaydim. En cok tanidigimi sandigim anda, yabancisi olmustum bu dapdar, karanlik hapishanenin... Ele gecirmek uzereydim ki tam, kacip gitti, kanadi kirik bir kus gibi kalakaldim... Digerleriyle yollarimiz ayri olsa da, yasantilarimiz bizi hep o yabanciligin cikmazinda birlestirmiyor mu? Ben o cikmaza, kendime acilan nice yollardan sonra ulastim, eger bu bir ayricaliksa. Artik ters yollara dalma zamani... Kendimden otelere kacma zamani artik... O zaman belki -kimbilir- belki o zaman bulacagim kendimi. Ah bu kacmis firsatlarin uzuncu...

Kendini kimseye birakmadiysan simdiye degin, kacmis firsatlari gecmisin, gelecege de tasinacak. O ketler insanlarla aranda, hep ucurum yaratacak. cag bilgi cagi. Anlamli ile anlamsiz, onemli ile onemsiz, degerli ile degersizi birbirinden ayiramayanlarin cagi. Bunlarin dis gucler belirliyor, bizim yerimize...

Coklari kendileri olduklarini iddia ederler. Bense iste kiriyorum kozami. ciplagim! Ve biliyorum ki asla, ciplak olamaz insan. Kozamin kiriklari mi batiyor yuregime ? Hamligim mi ? Meger hala bende de varmis, asagilik ve ustunluk duygulari...

Demek acilip ciceklenmeye basladiniz? Ne duruyorsunuz oyleyse? Yapilmasi gerekenleri yapmak gerek: Bogazlayin!

Yeni bir dil gerek bize...

Sadece sen varsin... Ve senden oncesi, senden sonrasi yok. su an var yalnizca... su anda, burada sadece sen varsin ve bir tek sen yoksun.

Yasami daha anlamli daha yogun, daha verimli, daha zengin kilabilmek icin, simdiden hazirlanin olume.

Sataffatli renklere burumeden kendimi, paylasmak istiyorum seninle, icimdeki gokkusagini.

Susmanin gerekli oldugu yerde, susmayi becerebilseydik ve bir becerebilseydik eger birbirimizle konusmayi, bunca kan akarmiydi? Ah bu iletisim kazalari! Biliyorum, hedeflerimin pek coguna erisemeden olecegim... Bilmiyorum, hissediyorum bunu... Tanimak istedigim insanlar, gormek istedigim ulkeler, dinlemek istedigim muzikler, okumak istedigim eserler, tirmanmak istedigim daglar, yuzmek istedigim denizler, dokunmak istedigim tanrilar...

Yeniden kosma zamani... Kendimden otelere kacma zamani yeniden. Bu denli kusatilmisligimla mi? Nereye!

Benim daymonum ayri. Benim tahtam baska agactan. Her kukla, bilmeli kuklaligini. Madem ki degistiremiyorum daymonumu yazgimi... Benden ne, nasil sirayet etsin ki sana ! Bunu bir kez bile olsun getirmemeliydim aklima... Keske bunu O'na sorabilsem. En guzeli, ben sormadan O'nun soylemesi olurdu. Sormali mi, susmali mi?... Keske bunu O'na sorabilsem. Tutan ne peki? Ya birden oluverirsek birimiz... Gecikmemeli!

Artik pek birsey konusmaz olduk birbirimizle. oylesine sabitlestik ki birbirimiz icin... Asklarin yitmesi bundan... Insan her an farkli acilardan bakabilmeli sevdigine. Bu yuzden git! Git ve gonlunce yasa -ki birgun, daha zengin bir bakis acisiyla donebilesin bana... Unutma, birer deryayiz hepimiz.

Eger yeniden baslayabilseydim yasama, baska biri olmayi isterdim.

Kendi kuyumuzu kendimiz kaziyoruz, korkularimizla!

Onlar kazanacak sizi! Savasmak istemiyorsunuz. Ta bastan boyun egmissiniz, icinizdeki buyruklara...

Iste cekiyorum antenlerimi bilincaltinizdan. Rahat birakiyorum sizi ey insanlar. Buyrun bogazlayin kendinizi!...Yapamiyorum!

Yillar once bir dost soyle demisti bana: "Olmus esege tekme atiyorsun." Yillar sonra hala mi? Evet hala! Nedir bu icimdeki gudu? Neden kabullenemiyorum, duygularin olumunu? Benim asklarim olumsuz cunku ! Keske hepiniz sicak tutabilseydiniz yureginizi...

Derinden duyumsananlar soze dokuldugunde nicin yavan, kuru ve yetersiz kaliyorlar? Susmali mi, soylemeli mi? Secim sizin. Ama unutmayin ki, boguyor karanlik... Ve gecit yok Insana sustugunuz zaman. simdiye degin kimseyi sokup atmadinizsa hayatinizdan ve bitirmedinizse hicbir iliskinizi, bu, kimsenin sizin icin o denli onemli olmamasindan...

Onlari zorluyorum. Dayatiyorum dusuncelerimi. Ve korktugum seyleri isitiyorum onlardan. Raslanti mi bu? Gecmis yaralarin oluklarindan yuruyoruz kor topal. Konsere, baleye, operaya, tiyatroya, sinemaya, bir resim, bir heykel sergisine... Butun bunlara sosyalligimizi artttirmak icin degil, yuregimizi acarak gidebiliyorsak eger, kim bizden daha iyi bilebilir, sevismeyi..

Onlar kaybetmiyorlar cevrendekileri... cunku susuyorlar. Yerine ulastirilmasi gerekenleri ulastirmiyorlar; acmiyorlar kendilerini. Ben kaybediyorum... Kaybedecigimi bile bile... Son tahlilde kaybetmek ne; kazanmak ne? Onlar kisiliklerini yitiriyorlar susarak... Ben kendimi kazaniyorum.

Iste bagli ile bagimliyi birbirinden ayiran olcut: Biri, onurunu zedelemeden uzaklasabilir, ona 'hayir' dendigi zaman.. Digeri ise, gozu kapali suruklenir. Bir gun bakarsin ki; baslica 'kusur'un olmus, baslangicta seni O na ceken sey? !.

Sevgi sevdiklerinizin. odasina kirli ayaklarinizla dalmamayi ogretir oncelikle. Kendi sorumlulugunuzu tasimayi, gerektiginde uzaklasabilmeyi ogretik... Seven insan, uzerlerine yikiliverme tehlikesiyle karsi karsiya birakmaz hickimseyi... Sevgiyi bagimlilikla karistiranlar, kendi agirliklarini tek baslarina kaldiramayan kimselerdir.

Bizim isimiz sadece akilla, sadece bilgiyle degil; insanin ic dunyasiyla... oyleyse yuregimizden dokulmeli sozcuklerimiz. Bizim isimiz Ôis' degil; Ôgorev' degil, Ôodev' degil, Ôyukumluluk' degil, Ôkariyer' degil, Ôhirs' degil... Biz felsefenin seyyah neferleriyiz.

'Guzel' ve 'anlamli' yapitlar veren insanlar vardir; yasamlarina baktiginizda kupkurudurlar. 'Guzel' ve 'anlamli' yasamis insanlar vardir bir de... Onlar, yasamlariyla birer yapittirlar.

Icinizdeki boslugu doldurabildiniz mi bugune degin? Doldurabilecek misiniz, gormekten korktugunuz o ucurumu? Bilgi, akil ve nesnellik yeterli olabilseydi buna, herkes kendini atmazdi askin mayin tarlasina!...

Durmayin ciglik atin! Hepten sagir duvarlar arasinda kalsaniz bile... Bakarsiniz birgun bir duyan cikar! Ama siz yorulmak istemiyorsunuz. Iyi, susun oyleyse. soyle iyice bir dinlenin, olmeden once...

Dunyaya bakarken en genis aciya yerlesmek istediniz hep. Yerlestiniz de! Ve artik, sesiniz ulasmiyor yureklerimize. Kule tepesindeki hapisliginizle, mutlu musunuz? Siz kanadi kiriklar! Yuruyun bakalim...Ve basinizi hic kaldirmayin yerden. Alevden kanatlariyla ucanlarin ruzgari, gozlerinizi yakar.

 

Hosted by www.Geocities.ws

1