Þifre

  Olu Konuk - Idil Onemli

 

Ayet ayet inerken yildizlar dalgalara... Esrarli bir miriltidir, sularda ayisigi... Arinmaya calisirken asirlik kayalar yosunlarindan. Inatla tutunmaya calisir dalgalar. O, hasmetine boyun bukulen kayalara.

Erirken sekiller gokten vuran los isikta... Bir patika yolu seriliverir, kilim misalince kiyidan ormanin en kuytularina. Bir yilan gibi surune surune ilerler agaclarin arasindan, ormanin derinliklerindeki tepeyi tirmanir ve varir sakli kuyuya...

Uzaklarin tozunu bunyesinde barindiran ruzigar, eser dallarin arasindan, yapraklari uyandirmadan. Dokunarak haylazca kuyunun gevsemis cikrigina. Saklanir, yandaki yari yitik yari canli dallari yaprak yerine pacavralarla sarili agacin arkasina.

Eski kuyu uyanir. soyle bir esner ilk once. Sanki genisler egilir bukulur tastan orme dudaklari. Ruzigar uzak diyarlardan onune katip getirdigi bitmis bir gunu daha sarkitir, gecmisin kor kuyusuna. Sarkitilan gunler maya tutar masal oluverir kuyunun serin karanliginda.

Gorevini tamamlamis olmanin rahatligiyla ruzigar, savrulur ordan oraya. Bir yandan da uguldanir sabirsizca.

"Ben sana uzak diyarlarin batan guneslerini getirdim, tum yasananlariyla. Sen de bana mayaladigin gunlerden yogrulma tadi katmerlenmis bir masal anlat." soyle bir egilir bukulur, insanlik tarihinin bilgesi... Bir parca masal kopar karanlik bagrindan.

Ve soze baslar raviyani ahbar, nakilani asar ve muhaddisani ruzigar adiyla...

And olsun ki anlatacaklarim eskilerin yasam oykulerindendir ve gelecekte yasanacaklarin habercisidir. Umulur ki insanlar gecmiste yasayanlarin oykulerini goz onunde tutup kendilerini ihsanetsinler Zaten yasananlar yasanacaklarin icinde cozulen bir sifreden baska nedir?

Evvel zaman icinde kalbur saman icinde... Mevsimler donerken birbirine, bir semah ayini misalince... Eski memleketlerden birinde gelenekmis, eger bir kimseyi evine misafir cagirmak istersen, herseyden once konuk edilmek istenen kisiye bir somun ekmek gondermen gerekirmis. Bir adam da evine on kisi cagirmaya karar vermis. Gerekli hazirliklari yapmadan once oglunu cagirip eline on somun ekmek tutusturmus. Bu aksam dostlarini eve yemege davet etmek istedigini, verecegi adreslere somunlari dagitmasini istemis. cocuk on kisinin adini ve adresini ezberleyip evden ayrilmis. Bir bir ekmekleri dagitmaya baslamis... Dokuzuncu ekmegi de biraktiktan sonra, elinde kalan son ekmegin kime verilmesi gerektigini hatilayamadigini farketmis. Eve donemez azarlanmak var. Almis mi basini bir sikinti; ne yapacagini bilememek sarmis mi aklini. Ne yapmali ki, diye soylenmis kendi kendine...

En iyisi eve donmek... Ya babam kizarsa? Ekmegi yesem!... O zaman da on degil dokuz ekmek dagitmis olurum kabahatim ikiye katlanir bir de ustune ustluk. eve dondugumde yalan soylemek zorunda kalirim.Yalanin da boynuma gunahi asilir. Boyle soylene soylene dolasirken sehrin caddelerinde, care arayan gozleri bir gomute takilmis. Aklina gelen seyi yapip yapmamayi dusunurken.. Gomute bir iki adim daha yaklasmis. Ekmegi gomutun uzerine birakmis, Sonra da donup soyle seslenmis: Tanrinin arzusu boyle, bu aksam evimizdeki solene sende cagrilisin. Daha sonra da dingin bir sekilde evine donup babasina butun ekmekleri dagittigini soylemis...

Aksam butun alacasiyla cokunce sehrin ustune, babasi yemekleri bir guzel hazirlatmis. Konuklarinin gelmesini beklemeye baslamis. Konuklar birer ikiser gelmeye baslamislar. Dokuz konuk gelmis, onuncu konuk ortada yok. Ev sahibi bir yandan merak ederken davetlinin nerede kaldigini, bir yandan da misafirlerine onlar icin hazirlattiklarini sunuyormus. Sohbet ballanmis, merak dinmis, umit kesilmisken onuncu konuk solene gelmis. Geleni ne evin sahibi ne de konuklar taniyormus. Yine de yabanciya kimse birsey sormamis. Gece katmerlenmeye, uyku yavas yavas insanlarin koynuna girmeye basladiginda, yemekler yenip solen bittikten sonra, yabanci evine gitmek icin izin istemis.

Evin sahibi yabanci konugunu kapiya kadar ugurlamis. Ve tam ayrilacaklari sirada ona "Iyi yolculuklar." demis.

Yabanci bu dilege su yaniti vermis: "Tanrinin arzusu, boyle yarin aksam sen de benim evime konuk olacaksin."

Ev sahibi saskin bir suskunlukla misafilerinin yanina dondugunde konuklar sormuslar: "Taniyor musun onu." "Hayir." demis "Tanimiyorum ama yarin aksam beni kendi evine davet etti ve ben onun nerede oturdugunu bilmiyorum." Bunun uzerine konuklardan biri ona: "Ekmegi bize dagitan oglundu, muhakkak ki ekmegi ona verip buraya davet eden de o, oyleyse oglunu cagir ve sor onu nerede gordugunu ve ekmegi nerede verdigini..." demis. Hemen oglunu cagiran adam yabanciyi nerede gordugunu sormus. cocuk aglayarak dokuz ekmegi sahiplerine dagittigini fakat bir turlu onuncu ekmegin kime ait oldugunu hatirlayamadigini, azarlanmaktan korktugu icinde ekmegi bir gomutun uzerine biraktigini anlatmis... Bunun uzerine adam: "Tanrinin arzusu boyle, yabanci beni evine davet etti ve sen oglum yarin aksam beni o gomute gotureceksin" demis. Ertesi gun davet saati gelip cattiginda oglan babasina gomutu gosterdi. Adam mezara iyice yaklasti ve gomutun ustune egilerek, sessizce olunun adini cagirdi... sehir aksamin renklerine boyanirken, ruzigar tum bu olanlara tek sahit tutulurken, uzaklarda bir yerlerde gunler kor bir kuyuya sarkitilirken, acildi ardina kadar olu evinin toprak kapisi... Mezar, ziyaretciyi uzun zaman sulanmamis bir bitkinin suyu cekisi gibi icine aldi.

Yasami misafir eden olumun icinde, davet edilen soyle bir etrafina bakindi. olu o gelmeden her seyi hazirlamisti, hazirladigi yemekleri misafirine sundu. Oturup uzun uzun konustular...

Yemek yendikten sonra adam evine gitmek icin izin istedi... olu onu gomutun disina kadar gecirdi. Adam disari ciktiginda herseyin degismis oldugunu gordu. saskinlik ve telas icinde evine gitti. Evi degismisti, kapiyi calmaya bir turlu cesaret edemiyordu. Kapinin onunde oynayan cocuklardan birini yanina cagirip sordu: "Babanin adi ne?" cocuk yanitladi: "Ajet" "Peki Ajet'in babasinin adi neydi?" "Heten." "Ya Heten'in babasinin adi?" "Behram."

Olunun konugu cocuga tekrar sordu: "Behram hakkinda ne biliyorsun?" "Yaslilar diyorlar ki, bundan yuzyil kadar once bir olunun gomutune konuk cagrilmis o gunde beri donmemis." "Behram benim ve bir olunun evinde konuk olarak sadece bir gece gecirdim."

Iste insanlar boylece bir gomutte gecen bir gecenin yasayanlarin dunyasinda gecen bir yuz yila esit oldugunu anlamislar.. ve soylenen odur ki kolay kolay sirrini vermeyen bir bilmecedir tum olan."

Gorevini tamamlamis olmanin rahatligiyla ruzigar, savrulur ordan oraya. Bir yandan da uguldanir sabirsizca.

Eski kuyu uyanir. soyle bir esner ilk once. Sanki genisler egilir bukulur tastan orme dudaklari. Ruzigar uzak diyarlardan onune katip getirdigi bitmis bir gunu daha sarkitir, gecmisin kor kuyusuna. Sarkitilan gunler maya tutar masal oluverir kuyunun serin karanliginda.

Uzaklarin tozunu bunyesinde barindiran ruzigar, eser dallarin arasindan, yapraklari uyandirmadan. Dokunarak haylazca kuyunun gevsemis cikrigina. Saklanir, yandaki yari yitik yari canli dallari yaprak yerine pacavralarla sarili agacin arkasina.

Erirken sekiller gokten vuran los isikta... Bir patika yolu seriliverir, kilim misalince kiyidan ormanin en kuytularina. Bir yilan gibi surune surune ilerler agaclarin arasindan, ormanin derinliklerindeki tepeyi tirmanir ve varir sakli kuyuya...

Ayet ayet inerken yildizlar dalgalara... Esrarli bir miriltidir, sularda ayisigi... Arinmaya calisirken asirlik kayalar yosunlarindan. Inatla tutunmaya calisir dalgalar. O, hasmetine boyun bukulen kayalara.

* Olu Konuk eski bir Arnavut masalidir. Yeniden soylenmistir.

 

Hosted by www.Geocities.ws

1