|
Dogum
- Zeynep Direk
I.
Dista olan hersey ice, icte olan hersey disa.
Yeni bir kader! Duzenli atiyor nabzim, bir tekerlegin sonsuz
yolculugunda sonsuz kez donusu gibi. Nabzin sayilmaz sonsuzlugunun
ritminde hapis, dogumunu bekliyor. Ama nereye gidersem gideyim hep bir
vucudun ve dunyanin icinde olmak duygusu. Yine de beynim disariya cikmak
istegiyle simdi eskisinden de iyi calisiyor. Disariya cikmak istiyorum.
Dunyayi, kokleri ve berrak suyu kesfetme arzusu. Benim kaderim vucudumun
mek�niyla beynimin mek�ni arasinda imk�nsiz bir yolculugu tecrube
etmeye calismak olacak. Kaderimi dogar dogmaz unutacak olsam da.
Unuttugumu hayal meyal hatirlasam da... Biliyorum, ben dunyaya ic mek�ni
dista, dis mek�ni icte yasamak icin geliyorum.
Alinyazimin, kendi vucudumun mek�ninda, uzunca bir sure, gecerli
olandan baska bir usun aylik dongusunde cevrilerek yasamak. Ama
vucutlarin dunyaya firlatildigi yerde alinyazilarinin yataklarindan biri
olacagim. Ben kendi bedeninde yalnizca cozulmeyi ve dagilmayi degil
dogumu da gorebilenlerin cinsindenim. Nasil bir gormek ki bu? Yaratimda
hersey herseyi gorunmez kiliyor... Dogum bir seraptir.
II.
Aska guvenen kimse hayata danisir mi?
Insan inanabilir ki, bir hic olan bu dunya bir seye benzeyecektir, vs.
Ben inanmaya en yeteneksiz insanlardan biri olmaliyim. Insanlar cocuk
sahibi olmanin en akla yatkin nedeninin kendilerindeki iyi bir seyi, ya
da bu dunyada varolan bir iyi hali devam ettirmek istegi oldugunu
dusunebilirler. Boyle dusunen kisiler haklidir belki de. Bense en cok
sevebilecegime inandigim varligi istiyordum cocuk isterken. Beni
gerceklestirecek sey bu sevgiydi. Peki, dunyada boyle bir askin
bulunmasi dunyaya iyi bir sey katar ya da iyi birseyin surdurulmesine
yardimci olur mu? Ancak dogru soruyu sormayi bilen kimse akillica bir
cevap alir denir. Ben bu soru cevap dongusune bir turlu "dogru
yerinden" girmeyi basaramayanlardanim.
Bir ruya gormustum, uyanmasi cok aci olan o ruyalardan biri. Uyandigim
zaman gozyaslarimi tutamadim. Ruyamda tabiatin icinde bir grup insandik
ve saniyorum ki hep kadindik. Benim bir iki aylik bir bebegim vardi,
doganin icinde ona bakiyordum. O benim gogsumdeydi. Patikadan asagi inip
denize ulasiyorduk. camlarin altinda yatiriyordum onu, akarsularda onu
goruyordum. Yanimdaki kadinlar onu kucaklarina aliyorlardi. Ona kim
dokunsa incinecek diye korkuyordum. Kimse benim ona olan sevgimi
anlayamaz gibi geliyordu. Ne var ki onu sarmaladigim bezleri her
acisimda, onun zayif vucudunun buyumek yerine her gun biraz daha
kuculdugunu goruyordum, yalnizca elleri sisiyor ve yasli bir insanin
ellerine benziyordu. Onun bana bakisini unutamam, onu birakmamami
istiyordu. Onu kaybetmek oylesine inanilmaz bir korkuydu ki, boyle bir
sey olursa aklimi kaciracagimi ya da olecegimi biliyordum. Dunyada
hicbir seyi ve hic kimseyi bu kadar sevemem diyordum, her ask bunun
yaninda sonen bir yildizdir.
Bu ruyanin ustunden bir iki ay sonra gercekten hamile oldugumu ogrendim.
cok mutluydum ve sunu biliyordum: benim gercek arzum dunyaya bir sey
vermek degildi, kendimde surdurulmesi gerekecek kadar iyi bir seyin
olduguna inanma cesaretini de bulamamistim hic bir zaman, benim tek
istedigim hayatim boyunca en cok sevecegimi bildigim o varlikti. Benim
cocuguma duydugum ask bir "bencillikti" diyebilirsiniz. Bu
bencilligin dunyaya bir katki olup olmayacagi ilgilendirmiyordu beni.
Buna karsin cocugumun dunyada iyi bir seylerin surmesine ne kadar
katkida bulunabilecegi sorusunu sordum kendi kendime, varabildigim tek
sonuc suydu: Her insan en degerlisi de, en degersizi de bikar, ve
ozlemlerle yola cikilan yolda kimse amacina ulasamaz.
Gitgide guzellestigimi duyuyordum, yasam benimle haberlesiyordu. Icimde
buyuyen varlik hem bir yabanciydi, hem de beklenen, ozlenen o sevgili.
Ben onu koruyordum, o ise beni kurtarmaya geliyordu. Ara sira aklimdan
gecen bazi dusuncelerin, gordugum bazi ruyalarin ondan gelen mesajlar
oldugunu dusunuyordum, sonra bunun bir kuruntu oldugunu, onun daha bir
dusunce ya da bilinc gelistiremeyecek kadar kucuk oldugunu ve herseyi
dogduktan sonra bizim cevremizde buyurken ogrenecegini kendi kendime
tekrarliyordum. Mantik ve bilim tanrisi boyle buyurmuyor mu? Ama yine de
kuskuluydum, cunku icimden bir his bu varligin benim butun melekelerimi
ve dunyaya karsi duydugum korkuyu ve igrenmeyi paylastigini soyluyordu.
Onu kanimla ve canimla beslerken, beynimle de besledigimi ve ona bir tur
yayin yaptigimi aslinda hep icten ice bildigimi kendime itiraf etmem
icin hamileligimin iyice ilerlemesi gerekti. Ðnsan bir seyi
bildigini o sey kendini artik butun acikligiyla ortaya koymadan kendine
itiraf etmekten cekiniyor.
Dogum tarihi gitgide yaklasiyordu ama hic bir belirti yoktu. Hic bir
agrim sizim yoktu, cocugum bana iyi bakiyordu. Neredeyse belirlenmis
dogum gununu bir ay gecmisti. Icimdeki ask gitgide buyuyordu, sevgilim
vucudumda buyuyor, agirlasiyordu. Bir sure sonra, onun kutlesini
tasiyamayacak kadar hantallasmis olan vucudum beni yataga demirledi.
Karnimdaki sislik yavas yavas butun vucuduma dagiliyor, baska bir vucut
icerden, beni simsiki kavriyordu. Benim bir dogumla dunyaya firlatilmis
olan vucudum, tum hareket kabiliyetini kaybederek, dunyaya gelmeyi
reddeden bir vucudun yatagi olmustu. Onu firlatmak istemiyordum ki...
Her ilkbahar nefes borumda bazen dayanilmazlasan bir agirlik baslasa da,
icimin daralmasiyla vucudumun genisligi arasindaki ters oranti bana
sikinti verse de panige kapilmiyordum. Yatagimda hic kipirdamadan,
basimi cevirip disari bakiyorum. Gozlerim cicek tozlarindan sisip
kizariyor, surekli bir bulantiya, basdonmesine ve oteki yana donme
istegine karsi koymaya calisiyordum.
Cocugum hic dogmayacak. Birbirinin ustune kapanmis vucutlarimiz, iki
kaderi tek bir bitkisel hayat icinde eritiyorlardi. Sesssiz bir dua
icinde ruhlarimiz konusuyorlardi. Ruhlarimiz olume kadar sarmasdolas...
III.
Anne ben dogum tarihimden onceki geceler uyumadim mi?
Kucuk bir gemi kamarasindaydim. Lumbozdan gri puslu gokyuzunden
siyrilmis bir iki isik vuruyordu. Annem uykusunda vucudunu yana
dondurmeye calisiyordu. Butun duslerimden koptugumu hissettim.
Sarsilmistim. Sanki gemi yoktu da, ben bedenimi azgin sulara
birakmistim. Sular lesimi oradan oradaya surukluyordu. Gemi az otemde
gozden kaybolmaktaydi. Sisten denizle gogun birlestigi yeri gormek imk�nsizdi.
Bayilmisim. Ayildigimda aradan cok zaman gecmisti. Geriye dogru
yuruyerek kaderimle oynadim. Odamdaydim. Degildim galiba... Mezarimdan
firladim, elimde bana kimin verdigini unuttugum bir sumuklubocegi
tutuyordum. Onu otlarin arasina yerlestirdim. Uzaktaki girdabin yesil
aydinliginin icinde gordugum, bir sehirdi. Midemde bir kipirdanma
hissettim, vucudumda buyuyen baska bir vucudun icinde yuzuyordum.
|