Kötü

  Sevis Karasi Bir Defterden - Orhan Alkaya

 

yüzünüz, gün isigina küskün bir serçe yavrusu kadar kimsesizdir

bunu anladigimda, sizi tanimiyordum bile. ansizin çiktiniz karsima; öyle kararli bir sessizliginiz vardi ki, ürkekliginize bile dokunamadim, hoyrat bulup ellerimi.

boynunuzdaki ve dilinizdeki ben, gözlerinizin kusatilmis sabah okyanusu parlayisi ve çocuk daginikligi ayaklarinizin, uzakligim oluyor, her özleyisimde sizi.

hayir! gerçek olabileceginize inanmadim hiç.

en beyaz o gecede bile, lanetli bir korkuyla kapattim gözlerimi. dudaklariniz; yalniz dudaklarinizdi belki, kudurgan bir sevinçle bogulayazdigim o an.

sizi sevmek için büyüttügümü söyleyemem kalbimi. ne sizde var buna inanacak genç kiz coskusu; ne de ben, yagmurlardan kaçacak kadar, yitirilmis bulutlarima yerinmedeyim.

sadece vedalasmak sizinle ve sonsuza dogru vedalasmak istiyorum... bir baska uyumun cehenneminde, dilime amansiz yakisan sözcüklerle:

yalnizim. çünkü siz varsiniz!

 

1983

size baktim.

öyle çok baktim ki, belki yalniz size baktim.

fazla erkek, fazla hoyrattim. biteviye içine açilan bir tinin tutkunuydum.

siz kurdugunuz hayalin içersinde, büsbütün kendinizdiniz oysa. bunu anlamiyordum. kendi askima âsiktim.

sizin böyle, terinize dokunacak kadar yakin ve ölümüne uzak olusunuz, çildirtiyordu beni.

sizi küçümseyerek, kurtulusumu aradim; sizden üstün olmanin bütün yollarini...

sizi severek kalbimi büyüttügümü, nasil da anlayamadim.

patetik bir yüceltmenin, "veda" söylenindeki büyünün, sedef kabzali bir gençligin hezeyaniyla ardi biçilmemis bir ufku kiyasiya horladigim için, hayat, yüzümün yakininda hizla kanat çirpiyordu.

"gürültüyle uçusan garip bir sinek cinsiyizdir. bu garip sinekler üreyemeden ölürler" diye yazan Sevim Burak kadar dayanikli oldugunuzdan kuskum yoktu ve sirf bu yüzden, bir cinayetin suçortagi sayiyorum kendimi.

bugün, artik aski anlayacak kadar yetiskin oldugum ve bundan kimsenin kusku duymayacagi kadar derin ve gene kimsenin anlayamayacagi kadar yetersiz bir yol aldigim bugün, yitirilmis olana yerinmesem de, yerinmemek ne mümkün...?

benim için beyaz bir tenden çok fazla olan ve sözün böbürlenme sapkinligina esir düsüp, beyaz bir tin, demekten kendimi alikoysam da, beyaz bir tin diye düsünmedigimi söyleyemeyecegim siz, artik dokunamayacagim kadar baska bir yerdesiniz.

evet, aski anladim! hayir, yalniz degilim!

ne zaman sizi düsünsem yalniz, yapayalnizim.

 

1996

filhakika azizem -in fact- hakikatten sizan parlak anilarin sizi hatirlamakla pek alakali oldugunu söyleyemem.

o ki, sizi hatirlamak, daima bir büyünün bütün imkânlarina inanarak yasayabilmek demektir.

i'm your man, azizem. aninizi nasil ayri tutabilirim, çok sonra yazilmis bir Cohen sarkisindan. sizi o karik sesli sairle birlikte anmak elbette mümkündür; ama hatirada bambaska oluyorsunuz.

kirlenemeyecegine kanaat getiren bir beyazligin yeryüzünden kendi rizasiyla çekilmesinde yüceltilecek bir yan var midir? olabilir mi?

velâkin, ilenmeden ve sessizce elveda demenin uzun mesafesinde böyle içiçe kalabilmek, marifet degilse eger, ne sayilmak gerekir? bakin, israrla hüner demiyorum ve asla...

kemiklerim sizliyor iste simdi ve söylemistim -sizinle miydi sonra mi?- etimi kemigimden ayiramadilarsa hâlâ, gibi bir seydi, siz bilirsiniz kuskum yok, Manas üzerine edilmis bir milyon uzun söz arasindan çekip almistim bunu... ah! uzadikça eksiliyor söz, azizem.

bir tayfin olabilecek her hücresine girip çiktim ve kimbilir daha ne kadar zaman sürecek bu. simdilerde, dünyevî hazlara veriyorum kendimi ve ötekini de ayartiyorum sikça.

sizi bastan çikartmayi denerken nasil da acemiydim oysa. asil bir durusun siperinde gizlemistim bunu ve yarim birakilmisligin büyüsüyle avunmustum.

filhakika azizem, size arzûlu olmanin ayricaligiyla oksarken erkek olma halimi, aralarda duran kaç âni yitirmistim de... hay allah!

bu kez kisa kesiyorum; sizi çok özledim.

kimi dayanilmaz oluyor bu hâl ve size söyleyeceklerimin hepsini kamuya savuruyorum. ne anlarlar ve neden bunu yapiyorum, bilmeden.

azizem, sizi de, bilmeden yasamamis miydim?

simdi, birkaç saatligine ölüyorum. kalktigimda her sey kudretime ibrelenmis olacak ve siz gene olmayacaksiniz.

 

1998

 

Not: 1983tarihini tasiyan birinci defter yapragi, Parçalanmis Divan kitabinin 49-50. sayfalarinda yer aldi.

 

 

Hosted by www.Geocities.ws

1