Kötü

  Düello - Nurdan Besergil

 

Italo Calvino, Atalarimiz Üçlemesi'nin üç romaniyla insanoglunun köklü üç çeliskisine dikkat çeker. Her üç çeliski de kitaplarda aksiyle, ayna görüntüsüyle birlikte verilir; Agaca Tüneyen Baron'da baskaldiri boyunegmeyle, Varolmayan Sövalye'de varolamamak her sey olmakla ve Ikiye Bölünen Vikont'da da kötü iyiyle yüzlesir. Bu yüzlesmelerin en çarpicisi kötüyle iyinin iktidar savasi olarak baslayip düello seklinde sonuçlanan çekismesidir.

Vikont Medardo, Türkler'in neye benzedigini merak ettiginden gönüllü olarak savasa katilir, Türkler'i görür, meraki tatmin olur, geri dönmeye karar verir ama bir gürz darbesiyle düsey olarak tam ortadan ikiye ayrilir.

Vikont savasa tam gitmistir ama yarim döner. Diger yarisi da dönünceye kadar olup bitenlerden bunun 'kötü' yari oldugunu anlariz. 'Iyi' yari geldikten ve isler iyice içinden çikilmaz bir hal aldiktan sonra solugumuzu tutarak okudugumuz düello sahnesi yasanir. Kitap, bizi sasirtan ama hiç de sürpriz olmayan, aslinda sürpriz olmadigi için sasirdigimiz bir sonla biter.

Vikont'un kötü yarisi iyilik adina hiçbir sey barindirmaz. Damitilmis, ari, saf kötü söz konusudur. Vikont ve yaptiklari siddet doludur. Saldirgandir. Zarar vericidir. Dehsete düseriz. Anlatilanlar agzimizi açik birakir. Canli cansiz her sey bir kiyima ugrar ama ortada ne bir neden, ne bir amaç ne de bir utku vardir. Vikont'un kötülügü bir seye degil her seye yöneldiginden, bir sey degil bir hiç ugruna oldugundan, doyum degil siradanlik duyumsattigindan 'kötü' haline gelememis bir siddet, vahset olmaktan kurtulamaz. Bu yüzden de yalnizca siddetin korkutuculuguna ve baskiciligina sahip olabilir; 'kötü'nün erkine, buyurganligina, karizmasina degil. Vikont'un önünde herkes korkudan titrer ama anlamsizca çiçekleri böcekleri ikiye ayirirken içindeki katisiksiz kötü herkesi güldürür.

Diger yari çikageldiginde 'kötü'nün adam olacagini, dizegelecegini saniriz. Oysa katisiksiz, ari 'iyi'nin durumu da hiç farkli degildir; amaçsiz, nedensiz, utkusuz 'iyi', saf olmaktan ileri gidemez. Iyinin beceriksizligine öfkeleniriz. Onun da kötü yari kadar tehlikeli olabilecegini görüp sasariz. Iyinin elinden hiçbir sey gelmedigi gibi varolana da aptalca iyiliklerinin sonucunda zarar verir.

Iyi yari ve kötü yari iktidar savasinda yenisemezler. Tek çözüm düellodur.

Düelloda 'yari'lar birlesir; iyi ve kötü birbirine kavusur. Ikisi de amaçlarina ve utkularina bu bulusma sayesinde sahip olurlar. Sonucu kabul etmekte zorlansak da iyinin kötüye ihtiyaci oldugunu ve kötünün iyiyle birlikteyken çok daha kiyici oldugunu fark ederiz.

Kötünün ayna görüntüsü iyiyle yüzlesmesi hiç de umdugumuz gibi olmaz; ortada kazanan olmamasi bir yana, düello kisvesine bürünmüs bir kavusmayla, beklenen, özlenen bir bulusmayla karsi karsiya kaliriz. Kötü iyiyle kol kola, kucak kucagayken, ondan bagimsiz oldugu zamanlardaki sapkin, hastalikli siddet seklinden siyrilir; artik bagislanamaz ve özürsüzdür. Çünkü yöneltilmis, yönlendirilmis ve iradidir. Evcillestirilmeye çalisilan doganin vahsi yanina ait hayvanlar kadar tehlikeli ve tiksinti vericidir.

Iliski teröristlerini, gerçek teröristleri, duygu diktatörlerini, gerçek diktatörleri, kötü ve kötülük adina yakistirdigimiz her durumu isaret ederken, diger parmagimizla da onu ayakta tutan, onu yönlendiren, onu kötü kilan ama kötü olmayani gösteririz. Varolusumuzla birlikte tanik oldugumuz düelloyla birlikte yasamak zorunda oldugumuzu biliriz.

 

 

Hosted by www.Geocities.ws

1