Parça/Bütün

  Boksor - Ergun Kocabiyik

 

Alt kattaki yasli komsumuz agir hastaydi. Bazen benimle bu kimsesiz adama yiyecek bir seyler gonderiyordu annem. Adam gencken boksormus. Birkac defa milli olmus. Fakat gencligindeki kabadayi kisiliginden geriye eser kalmamis; o da olumun pencesindeki her insan gibi biraz bilgelesmis.

Hasta yataginda soyle dedi bir gun bana, "Anan seni dogurdugunda azrailini de dogurur. Ama senden koparilip sokaga atilir o saat. Hayatin boyunca bu lanetli ikizini inkâr etmeni tembihlerler... Hem merak edersin onu, hem de gordugunde yuz cevirirsin. Ama o hep pesindedir senin. Ummadigin yonden gelen bir otomobilin aci freniyle, bicak gibi saplanan bir agriyla, cigerlerden sokun eden hiriltili oksuruklerle gozlerinin icine baka baka selamlar seni. Itersin onu, gecip gidersin. Senin bu kibrinden nefret eder. Hesaplasma gununu kollar. Didisip durursunuz onunla. Hayat, bu kavganin adi iste; bir buyuk boks maci."

Yorulmustu. Annemin yolladigi corbadan bir kasik aldi. Parmaklari arasinda titreyen kasigi guclukle agzina goturdu. Ve konusmasi icin hayati bir onem tasiyormuscasina ozenle sapirdatti agzini. "Sana babamin azrailiyle son kavgasini anlatacagim, iyi dinle. Artik delikanli oldun, bunlari bilmen lazim..." Tepsiye koymaya calistigi kasigi aldim elinden. Basini geriye dogru yasladi ve derin bir nefes aldi.

"Mevsim yine boyle kisti. Kuzeyden esen sert bir yel agaclarin dallarina yapismis son birkac yapragi da koparmaya calisiyordu. Babam ve azraili tepenin yamacindaki dovus alaninda karsi karsiysa geldiler. Meydana birikmis kalabaliktan yukselen ugultu, dovusun baslamasiyla yatisti. Iki rakip dikkatle birbirlerini suzduler. Azrail her zaman kazansa da bu onun icin hic kolay degildir. Dovusun kendisi icin zor olacagini bildiginden rakibi karsisinda tam anlamiyla meydan okuyan bir tavri yoktur. Mucadele cekismelidir. Taraflarin gucunu tuketene kadar devam eder. Tabii bazen umutsuzca pes edenler de gorulur. Ama kalabalik buyuk tepki gosterir boyle durumlarada, ofkelenir, yuhalar; hatta bazen yakalar teslim olmus kisiyi, linc eder. O an, kimse bir gun dovus alaninda seyirci degil de seyredilen olacagini akil edemez.

Babam ve rakibi, bir sure hamle yapmaksizin birbirlerini kollayarak dolandilar. Birbirlerinin gozlerinin icine bakarak, adeta salgiladiklari ofkeyi gozbebeklerinden iceri akitmaya calistilar. Gozbebekleri... Hem bir aynadir sana, kusar seni disari; hem de seni yutan karanlik, dipsiz bir kuyudur... Derindir, gecittir gozler. Lagimcilar gibi calisirlar bu savasta. Kazdiklari tunelle govdeye sizar, kapilarini aralarlar..." Bir sure sessizlik oldu, odada sadece duvar saatinin tikirtisi duyuluyordu: tik-tak, tik-tak, tik-tak...

"Kalabalik huzursuzlanmaya baslamisti; bir an once baslamasini istiyorlardi dovusun. Kiskirtici sozler savuruyorlardi. Dikkatler babamin uzerine toplanmisti, cunku azrail babama gore cok zayif gorunuyordu, bu bir deri bir kemik adamin dovusten galip cikacagina kimse imkân ihtimal vermiyordu. Herkes babami azrail saniyordu..." Anlamsiz gozlerle ona baktigimi fark edince bir aciklama yapma geregi duydu, "Evet, dovus oncesinde kim azrail kim degil bilinmez. Bunu dovusenler de bilmez. Onlara sorarsan kendisinin azrail oldugunu soyler, kimse cani alinacak kisi olmayi kabul etmez.

Her neyse lafi fazla uzatmayayim. Ilk hamle azarilden geldi. Ani bir ayak hareketiyle yaklasip bir yumruk savurdu babama; babam ustaca siyrildi ve yumrugu savusturdu. Nihayet dovusun baslamasindan memnun olan kalabaliktan kisa ve kesik bir haykiris yukseldi.

Fakat birkac hamle sonra babamin refleksleri zayifladi, geciken tepkileri pespese inen yumruklarla ciktiklari yerlere geri gomuldu. Kasi acildi, dudagi kanamaya basladi. Ama hemen yikilmadi. Karnina, cenesine art arda aldigi onca yumruga ragmen devrilmiyordu. Cok aci cekiyordu ama kalabaliktan gelen tezahuratla guc topluyordu. Yikilirsa bir daha kalkamayacagini anlamiscasina ayakta kalmak uzere ise yarayabilecek ne varsa hepsini denedi. Devrilmememsi icin tanriya yalvariyordum. Ama, sonunda o noktalayici yumruk geldi. O gorunmez baltayi babacigimin govdesine saplayiverdi. Mac boyunca yavas yavas kesilen agac, o olmustu. Bu son yumrukla, onu yere baglayan ince baglanti da koptu ve buyuk bir catirtiyla koklerinden govdesi ayriliverdi. Sirt ustu yere serildi. Soluk solugaydi. Yere carpmasiyla derisindeki ter de yerdeki tozla karisip camurlasti. Bu geriye dogru donusun ilk belirtisidir iste. Tanri nefesini geri alinca yaratildigin camur yiginina donersin yine.

Soyle mirildaniyordu azraile, 'Saatlerdir dovusuyoruz ama ancak birkac kaburgami kirabildin. Bir de 200 kisinin canini aldigini soyluyorsun...' Bunlar agzindan cikan son sozleri oldu.

Halen olumu kabul etmiyordu. Ama direnecek gucu de kalmamisti. Bugune kadar rakibini pek cok macta geri puskurtmustu ama bugun yolun sonuna gelen oydu. Azrail kosesine gitti. Siseden iri bir yudum su aldi agzina, calkaladi ve tukurdu. Havlusuyla terini sildi. Geriye donup yenik rakibine bakti. Tum zayifligina karsin inanilmaz guclu gorunuyordu azrail. Hayatin butun karsitliklarini simgeleyen bu beden karsisinda kalabalik kaskati kesilmisti. Kimseden cit cikmiyordu. Yerde yatmakta olan babama yaklasti agir adimlarla. Saclarindan kavradi ve surumeye basladi. Dovus alaninin gerisindeki tepeye dogru yuruyordu. Gunes batmaktaydi. Daragaci bir sluet halinde duruyordu tepede. Olayin gerisi bir golge oyunuydu sanki. Iki sluet goruluyordu. Ayakta olan yerde surudugu otekinin cansiz bedenini daragacinin dibine kadar cekerek bosulkta sallanan ip halkaya gecirdi. Tepenin gerisindeki daglik bolgeden keskin ruzgârlar esiyordu. Ceset azrailin zafer bagragi olarak bir sure dalgalandi, ta ki ruzgâr onu parcalayip ligme ligme edene kadar."

Bir sure sessizlik oldu. Tepsiyi alip gitmeye davranirken, son bir gayretle tamamlamaya calisti konusmasini. "Merak ediyorum" dedi gozleri parlayarak, "Bir boksorun yumrugu ruhumuzu baska bir dunyaya gonderecek kadar guclu mudur ha, ne dersin?"

 

Hosted by www.Geocities.ws

1