Parça/Bütün

  Hepsi ya da Toplama Bir Uzuncalar - Derya Erkenci

 

(A) YuZu:

I) Bir Teselli Var.

Voice Of Music pikabin, muzik dolabinin solundaki agir ceviz kapagi, gemi saci alasimli metal yorgunlugundan uzak eski bir Amerikan arabasi kaputu gibi kalkti. Sol alttaki cubuksu enerji dugmesini acti. Karanliktan kucukparmakyuzugu tasi rengine dogru yavas yavas parildayan isigi gordu. Orta dairesi genis kirkbeslikler icin hazirlanmis kemik rengi silindiri pikabin gobegine yerlestirdi. Burusturuldukca uzerinde derin beyaz cizgiler olusan kagit cinsinden uretilmis plak kabini aldi . Plagi cikarip dikkatle yerlestirdi; devir gostergesini kirkbeslige getirdi. Automatic yazan tusa basti; muzik basladi. Icine biraz kahvereengi katilmis, akrilik turuncuya boyandi hersey. uclu zigonlar yoktu, teflon tava da. Aserdigi icin onceden hazirladigi cilekleri yemeye koyuldu; rahat duyabilmek icin iceride yan dondum. Kadin ilk cocuga gebeyken, her yerde bu parca caliniyordu.

 

2) At Kadehi

Sanki hic pozitif kopyasi basilmamis, garip bir siyah-beyaz goruntu. Arkaliklari baklava desenli sandalyeler ve ortalarina cuha ortulmus dandik masalar; sutunlu bir mekan. Viski dahil butun ickiler limonata bardagindan iciliyor; bir dugun tadi hakim ama dugun degil. Orkestra kisminin alt tarafindan cekildiginde ileri dogru bir tasiskele gibi uzayan, muhtemelen bordo hali kapli, kirk-elli santim yuksekligindeki mobil sahnede, omur Goksel kod adiyla anabilecegimiz ama aslinda ilgisi alakasi olmayan bir adam, taftasirtyelegiyle sarki soyluyor. Mikrofon sapsiz olup avucicinde butunuyle kavrananlardan. Enstrumanlarin niteligi ve muzisyenlerinin hareketleri, calinan parcaya senkron tutturamayan orkestranin arkasindaki citadan hazirlanmis kafesimsi dekoru, plastik sarmasikla sardirmislar. Kavruk suratlarina Daglis biyik abes adamlar; yirtmaclari varisli baldirlarina kadar acik Anjelik sacli tombul kadinlar, meze olarak kavrulmus nohut yiyorlar. Sahne onundeki esaskizin masasi, kopuren sarap ve mevsim meyveleriyle suslu. Parcanin nakarat reyonunda, sarkici az once esaskizin masasindan alip yudumladigi kadehi yere atiyor, bin parcaya bolunuyor, meyler yere dokuluyor.

 

3) Azize.

Pis yedili oynayan grubun yaninda oturuyorum. Masa dizimibir kongre fotografi gibi . Herkesin casusuyum, kimde yedili var biliyorum. Foseptikler yine tasmis, evervesant bir vitamin gibi kopuruyor dokmebeton kapaklar. Koku kongreyi dagitinca meydana iniliyor. Ciliz rihtimda ag obeklerinin yanina dizilmis, altili sekizli demetler halinde birbirlerine catilmis, dipleri tel gergili sinema sandalyeleri, ortasi pist olacak sekilde kareleniyor. Durupdururken Kemal darbukasini tefini, Fatih akordiyonunu getiriyor; eslikci seyirciler ustuste oturuyor. Berati abla gobek atiyor. Oturanlarin arkasinda bir sira daha olusuyor. Motelin mulayim yazlikcilari, taracanin uzerindeki igdenin altindan, omuzlarina aldiklari hirkalarinin kenarlarini tutarak kollarini kavusturuyorlar; serin poyraza dogru, ufak el cirpma galeyanlariyla suslenmis bir saadet icerisinde eglenceye katiliyorlar. Berati abla gobek atiyor.

 

4) Body Talk.

Bavuldan once aki ve sarisi ayri ayri tatlarda sekerlerden yapilmis, uclu yumurta sekilli cikolata seti cikiyor. Sonra mutfak saati, viski likoru, ardindan ic camasirlar ve yassi kutulu sigaralar. Cihaz da cikiyor, yuruyen adam. Teknik ozellikler; ileri geri sarma, ses, kulaklik girisi, disariyi pratik sekilde duymak icin karaoke tusu. Deri korunagindan cikarmadan kullanmali temiz bakmali yoksa zedelenebilir cihazimizin gece mavisi kapor tasi. Bu pantolona uygun birde gomlek der gibi, uygun kaset istenmis. imagination listelerde firtina gibi esermis. Uzun kis gecelerinde, zorla erken yatirilan bir cocuk, MKE piller kusana kadar Body Talk'u dinliyor. Solisti yirmili yaslarina kadar kadin zannediyor.

 

5) Tarzan Boy.

Bir gun onceden tulumlari cikarilmis, lipsoz, israkoz ve kirlangicla derlenen, fokur fokur balik corbasi var. Yok ki farkimiz latin rivieralarindan, Palm Beach kumsallarindan; burasi en guzel. Genzimdeki tat bu ondula mizampli joleli, hunca balsam kokulu, balik corbasi eslikli geniz tadi. Hep acele ediyorum, benden habersiz birsey olmasin, birseyler kacirmiyayim. Yok, zaten benden habersiz birsey yapamazlar. Bir yasama hazzi ki bir daha duymayacagim, bir dolunay ki hakimin burnuyla koyunadasi arasindan, guclu cark ve makaralarla cekilen bir konser dekoru gibi agri agir dogan. Jenerator var, sabah ikiye kadar elektrik basiyor. Sandal denince gozlerimiz sulaniyor. Agirligimiza uygun sarmasiklar seciyoruz, boslukta kayarak bir mezarlik, bir bag, bir bahce geciyoruz, Cennet Dinlenme Bahcesinin kamislarina tutunuyoruz.

 

6) Your My Heart, Your My Soul.

Cocuklarin, ev odevlerini kucaklarina aldiklari babaeskisi Bond cantalarin uzerlerinde yaptiklari zamanlar. Istanbul'da mayisa kadar soba yanar. Aile fertleri, kistan usanmis yuzler olarak, saat yedi civarinda oturur sofraya. Anne babaya cocuklari sikayet eder. Ilk cocuklar gercekten aptal midir; yoksa kafalarina vurula vurula mi salaklasmislardir? Sofra kalkar, oturma odasina gecilir. Caylar konur. Pasa cayi kavrami buyumeye yuz tutmus cocuga asagilayici gelir, normal buyuk cayini da midesi kaldirmaz. Kabak cekirdegi ve televizyonda renkli yayin denemeleri vardir; yaz yaklasmaktadir. Sevilen haftalik dizi film oncesi, yazin habercisi mayo reklami annenin soydugu meyveye karisir. Bayatlayan cay sobanin uzerinde mizildar. Adrenalin pompacisi reklam muziklerinde Alman ekolu hakimdir.

 

(B) YuZu

7) Gece ve Muzik

Bir jenerik muzigiden otedeydi, slow zamani vardi dans etmeyi ogrendigimiz pistlerde. baska hicbir yerde buna rastlanmadi. Bunun nedeni, ailecek gidilen kucuk bir tatil beldesinin, herkesin birbirini tanidigi mekanlarinda, asklari biraz olsun kolaylastirmak icin, bilincsiz kir gazinosu DJ'inin yaptigi bir kiyak midir? Yavas dans muzigi karsi cinsle yakinlasmaydi. Genc kizlar ve delikanlilar, sonsuz bir sadakatle yalniz kendilerinin olacak sevgilinin hulyali hayali icerisinde, cift kasetcalarli teyplerde gunun sevilen albumlerinden sectikleri parcalarla slow kasetler hazirlarlardi. Devlet radyosunun FM kanalinda saat onikide, Gece ve Muzik baslardi, piano tatli bir jenerik muzigi insanin ruhunu sarardi. Aptal bir iglesyas parcasi hep olurdu, umulmadik bir anda Baby Come To Me calardi. Telefonlar acilirdi, bak ne caliyor denirdi. Burunlarin direkleri sizlardi. Uzaklardaki O sevgili, progrmin anonsunu yapardi. Jenerik muziginden otedeydi. Gece ve Muzigin bestecisi, burnuyla piano caln adam Riza Silahlipoda'ydi.

 

8) Baby Can I Hold You

"...Ve o kadar da aptalim" dedi, sustu kadin. Gunahtan muaftim ve yillarca bebeklerin, yuklu kadinlarin yalniz o anlik buyukler gobek deliklerinden ciktiklarina inandim. Oysa adem ile havvanin gobek deligi yoktu. Sonra ilk adet panigi tokati ve memelerimden korkuslarim, olmayan babamin olmayan penisini dusledim hep. " Ya seninki, ben onu...

Bu kadar betime izin verip, suskunlugun ardindan boylesine. Gulmeyi birakti, alay gecmeyi. Kadindan etegini cikarmasini istedi, gozu egrelti otlarina takildi, disarida top sesleri. Kalkti tuvalete gitti. O, saat tuttu, yetmis saniye sonra geldi sifon sesi. Ama artik gitmeliydi; top oynayacaklardi, cocuklara soz verdiydi.

 

9) Edenlezi Avela.

Kirsallik bana, burada sade bir zamir olmaktan ote sans tanimiyor. Onlar ic savaslarin mukaddes coskusundan sozettiler. Artik bulvarda geceleri, yalnizca yikayip supuren araclar hareket ediyor. Defneler durdu. Seritler regaip sessizliginde. Ilk genclikte bolunerek cogalabilirdik; dipten yuzerek dolleyebilirdik yumurtalarimizi, gogus kafeslerimiz genis tasarlanmisti. Zafer sarhoslugu, birilerinin beyin zarindan disari sizdi. Kofte bahari ve glikoz engelledi kosusturmayi, yalnizligi insanlarla olctuydum, cin kadar yalnizdim. Ruyalarimi animsayamadigimdan ogrenmedigim okyanus baliklarini, bir tesbih edinmek zorunda kaldim taslari kumsal granitinden. Cocuklarin ansiklopedik bir merakla sorduklari soruydu artik ivme. Merkezkac kuvveti, babamin uzak bir askeri okul anisi.

 

10) Kegome-Kegome.

Gocmen degil, mubadil. Bir nevi, degis dokus. Hala siyah dantel feraceler giyen ve hala kahveyi uzun sapli pirinc cezvede demleyen, haci ninem. Ve bin kusur kucukbas hayvani Selanik'ten yukleyen: Devletin gosterdigi tarimda tutunu tutturamayip, on uc yil Izmir'de hazir yiyen, bu onuc yilda seferberlige giden ve alti yil sonra donen buyuk dedem. Gocmen degil, mubadil; kuplerce zeytin yagini, pekmezi kilerlerde terkeden kedileriyle, kopekleriyle gelen. Simdi tek delil yillarca gemi kampanasi sandigim, eski agir bir havan, Izmir isgalinden kalan. Sargi tutmaz bir ezopya yarasi eski radyonun sesinde. Dili tasplakli sevilere tutulmus Marika'nin "Uzaklara gitmek fikri bir yilan gibi. Korkuyla dolduruyor zayif yurekleri. Yaniyorum yaniiyorum, atese biraz daha yag dok, tutusuyorum tutusuyorum beni derin denizlere at."

 

11) Brother Wind.

Ben buradayim ve sanildigi gibi beynimi uyusturmadim. Yasa yapicinin ve dunya icki tekellerinin pis bir kumpasi bu. Uyusmadim; aciyi tadiyorum, yirmilik disim bile curudu. Kan pazarindaki en hareketli figur rolum berdus etti beni. Uyusmadim, uyusamadigim varoluslara tahammulu sectim biraz. Koruk tadi yuzunu burusturuken kargalar bostanciya kendilerini vurdurtuyorlardi. Oz buyucusundeki kadar ozenilmemis korkulugun az ilerisindeki bag evinin kirik cami, Elvis'in oldugu gunun gazetesiyle kapatilmisti. Cikarimsal renk sentezini bertaraf etmisti, gunes isigi davetkari baski teknolojisi sinir. Yagmurla gelen kurbagalarin cesetleri, sose uzerine yapistirilmis bezemsel cikartmalardi. Incir en ince catlakta bile cimlenip uzardi. Donmek fiilini heybemdeki sozlukte arayamadim, kardesimdi ruzgar tek merakim yedi uyuyanlardi. Soprano saksafon dinliyordum, sanildigi gibi uyusmadim.

 

12) Better Things.

Hicbirsey yapamadan, sandalyede oturma gunleriydi. Daha iyi seyler, ot kokulu gunlerin hayaliydi. Iki komsuyduk ayni parcalari dinleyen; doksanlarin yalniz ikilisi. Adim, kadinin elindeki yuzugun icinde uyuyor, doksanlarin muzikleri, aciyacagini bile bile uzerine bastirdigim dis gibi. Iki komsuyduk ayni parcalari dinleyen; ayni paragrafin ayni satirinda gezinen. Hicbirsey yapamadan, sandalyede oturma gunleriydi.

Daha iyi seyler, ot kokulu gunlerin hayaliydi

 

Hosted by www.Geocities.ws

1